hesabın var mı? giriş yap

  • bence kedi köpeğin kendi selametleri için metrobüse yaklaştırılmamaları gerekiyor. saat 6 civarı zincirlikuyu'da metrobüslere hunharca saldıran yaratıkları görürlerse hayvanlıklarını sorgular hayvancıklar.

  • 1930'larda abd ile kanada'nın büyük ovalar (great plains) adı verilen geniş bozkır ve çayır topraklarında görülen uzun süreli kum fırtınaları dönemine verilen ad. "kirli otuzlar" da denilen bu iklimsel felaketin temel müsebbibi insan ve insann ekolojik cahilliği. sabanla toprağın üstündeki canlı kısmı havalandırarak daha yüzeyden sürerken, traktörlü tarıma geçerek toprağın kalbini yararcasına derinden sürme ve toprağın canlı kısmını öldürme, toprağı tutan bitki köklerini tahrip etme çölleşmeye yol açmış ve toprak kendisini tutacak bitkiden yoksun kalınca rüzgarla birlikte milyarlarca ton çamur ve kumla havaya kalkmış ve şehirlerin üzerine yağmış. kayıtlara göre 1936 nisan'ında oklahoma'dan teksas'a 300 milyon kum ve toz sürüklenmiş. tabi sadece kum ve toz değil, insanlar da sürüklenmiş ve 2,5 milyon insan great plainslerden kıyılara ve özellikle de kaliforniya'ya göç etmiş. suriye'den türkiye'ye göçenlerin sayısının mayıs 2018 itibariyle 3,5 milyon olduğunu düşünürsek dust bowl'un etkisi daha net anlaşılır.
    bu arada dust bowl'un gazap üzümleri, suriyeliler için halen anlatılmayı bekliyor.

  • 12 saniye sürecek bir "google araması sonrası sonuçlara göz atılması" eylemi sonrasında elde edilebilecek bir bilgi üzerinden insanları ezik veya değil diye sınıflayan gerzeklerden evlâdır.

  • benzer bir öküz sürüsüyle manisa'da ben de karşılaştım. düğün konvoyuydu benimkisi yolu kapattılar başladılar araba döndürmeye falan, arabadan inip oynamaya başladılar. yolda yüzlerce arabadan oluşan kuyruk oldu. aradım 155'i ihbarda bulundum. bekledim bir bok olmadı. nasıl bir sinirlendiysem artık yol açılınca gittim gelin arabasının önünü kestim, "hastası olan var, acelesi olan var, işi gücü var milletin, ne yapıyorsun sen mal!!!" diye bağırdım arabanın camlarını açıp. arabada hanım var, çocuk var. adamlar belki 20 30 araba konvoy... neyime güvenip de girdim böyle bir aksiyona ben de bilmiyorum. en son hatırladığım arkadaki arabalardan inen adamlar ve damadın gelin arabasının camından beline kadar çıkıp ağzından salyalar saçmasıydı. sonra 1. vitese takıp lastiklerimden dumanlar çıkararak uzaklaştım oradan. arkamdan uzun süre takip ettiler. kendi güvenli bölgeme geldiğimde indim arabadan ve kimsenin gelmediğini görünce derin bir nefes aldım. bu da böyle bir anımdır.

  • özet: kanzuk, artık ne ara yaptıysa, bir de eskiden uçurulmuş yazarların nick'lerini yeniden kullanıma açmış. sözlüğün ilk yıllarında kullanıldığı için alamadığınız, özendiğiniz nickler varsa, yeni hesap oluşturup almayı deneyin. bakarsınız clairvoyant, author, onkaimeon, gibi kült yazar nick'lerine siz de sahip olabilirsiniz!

    ~

    ön not: malum şahıs muhteşem bir hamleyle entry silmeyi de yavaşlattığı ve otomatizasyonunu zorlaştırdığı için, 5774 entry'min tümünü silebilmek için, her çalıştırıldığında 100 entry'yi 50 dakikada silebilen script'i tam 58 kere manuel olarak başlatmam gerekiyor. günde 5-6 defa yapsam, 10 güne tüm entry'lerimi silmiş olurum diye düşünüyorum. şimdiye kadar 800 kadarı silindi ancak. (niye teker teker siliyorsun, hesabı kapa diyenler olursa, biraz aşağıyı okuyun. nick'imin başkaları tarafından tekrar kullanılmasını istemediğim için hesabı entry'siz şekilde açık tutacağım)

    ~

    ekşi sözlüğü birakma konusunda bir süredir çekincelerim vardı, ancak şu iki nokta kararımı kesinleştirdi:

    1) saniyede binlerce request'i process edebilen sözlüğün server'larını, sırf tepkilerini ortaya koyan yazarlar entry silmekte zorlansın, belki de bundan vazgeçsinler diye dakikada 2 entry silme limiti koyması. digiturk'ü iptal ettirmek için fax dayatmasından en ufak farkı yok bunun. (server yükü diyerek de aptal yerine koymasın bizi. an itibariyle türkiye'nin en çok ziyaret edilen 5. sitesinde yüzlerce yazarın birkaç saat içinde binlerce entry'sini silmesi bile, server yükününde ciddi artışa neden olmaz. kaldı ki saniyede sadece 1-2 entry siliyordu bu aralar hepimizin kullandığı entry silici script. abuse eden bir yanı da yoktu sözlügün serverlarını)

    daha da önemlisi:

    2) 2004 yılında emanon nick'iyle kaydolduğum 6. nesil yazar hesabım, formata uymamam (ilk entry'de tanım yapmama, başlıktaki entry'lere fiziksel referans içerme) gibi nedenlerle uçurulmuştu. hoş gerçi şimdi format da kalmadı, tanımsız entry'ler, @2'ler her başlıkta karşımıza çıkıyor, neyse bu konumuz değil.

    neyse, 2006 yılında tekrar hesap açmak istediğimde, emanon nick'i daha önce kullanıldığı (ve uçurulduğu) için aynı nick'i tekrar almama izin verilmemişti. o sırada komik bir gazete haberinde çıkan kafam kadar gülşah karakterinden esinlenip yeni nick'imi almıştım. bu 2. yazarlığım süresince arada bir nostalji yapıp modlog'a bakardım, eski nick'imin kayıtlarına, o zaman yaptığım format hatalarına.

    birkaç ay önce baktığımda ise, uçurulmuş (yeni adıyla leyla) eski nick'imin benden bağımsız çaylağın birine verildiğini gördüm. bu konuda ne söyleyim bilemiyorum. eski nick'lerin geri dönüşüme uğraması, aynı mahlasların yeniden farkli kişiler tarafından kullanılması nasıl bir işbilmezliktir? hadi benim yazarlığımı değersiz bulabilirsiniz, ama mesela, popüler kültür'e kezban terimini kazandıran author'un anısının üzerine, yarın bir gün feminist bir author'u mu yazar yapacaksınız? (edit: gerçekten de author'dan alakasız birisi bu nick'le çaylak hesabı açıp entry'ler girmiş iki yıl önce) ekşi sözlük'ün temeline, tarihine, nostaljiye, mahlasların kullanım amacına, her şeye ters düşen bir durum bu!

    bravo kanzuk! entry sansürleme, tema dayatma, kullanım koşullarını habersiz düzenleme, entry'leri düzenleyip kar amaçlı kullanma, bunlar güzel fikirlerdi, ama kullanılmış nick'leri başka kişilerin eline vermek özellikle muhteşem bir fikir olmuş. tebrik ediyorum.

  • birkaç gündür günde 6-7 saat oynuyorum, birkaç taktik vereyim.

    - r&d takımınızı bir an önce yükseltip ikinci seviye dürbünü yaptırın. bu dürbünle işaretlediğiniz adamların özelliklerini görebiliyorsunuz. böylelikle kimi üsse gönderip kimi çöpün içinde uykuda bırakacağınıza karar verebiliyorsunuz. yoksa çöp adam doluyor üs. buna çok dikkat edin. ilk başlarda yakalayabildiğiniz c ve b sınıf özellikleri olan adamları kesinlikle öldürmemeye bakın.

    - kum fırtınası harika bir olay, kesinlikle varlığından faydalanın. işaret koyduğunuz adamların işaretleri fırtına sırasında kaybolmuyor, böylelikle fırtına bastırdığı an en az 2-3 adam indirmeye bakın.

    - fultonu geliştirin (r&d). ikinci seviye fultonla mortar ve makineli tüfekleri de üsse gönderebiliyorsunuz. ayrıca başka bir geliştirmeyle fulton sayısı 12'den 24'e çıkıyor. çok önemli bir geliştirme bu, atlamayın.

    - vakit kaybetmeden tercümanları kaçırma görevlerini yapın. böylelikle el enseye çektiğiniz düşmanları sorgulayarak hem ekstra bilgi kazanıp haritanızı güncelliyorsunuz (pırlanta, ham madde yerleri gibi) hem de kahramanlık puanı kazanıyorsunuz.

    - ikinci sınıf bayıltıcı tabancanın susturucusu bir önceki seviyeye göre daha uzun dayanıyor, gizliliğe önem veriyorsanız hemen edinin.

    - düşmanı bir yere çekmek istiyorsanız şarjör atmayı unutmayın. sesin geldiği yere gittikten sonra da icabına hızlıca bakın.

    - üsse döndüğünüzde sağ çaprazınızda beyaz küçük bir konteyner duruyor, ona girip duş alın. size zamanla azalan ekstra bonuslar sağlıyor. ben her döndüğümde bir kere giriyorum.

