hesabın var mı? giriş yap

  • temelde müzik kalitesi yok olmuyor. tabana yayıldığı için "düşüyor" gibi algılıyoruz. oysaki 16. yüzyılda yaşıyor olsaydık klasik müzik bile dinleyemiyor olacaktık. çünkü bir lüktsü.

    bunun tarihsel bir özetini yaparak, felsefi açıdan yorumlayalım:

    --- spoiler ---
    müzik tarzı değişse de amaçlar pek değişmez.
    --- spoiler ---
    16. yy ve sonrasında klasik müzik ana akımdı. o dönemde bir çok klasik müzikçi aslında kendi için değil, kraliyet, zenginler veya klise için besteler yapıyordu, halkla işleri yoktu. elektriğin de olmadığı düşünüldüğünde tek eğlence opera, senfoni vb canlı müzik aktiviteleri olduğu söylenebilir ki bu da halka inmiyordu. yani lüks bir zevkti.

    soru şu: "acaba şu an 16.yy göre daha yüksek oranda bir kesim kaliteli müziğe ulaşabiliyor olabilir mi?" yani belki de biz kalitesiz müziğe çoğunluğun ilgi göstermesi sebebiyle duyar yapıyoruzdur.

    şu an hayal etmek zor ama çok basit bir örnek vereyim. ben lisede iron maiden keşfettim diye mutlu olmuştum. onu dinleyebilmek lükstü. kaset çektirirdik. saatlerce dinlerdik. uzak bir tarihten değil, milenyum çağı denen 2000lerin başından bahsediyorum. türkiye'de napster bile doğru düzgün bilinmiyordu. mp3-player daha yeni çıkmıştı ve napa mp3 player denen en ufak sallantıda duran cd okumayan kompakt cihazlar el yakıyordu. bilmeyenler için: cd'e mp3 yazardık ve bu cihaz cd okurdu. yani öyle usb stick gelmesin aklınıza. şimdi 16. yy gidin ve halktan birinin müzik dinlemek istediğini hayal edin. aydınlanma oluştu mu?

    --- spoiler ---
    geçmişte müzik lüks bir zevkti
    --- spoiler ---
    şimdi buraya dikkat "lüks bir zevk" olması, kısıtla bir çevreye erişmesi o dönemki pop müziğin klasik müzik olmasına sebep olmuştur fakat insan haklarının gelişmesi, sanayi devrimi ve elektriğin icadıyla müzik tabana da yayılmaya başladı. artık müzik veya resim bohem kesimin tekelinden çıktı. serbest olarak da icra edilmeye başlandı. çünkü herkese ulaşabiliyordu ki blues'un çıkışının siyahi insanlar, onların acıları ve itirazları olduğunu herkes bilir. müzik genele yayıldıkça basitleşmesi beklenen bir durumdur. çünkü halkın kompleks klasik müzik formunu "pop" olarak kabul etmesi pek mümkün değildir.

    --- spoiler ---
    tarihsel sürece bakalım
    --- spoiler ---
    bu sürecin devamlılığı önce 70leri ve rockı sonra 80leri metali doğurdu. her biri klasik müzikten esintiler taşısa da o kadar kompleks değildi. çünkü müzik kompleks bir şeyi anlamaktansa belli duygulara hükmetmeye veya kendini ifade etmeye de döndü. örneğin judas priest - beaking the law. söylemi çok net değil mi? klasik müzik kadar köklü olmayabilir ama bu değersiz olduğunu göstermez ama tabiiki değersizler de mevcut.

    19. yyda plakla birlikte albüm kavramı da çıkmıştı. şu bir gerçek ki bir şeye ne kadar rahat ulaşabilirseniz keyfi o kadar düşük olur. hazzı erteleme kuralı, freud'un bahsettiği arzu duyulan ve ulaşılamayan konuların daha büyük tatmin sağlaması hep bununla iniltilidir.

    2000lerden sonra bir kırılma yaşandı ve normalde müzikle alakası olmayan kişiler bile müziğe ulaşır oldu. geçenlerde spotify ceo'sundan yaklaşık şöyle bir söylem okudum: "devamlı üreteceksiniz, artık albüm çağı bitti."

    bu aslında müziğin ne kadar tüketilebilir bir şeye dönüştüğünü sanırım örnekliyor. bir yerde şu desteklenebilir: "başarılı insanlar az fakat öz üreten değil, genellikle devamlı üretmeye çalışan insanlardır." örneğin picasso'nun bilinen 50bin (evet!) eseri vardır fakat içlerinden 2 haneli miktarda yaratıcı çalışma çıkmıştır. (ref)

    müzikte de böyledir haliyle arada bazı çalışmalar parlar. burada atlanan konu bu sınırların bile zorlanması ve çarpıtılması üstüne diyebiliriz. mesela albüm yapma mantığı şudur: 1 sene boyunca 30-40 eser üretirsin, içinden 10-12 tanesiyle albüm yaparsın. sonraki 1 sene de bu parçaları konserlerde ve albümle satarsın. şimdi ise bu çarpıtılarak, sen o 30-40 eserin hepsini yayınla, sonra da durma yine üretmeye devam et ki çark dönsün gibi saçma bir şeye dönüşmüş durumda.

    sonuç olarak;
    baştaki cümleme geri döneyim ve bağlyayım. sorun demek ki neymiş?
    "müzik tarzı değişse de amaçlar pek değişmez."

