ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2021 istanbul'unda çekilmiş korkutucu görüntü
-
kalkıpta taliban gibi diğer insanlara musallat olmadıkları sürece damacanaya bile tapsalar, 10 kat elbisenin içinde bile yaşasalar umurumda olmaz.
ama hepimiz biliyoruz bunların eline fırsat geçerse herkesi kendileri gibi yapmak isterler. bizim onlara gösterdiğimiz hoşgürüyü onlar bize göstermez çünkü hepimiz kafir ve cehennemlik insanlarız onlara göre.
edit: özelden öyle şey yapmazlar diye yazanlar oluyor. alın size daha taze yeni olay.
(bkz: cubbeli ahmetin ebrar karakurt tweetleri)
edit2: kimseye zararı olmayan caferi grupları diyorlar. kimseye zararı olmayan adamlar ne hakla son sesle arapça birşey açıyorlar. (not: türkçe olsada öyle son ses vererek kimseyi rahatsız etmeye hakları yok.)
edit3: cübbelinin bunlarla ne alakası var diyorlar. ben bunlarla alakası var demiyorum. cübbeli gibiler kendilerine saygı beklerken aynı görüşte olmayanlara tahammül edemiyorlar. gidin fatihte bir lgbt yürüyüşü yapın bakalım oradakiler sessiz sakın izleyecekler mi?
edit4: anlaşılan ortalama iq seviyesi düşük, millet anlamıyor yazdıklarımı. hala kalkmış cübbeliyi veya bunları bana savunuyorlar. en kısa hali ile mezhebleri farklı olsa bile aynı kitaba inanıyorlar ve bu kitapta kendilerinden olmayanlara sevgi pütürcüğü gibi davranın yazmıyor. daha kötü şeyler yazıyor. ılla test etmek isterseniz gidin ben geyim deyin bakalım size nasıl davranacaklar.
son edit: anlaşılan millet fetöden ders çıkarmamış. bu tarzda oluşumların eline fırsat geçse fetö gibi ülkenin içine ederler.
dot com bubble
-
dotcom balonu 1990’lı yılların sonlarında amerika’daki birçok yeni ortaya çıkan internet tabanlı firmalarının hisse senetlerine yapılan yatırımlarla ortaya çıkmıştır. 1995 yılından 2000 yılına kadar süren hisse satın almaları 2000 yılından itibaren düşüşe geçmiş ve 2001 ile 2002 yılları arasındaysa dotcom balonu patlamıştır.
1990’lı yılların sonunda internetin yaygınlaşıp evlere girmesiyle birlikte amerikan evlerinde internet bir lüks olmaktan çıkıp ihtiyaç haline gelmişti. 1993 yılında mosaic web tarayıcısının ortaya çıkması ve world wide web’in gelişmesiyle birlikte daha çok insanın internete erişimi sağlanmıştı. amerika’da 1990 yılında evlerin %15’inde internet bulunuyorken 1997 yılına gelindiğinde bu oran %35’e kadar yükselmişti. bu yükselişin devam edeceğini görenler kendi firmalarını kurmuş ve altyapısını internete temellendirmişti. bu dönemde insanlar bu firmalara yatırım yaparak zamanı geldiğinde hisselerini katlamayı ve kar etmeyi planlıyordu.
yatırımcılar 90’lı yıllarda paralarını start up firmalara bağlayarak bu firmaların hızlıca büyümesini ve kısa sürede kar etmesini planlıyordu. piyasaya çıkan birçok firmanın olması ve yatırımcıların tamamen internete güvenerek bu firmalara para aktarması bu balonun büyümesine sebep olmuştu.
yatırımcılar start up firmalara yüksek miktarda paralar aktarıyordu. start up firmalar ise en kısa sürede büyüyerek yarışta öne geçmeyi istiyordu. birçok start up firmanın teknolojik alt yapısı yoktu ama buna rağmen yatırım alıyorlardı. firmalar kendilerini tanıtmak ve ön plana çıkarmak için büyük servetler harcıyordu. bazı start up firmalar ellerine geçen miktarın %90’lık kısmını sadece reklam amaçlı kullanıyordu.
90’lı yıllarda teknolojik ilerleme hızlı bir şekilde büyüyordu ancak internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bu hızlanma daha büyük bir ivme kazandı ve artık ulusal çapa evrildi. cisco, oracle, intel gibi yüksek standartlı firmalar zaten teknoloji sektöründe organik bir büyüme yaşıyordu. ancak bu firmalara rakip olabilecek start up firmalara yatırımlar yapılarak yeni firmaların hızlıca büyümesi ve bu sayede yatırımların kazanca dönüşmesi hedefleniyordu.
