hesabın var mı? giriş yap

  • geçenlerde çok eskiden izlediğim truman show hakkında truman'ın dışarı çıkınca ne yaptığını düşündüm ve şöyle bir düşünceye ulaştım:
    truman dışarı çıkıyor ve aklında yapacağı bir sürü şey var ama bir o kadar da kafası karışık çünkü kendi bildiği dünyadan farklı bir dünyada. tabi truman çıkınca çok ünlü bir showda bulunduğu için paparaziler etrafını sarıyor ve bir sürü soru soruyorlar. bu durum bile trumanı çok farklı bir yerde olduğunu öğretiyor. e tabi bizim kızımız geliyor ve truman a yol göstermek için yanına alıyor. işte bunlar sevgili falan oluyorlar ama nereye kadar? trumanın diploması yok gerçek saha tecrübesi yok. kim ne yapsın onun showundaki işini. e bizimki için tek fırsatlar şöhretinin verdiği reklamlar falan ama zaten yaşamı olan show dünyası onu tiksindirmiş, yapmak istemiyor. truman böyle işsiz eski yıldızlar gibi ama beş kuruşsuz sevgilisinden geçiniyor. bizim kız da kensinine mi baksın trumana mı, kapı dışarı ediyor bunu. truman da artık etrafta artık pek anılmayan bir eski yıldız olarak dolaşıyor. aa truman'a bak ne hale düşmüş gibi tepkiler alıyor her yerde. internette truman show yıldızı trumanın yeni hali görenleri şaşırtıyor diye haberler yapılıyor. çaresiz truman artık reklamlara muhtaç olsa bile teklif gelmiyor. gelse bile onu geçindirmiyor ve o bilmediği dünyada evsiz olarak bir yaşam sürüyor.

    e tabi omurgasız olursa belki çok mutlu olup daha da ünlenip milyonlar kazanabilir.

    edit: bir arkadaşımız dışarı çıktığında neden soru sorsunlar demiş. yazarken " truman bey bu dünya bildiğiniz dünya gibi değil, nasıl yaşamınızı devam ettireceksiniz, sonraki hayatınızda neler yapacaksınız" gibi bunaltıcı sorular sorarlar diye düşünmüştüm.

  • medreseden yetişmemiştir.

    * bölgenizdeki okullar bunun için yeterli miydi?
    - maalesef biz memleket olarak, her şeyimizi tenkitten hoşlanıyoruz. o dönem okullarımız harikaydı. olağanüstü öğretmenlerim vardı ilkokulda. oradaki ilkokul eğitimini burada amerika’daki en iyi ilkokullarda verirler mi vermezler mi bilmiyorum. o kadar iyiydi.

    * öğretmenler mi iyiydi?
    - tabii. çoğu köy enstitüleri mezunuydu. çok idealist insanlardı.
    http://www.hurriyet.com.tr/…beni-terk-etti-30282793

  • gücünün yettiği takımlara çirkeflik yaparak maç alan brezilya'nın karşısına dikilip kafasına vurmuş über takım.

    şu an gözümde hırvatistan ve kolombiya'yı yanına almış, "sen bu çocuklara artislik yapmışsın??" diyerek brezilya'dan hesap soran delikanlı bir mahalle abisi konumundalar.

  • dişinizi fırçaladıktan hemen sonra portakal suyu içtiğiniz takdirde (mesela uyandınız, dişinizi fırçaladınız, sonra kahvaltıya oturdunuz), portakal suyunun tuhaf, ekşi/acı bir tat verdiğini farketmişsinizdir. peki hiç "niye ki?" diye düşündünüz mü? düşünmediyseniz, araştırıp bulmadıysanız cevabını ben vereyim: diş macunu "sodyum lauril sülfat" (sls) adı verilen bir kimyasal madde ihtiva eder. dişinizi fırçaladıktan sonra ağzınızda arta kalan sls, portakal suyundaki asitle birleştiginde, ortaya bildiğiniz o ekşi/acı tat çıkar. ama dişinizi fırçaladıktan sonra ağzınızı iyice çalkalarsanız, veya kahvaltıya oturmadan önce biraz sabrederseniz, ağzınızdaki sls tükrüğünüz ile çözüleceğinden, portakal suyu da acı gelmeyecektir.

    "sls" şampuanların da içerdigi bir kimyasal maddedir, o yüzden yıkanırken şampuanınızı içmek gibi bir huyunuz varsa, öncelikle "çok tuhafsınız" demek istiyorum, sonra da duştan çıktıktan sonra portakal suyu içmek isterseniz biraz beklemenizi tavsiye ediyorum. (portakal aromalı bir şampuan kullanıyorsanız, zaten içmeyin o şampuanı, çok acı bir tadı vardır.)

    bu entrymi de izninizle hayatını kimya bilimine adamış - ve bizlere de sevdirmiş - kimyagerlere ve kimya hocalarına adamak istiyorum.