    - ayrıca üssünüzde sağda solda pırlanta bulabilirsiniz, dikkatli dolaşın.

    - bu arada oyunda fast travel var, uzun uzun alatmak yerine şu videoyu koyayım.
    [fast travel https://www.youtube.com/…8i3yaeuee&feature=youtu.be]

    ****çok hafif spoiler****

    honey bee adlı silahı ele geçirme görevinin sonundaki savaşta roketi kullanmayabilirsiniz. ortam çok tedirgin edici ve ürpertici gelebilir ama telaş yapmayın. silahınızla skulls ekibine ateş edin (siper alarak), kılıçlarıyla dibinize geldiklerinde dodge tuşunuzla (ps4'te kare) yere atın kendinizi ve yere düştüğünüz an nişan alıp tarayın dibinize geleni. böylelikle çok fazla zarar almadan hallediyorsunuz koca ekibi. o bölümde ellerim titredi birazcık ama çok zevkliydi.

    ****spoiler biter, senin hayatın senin müziğin başlar****

    edit: dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta daha.

    - oyunu oynama stilinize göre düşmanların ekipmanları değişiyor. çok fazla kafadan vuruyorsanız miğfer takmaya başlıyorlar, geceleri çok fazla saldırı yapıyorsanız fener ve termal dürbün veriliyor. bunlar için oyunda bir süre sonra kurulacak olan "combat deployment" adlı sekmeden ilgili görevi seçip bu geliştirmeleri bir süreliğine engelleyebiliyorsunuz (tedarikleri yok etme, envanter patlatma gibi görevler). ayrıca yine bu sekmeden adamlarınızı farklı görevlere gönderip deneyim, para ve farklı ödüller kazandırmalarını sağlayabilirsiniz. o görevlerin sürekli üstünde olun.

    - bir sneaking suit havasınıdır gidiyor fakat ben hiç etkili bulmadım. gündüzleri deli keşif yapmayı (adam ve ekipman kaçırmayı da) seven biri olarak normalde 40-50 metreden görülüyorsam bununla 60-70 metreye çıktı bu mesafe. ben yine de klasik kostümlerle daha iyiyim gibi. yani o kostüm var diye boşuna zorlaştırmayın, herşeyi deneyin.

    - kafanıza göre supply drop yapmayın, baya para tutuyor. susturucunuz patladıktan ve fultonlarınız tamamiyle bitince ekipman isteyin. bir süre sonra iyi para yapmaya başlayınca gene istersiniz.

    **** hafif mi hafif spoiler ve taktik ****

    quiet ile kapıştığınız bölümde yerinizden kıpırdamayın sadece dürbününüzle yerini bulun ve işaretleyin, daha sonra kafasına supply drop isteyin. bunu ikinci kere yapınca yeniyorsunuz. böylelikle sizden istenen iki opsiyonu da tamamlıyorsunuz (ölümcül silahlarla yenme)

    **** bitti spoiler ****

    - şu ana kadar kutu ve decoy araçlarını kullanmadım. eğer birini çekmek istiyorsam hafiften görünüyorum, geri dönüyorum. yerimi incelemeye geldiklerinde boş şarjör atıp güvenli bir yere çekiyorum ve icabına bakıyorum. yalnız şu ana kadar iki kere üst üste şarjör ile çekebildim. üçüncüyü yutmuyorlar ve "lan bok yoluna gidiyoruz galiba" deyip adam çağırıyorlar. adamına göre değişebilir tabi. kojima bu, herşeyi yapar bu adam.

    - ana üssünüzde pırlantalar var demiştim. üssünüzdeki devriye gezen askerleri sorguya çekerek yerlerini öğrenebilirsiniz. her platformdaki asker üstünde bulunduğu platformdaki pırlantaları söylüyor.

    - eğer bir görevi yaptıysanız ve o üsteki adamların birkaçını hallettiyseniz hemen gitmeyin, diğerlerini de indirin. böylelikle ekstradan kahramanlık, ün, para ve emblem kazanıyorsunuz.

    - makinalı tüfek ve mortarları fultonlamanın tanesi 5000 gmp. jipler 10000 gmp. baya pahalı aslında ama bunları idroid menünüzün mother base adlı sekmesinde bulunan resources adlı yerden satabiliyorsunuz. makinalı tüfek 12000 gmp, mortar 9000 gmp jipler ve kamyonlar daha pahalı diye hatırlıyorum. iyi para kaynağı yani, es geçmeyin.

    - eğer bir kamyonu durdururmak istiyorsanız (ele geçirmek veya gittiği üsse sızmak için) atınızı yolun ortasında durdurun. yolda durup atınıza "çekil yoldan" diye bağırdıkları sırada istediğinizi yapabilirsiniz.