1999 yılında yapılan yatırımların %39’u internet temelli firmalaraydı. 2000’li yıllara gelinmesiyle yatırım alan start up firmalar vaatlerini gerçekleştirememiş ve kapanmaya başlamıştı. bu kapanmalar sebebiyle dotcom balonu patlayarak birçok yatırımcının para kaybetmesine ve insanların işsiz kalmasına sebep olmuştu.
dotcom balonu 1998 ve 2000 yılları arasında sürmüştür. aslında yatırımlar 1995 yılında yapılmaya başlanmış olsa da 1995 ve 1997 yılları arası balon öncesi olarak değerlendirilir.
dotcom balonunu patlatan olaylar ise 2000 yılından sonra gerçekleşmiştir. yatırım yapılan start up firmaların ortaya bir ürün koyamaması veya geleceğe yönelik iş planlarının olmaması nedeniyle aldıkları paralar erimiş ve ekonomik sorunlara sebep olmuştur.
kılıçdaroğlu'nun evi ankara'nın en pahalı semtinde
-
ben ankara'nın en pahalı semtini beştepe olarak biliyorum bir ankaralı olarak. saraylar falan var o semtte.
nba vs euroleague
-
nba alley-oop, euroleague turnike basket.
nba zenci, euroleague beyaz.
nba drive etmek, euroleague stop jump shot.
nba basket geçerli bir de faul, euroleague faul, basket geçerli değil.
nba buzzer beater, euroleague faul.
nba defence defence defence, euroleague ıslık.
nba smaç, euroleague perdeleme.
nba eğlenilecek kız, euroleague evlenilecek kız.
nba kobe bryant, euroleague juan carlos navarro
yüzmeyi çabuk öğrensin diye çocuğu denize atmak
minibüsçülerdeki kızgınım vites değiştirmesi
-
hemen ardından 100 tl uzatıp 'şurdan bi kadıköy alır mısın?' diyerek fatality' ye gidilebilir.
hayatı boyunca tek rolle hatırlanan oyuncu
-
oyunculuğu ''haluk" karakteri ile sınırlı tamer karadağlı. yani en azından ben sadece bu rolle hatirliyorum.
sözlük yazarlarının zenginlik kıstasları
-
kahvaltısını portakal suyuyla yapıyor ve sadece bir yudum alıp masadan kalkıyorsa zengindir.
anne ve babanın aşk hikayesi
-
1970'ler beşiktaş... yıldız teknik üniversitesi'nin iki öğrencisi, annem ile babam, muhtemelen bir eylemde, aynı çevrenin içinde karşılaşırlar. bölümündeki tek kadın öğrenciymiş annem, istanbullu, hırslı bir kadın. babam bildiğiniz köylü çocuğu, odtü'den kaçmış ytü'ye gelmiş.
bir gün annem vapurda beşiktaş'tan üsküdar'a geçerken bir olay yaşanır: faşistler annemi vapurun pervanesine atarlar, kurtulur, karaya çıkarılır, orada da üstüne saldırırlar. neyse, eve gelir, dedem geç kaldığı için kızmış, "ne olursa olsun bu sofraya 7'de oturulacak" der, annem ertesi gün evden kaçar. rahat hareket edebilmeleri için evlenmişler, arkadaşları öyle dedi. bir de babamın anneme abbasağa parkı'nda evlenme teklif ettiğini biliyorum. günler geçer; çok kısa bir sürede evlenirler. beşiktaş'ta bir sürü hatıraları var, bazı günlerde, bazı duvarlarda görülebilen... "bak biz burdayız" diye kırmızı kırmızı göz kırparlar bana... hep olay, hep debdebe...
günlerden bir gün annem çalıştığı fabrikaya gider, gece nöbetçi. trafoda bir yangın çıkar, bir işçi içeride kalmış, annem girip, kurtarır adamı, kendisi yanar... 10 gün yaşar, sonra ölür ankara'da... öldüğünde 25 yaşında...
bana da bu hikâye kaldı; bazen bir insanı kurtarmak devrim yapmaktır... bazen bir insanı kurtarmak dünyayı kurtarmaktır...
bir insanı, düşüncesi, ırkı, dili, dini fark etmeksizin sevmek, hiç tanımadığı bir insan için canını verebilmek...