hesabın var mı? giriş yap

  • 'senin psikolojin bozuk, ilerde iyi bir anne olup çocuğuna bakamayacaksın' bunu 17 yaşında genç bir insana, tüm sınıf arkadaşlarının yanında zikredecek kadar haysiyet yoksunu bir öğretmenim vardı benim. eğitimci bir insanın, her şeyden öte 2 kız evladı olan bir babanın, başka bir babanın gözünden sakındığı kızına edebileceği en büyük hakareti etmiştir. hakkım haram olsundur.

  • yayınlandığı ilk gün suratımı boyayıp sinemanın önünde bekleyip, çıkan herkese 'senin alleh belani vörsin ula şeröfsiz' diye bağırıp tokat atıcam. pr çalışması zannedip eğlensinler ben de biraz stres atayım.

  • bein sports'tan faks bekliyorum. bu yayıncıdan süper lig maçlarını izlemek 'korsan mı, değil mi?' diye. eğer faks evime ulaşır ve selcuksportshd'den maçları izlemek suç derlerse; selcuksportshd üyeliğimi sonlandırıp, bein sports'tan maçları takip edeceğim. faks önemli.

  • sebep - sonuç ilişkisi kurmaktan aciz aptallar yine başlamışlar ötmeye.
    aptal mısınız yoksa aptal rolü mü yapıyorsunuz?
    serbest piyasaya sahip bir ülkede ucuzdan bir mal - hizmet alana saldırmak nedir ulan?
    gecenin bir saati kimin yüzünden böyle bir hata oldu diye sormayın siz anca cırcır ötün aptallar.

    edit: ellerinde olmaması gereken bir sürü doları 7 küsürden bozarken şov yapıp kendini ifşa edenler oldu da ne oldu diye sorarlar adama.

  • "iyilik yap denize at" demişler ama atamadım. dayanamayıp anlatacağım. kardeşim maltepe'de orhangazi ilköğretim okulu'nda sınava giriyor. saat 9:20'de okula geldik sohbet ediyoruz.
    "hayatın bu sınava bağlı değil, rahat ol" geyikleri dönerken anons yapıldı, öğrencilerin sınıflara girmesi gerektiği söylendi.
    öptüm, gaz verip yolladım. elimde kahve ile girişin karşısına oturdum, velileri bahçeden şutlayacakları saati bekliyorum.
    aksiyon burada başlıyor...

    feryat figan bir kız binadan fırladı 'anneeee' diyerek haykırmaya başladı. koşarken bir taraftan da 'orhangazi değil osmangazi' demez mi?
    saate baktım 09:44, kız okulun önünde hüngür hüngür ağlıyor, annesi de ağlamaya başlamaz mı?
    yemin ediyorum bana bir haller oldu. bir an her şeyi unuttum, bildiğin hayatımın amacıymış gibi yerimden fırladım.
    50 metre koşup kızın elinden giriş belgesini aldım, adresi haritada bulup beklemelerini söyledim.
    araba 300 metre mesafede, ben günde 2 paket sigara içiyorum ve hayatımın deparını atıyorum.

    arabanın ilk sahibi sakarya il emniyet müdürü, 2. sahibine satarken çakarları sökmüşler ama siren duruyor.
    dörtlüleri yaktım, sireni çalıştırdım saniyeler içinde okulun önündeyim.

    kız ve annesi arabaya atladı, 7 km yol ve 10 dakikadan biraz fazla zaman var.

    7 milyar insanın önünde konuşma yapsam dudağım titremez ama adrenalin varille salgılanıyor.

    ve evet, 09.58.
    okula bir girişim var, padişah saraya böyle girmemiştir.
    kız sarılıp öyle öptü ki, master card reklamı aklıma geldi.
    "paranın satın alamayacağı şeyler vardır, gerisi için onemliuyarilar"

    umarım başarırsın canım, iyi şanslar...

    edit: düzeltme

  • caddebostan - bostanci sahilyolunun lodos sebebiyle sagdaki uc seridinin gole donusmesi sonucu trafik soldan tek serit akmaya calismakta. surucusu cok darlanmis olacak ki bir sahin sag seritten suyu yardira yardira ilerlemekte. bu esnada yurdum trafik polisinin anonsu insanlari kopartir :
    "sahin! sahin! soldan git! bogulacaksin.."

  • aileler; evde çocuklarınız üzerinde deneyebileceğiniz basit bir zihin teorisi testidir. şahsen, çocuklar üzerinde test yapabilmenin ebeveyn olmanın tek artısı olduğunu düşünüyorum, sonuna kadar destekçisiyim. testi türkçeleştirirsek düriye ve güğümleri formatında olmasını öneriyorum.

    odada bir sepet, bir kutu ve bir misket vardır.

    sally misketi sepete koyar ve ortadan kaybolur. sonra anne'den misketi sepetten alıp kutuya koymasını rica edersiniz. sonra anne'e sorarsınız, sally odaya girince misketi nerede arayacak? diye. anne, sally'nin ayrı bir zihne ve ondan farklı bilgilere sahip olduğunu idrak ediyorsa sepette, edemiyorsa kutuda diyecektir. keza farklı zihinler mevcut değildir ve misket de kutudadır.

    bunu ayırt edebilme yeteneği kulağa ne kadar basit gelse de 4 yaşına kadar çocukların ve maymunların bunu ayırt edemediği ortaya konmuştur. işaret dilinde 1000 kelime konuşabilen ve 2000 kelimeyi anlayabilen goril koko'nun hiçbir soru sormaması da aynı sorundan mütevellittir. aynı zamanda otistik çocuklarda da bu durum söz konusudur.