    1) çok alt tabakanın bile müzik dinlenmesi sağlanıyor ve bu da pop müziğin seyrini kitleleri etkileyecek kaliteye düşmesine sebep oluyor.

    2) hala kaliteli müzik dinleyen insanlar yani 16 yy. bohem kesim mevcut ve onlardan belki daha fazlası aynı kalitede müziğe ulaşıyor.

    yani o nesil hala mevcut fakat biz kötü olan tarafı, yani zamanında müzik dinlemeyen kişileri görmeye çalışarak kalitenin düştüğü konusunda duyar yapıyoruz; oysa ki bunu söyleyen ben bile 16 yy. olsam belki o dönemin pop müziği olan klasik müziğe erişemiyor olacaktım.

    şu an belki o döneme göre çok daha ciddi bir kesim "kaliteli" müziğe ulaşıyor ve değerini biliyor. oysaki kötü kalite müziğe odaklanarak havanda su dövüyoruz. çünkü herkes bir değer üretiyor ve içlerinden iyileri fark etmek zor olabiliyor. yani çağ artık çöp içinden iyileri fark etmek gibi bir şey oldu diyebiliriz.

  • tayyip'in biden'e verdiği tavizlerin ve sözlerin gerçekleşmesidir. o görüşmeye mevlüt'ü bile almadı, kavakçı'nın kızını alıp kayıt dışı görüştü. bunu asla unutmayın!

    istedikleri kadar üstünü örtmeye ve inkar etmeye çalışsınlar, milyonlarca afgan ülkeye girecek. buna alışsanız iyi olur.

    bir yandan inkar ederler, diğer yandan mülteci güzellemesi yapıp taliban'la aynı düşünce yapısına sahip olduklarını söylerler. her yönden sizi aldatmaya çalışacaklar. alışın, bunlar iyi günleriniz.

  • aylardır aktif olarak kullanıyorum ama bir kişiyle bile eşleşemedim. artık görüşme sohbet olaylarını geçtim eşleşince nasıl bir program arayüzü falan çıkıyor onu görsem yetecek.

  • tum pegasus ailesine ve turkiye'ye gecmis olsun.

    cok cok ucuz atlatilmis bir kirim. ucagin ciktigi yer hemen thy teknik basta olmak uzere diger sirketlerin teknik hangalarinin onu, hemen arkalarinda kargo sirketleri var, teknik'e bakima giden ucaklarin yakit tanklari genelde bos olur ama mazallah bir temas durumunda cok daha vahim sonuclar ortaya cikabilirdi, pilotlar cok sogukkanlikla ne olursa olsun guvenli bir alanda tutmuslar ucagi.

    kabin ekibi de cok guzel bir is cikarmis, kimsenin burnu bile kanamadan bosaltmislar, zaten trabzon'daki pistten cikma vakasinda da (bkz: pegasus) ekipleri iyi is cikartmislardi. hepsinin eline saglik.

    soyle basit bir paint yaptim kirimin pistin hangi tarafi ve kritik yeri gostermek amacli.

    saw 06 pist

    sabiha gokcen (bkz: saw) tek pisti olan bir meydan, malum 2.pist yillardir insaat halinde (yeni havalimani actik ama oraya bir pist acamadik, neyse) bu tek pistin yonu de dogulu batili sayilabilecek bir derece araliginda (06/24) yani istanbul'da dunku gibi sert poyraz estiginde bir nebze pist karsiliyor gibi gorunse de gust'li dedigimiz (bkz: hamleli) ruzgarlar her zaman tehlikelidir ucaklar ve pilotlar icin, ruzgarin anlik siddetini artirmasi veya azaltmasi, yine anlik refleksler isteyebiliyor ancak bazen oyle kritik anda olur ki bu refleks gosterseniz bile refleks gosterdiginiz aksiyonunun sonucunu alayacaginiz bir zaman yoktur.

    hamleli ruzgari merak edenler mtm genel mud. sitesinden okuyabilirler.

    olay aninda kule kayit konusmalari.

    pilotlarin ucagi tahliye etme kararini kuleyle paylasirken ki moralsizlik ister istemez yansiyor konusmalara, hangi kaptan ucaginin pist disina cikmasini ister ki. muhtemelen o ucustan sonra evlerine gidip, coluk cocuklariyla ilgilenecek, belki yillik izne tatile gidecekler veya baska normal insanlarin yapacagi akliniza gelebilecek her sey iste.

    yani biz de sizler gibi normal insanlariz. ailelerimiz, esimiz, cocuklarimiz var.

