hesabın var mı? giriş yap

  • üst kısmındaki borular son teknoloji tam otomatik molotofatardır. hatta molotofatar atış yapmaya başladığında namlu altına gizlenmiş 2+1 hoparlörlerden "ahey bijiii dövlet bize bahmiiii " diye efektler de çıkar

  • elimi, ayağımı sinirden titreten, kezbanın birinin kadınlar kulübü denen oluşumda kullandığı yeni yıla giriş cümlesi. ulan insan bu lafı duyunca direkt hayattan soğuyor lan, ne kadar vıcık vıcık, pis bi söz.

  • başlık: beyler fitness da hocaya
    entry: steroid hapları erkeklik hormonunu bozar mı dedim.. adam ''yok aşkım öyle şeylere inanma'' dedi nasıl rahatladım nasıl sevindim bilemezsiniz.

  • patronuyla yaşadığı şu diyalogla cool tavrını ortaya koymuştur:

    -bundan sonra haracı bana vereceksin. ben seni koruyacağım.

    -sahi beni koruyabilir misin?

    -koruyamazsam ölürsün. bu kadar basit.

  • bu tip şeyleri görüp çok üzülenleri rahatlatmak için:

    1) dünyayı olduğundan kötü gösteren bir yöntem bu. gerçek örneklemi göremiyoruz. belki 100 kişinin 50'si saydı bir şeyler. haberciliğin kendisi, hikayeyi şekillendiriyor. ("evlilik programları izlemeyenler kolayca kitap ismi sayarken, diğerleri sayamıyor").

    2) diğerleri de demiş, benim başıma da geldi: yüzüme mikrofon tutulunca araba farına tutulmuş geyik gibi kalakaldım. lan nickimi söylesem zaten üç dünya klasiği eder ama olmuyor o anda. zaten çoğu klasiği okuyalı bilmem kaç sene oldu. bugün okuma diyetimin kaçta kaçı klasik? sıfır.

    *

    yalnız şu son noktadan yanlış bir yerlere varmamak lazım. yani bugün her okumayı internetten yapıyoruz diye, "roman gereksiz olabilir" denilmiş mesela. roman okumak bu çağda niye gerekli diye bir düşünüyorum. cevabı, eskilerin tv yerine radyo dinlemesine benziyor.

    radyo dinlerken, aktif olarak bir dünya hayal edersiniz. bu hayalin büyük kısmı gözünüzde canlandırma kısmıdır, yani görme ile alakalı. zaten beynin de önemli bir kısmı görmeye ayrılmış (korteks'in %30'u. dokunma hissi için sadece %8'i, duyma hissi içinse %3'ü).

    o canlandırma kısmı efor ister, beynin diğer kısımlarını da işin içine katar. seçimler yaparsınız, "şu da olsun bu sahnede" diye. bu zevkli bir şey.

    ben halihazırda bu yeteneği kaybettiğimi düşünüyorum. tv'de bu dünyalar zaten hazır geliyor. internet + cep telefonu kombosunda hayli hayli hazır. aktif olarak hayal kuracağım hiç bir alan kalmadı. tuvalette bile video izliyorum artık. eskiden tuvalette boktan boktan hayaller kurardım ne güzel.

    roman okumak, bu hayal yeteneğini, bu oyun alanını korumaya yarar. ben bu hayal işini podcastlerle ve audiobooklarla da pek yapamıyorum (ikisini de çok dinlememe rağmen). yani onları bilgi için dinliyorum ama dünyanın içine girmek (immersion) zor oluyor.

    oysa kindle aldım bir tane, onunla kanepeye uzanıp siyah beyaz okuyunca aynı kitabı, kafam başka bir moda geçiyor. beynin o kısmını da arada sırada çalıştırmak lazım.

  • artık kullanmadığım bir spor aletini 800 liraya ilana koydum. elemanın biri “abim, canım abim 500 olsun hemen gelip alayım” diye mesaj attı. ben, o fiyata olmaz ama 750 olsun dedim. arkadaş başladı yok sakatlık geçiren birine alacaklarmış arkadaşlarıyla da, parayı çıkaramıyorlarmış da, sevaba girermişim de. neyse o biraz çıktı ben biraz indim anlaştık.

    abim gelecek almaya dedi. numaramı istedi. sözde abisi aradı beni aletin ebatlarını sordu. sedan arabaya sığar mı? yoksa babamın arabasıyla geleyim dedi, sığar dedim. buluşma yerine c serisi mercedes ile geldi. abi bakalım sığmazsa pederin x5 i alıp geleyim dedi. neyse bir şekilde sığdırdık, aldı gitti. ben de salaklığıma gülüp el salladım arkasından.

  • eskiden ne kadar pis oldugunuzu gosterir. nedendir bilinmez ama bir toren seklinde pazar gunleri anne sinirli bir sekilde eline gelen herseyi bir daha yikar, banyoya girilir, daha gunes batmadan isik acilir; ki igrenc bir duygudur, banyodan cikilir, kardesl/abla ile kavga edilir, sonra "olacak o kadar" izlenir ailecek, gulunur. ne aciklidir bunlar simdi dusununce, biraz da ic kararticidir. (bkz: anılar)