ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bebek ırmak kupal'ın otopsi raporu
-
ırmak kupal isimli 3,5 yaşındaki el kadar bebeğin tecavüz edilerek öldürülmesi ardından açıklanan rapor.
--- spoiler ---
"otopsi raporuna göre, ırmak'a tecavüz edildiği, elle boğularak öldürüldüğü ve ters ilişkiye girilmek istendiği, bu sırada da iç organlarına zarar verildiği saptandı."
--- spoiler ---
kaynak
o el kadar bebek bedeninden daha ağır bir tabuta konuldu.
o bebeğin son anlarını hiç düşündünüz mü? o çocuğun ne şekilde mücadele vermeye çalıştığını, kurtulmak adına nasıl göz yaşı döktüğünü hiç hayal ettiniz mi? nasıl canının yandığını, neler yaşadığını. sakinleşemiyorum, düşündükçe kalp krizi geçirecek gibi hissediyorum.
allah sana çok çok uzun ömür versin himmet aktürk.
her anında hatta her nefes alışında o kız gelsin gözlerinin önüne.
her nefes alıp vermen sana aylar gibi gelsin.
1 dakikanı 10 sene gibi yaşa.
yaşadığın tüm acıları iliklerine kadar hisset ama hiç bir şey yapamayasın.
ölmek için çok çaba göster ama öleme.
q klavyede yazılması en zevkli kelime
-
leavemealone
yaran facebook durum güncellemeleri
otobüste yer vermeyen gence tokat atmak
-
çomaristanda yine boktan bir olay..
“bu çocuğa el kaldıramazsın” diyen arkadaşın/abinin tepkisi gerçekten takdire şayan.. helal olsun..
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
-sokağa girerken, soldaki çukura dikkat. kola köpürmesin.
sınavlarda alınmış komik notlar
-
üniversite son sınıf, artık okul bitse de gitsek modundayız.
dersin hocası abim. evet bildiğin baya kan bağlısından hem de.
ne yalan söyleyim sınavdan 2-3 gün önce belki nerelerden çıktığını söyler diye yapmadığım şebeklik etmediğim yalakalık kalmadıysa da adam en ufak bir tüyo bile vermedi. bırak tüyo vermeyi üstüne bi ton da laf yedik ayaküstü. nasıl adammışım da hiç mi utanmıyormuşum, hak hukuk falan filan.
neyse bu laflar bende yaşar usta'nın fabrikatör adama verdiği ayar etkisi yaptı. yediğim o ayarla arkadaş oturdum 3 gün boyunca bir hırsla çalıştım ama ne çalışmak!
neyse işte girdik sınava, 90 civarı bi not bekliyorum.
sınav açıklandı, 100 almışım! lan!
nasıl kızgınım nasıl atarlanıyorum ama anlatamam. hani adam bana laf koydu ya. bir anda dünyanın en dürüst en vicdanlı adamı oldum.
ne laflar hazırladım; "ya noldu hani haktı hukuktu niye 100 verdin!!11! neyi hakettiysem onu alırım raad ol, şş" modunda kendimden geçiyorum. tabi arkadaşlar da yanımda. onlara da yaptım havamı "ben bu notu haketmedim arkadaş, içime sinmez" falan diye. dedim gençler bakın şimdi arıyorum hocanızı**, açtım hoparlörü;
+ alo?
- abi hayırdır? nooldu hakka hukuğa!!1! (kaş göz oynar)
+ ne diyon lan, işim var çabuk söyle
- sınavı diyom sınavı!?! (kaş göz "hey yavrum hey" modunda)
+ ne olmuş sınava?
- 100 vermişsin, ben 90 bekliyodum, ben haketmediğim notu alamam!!! (kaş göz halaya durmuştur artık)
+ gerizekalı zaten 100 almadın. sınıfta iki kişi 83 almışınız size göre bütün sınıfı öteledim 17 puan. hatta o puanı da nasıl aldın onu da anlamadım (ekstra 17 puanı duyan sınıf alkış tufanı koparmıştır bu arada)
- ??!!! 100 almamış mıyım hakkaten?
+ yok almadın nerde sen de o beyin?
- abi ama..
+ dıııt dıııt dııt
lübnanlı kızların hipnotize edici dansı
-
kaç yıllık ekşiciyim ben bile çok beğendim.
ebru gündeş reza zarrab çiftinin boşanması
-
rıza nafakayı bize ödettireceği için, bize girecektir.
fantastik ekmek arası icatları
-
ekmek arası biftek.
kaşar peyniri ve/veya patates püresi de eklenirse, hıyar turşusu falan da... oy anam oy...
tarihte sorulmuş en iyi soru
-
sor bakalım babasının çanakkale' de ne işi varmış?
9 mayıs 2022 metrodakilerin türk çıkması
-
türk vatandaşlığı almış suri olması bir şeyi değiştirmez kardeşim elinize sağlık.
ömer lütfi akad
-
“adapazarı’na gitmeye hazırlanıyorduk. gitmeden önce bazı siparişler vermek üzere biriyle buluşmam gerekiyordu. birden, üstümün başımın pek güven verici olmadığını fark ettim, özellikle ayakkabılarım çok kötü durumdaydı. taksim sineması’nın (şimdi devlet tiyatrosu’nun bulunduğu bina) uzun duvarı boyunca art arda dizili ayakkabı boyacılarına doğru hızla yürüdüm, az vaktim vardı, en öndekinin sandığına ayağımı koydum. ‘çabuk usta, şişir, acelem var’ dedim. boyacı başparmağı ile arkayı gösterdi. ‘arkadaki arkadaşa geç beyim’ dedi. ‘neden, ne oluyor’ dedim. ‘ben ayakkabı boyarım’ dedi adam, ‘bu benim işim, şişirme istiyorsan arkaya geç’. bir an kalakaldım. bütün alacağı yirmi beş kuruştu, bir liranın dörtte biri. ayağımı sandıktan çekmedim. ‘buyur, bildiğin gibi boya’ dedim, ‘hakkını ver’. beni bekleyen sonsuza kadar bekleyebilirdi, ben burada hayatımın dersini alıyordum.”
lütfi akad, ışıkla karanlık arasında, sayfa 24.
türkiye iş bankası kültür yayınları, istanbul 2004