    şimdi kalkınma zamanı vatandaşlar. hepimiz çocuklarımız üstünde deneyelim. bana halen 4 yaş biraz fazla geliyor. test wimmer & perner tarafından 1983'de yapılmış. şimdiki çocuklarda değişen bir şey var bakalım?*

  • platonik aşkın bünyeyi aptal ettiği durumlarda akla gelebilitesi olan bir durumdur.. karşı cins (genelde hatun olur bunlar) pek bi güzeldir, iyi kalplidir, lakin bir türlü etkileyemezsiniz, diliniz tutulur, açılamazsınız vs... sonra planlar yapmaya başlarsınız, "nasıl dikkatini çeksem?" "ne yapsam da bana aşık olsa?" diye kafa yorarsınız (ya da sadece ben yoruyorum).. çok yaratıcı bünyenizin aklına "hayatını kurtarırsam kesin bana aşık olur" fikri gelir (çok film izliyorsunuz gözümden kaçmadı).. sonra hızlı hızlı gözünüzün önünden sahneler geçmeye başlar..

    boğuluyordur.. imdat çığlıklarına yetişip sahile kadar taşırsınız.. suni solunum filan (sizi gidi sizi).. sonra hayata döner ve size sımsıkı sarılır.. evet! başardınız!!

    karşıdan karşıya geçiyorsunuzdur okul çıkışında.. bir anda hoşlandığınız kişi yola atlar.. hızla gelmekte olan kamyonun acı fren sesiyle birlikte çevik bünyeniz onunla birlikte karşı kaldırıma düşer.. bütün arkadaşlarınızın gözü önünde olmuştur bu olay bir de! karşı cins kişisi size minnettardır, sıkı sıkı sarılır.. o da nesi? aşık mı olmuş ne? bravo! başardınız!!

    teröristler okulu basmıştır!! hoşlandığınız karşı cinsi rehin almışlardır.. siz de çaresiz durumdasınızdır.. sonra ağzınızdan o sözcükler çıkar.. "onu bırakın beni alın.." aşkınızın gözlerinden süzülen damlaların anlamını hepimiz anladık sanırım.. mekandan sağ salim çıkarsanız pembe panjurlu ev fantaziniz için para biriktirmeye başlayabilirsiniz, kefilim..

    birlikte yemek yiyiyorsunuzdur.. bir anda zat-ı muhteremin boğazına bir şeyler kaçar... hemen sırtına vurursunuz, olmadı ters çevirirsiniz... hastaneye kaldırırsınız.. evet!! hastanede gözlerini açtığında başında siz varsınızdır!! o aşık olmayacak da kim olacak?

    bu örnekler uzar da uzar...

    lakin hayat acımasızdır.. hoşlandığınız karşı cinse çıkma teklif etme arifesinde, gözünüz ondan başkasını görmezken bir anda bir fren sesi duyulabilir ve kolunuzdan kenara çekilme durumu söz konusu olabilir (başıma geldi ordan biliyorum).. akabinde " hele hölö, ben senden hoşlanıyorum" demeyiniz.. zaten gözünde saf salak aşık imajı çizmişsinizdir, gözünün önünü göremeyen bir bünyeye aşık olmasını beklemeniz bünyenizi daha da yıpratır..

    boşverin gitsin yahu! hayat devam ediyor.. ne güzel kuşlar böcekler! hayat kurtarmayla aşık olacaksa hiç olmasın değil mi ama? sizden iyisini mi bulacak?
    karşılıklı olan sevgi bütün bu fantazilere layıktır.. gerisi sözlüğe başlık olur.. hatırlanınca dalga geçilir..

  • kireçli musluk suyu ile yapıldığında daha lezzetli olan içecektir.

    eth zürih'teki araştırmacılara göre, musluk suyundaki kimyasal kirlilikler, çayın yüzeyinde ince bir film oluşmasına neden olmaktadır. bu film, çayın saf su ile yapılan çaydan daha lezzetli olmasını sağlar. görsel

    bir bardak çay hazırlayıp biraz soğuması için bıraktığımızda çayın yüzeyince dokununca dağılan ince bir film tabakası görürüz. araştırmacılar, bu filmin oluşumunu etkileyen birçok faktör olduğunu, ancak birincil etmenin sudaki kalsiyum karbonatolduğunu belirtiyor. musluk suyu kalsiyum karbonat gibi yüksek miktarda mineral içerdiğinden sert su olarak adlandırılır.

    makalenin yazarlarından caroline giacomin, birçok bölgede musluk suyunun, suyun tadını daha sert yapan zararsız bir bileşik olan kalsiyum karbonatın bulunduğu kireçtaşı akiferlerinden geldiğini ve abd midwest'teki birçok evde, bunu önleyecek su yumuşatıcı sistemlerin olduğunu belirtmiştir.

    bu filmin oluşumunu etkileyen diğer faktörler arasında çaya eklenen süt, şeker veya limon, demleme sıcaklığı ve çayın konsantrasyonu yer alır.

    ekip, çayın yüzeyine metal bir cihaz yerleştirip döndürerek oluşan film tabakasının gücünün su sertliği bağlantısını incelemiş ve suda ne kadar fazla kalsiyum karbonat olursa, filmin de o kadar güçlü olduğu sonucuna ulaşmışlardır.

    araştırmaya göre saf su ile çay yaparsanız çay üzerinde hiç bir film oluşmaz ancak çayın tadı da oldukça acı olur.

    çay demlerken evinizdeki arıtma musluğundan aldığınız su yerine direkt olarak kullanma suyu musluğundan çay yapmak size daha lezzetli bir çay deneyimi sunacaktır.

    tabii bulunduğunuz şehirdeki suyun değerlerini, evinizin tesisatının durumunu (eski demir borular zararlı olabilir) göz ardı etmeyin.

    kaynak