    bizi su kirli siyaset oyunlariniza alet etmeyin. bu yaziyi en sona biraktim cunku gercekten ici curumus bir insan guruhu var, biri akp yi savunur bak yeni havalimaninda olmadi der, digeri chp'yi savunur biz belediyeyi aldik da biraz duzelttik der, gercekten cok mide bulandiricisiniz arkadaslar kusurabakmayin.

    bu kazalar ucuz atlatiliyor, ya yarin bir gun daha kotusu olursa? icinde sevdikleriniz olursa, o zaman da yazacak misiniz gururla, bizim belediyemiz, bizim havalimanimiz vb.

    pilotaj hayatim boyunca turlu turlu ulkelere uctum, bir ulkede 2 sene yasadim ancak ben boyle bir kirim/kaza sonrasi birbirine dusmanligi tavan seviyeye cikmis bir millet daha gormedim, eskiden en buyuk gururumuz belki de kotu gunlerde birbirimize destek olmak idi, simdi bakiyorum birakin destek olmayi, elinde olsa millet birbirini parcalayacak.

    cok uzuluyorum, cok yazik.

    herkese gecmis olsun tekrardan, bir daha yasanmasin umarim 2020 nin ilk ve son kirimi olur.

    son olarak siz kotulere biraktim bu sozu:

    (bkz: kalbini yaz, kazdikca iyilik fiskiracak)

    duzeltme:

    ilk fotografin acisindan yanilmisim, sagolsun (bkz: rapira) uyardi, ben de tekrar duzenledim, ucak teknik tarafina degil diger tarafa yani apron ile pist arasinda p taksiyolunun o tarafindan pistten cikmis, hata icin ozur dilerim.

  • referandum sonuçları ve bu süreçte tüm yaşatılanlara rağmen izledikçe insana umut aşılayan, atamızın her daim dik ve kararlı duruşuyla bizleri selamladığı görüntülerdir.link
    kaldır başını yerden ey türk istikbalinin evladı! ne olursa olsun, sana ne yaşatılırsa yaşatılsın bu dik duruştan al ilhamını. ve unutma ;
    " umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim."

  • selam verip su istesen çay istesen hayır demeyecek aile.

    orada da usturuplu şekilde söze girip "abicim burası bisiklet yolu, sürü halinde bisikletliler geçer. belki biri fark eder öbürü onun arkasından gelir sizi görmez, hızlıdır duramaz, kendini sizi yaralar mazallah, az kayın buradan da içimiz rahat etsin bizim de" denilse çok da güzel bisiklet kültürü empoze edilir bu aileye. ailedeki çocuklar bisikleti görür, özenir. emmi teyze kendini kötü hissetmez, etrafta dolanan bisikletçilere başka gözle bakarlar bundan sonra.

    ama nerdee? iş güç şov. biz bunları entrylerimizde yazdık ama gg diye sildiler :/

  • 500t otobüsleri aslında otobüs değildir. mutantdır, canlı organizmadır, binen yolcuları içine alır eritir ağzına sıçar sonra posasını belli duraklarda dışarı atar. yaşayabilmek için yenilerini alır.

  • 1)baba
    2)abi
    3)erkek kardeş
    4)dayı
    5)amca
    6)annenin babası
    7)babanın babası
    8)kocanın babası
    9)kız kardeşin oğlu
    10)erkek kardeşin oğlu
    nikah düşmüyor. asla evlenilmez.

  • viyana'da çok meşhur olan melange özellikle burada içilmelidir. ayrıca elmalı kekleri de denemeye değer.

    1.viyana'da stephansdom'un karşısında zara vardır. sırtınızı stephansdom'a verin , zara'nın sol tarafından yürüyün, biraz ileride sol tarafta h&m mağazasını biraz daha ilerisinde paul shark mağazasını göreceksiniz. paul sharkı gördüğünüz sokağa dalın. sağ tarafta , tarihi dokudan keyif alan insanların çıkmak istemeyeceği , çok kibar çalışanlara sahip, viyana'nın işte viyanadayım diyebileceğiniz yerlerinden biridir.

  • avrupa'dan bakınca nasıl bir ülke olarak görüldüğümüzün ibretlik tablosu. sorsan hakimler savcılar adaleti sana bana bırakmazlar.

  • zengin ve evli adamla ilişki yaşayıp çocuk sahibi olan bir kadının karşı tarafı masum, kendini de haklı çıkarmak için yaptığı röportaj...nikahlı, nikahsız, ahlaklı veya değil bu benim zerre umurumda olmaz, herkes istediği gibi yaşasın bana ne ama şu ''ama çok aşık oldum bik bik'' lafı yok mu yalanın tillahı...parası olmayıp, dağda çoban olsa yüzüne bakılmayacak adamlar için aşık oldum lafını eden böyle kadınların aşağılanmasına da gram üzülmüyorum...sarayda padişahtan hamile kalmak için sıraya girenlerden farkı olmayan, ikinci, beşinci, ortanca her neyse olmayı kabul etmiş bir kadın için çok bir şey söylemeye gerek yok zaten....