hesabın var mı? giriş yap

  • türkçe çevirisi şu şekilde;

    "sevgili yurtdaşlarım, sevgili mısırlılar... bu başkanlık seçimi ülkemiz için çok önemli. bizim pramitlerimizi kıskanan asurluları sümerleri ve hititleri görüyorsunuz sürekli bize saldırıyorlar. geçen benin firavun yardımcımın konuşmasına izin verilmedi. afedersiniz bu asurlular basurlu zaten yaa... eyyy sümerler... " kayıt sonra bitiyor.

  • nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
    1

    yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.

    1947

    2

    diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.

    diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

    diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

    1948

    3

    bu dünya soğuyacak,
    yıldızların arasında bir yıldız,
    hem de en ufacıklarından,
    mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamız.

    bu dünya soğuyacak günün birinde,
    hatta bir buz yığını
    yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

    şimdiden çekilecek acısı bunun,
    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    böylesine sevilecek bu dünya
    "yaşadım" diyebilmen için...

  • •reklama verdiğiniz paraları kupon yapıp üyelerinize dağıttın.
    •satıcılardan aldığınız komisyon oranlarını düşürün.
    •sepetteki ürünleri 9 dk ile güvenli hale getirin.
    •ürünlerin açıklama kısmına hangi kargo şirketi ile gönderileceği bilgisini ekleyin
    •çağrı/müşteri hizmetleri personeliniz olumlu/olumsuz iki cevap verip müşterileri yanıltıyor.
    filtrelemeyi düzeltin. yanlış kategoriye ürün yerleştiren satıcıları uyarın. temel gıda ürünlerinde sütyenin ne işi var.
    •çakal satıcıları uyarın adidas adı altında lotto kakalayan arkadaşı özellikle uyarın.
    •bankalarla daha fazla çalışın. bonus/taksit imkânlar yaratın.
    •üyelik hesaplarının güvenliği çok yetersiz iki adımlı dogrulama gibi ek önlemler getirin.
    •reklamlar milletin canını sıkıyor bu uyarıyı dikkate alın artık. millet reklam istemiyor icraat istiyor. kupon dağıtın.

    sk: yeni talepler eklendi.

  • acil çıkış kapısından çok havayolu şirketlerinin ekmek kapısı olarak kullanılan kapıdır. türk hava yolları ile 6 saati aşan uçuşlarda bu koltuk için ödemeniz gereken para 1.620 tl'dir. görsel yurtiçi uçuşlar ve kktc uçuşlarında 60 tl, 6 saat altındaki yurt dışı uçuşlarda ise 670 tl istenmektedir.

    ben de pek tabii ki parasını ödeyip zaman zaman bu koltuğu kullanıyorum. ancak bu koltuğu kullanmanın koşullarının da farkındayım. peki uçuş görevlisinin sorduğu basit bir soru ile burada oturan kişinin yapması gerekenleri yerine getireceği, olası bir facia durumunda daha fazla kişinin ölümüne sebep olmayacağını nereden biliyoruz? oturduğu koltuk için 1.620 tl para ödeyen yolcu uçuş görevlisi teyit almak için sorduğunda "ben sorumluluk alamam" deyip yerini değiştirecek midir?

    bu koltuklarda oturmanın getirdiği bazı önemli sorumluluklar var. acil çıkış koltuklarına yolcu yerleşimi adlı genelgede bu sorumluluklar havayolu şirketi ve yolcu için şu şekilde belirtilmiştir:

    havayolu şirketi:
    1) acil çıkış koltukların, uçuşun kritik safhalarında boş bırakılmamasına yönelik
    gerekli tedbirleri almak ve uygulamak zorundadır. (örneğin pas ekip ya da işletme
    personelinin bu koltuklarda oturtulması)

    2) bu koltuklara oturmalarına müsaade edilecek yolcuların, acil bir durum esnasında
    kabin ekibinden alacağı aşağıdaki hususları içeren brifing sonrasında uçağın en hızlı
    ve en emniyetli şekilde tahliyesine yardımcı olabilecek fiziki ve zihinsel yeterlilikte
    olduklarından emin olmak zorundadır:

    a) acil çıkış yerinin bilinmesi,
    b) acil çıkışın kullanımı için talimatların anlaşılması,
    c) acil çıkışın kullanımı,
    ç) tehlike için dış şartların değerlendirilmesi,
    d) ekip üyesince verilen tüm yönlendirmelerin takibi,
    e) acil çıkış kapılarının/pencerelerinin kullanımını engellemeyecek biçimde
    yerleştirilmesi ya da emniyete alınması,
    f) uygulanabilir durumlarda tahliye kaydırağının durumunun değerlendirilmesi,
    gerektiğinde kaydırağın şişirilmesi (manuel şişirme kolunun kullanımı vb.),
    g) süratle acil çıkışlara geçilmesi,
    ğ) uygulanabilir durumlarda kaydıraktan inen kimselere yardım etmek için
    kaydırağın açılmasından sonra dengede tutulması,
    h) tahliye sonrası yolcular için emniyetli bir yolun seçilmesi ve izlenmesi.

