hesabın var mı? giriş yap

  • az ışıklı, az eşyalı, sıcak bir odada sabaha kadar uyuyan birini izleyip sabaha karşı gitmek gibi, bu adamın şarkılarını dinlemek.

    geçen sene, bir gazetedeki "20 soruda siz" temalı bir testte, "nasıl ölmek istersiniz" sorusuna, adını hatırlayamadığım bir adam "leonard cohen dinleyerek..." cevabını vermişti. evet demiştim kendi kendime; leonard cohen tam olarak öyle bir şey galiba.

  • bir meyve.

    lan bütün başlıkları niye böyle açmıyoruz. mis gibi. insan daha bi gaza geliyor yazmak için. böyle sadece elma başlığı olsa içimde gelmez. böyle biri direktif verince daha bi motive oluyorum anladın mı sen beni? öbürüne kafam basmıyor, gerizekalıyım.

  • sinifinin hem yasca en kucugu hem de en minyonu olan kizim, bir cocugun onu itip kakmasina cok bozulmus. oyun hamurunu amacsizca yogurup donuk gozlerle duvara bakarken ilk hayat dersini ozetliyor:

    - bazi insanlar cok kotudur baba. onlar bizi itip dusururler. biz onlara "beni itmeni istemiyorum" deriz, ama yine iterler.

    - (sarilip opulur, sevilir, rahatlatici sozler soylenir ama nafile)

    - ayrica ogretmenlerimize soylemek hic ise yaramaz cunku onlar kotu insanlara iyi insanlar gibi davraniyorlar. o yuzden bizim o insanlari kendimiz itmemiz gerekir. yoksa cok uzuluruz. (burada sesi titriyor, gozleri doluyor ve ben yesil dev hulk oluyorum)

    not: itenin ismini aldim ve ona laflar hazirladim. bittin oglum sen. yarin sen de bir hayat dersi alacaksin: her kusun eti yenmez!

  • insanlara olan güveni oldukça sarsan olaydır.

    geçen hafta perşembe günü eşimin başına gelmiş hadisedir. bugün internet şubesinden hesabı kontrol ettiğinde fark ettik.bankamatikte 100 lira çektikten sonra kartı atm de unutup gitmiş. insanlarda nasıl profesyonellik varsa artık tek seferde çekmemiş dört seferde toplam 750 lirayı çekip gitmiş. yani hesabındaki tüm para olan 754 lira nın 750 lirasını.

    banka halk bankası. nasıl sistemleri varsa artık, benim bildiğim önce kartı verir sonra parayı. itiraz ettik,savcılığa da başvurun dediler ama pek ümidim yok açıkcası.

    giden paradan daha çok beni şu rahatsız ediyor aramızda hırsızlarla,gaspçılarla,yada katillerle yaşıyoruz o tedirgin ediyor. insanlar sanki başkalarının hata yapmasını bekliyorlar gibi nasıl menfaat sağlarırım derdinde.

    insanlara olan güvenim dibe vurmuş durumda. allah hayırlı insanlarla karşılaştırsın ne diyeyim sözlük.

    de lere takılan arkadaşlara edit: cep telefonundan yazıyorum arkadaşlar, kelimeden sonra boşluk atıyor klavye.aceleden dikkat etmedim.allah iyiliğinizi vermesin.şu olayda bile geyik yapacak birşey buluyorsunuz.
    paranın geri gelmeyeceğini ben de :) biliyorum. duyarlı, dikkatli olmanız için paylaştım.

    edit:bahse konu atm banka tarafından işlem yapılmasına kapatılmış,büyük ihtimalle kamera kayıtlarını almak için kapattılar.
    bugün savcıya gidilerek konu anlatıldı,savcı tarafından dilekçe tarzı bir yazı yazılıp polis merkezine başvurulması istendi.
    karakolda ilk gol ; ifade yazan arkadaş olmadığından bir saat sonra gelinmesi istendi, iznimiz yok deyip ısrar edince bu seferlik böyle olsun denip ifade yazdırılabildik.

    edit 3 : olayın üzerinden bir ay geçmiş durumda. ne bankadan ne de emniyetten herhangi bir dönüş olmadı. açıkcası aksinide beklemiyordum

    son edit: savcılıktan çağırdılar. parayı çeken şahsın birkaç fotoğrafı gösterilip, tanıyıp tanımadığımızı sordu. tanımadığımızı belirttikten sonra emniyette şahsın kimliğini teşhiş edemedik diye yazı gönderdiğini söyledi. banka da sorumluluk bizde değil deyip yazı göndermiş. dosyayı kapatacağım dedi, ellerinde bir sürü böyle faili meçhul dosya olduğunu, genelde bu şekilde şahsın yakalanamadığından falan bahsetti.
    anlayacağınız bu ülkede herkes kendi güvenliğinden sorumlu. nokta.

