hesabın var mı? giriş yap

  • eskiden 60 sayfa olarak basılan pasaportlar artık yeni pasaportlarda 38 sayfa olarak basılıyor. ya pasaport sayfasından da kısmazsın be arkadaş. ne olacak diyebilirsiniz fakat 10 yıllık pasaport için 38 sayfa çok yetersizdir. sürekli iş için yurtdışına seyahat eden biriyseniz, giriş çıkış damgaları, vizeler kısa sürede sayfaları tüketirsiniz. işin ilginç tarafı sayfalarınız bittiğinde ve yeniden pasaport almak istediğinizde asıl kabus orada başlıyor. öncelikle sistem pasaportunuzun süresi dolmadığı için randevu vermiyor ve direk nüfus müdürlüğüne sizi yönlendiriyor. oradaki memur böyle bir hizmetimiz yok yeni pasaport alamazsınız diyor. oradan soluğu nüfus müdürünün odasında alıyorsunuz ve ona dakikalarca dil döküyorsunuz, yok neden seyahat ediyormuşum, yok gerçekten gereklimiymiş. lan sana ne ben hakkım olan pasaportu istiyorum aq. o da gönlünden koparsa a4 kağıdı bağışlamanız sureti ile size yeşil ışık yakıyor. işim için kullanmam gereken bu pasaport, sayfa sayılarının 38e düşmesi ile daha çok başıma bela olacak sözlük.

  • dağ bisikleti yarışıyla zerre alakası olmayanlar çıkıp ahkam kesiyor. malum şahsın topladığı parkur işaretlemeleri de tam olarak şuradaki gibi işaretlemeler:

    (bkz: https://youtu.be/ta0agw2mmbm?t=67)

    buraya,

    - ağacın üzerinde işaretleme yapamazsın. o ancak yürüyüş parkuru gibi gezi amaçlı parkurlarda olur. dağ bisikletçisi o anda 20+ km/s hızlarla ordaki boyalara bakamaz.

    - ip çekemezsin. ip zor kopar, takılınca cinayete yol açarsınız. örnek bir vaka: bisiklet yoluna bağlanan ipe takılan motosikletlinin kafası koptu

    - tahta koyamazsın. mesela burda hızımı alamadım patikadan çıktım, en kötü plastik şeridi koparır kenara düşerim. tahta olursa tahtayı kırarım, kırılan tahta bana saplanır.

    bunlar düşünmeden alınan önlemler değiller. orda kullanılan 2 gram plastiğe laf etmek social justice warrior'luktan başka bir şey değil. youtube'dan "dağ bisikleti yarışı" diye arayın, bu şeritten başka işaretlemeye denk gelen varsa lütfen mesaj gönderin düzelteyim. cahil cesaretiyle yok tahta kullansalarmış, yok ağaca tabela çaksalarmış yine türkler her boku çok iyi biliyor, en iyi biliyor.

  • tüm ısrarlara, baskılara, dayatmalara rağmen banyo yapmayı reddedip koğuşu tek başına ahır gibi kokutan "arkadaş"ı elbirliğiyle soyup, kafasından aşağı sıvı sabun döktükten sonra araba yıkar gibi hortum ve fırçayla yıkamak.

    yaz sıcağında iyi gelmiş olacak ki, bi on gün sonra gelip "beni tekrar öyle yıkasanıza" demişti ayının evladı.

  • house'un hastane içerisindeki bir hemşire ve bir doktor ile aşk üçgenine sıkışıp uzun uzun bakışmasıyla ve bir dönem mafyayla başının belaya girmesiyle geçecek bir dizi olacaktır.

  • bugün rüyamda görerek çok etkilendiğim bir durumdur.

    o kadar ilginç geldi ki...
    onu küçükken yaşadığım evden aldım şu an yaşadığım eve getirdim.
    odasını gösterdim. saçlarını taradım.
    bunlar sanırım küçükken özlemini duyduğum şeylerdi.
    bir an gerçek olmasını diledim. küçük yaşta annesiz kalmanın yarası sanırım hiç geçmiyor.
    rüyamda kendimin annesiydim.

    *sözlüğü ankete çevirdinizciler ötede dursun lütfen.

    *sadece bu başlığı okuma zahmetinde bulunanların kendi çocukluğunu evlat edinseydi onunla neler yapacağını merak ettim.
    saygılar selamlar

  • lise arkadaşı olmayan kişi asosyaldir, sorunludur. üniversite arkadaşı olmayan kişi zekidir.