hesabın var mı? giriş yap

  • imla ne işe yarar?

    odamı yeşile boyamış.
    o damı yeşile boyamış.
    o, damı yeşile boyamış.
    o da mı yeşile boyamış?

    dilimizi bilmek hepimizin görevi.

    (alıntı)

  • 2000'li yıllarda mahşer-i cümbüş tarafından ülkemizde ünlenen, ismini geleneğini tülüat'tan alan, tamamen güldürü, commedia dell arte, orta oyun ruhuna sahip olan, aslında tam da ülkemiz insanını anlatan tiyatro türüdür. ülkemizde pek çok doğaçlama tiyatro ekibi ortaya çıkmış ve çıkmaya da devam etmektedir. lakin bu kadar fazla olan bir ürünün de değeri azaltmaktadır. çünkü büyük şehirlerde nereye gitseniz daha önce sahnede duruş eğitimi bile almamış insanlar doğaçlama tiyatro yapmaktadır. doğaçlama tiyatroya insanları çağırıyorsunuz, günlerinden ortalama 2 saat çalıyorsunuz ve tamamen eğlendirme ve güldürme sözü veriyorsunuz ve insanlara sahnede arkanızı dönüyorsunuz(diagonal duruş önemli). yeri geliyor 10 dakika insanların yüz hatları oynamıyor ve insanlar sizi vasat bulabiliyorlar. yani demem o ki bir oyuncu için zorluk açısından metinli tiyatrodan daha zor olan ve tamamen komik olmanız gereken bir türdür. her babayiğidin harcı değildir. fazla yayılmasın, az olsun öz olsun, kaliteli mizahlar olsun.

    doğaçlama tiyatronun en büyük gerekçesi her dakika kaliteli bir şekilde güldürmektir. bu tiyatro türünde oyuncular hiçbir metne bağlı kalmadan oynarlar ve tüm oyunu seyirci söylemleriyle belirler. örneğin oyun moderatör tarafından durdurulur ve oyun hakkında bir soru sorar. sorunun cevabına göre oyun devam edebilir. oyun boyu seyirciler yönetmen rolünde koltuklarında oturmaktadırlar.

  • karada ölüm yoktur ona...
    pek çok insani özellikleri artık yoktur.muhtemelen yaşadığı stresli dönemden kalan uykusuzluk sorunu vardır.geceleri az uyur.kurt kışı atlatır ama yediği ayazı unutmaz misali kötü günlerini geride bırakmış olsa da yediği kazıkları unutmaz.

    bu tipleri mutu edemediğiniz gibi artık üzemezsiniz de.

  • yer: san francisco bay area ( silikon vadisi - silicon valley)
    sehir: redwood city
    aylik kira: 65 metrekare 1+1 eve $2525
    aylik cop/su: $100
    aylik elektrik/gaz: $65 (bunda ama covid den dolayi indirim var)
    600 mbps internet: $60
    aylik telefon faturasi: $40
    araba sigortasi: $150
    normalde yemek sirketten cikiyor ama su an evde kendim yiyorum.
    aylik supermarket harcamasi: $900 (1 kisi icin)
    aylik benzin: $100

    bunlarin disinda aylik amazon,netflix, spotify yaklasik $50 tutuyor. tabi bu da covid zamani icin; normalde spotify disinda aboneligim olmaz.

    yaklasik aylik gider $4000 falan. tabi ne hikmetse her ay daha cok harciyorum ama o paralarda hobidir, yeni esyadir vs ye gidiyor (ornegin bu ay bisiklet, robot supurge, elektronik bidet falan aldim)

  • yakışıklı, zengin, kültürlü erkeğin adı soyadı kombinlenmeden asla söylenemez..

    necmi bıngıllıoğlu ile yaşadığım her şey çok özeldi..
    haydar nevizade senin için ne ifade ediyor?
    necdet folloşlugil ile aramda hiç bir şey yok..!

    gibi gibi.. mesela "necmi ile yaşadığım her şey çok güzeldi".. olmuyor işte.. o etkiyi vermiyor.. adamlar haklı tabii..

  • standart avrupalıdır. zengliği lüks arabaya binmek olarak algılamaz, araba onun için kısa/orta mesafe ulaşımını sağlayan araçtır sadece. ihtiyacını görecek olan aracı alır, elindeki kaynakları hayat kalitesini yükseltecek başka şeylere aktarır.

  • *-sen beni temizlerken iğrenmiyor musun? (tuvalet temizliği sırasında)
    anne - hayır
    * - tabi iğrenmezsin, ben senin içinden çıktım ondan değil mi? sürpriz yumurta gibi. sen çikolatasın, ben oyuncağı.

  • " sigarayı rüzgarda kibritle yakmak kadar zordu seni anlamak.. galiba çakmak lazımdı... ;)"

    -verdim şukusunu...

  • 2023 edit: 2016'da bu entry'i girildiğinden beri hiçbir çözümü olmamıştır bu olayın. o dönemler lisedeydim ve bunun bir hata, düşüncesizlik olduğunu düşünüyordum ama 7 yıl boyunca böylesine bir olayın çözülmemiş olması akp belediyelerinin kedileri azaltmaya yönelik bir politikası olduğunu düşünüyorum. şu anda konya'da yaşamıyorum ve bir ilişiğim yok, eğer bu konuyu tekrar belediyelere taşımak isteyenler varsa iletişime geçilebilecek kişilerin nick'lerini buraya yazabilirim:

    kapaklarının tasarımından dolayı genellikle açık bırakılması ve boyutu yüzünden, kedilerin ölmesine sebep olan çöp kutuları.