  • aralarında barselonanın bulunmasının diğerlerine hakaret olarak gördüğüm şehir. eğer amacınız güzel deniz kıyısı akdeniz falansa, fransız veya italyan rivierasına gidin çok daha güzel yerler var. barselona kötü şehir değil tabiki, gidip gezilmesi ve görülmesi gereken bir yer. sadece diğer alternatiflerin yanında sönük kalıyor.

    roma çok güzel bir şehir. bir zamanlar bilinen dünyaya hükmetmiş, kimsenin karşısında duramadığı roma imparatorluğunun başkenti. zamanının en güzel şehri kesinlikle. tarihe ilginiz varsa ilk gitmeniz gereken yer. paris ve londra gibi büyük değil ama içi dolu bir yer. tarihi yaşayabileceğiniz bir şehir. bana sorarsanız roma tek başına paris ve londrayla kapışmaya yetmez. yanına floransayı da eklemek gerekir.

    paris gerçekten çok güzel bir şehir. tarihi var, sanatı var, kültürü var. şehrin her bölgesinde farklı bir şey yaşandığını görüyorsunuz. hangi yaşam tarzını severseniz sevin gidebileceğiniz yerler var. müze gezmek istiyorsanız yine fazlasıyla var. alışveriş için yine fazlasıyla var. bir italya olmasa bile mutfakları da çok güzel. kısacası kıta avrupasını tke bir devlet alırsanız, parisi başkent yapmaktan başka bir çareniz yok.

    londra ise inanılmaz bir şehir. parisin o farklı büyüleyici yanını göremezsniz belki ama çok farklı bir dünyaya görürsünüz. londranın en önemli özelliği modenliği ve klasiklii size bir arada sunabilmesi. çok eski yapılar içine gezerken bir anda kendinizi 21.yüzyılın içinde buluyorsunuz. müze anlmaında parise fark atar. avrupanın en güzel müzeleri burada. parklarında oturup 1-2 saat bile geçirmek ayrı bir güzellik. hele sincapları falan beslerseniz o tatlı bakışları size hayat enerjisi verecektir.

    kısacası benim sıralamam londra>paris>roma>>>barselona. evet barselonaın burada olmasını hiç anlamıyorum. istanbul barselonadan çok daha güzel bir şehir mesela. barselonayı görmek için diğerlerini ertelemeyin derim.

    edit: bu arada aklıma gelmişken şu sözü de ekleyeyim. "men did not love rome because she was great. she was great because they had loved her" -g.k. chesterton
    yani insanlar romayı muhteşem olduğu için sevmedi; roma insanlar onu sevdiği için muhteşemdi.

  • bir fransız, bir alman ve bir türk müzedeki "adem ile havva cennette" tablosuna bakıyorlarmış.

    alman:
    "vucutlarının kusursuzluğuna bakarsak bunlar mutlaka almandır" demiş.

    fransız:
    "hayır, havva'nın güzelliği ve adem'in yakışıklılığına bakın. bunlar olsa olsa fransızdır" deyince,

    türk karşı çıkmiş:
    "bunlar kesin türk. baksanıza, üstte yok, başta yok. yiyecek de elmadan başka birşeyleri yok ama hala kendilerini cennette sanıyorlar! "

  • tam da türk milletine özgü bir durumdur.

    adamlar kurtuluş savaşı'nı padişah ve osmanlı için vermişler (cumhuriyet'in c'si bile gündemde değildi), sonrasında cumhuriyet kurulmuş, halka seçme ve seçilme hakkı verilmiş.

    ama yıllar sonra söylenen hep aynı türkü: tek partili dönemde diktatörlük vardı. amın oğlu sanki o güne kadar çok partili demokratik bir ortamdaydık da, bir anda mı geldi diktatörlük. geçiş dönemi işte.

    aynı amın oğluna sorsan osmanlı'yı geri getirmek ister ama lafa gelince tek partili dönem.

    tek parti siksin sizi aq.