    3) yolcunun “check-in” işlemleri sürecinde aşağıdaki madde kapsamında gerekli
    tedbirlerin alınmasını sağlamakla yükümlüdür. bu tedbirlere rağmen anılan
    maddede belirtilen kategorideki yolculardan olduğu saptanması durumunda, kabin
    ekibi tarafından acil çıkış koltuklarına uygun yolcu oturumu sağlanacak ve
    koltuklar boş uçurulmayacaktır.

    bu koltuklarda seyahat edemeyecek yolcular:

    a) hızlı hareket etmeleri istendiğinde bunu yerine getiremeyecek durumdaki
    hareket kısıtlaması olanlar,
    b) zihinsel veya fiziksel engelliler,
    c) verilecek yazılı ya da sözlü talimatları algılayamayacak şekilde görme veya
    duyma engelli olanlar,
    ç) yaşlılık veya hastalık gibi nedenlerle hızlı hareket etmede güçlük çekenler,
    d) hızlı hareket etmede ya da acil çıkışa ulaşmada veya acil çıkıştan geçişte zorluk
    çekecek aşırı kilolu olanlar,
    e) bir yetişkin tarafından refakat edilsin veya edilmesin bebekler ve çocuklar,
    f) sınırdışı edilmiş, kabul edilemez ve tutuklu yolcular,
    g) rehber köpeği veya evcil hayvan eşliğinde seyahat edenler,
    ğ) çıkışın açılmasını engelleyecek biçimde bir başka kimseden sorumlu olanlar,
    h) 2 nci maddede yer alan görev ve sorumlulukları yerine getireceğini kabul
    etmeyen/etmeyecek yolcular

    yolcunun sorumluluğu:

    1) mürettebat güvenli bir şekilde açana kadar diğer yolcuları acil çıkış kapısından uzak tutmak.
    2) mürettebat üyelerinin talimatlarına göre acil çıkış kapılarını açmak.
    3) escape slide açıldıktan sonra yolcuları hızla tahliyesine yardımcı olmak.
    4) acil tahliye kaydırağından indikten sonra, inen diğer yolculara yardım etmek ve onları uçaktan uzaklaşmaları için yönlendirmek.

    tekrar soralım, koltuk için 1620 tl ödeyen yolcu sorulduğunda panik atağı olduğunu, gözlerinin bozuk olduğunu, nefes darlığı problemi olduğunu vs. belirtecek midir? bugüne kadar (koltukların ücretsiz olduğu dönem de dahil) "ben bu işi yapamam" diyen tek bir yolcuya rastlamadım.

    peki burada oturan yolcunun acil durumda, talimat beklemeksizin kapıyı açıp bir çok kişinin ölümüne sebep olmayacağının (yangın vardır, o kapı açılmamılıdır ya da bir süre beklenip açılması gereken durumlar vardır), kapıyı açınca, tepeden çantasını da alıp çıkıp gitmeyeceğinin ve sorumluluklarını yerine getirmeyeceğinin garantisi var mıdır? hayır...

    şahsi fikrim, bu çıkışlardaki en azından birer koltuk uçuş görevlilerine ayrılmalı ya da ücretle kafaya göre satmak yerine yıllık alınabilecek sağlık raporuna sahip olan kişilere ücretsiz verilmelidir.

    şuan, dışarıdan görünen bariz bir problemi yoksa internetten parasını ödeyen herkes bu koltuklara erişebilmektedir ve bu olası kazalarda içerideki yolcuların hayatı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
    _
    benzer bakış açısında bir yazı.

    "acil çıkış yolcuları için bazı ön şartlar belirlenebilir (yaş, eğitim vb.) ve bu şartları karşılayan istekli yolcular için eğitimler (uygulama içeren) düzenlenerek bu yolcular acil tahliyeler için bilgilendirilebilir. bu yolculara verilecek özel bir tanıtım / indirim kartı ile daha düşük fiyatla ve acil çıkış yanlarında seyahat etmeleri sağlanabilir. bu yolcular sisteme kayıtlı olacaklarından check- in sırasında acil çıkışlara uygun koltuklara atanabilirler. bu şekilde özellikle öğrenciler gibi bazı gruplar düşük ücretle seyahat avantajı yakalarken, havayolu da hem sadık grup yolcu kazanır hem de marjinal maliyeti düşük olan boş koltukları satarak kar etmiş olur en önemlisi uçuş emniyetini de artırmış oluruz."

