hesabın var mı? giriş yap

  • hâlâ ayetmiş de okulun girişine yazılmasında sakınca yokmuş diyen var, arkadaşlar iran'a şeriat bir günde gelmedi unutmayın bunu, illa asacaksan türkçesini as, mealini as ne bileyim tefsirini as. bunu gören kaç türk vatandaşı okuyabilecek allahaşkına? bunun gibi ılık g.tlülerin her şeyi normalleştirmesi yüzünden yakında kendi kadınlarımız anca burka ile gezebilecek. o gün gelince anlarsınız.

    tanım: 2022 yılında türkiye cumhuriyeti'nde artık sıradanlaşan aktivitelerden biri.

    edit: tanım.

  • bu istekte bulunanlar için eski moderatör guru yıllar evvel bir söz söylemişti. tekrarlayalım:

    "neyi yazıp neyi yazmamanız gerektiğine, gerçekten bir başkasının karar vermesini istiyor musunuz?"

  • moda caddesi üzerinde, neşe sokağın başında yer alan pastanedir. kadıköyün en eski ve en güzel mekanlarından biri olmakla birlikte pastalarının çeşitliliği ünlüdür. özellikle malaga pastası burda yenmeli.

  • khaled huseyni'in ilk romanı.

    --- spoiler ---

    kitap yazarın olmasa bile tanıdıklarının yaşamından kesitler içeriyor muhtemelen. betimlemeler oldukça etkileyici. iki dram var, ilki emir ve hasan dramı, ama daha büyüğü afganistan dramı. islamiyetin bu ülkeye bir karabasan yaşatacak yorumunun korkunçluğu betimlenmeye çalışılmış. daha büyük dram bu ama romanın ana konusu olmadığı için bir kenarda kalıyor hep. sonuçta yirmibirinci yüzyılda ortaçağı yaşayan bu ülkeye dikkat çekiyor. çok ağdalı bir dili de yok. kitabı okumadan önce yoksulluk, dindarlık, felaket üzerine bir şeyler okuyacağımı, ağdalı ve zor bir kitap olduğunu düşünüyordum. ama değilmiş. kolayca okunuyor.
    --- spoiler ---

    iran'l ı bir yönetmenin 'utanç' isimli bir filmi var. taliban yönetimindeki zamanda yaşayan küçük bir afgan kızın dramını anlatıyor. o filmden sonra günümüz afganistan'ıyla ilgili ne bir şey duymak, ne görmek ne de okumak istemiyordum. o derece çarpıcı ve utanç vericiydi. bu kitap o filmden sonra oldukça iyi geldi.

  • allah'tan arada "öncelikle, türk insanı gerçekten de farkındalığı yüksek bir kitledir. " cümlesine rastladım hızlıca geçerken. yoksa bütün yazıyı okumak zorunda kalacaktım.

  • ismi yadırganan film. ilk film gibi bunun da ismi arabesk bulunuyor. iyi de behzat'ın kendisi zaten arabesk? adam araba arkasında yazı görüp sevdiği kadına sms atıyor, filmin ismi de "rise of the dark machines" olmayacak elbette.

    aslında ingilizce düşününce; "007: london burns" diye film çekseler salyanız aka aka izlersiniz sofistike ibneler sizi...

  • galerinin size polo parasına audi tt verip, ayda maksimum 50 liralık yakıt koyabilirsin, sonra arabayı iterek kullanırsın demesi gibi bir olay.

  • evimin hemen iki bina yanına açılmış büfenin sahibiyle muhabbet etmeye başladıktan sonra adam "abi telefon et sen ben getiririm gold'u" dedi...
    sonunda balkonda bulunan sepeti ne için kullanacağımı anlamıştım ve mutlu olmuştum. pazar akşamı aradım büfeyi "abi iki gold bırakır mısın?"dedim
    çıktım balkona sarkıttım sepeti, bekledim bir süre ve işte o an bir aydınlanma yaşadım. ben "cemil" olmuştum...
    o kadar okudum, kariyer peşinde oradan oraya gittim hatta bir de üzerine 30 oldum. bugün gelip "ne oldun?" deseler "cemil oldum" derim.
    neyse ki çok beklemeden geldi abimiz, eğer biraz daha gecikseydi daha kötü çıkarımlara ulaşabilirdim.

    (bkz: ne birası sevim)

  • *ilişkilerimde acaip istikrarlıyım. nasıl başlarsa başlasın her seferinde terk edilmeyi başarabiliyorum.
    *kimseden vazgeçemedim, her terk eden adamı özlüyorum.
    *tek sevdiğim adamı, eski gerçek sevgilimi unutmaktan çok korkuyorum, onu beklemek hayat amacım gibi çünkü. unutunca kimsesiz ve yalnız hissetmekten korkuyorum. çok hastalıklı bir düşünceymiş bu.
    *ilk kez yirmi üç yaşında öpüştüm, gerçekten aşık olduğum adamdı, o adamla evleneceğimi sanmıştım, (aptallık) terk edince döner sandım, şimdi nişanlanmış istisnasız her gün açıp nişanlısıyla fotoğraflarına bakıyorum, dönse istemem, ama içim acıyor yine de. iki yıl oldu. kız da aynı motora benziyor.
    *her ilişkimden sonra pişman oluyorum, hiç iyiki demedim.
    *aşık olduğum üç adamın da ismi aynı (hep istikrar)
    *neredeyse hergün ağlıyorum. zorlanıyorum yaşamakta. ama öyle mutlu görünüyorum ki, korkuyorum kendimden.
    *yeni doğan bebekleri görünce hep ağlıyorum, nasıl bir hayatı olacak kimbilir diye, çekeceği acıları düşünüp...
    *çok sevgilim olmadı ama hiçbiriyle bir tek fotoğrafım bile yok. çünkü hiçbirisi fotoğraf çektirmeyi sevmezdi, hep öyle söylerlerdi. ama başkalarıyla kare kare fotoğraflarını görüyorum zaman sonra. bunu hak etmek için sadece her seferinde seviyorum.
    *etrafımdaki anneler, ya da teyzeler beğenip birileriyle tanıştırmaya kalktıklarında kendimi çok beceriksizmiş gibi hissediyorum, özellikle bu yüzden bu tarz ilişkilere gelemiyorum.
    *yazdıklarımı okuyunca kendime acıdım.