hesabın var mı? giriş yap

  • müthiş bir bahanenin arkasına saklanarak, tacizciliğini masumane kılmaya çalışan yazar.

    bilmiyormuş. hadi ya? kitaplarında uzun uzun çözümlemeler yapan bir yazar, faillik eyleminin sonuçlarını, tacizin nerede başladığını, kişinin bedensel bütünlüğünü ihlâl etmenin sonucunu bilmiyor. çok enteresan gerçekten.

    eğer bu açıklama şahıs ifşa olmadan önce yapılmış olsaydı en azından samimi bir şekilde pişman olduğu düşünülebilirdi. ama ifşa olduktan sonra üstelik okuyan herkesi aptal yerine koyan bir üslupla yapıldı.

    açıkçası hayal kırıklığı benim için. zira kendisi okuduğum ve beğendiğim bir yazardı. ama kimsenin iyi yazarlığı, insanların bedensel ve psikolojik dokunulmazlığından önemli değil.

    sen de adının sonuna bir t koyabilirsin hasan.

  • bir yandan kapitalist sistemin insanı 5 gün çalışmaya zorlaması bir yandan da çalışanların haftalık 3 gün tatil arzularının mükemmel bir potada eritilmesi ile ortaya çıkardığım yeni takvim. buna göre haftalık 7 gün olan sistem bir gün daha eklenilerek 8 güne çıkartılıyor. 8. günün adını tuğçe koydum. bu beta isim. sistemi hayata recep tayyip erdoğan geçirirse bu güne recep tayyip erdoğan da diyebilirsiniz. angela merkel de..

    2013 yılının örnek takvimini de hazırladım:

    http://i.imgur.com/uboqz.jpg

    sonuçta haftalık sistem dediğimiz şey öyle bir günün 24 saat olması, bir saatin 60 dk. olması gibi doğanın zorlamasından kaynaklanmıyor. bildiğin insan kurgusu bir şey haftanın 7 gün olması, epik hikayelere dayanıyor ve dolayısıyla değiştirilebilir.

    bune engel olabilecek teknik bir neden de yok. birleşmiş milletler'de yarım saatlik bir oturumla kabul edilebilecek bir şey. en azından 2014'te deneyelim. küresel çapta verim, mutluluk, refah, gelir artmazsa, 2015'te sene boyu haftada 6 gün çalışalım.

    ..ki eminim ben, kendisine zaman ayırabilen bir insandan fışkıracak mutluluğun ve yaratıcılığın dünyayı komple güzel bir yer yapacağına..

    şunu da bi dinleyin (entry'nin soundtrack'i babında)

    https://www.youtube.com/watch?v=n7wqtzonvay

  • maç sonrası röportajıyla beni güldürmüş genç yetenek.

    spiker: türk milli takımını seçme süreci nasıl gelişti?

    hakan: ben zaten u16-u17'de de milli takım forması giydim. sadece 1 defa almanya milli takımında oynadım. orada da kendimi hiç iyi hissetmedim. arkadaşlık yoktu, kimse birbiriyle konuşmuyordu.

    "insan yemekten sonra bir çay-kahve içer, sohbet eder."

    sen istesen de yapamazmışsın orada, iyi ki geldin.

    edit:facia yasadim uyarmış, imla.

  • halbuki erkeklerin karaktere ne kadar değer verdiğini bilince gerçekten iç burkuyor.

  • postmodern ve hatta daha da ötesi, çağdaş sanat dalları içerisinde nitelendirilebilecek 1970-80 ler dönemlerinde; bir takım amerikalı ressamların, fotoğraf gibi çizdikleri resimleri barındıran sanat türü.

    şöyle ki; bu ressamlar, örneğin bir mağazanın vitrinini, birkaç saat içerisinde belli bir açıdan çekilebilecek, ve her türlü ışık yansımasını dahi detaylı olarak yansıtabilecek şekilde bir resim çizerler ve siz de bakıp oha falan olur, "yahu bu fotoğraf mı, resim mi; ne kadar da hiperrealmiş doğrusu" dersiniz. böyle de bir akımdır işte, hiçbir şekilde de, "sanat akımı kardeşim bu, öyle mi anlatılır" tarzı bir tepkiye cevap verilecek kadar ciddiye almamdır. marmaris'te de, insanların, plajların, fotoğraf gibi resimlerini çiziyorlardı, simit parasına satıyorlardı.