hesabın var mı? giriş yap

  • hubble teleskopu ve diğer gözlem araçlarından elden edilen veriler kullanılarak yapılan yeni bir galaksi sayımı sonucuna göre gözlemlenebilir evrende, daha önce tahmin edilen galaksi sayısından 10 kat daha fazla sayıda, yani en az 2 trilyon galaksinin olduğu anlaşılmış.

    lütfen dikkat edin; evrenin tamamından değil, sadece gözlemlenebilir evrenden bahsediliyor ve bu da en az 2 trilyon galaksi içeriyor. peki galaksi neydi hemen onu hatırlayalım: 10 milyon ila 1 trilyon arasında yıldız içeren sistemdi. mesela samanyolu galaksisi, güneş sistemini de içeren bir galaksidir ve güneş, bu galaksideki yıldızlardan yalnızca birisidir.

    öylesine büyük bir saçmalığın içerisindeyiz ki hiçbir saçmalık aslında gerçekten bir saçmalık değil! kafam olmuş 2 trilyon, kızılay'ın ortasına çıkıp şu amca gibi oynasım var yemnederim.

  • öyle bir espri ki anlayabilmek için pek çok farklı konuya hakim olmalısınız.

    bilmeniz gerekenler;

    fettah can diye bir şarkıcı olduğunu bilmek.
    onun boş bardak adında bir şarkısı olduğunu bilmek.
    caner diye bir adam olduğunu bilmek.
    canerin kafasında bardak kırmak gibi bir hobisi olduğunu bilmek.
    meleklere iman.
    ahirete iman.

    burada gülüyoruz.

    edit:
    başlığın başa kalması.

    4 yıl sonra gelen edit:
    bu entrynin sırrı nedir çözemedim. üzerinen kaç bahar geçti hala oyluyorsunuz. sürekli hayatımda sizin yüzünüzden bu yazı. sözlük açıldığında ana sayfada mı karşılıyor sizi nereden buluyorsunuz da oyluyorsunuz. başlığı açan kişi bile kaçıp gitti ben burada sırık gibi dikiliyorum. mazide kötü bir şaka olarak kalsın rica ediyorum artık bu konu.

    6 yıl sonra editi:
    ülkede mizah anlayışı değişti, kıtalar kaydı hala oyluyorsunuz. her şeyden önce ayıp, ayrıca komik de değil. buna gülen beni msn'den silsin.

  • şimdi türkçe'nin muhteşemliğine şahit olun. yazık ki, bu tür kelime türetme usulü unutulmuş:

    geriye doğru > kaçmak

    ileriye doğru > koçmak/koşmak (koç da aynı kökten)

    yukarıya doğru > kuçmak/uçmak (kuş da aynı kökten)

    yana doğru > keçmek/geçmek (geçit ve keçi de aynı kökten)

    aşağıya doğru > köçmek/göçmek (köçek ve göçük de aynı kökten)

    ****

    geriye doğru > çekmek

    ileriye doğru > çakmak, çokmak/çomak

    dışarıya doğru > çıkmak

    aşağıya doğru > çökmek (çökelek, çökelti)

    ***

    takmak

    tekmek/tekme

    tikmek/dikmek(diken)

    tokmak

    tökmek/dökmek

    tükmek/tükürmek

    ***

    geriye doğru > sakmak(saklamak)

    zemin üstünde sıçramalı > sekmek

    dışa doğru, içeriye > sokmak

    içten dışa > sökmek

  • gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
    bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
    ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
    esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
    ama huysuz virjin yasak.

    gülüyorum lan asabım bozuk.

  • 2019 kurban bayramı sebebi ile deneyimleyip, kolay yoldan beni yazlığa ve denize ulaştırmış olan otoyoldur.

    sorun yok mu ? yavrum türkiye 'de yaşıyorsun olmaz olur mu ?

    * hgs/ogs yazan gişeye, daha az kuyruk var diye, nakit ödeme için yanaşan organizmalar. size söyleyecek bir şey bulamıyorum. çünkü artık sizi anne rahmine geri koyamayız. sizi tekrar eğitmek, çok ciddi ekonomik bir külfet olacak. üstelik garantisi yok. başka ülkeye de iteleyemiyoruz.
    o gişenin camını açıp, orada para kabul eden şirketin gerzekliği. oysa, burada nakit almıyoruz, en yüksek ücret tarifesi ile cezanız posta adresinize gelecek dese, ne kadar harika olur.
    * bursa il sınırlarında seyahat ederken, çok ciddi bir otomobil kullanma özürlüsü yola peydah oluyor. bu arkadaşlar, sanırım bursa oto sanayi esnafı. tamirden çıkan aracı test etmek için son model bmw ve mercedesleri sıkıştırıyorlar, önlerine kırıyorlar. daha önce, (bkz: bursa'daki şoförlerin sinyal vermeme nedeni/@hosvelkam) sebebinden şüphelendiğim bir durum var. ha evet, (bkz: anasini siksen durmaz) araçlar yine bu bölgede.
    * köprü, viyadük ve diğer anayol bağlantılarında, yolda sizi hoplatacak kadar büyük bombeler var. süratli giderken, dört teker yerden kesilme veya alçak arabaların altının sürttüğünü çok gördük.
    * sol şeritten gitmeyin. çünkü sol şeritte, gerçekten haberlerdeki bilgi doğru mu diye, istanbul-izmir arasını 3 saatte almaya çalışan, mercedesler, bmwler ve şirket araçları var. (beyaz toyota, beyaz megane vs.) bu araçlardan daha üst segmentte aracınız varsa, elbette sizi tutan yok. ama en sağ şeritte tertemiz ve sakin gidebiliyorsunuz.
    * orta şeritte 100km/h sabit hızla gidenlerin sayısı az ama varlar. neden, en sağ şeridi kullanmıyorsun dayı ??
    * yol yeni açıldığı için, yol kenarı dinlenme tesislerinin bir çoğu sadece benzinlik modunda. bir kaç aya kalmaz, süper restoranlar ve dinlenme alanlarına evrilecekler. ancak, yola çıkarken depoyu dolu tutmak elzem olacaktır.
    * yol kenarındaki dinlenme alanları, kara sinek istilasında. belki zamanla azalır.
    * çoğu noktasında telefon çekmiyor. zamanla, yol kenarındaki dinlenme tesislerine, baz istasyonu montajı yapıldıkça, bu sorunun da ortadan kalkacağını düşünüyorum

  • normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.

    karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:

    http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg

    yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.

    yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.

    bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.

    kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.

    "ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."

    anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.

    "bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.