    - üssünüze gönderdiğiniz adamların özellikleri arasında troublemaker varsa ya o bölüme diplomat koyun birkaç tane, böylelikle adamlarınızın yaralanmasını ve ekiplerinizin seviyelerinin düşmesini engelleyebilirsiniz. ya da eğer çok iyi özellikleri yoksa direk kovun gitsin (dismiss). adamların özelliklerine idroid üzerindeki staff management sekmesindeki all staff ekranından bakıyorsunuz. çıkan ekrandan yanlış hatırlamıyorsam üçgen (ps4) ile görünüm değiştirip karakter hakkında daha çok bilgi veren bir ekran şekline döndürüyorsunuz. sırayla bakın kim diplomat, kim cerrah kim piskopat.

    -oyunun ikinci bölümünde, ilk bölümdeki bazı görevlerin daha zor versiyonunu oynuyorsunuz. ama isterseniz bunları hiç oynamadan side-ops da oynayabilirsiniz. birkaç side-ops'tan sonra oyun hikaye olarak ilerliyor. yani o bölümleri tekrar etmenize gerek yok. hatta side-ops'ları yaparsanız "truth" adında gizli bir görev açılıyor. hikayenin tamamlanması için şart bir bölüm bu.

    not: bu entry oyun oynandıkça editlenir.

  • - havuç.... havuuççç... nerdesin? havuç yine cep telefonu almadık diye ne numaralar çeviriyorsun bakayım... havuuç nerdesin???

    - alın lan size havuç... al havuç bu işte... al....

    - ayyyy amann yarabbim....

    - havucumu kalmış ulan 20 yaşındayım.... delirttiniz...

  • bakkala sigara almaya gitmiştim.

    + bir kısa winston verir misin?
    - ne kadar kısa?
    + ne kadar kısa varsa...(takılıyor bozuntuya vermeyeyim dedim)
    - yok abi öyle değil, arkadaş bir yere kadar gitti. ben fiyatları bilmiyorum.

  • trendyol'da satıcı mağazamıza 10,600 lira ceza kesilmesi.

    şirinevler ve yenibosna sürat kargo şubelerinin kasım ayı kampanyalarında başlayan kargo geciktirmeleri aralık ayında da devam etti, her sabah 07:00'de teslim ettiğimiz sipariş paketlerimiz her gün geciktirildi, bir gün değil iki gün değil 1 haftadan fazla geciktirilen siparişlerimiz oldu.

    kargo şube sorumlusuna paketlerin sisteme neden girilmediğini sorduğumuzda bize verilen cevap "trendyol sistemi açıyor yarım saat sonra kapatıyor, bugün daha giriş yapamıyoruz" ya da "trendyol herkese bir kota veriyor, sisteme girebildiğimizi giriyoruz giremediğimiz ertesi güne kalıyor" bu şekilde sorunlar yaşadım, geceleri uyuyamaz oldum, ve beklenen oldu trendyol şu ana kadar toplamda 10,600 (onbinaltıyüz) lira geciktirme ceza faturası kesti ve kesilen tutarı haftalık ödemelerimizden kesildiği için sermayesiz kaldık.

    müşteri hizmetleriyle konuyu görüştük fakat bir şey yapamayacaklarını belirttiler. ocak ayında 20.000 lira borç alarak başladığım girişimim 1 aydır gelen bu cezalardan dolayı hüsrana uğradı. trendyol'un herhangi bir kaybı olmayacak fakat bizden elde ettiği 10,600 lira ile bizim satış hayatımız son buldu, maalesef bugün üzülerek mağazamı kapatmak zorunda kaldım, üzgünüm.

    edit: bu arada kargo şubesine teslim ettiğimiz siparişlerin yaklaşık 500 tanesi gecikmeden dolayı müşterilerimiz tarafından iptal edildi ve bu siparişleri de topluca şubeden maalesef geri aldık

    edit: trendyol müşteri hizmetleri ile aramızda geçen yazışma
    (.....numaralı gecikme faturaların bir hata bulunmadığı ve trendyol kaynaklı olmayan hatalı durumlarda müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyen siparişler için memnuniyet uygulamaları yapılması gerekmektedir.

    iyi çalışmalar,
    trendyol ekibi)

    haber kaynağı: şirketdedikoduları.com

    10,600

  • cevabı belli olan bir soru. 25 yıllık bir eczacı olarak çok açık ve net söylüyorum şu anda piyasada bulunan ilaçların bir teki bile islami ölçütlere göre helal değildir. bu kafaya sahip olanlar sakın ola ilaç falan içmesin. şu temmuz sıcağında 17 saat aç susuz kalıp ilaç da içmeyin, doğal seleksiyona bir katkınız olsun.