hesabın var mı? giriş yap

  • mesele kahve teklif edilmesi değil, "muhtaç" durumda olduğu düşünülen bir insanın mevcut durumundan faydalanılmaya çalışılmasıdır. işe alım konusunda size göbekten bağlı, avucunuza düştüğünü düşündüğünüz bir insanın çaresizliğinden faydalanılmaz. belli ki "kahve teklifini" kabul edecek bir aday çıkana kadar işe alım mülakatları devam edecektir.
    bu normalleştirilecek bir hareket olmadığı gibi oldukça çirkin bir tavırdır, aklınızı başınıza alın.

    "yakışıklı olsaydı", "zengin olsaydı", "şöyle olsaydı, böyle olsaydı" gibi varsayımlara dayalı olasılıklar kişinin karakteriyle alakalı bir durumdur, kişinin kendisini bağlar.

  • galatasaray - beşiktaş maçi sonrasi, sergen beşiktaşli yasin'in formasini giymiştir maç bittikten sonra, bir kamera ile mikrofon gelir, röportaj başlar:
    -sergen sirtinda beşiktaş formasi var bunun anlami nedir acaba? {büyük av yakalamiş olmanin heyecani ile sormaktadir, acaba sergenin kalbinde hala beşiktaş mi vardir? büyük bir mesaj mi veriliyordur? aman tanrimdir!}
    sergen: valla yasin formami istedi, ben de çiplak gezecek değildim heralde

  • böyle dutududutududutududutudu diye iniyor helikopter, çevresinde bir toz bulutu, içinden adamlar iniyor kafalarını eğerek, yanlarına bir sürü adam koşuyor böyle, herkesin kravatı uçuşuyor... abovvvv.

    bıkmadım arkadaş. bıkmadım yıllardır. bıkmam da... yahu ana haber bülteninde görsem de bıkmam, en tırto holivut aksiyonunda görsem de bıkmam. bu nasıl bir sahne ya. böyle helikopter iniyor ama pervanesi dönmeye devam ediyor dutududutududutududutudu diye. böyle pilot mikrofondan bir şey diyor, helikopterin çevresine arabalar geliyor. helikopterden inen evrak çantalı adamı arabalarına alıyorlar. kel korumalar var, görevliler falan... diline, dinine göre kah misafirimiz geldi diyorlar; kah efirmetiv, racır det gibilerinden anladık-tamamdır gibi bir şeyler söylüyorlar.

    bazen de operasyon için swat timi falan iniyor, abbbbbbaaaaaavvvvv. vay... vay....vay. o da bambambaşka bir alem. biri ipten iniyor, öbürü aşağı merdiven sarkıtıp iniyor, aşağıdakileri de alıp geri çıkıyor, go go go diye binanın tepesine iniyorlar. vay ki ne vay.

    hayranım arkadaş. helikopterden inan insanlara hayranım. atraksiyonlu insin, atraksiyonsuz efendi gibi insin hiç fark etmez. hay-ra-nım... işte o kadar. parkta otururken yanıma boeing 757 inse dönüp bakmam yeminle. ha çok gürültü çıkarsa belki şöyle bir "bismillah" der, doğrulurum o kadar. ama helikopter inse işte ona bayıla bayıla bakarım. içinden inen insanlara da hayran olurum. ha ama olur da bir ufo falan inerse de hemen gaçarım. huyunu suyunu bilmiyoruz sonuçta. temkinli olmakta fayda var.

  • kel, kısa boylu, deli gibi koşturan, dengesizce topa dalan, terden üstünde tek bir kuru nokta kalmayan, kırmızı suratlı, sırıtkan bir tip. her maçta vardır. eğer bizim maçlarda yok hiç görmedim lan diyorsanız o tip sizsinizdir.

  • senin şehrinde kafede oturmandan ne farkı var? suçluyu yanlış yerde aramayın.

    edit: insanların hangi ruh halinde olduklarını bu açıdan nasıl anladınız?

  • bir troll ağlıyor gözleri yaşlı.

    1.si bu tünel projeleri "istanbul 7 tepe 7 tünel" sloganıyla başladı.
    ve 3. tünelden sonra durduruldu.
    durduran kişi bizzat reis-i cumhur.
    o zamanki açıklaması da, "metroların daha efektif olduğunu gördük, tünelleri bırakıp metro yapacağız" demişti.

    o zaman gıkı çıkmayan troll gelmiş, şimdi "inanmoyoraaaaaaaam" yapıyor.
    mayışlar yatmış.
    iyisiniz.

  • başkası anlatsa ütopik bir karakter olduğunu sanacağım ama bugün bizzat kendisiyle tanışıtığım hoca.

    bildiğin elinde bir kutu kuru pasta ve tepsiyle geldi. hevesle herkesin sırasına çayları ve plastik tabaklarda servis ettiği kuru pastaları, un kurabiyelerini bıraktı. sınav erken olduğundan "kahvaltı yapmamışızdır" diye düşünülmüş.

    bana 6 yıllık yüksek öğrenim hayatımın en kötü geçen vizesini yaşatacak sorular sormuş olmasına rağmen şu an hiç kızgın değilim kendisine. aksine sarılasım var.

    buradan bütün akademisyenlerin kendilerine bir hayat dersi çıkarmalarını umuyorum. tanışın bu hocayla, arkadaş olun. az insanlık öğrenin.

    not: olay ilköğretimde değil, yüksek lisans seviyesinde gerçekleşen bir sınavda yaşanmıştır.

  • maç öğlen saatlerinde oynanmış tribünler yarı dolu ve kenardan teknik kadronun italyanca bağırış sesleri geliyor, top sahada stadyum binasının gölgesinin geldiği yere gittiğinde hiçbir şey görünmüyorsa ve günlerden pazarsa o gün öleceğiniz garantidir.