    öncelikle: içerisinde kalan bir kedinin fotoğrafı konteynerin dışarıdan görüntüsü konteynerin derinliği hakkında fikir sahibi olabilirsiniz

    fikir olarak güzel olabilir, ama ortada büyük bir problem var. bu çöp kutularının kapakları genelde açık bırakılıyor. hatta gördüğüm bazı yerlerde kapaklar direkt sökülmüş. ve konteynerin derinliği dolayısıyla -resimde de görüldüğü üzere- bırakın buraya düşen bir kedinin, insanın bile yardım almadan çıkabilmesi imkansız. konteynerin temizliği de haftada bir defa olduğu için, giren kedi oradan çıkamayıp ölecektir.

    şu an konya'daki havayı bilenler bilir. dışarıda diz boyu kar var, o hayvanların halini düşünmemiz ve bir şeyler yapmamız gerekiyor. o konteynerlerin içerisinde ölen her hayvanın vebalini üzerimde hissediyorum. farkındalık yaratmamız gerekiyor.

    basit bir kapanma mekanizması ile bu sorun çözülebilir. ve bu sorunu çözebilirsek eğer, bu yapabileceklerimizin sadece bir göstergesi olur. birlik olmamız gerekiyor ve desteğinize ihtiyaç var. bu başlığı gündemde tutmak ,şu kampanya'ya imza atmak ve bimer'e bireysel şikayette bulunmak yapabileceklerimizden birisi.

  • t : gerçek ‘bourne’ .. görsel

    20 ocak 1887 günü sabah saatlerinde, abd’nin 'rhode island' eyaletinde bir köy olan ‘greene’in sakinlerinden ‘isabelle bourne’, polise başvurur ve marangozlukla uğraşan ve aynı zamanda bir evanjelik papaz olan kocasının 3 gündür kayıp olduğunu rapor eder .. kadının söylediğine göre kocası 17 ocak 1887 günü evden ayrılarak bankadan para çekmek ve akabinde kız kardeşini ziyaret etmek amacıyla şehre inmiş ama kendisinden bir daha haber alınamamıştır .. dosya açılır, şehrin yerel gazetesi olan ‘providence evening bulletin’da, kadının tarifini de içeren şekilde kayıp kocası ile ilgili ilan ve haber yayınlanır ama ‘ansel bourne’ sırra kadem basmıştır .. görsel

    1 şubat 1887 günü, kendisini alfred j.brown olarak tanıtan bir kişi, 'pensilvanya eyaleti' dahilinde bir kasaba olan ‘norristown’a gelir ve 345 east main street adresinde yaşamakta olan ‘pinkston earle’e ait binanın zemin katında bir daire kiralar .. dairenin sokağa bakan kısmını küçük bir dükkan haline getirir ve kırtasiye malzemeleri, mum vs satışı yapmaya başlar .. sessiz sakin biridir ve ev sahibi ‘earle’ler, bu sorunsuz kiracıdan çok memnundur .. ta ki 14 mart 1887’ye kadar .. görsel

    14 mart 1887’de sabah saat 5 civarında ev sahibinin kapısı tıklanır, açtığında karşısında kiracısı durmaktadır .. aralarında şu diyalog geçer :

    - günaydın bay brown, bir problem mi var ?
    - ben ‘brown’ değilim .. adım ‘ansel bourne’ .. ayrıca burası neresi ?

    alelacele bir doktor çağırılır .. ansel bourne, 17 ocak 1887 günü evden çıkıp şehre inişini, bankadan tam olarak $551 çektiğini ve kız kardeşi ve yeğenini görmek için yoluna devam ettiğini sokak sokak hatırlamaktadır ama sonrası hafızasından tamamiyle silinmiştir .. iki ayı aşkın sürede olup biteni hiç hatırlamamaktadır .. hemen providence’a telgraf çekilir, adamın kimliği doğrulanır ve birkaç gün sonra gelen yeğeniyle birlikte 'ansel bourne' evine döner .. görsel

    olay elbette gazetelerde haber olur .. amerika’da ‘psikolojinin babası’ olarak bilinen dönemin ünlü ismi, harvard üniversitesi profesörü ‘william james’ , ansel bourne ile bizzat ilgilenir .. ‘bourne’un rahatsızlığı, ‘çoklu kişilik bozukluğu’ gibi gözükse de aslında tanı ‘disosiyatif füg’dür .. görsel görsel

    disosiyatif füg, ruhsal hastalıklar içerisinde en az bilinen ama klinik semptomları sebebiyle son derece ilgi çeken bir rahatsızlıktır .. rahatsızlık, kişinin geçmişini tümüyle unutup, yeni bir kimliğe bürünerek, birden ve beklenmedik bir biçimde evinden ya da işyerinden ayrılıp gitmesi olarak tanımlanmıştır .. füg, çoğu zaman kısa saatler veya günler boyu sürse de zaman zaman aylarca sürdüğü ve hastanın binlerce kilometreyi içeren seyahatler yaptığı da görülmektedir .. görsel

    ‘ansel bourne’un hikayesinin, ‘bourne üçlemesi’ndeki ‘jason bourne’ karakteri ile ilgili olarak yazar ‘robert ludlum’a ilham vermiş olduğu iddiası 'abc news' da yer alan bir makaleye atfedilmekle birlikte (elbette yazarın yaşadığı sürece kendi ağzından ispatlanmamış olsa da) büyük ihtimalle doğru bilgi .. görselgörsel

    kaynak : 'smallstatebighistory', 'abcnews.go.com', 'hsp.org', 'cambridge.org'

  • acaba hapsedildiğini ve tellerin arkasına mahkum edildiğini nerenizden çıkardınız.
    o zaman sizin kedi köpekleriniz de 4 duvara hapisler.
    gezdirilmediğini nerden biliyorsunuz ?