  • ölünce tahta bilal geçerdi allah korusun.

    -bilal baban öldü tahta sen geçeceksin.
    +tahta mı?
    -tahta tabi zoruna mı gitti?
    +anlamadım.

  • dizinin bel kemiği şu diyalogtur:

    - neler oluyor?

    - şimdi anlatamam. bana inanmalısın. dediğimi yap zamanımız yok.

    karaterler arasında sıkça geçen bu konuşma aslında seyirci ve senaryo yazarları arasında da şu şekilde geçmektedir:

    - neler oluyor?

    -şimdi anlatamayız. bize inan çok güzel bağlayacağız. izlemeye devam et.

  • yaklaşık 15 yıldır türk televizyonlarında arz-ı endam eden dizi.
    15 yıldır diziyi izlerken, bizde haliyle büyüdük, fikirlerimiz zaman zaman değişti. hep aynı vz olarak, izlemedik, her izleyişimde farklı farklı insanları hatalı buldum. ama bu defa artık, kesin kanaatimi vereceğim.

    dizinin en büyük suçlusu gerçekten ve gerçekten karaktersiz köpek olan behlül.
    atalarımız ne demiş; kime iyilik yaptıysan, ondan koru kendini. adnan'ın yıllar öncesindeki iyi niyetinin bedelini, karısı ve kızına mâl oldu. behlül'ü eve getirerek en büyük kötülüğü yapmış oldu aslında ailesine. hep iyi niyetten bunlar.
    ailesiyle büyümeyen insanlar, dışardan her ne kadar başkaları tarafından sevilip, ailelerine dahil olsalar bile asla tam olamazlar. behlül gibi.
    düzeysiz bir bencillik geliştirirler. ve bunu anlamak imkansızdır. neyse, konuyu dağıtmayalım.

    matmazel, behlül'ü nihal'e karşı uyarıyor. ona nihal'in aşkından bahsediyor. ama behlül, bunu bile bile üstüne gidiyor. ciddiye almasa da, gururu okşanıyor.
    çünkü her kadın ona aşık olmalı, istediğini hep almalı ...
    nihal'e mezuniyet dönüşü aldığı gülü, çöp kovasında gördüğünde, vazgeçilme hissini dibine kadar yaşadı. gururuna yediremedi çünkü; nihal'in ondan vazgeçmesi demek, adnan'ın da imkanlarının kısıtlanması demek, evde artık göze batacağını bilmek demek.
    onun için, yine bihter'i kızdırarak, nihal'e gitme yolunu açtı.
    adnan'ın imkanlarına sırtını dönemezdi.

    sevmediği halde, sırf sevildiğini bildiği için, yaşam standartını düşürmeme yolunu seçti.

    gelelim bihter'e;
    güzelliği ve belki eğitimi dışında adnan ziyagil'e hiç uygun bir eş değildi. adnan'ı taşıyamadı. sürekli kaprisli, asabi ve sorunluydu.
    eve ilk geldiğinde, mutfak takımıyla takıştı. gerçek bir hanımefendi asla böyle davranmazdı. üstten üstten ve kibirli konuşarak hükmedebileceğini düşündü ama hep yanıldı. zaman zaman firdevs hanım'ın dolduruşuna geldi. buradan da manipüleye ne kadar açık ve olgunluktan çok uzak birey olduğunu görüyoruz.
    adnan'ın da zamanla, gerçek bihterle tanışması ve çocuklarına " sizi birşeylere zorladım mı?" gibi sorularla esasen, kendisini sorgulaması pişmanlığının başlangıcıydı.
    bihter de en başında, annesine haddini bildirmek ve standartlarını düşürmemek uğruna baba şefkati bulduğu adnan'a sığınmasaydı, sonu böyle acıklı olmazdı.

    yine de bu hikayenin en kötüsü kesinlikle behlül. ona el uzatmış, kendi evlatlarından hiç ayırmamış* büyütmüş bir adama, kardeş gibi görmesi gereken aynı evde yaşadığı kadınlara ihaneti behlül'ün ne kadar sömürgeci kişilik olduğunu gösteriyor.
    hep o sevilmeli, evler, tekneler, arabalar havada uçmalı. ihanetten de geri kalmamalı.

    15 yıllık birikmiş yorum, burada sonlandı.
    iş bu entry 2008 yılında yayına girmiş olan uyarlama için eleştri entryisidir.