hesabın var mı? giriş yap

  • "sahnede eğer bir silah varsa mutlaka patlar." bunu hepimiz biliyoruz.

    gülse birsel de bunu o kadar göstere göstere, gözümüze soka soka yapıyor ki, bir sonraki sahnede ne olacağını anlamak hiç de zor olmuyor.. hatta ne olacağını çözdüğümüz için devamını izlemesi ziyadesiyle sıkıcı geliyor.

    misal;
    orçun, eylem'e içirmeyi düşündüğü kızları coşturduğu söylenen içkiyi cebinden çıkarıyor, eylem'e sesleniyor. birden annesi gelince, o elinde dursa bile görünmeyecek küçücük şişeyi panikle baharatların arasına atıveriyor. (ki cebine geri koyması daha kolay bir hamle olabilirken)

    hee bu demek oluyor ki, onu oradan alamayacak ve annesi onu yemeklere koyacak.

    peki yanıldık mı? hayır? aynen düşündüğümüz gibi de oldu.

    bu kadar mı? tabi ki değil..

    emir hasta yatıyor. rıza'nın deniz'e hediye ettiği orkideden oldukça rahatsız. çiçeğin ortamki oksijeni aldığını ve bu yüzden rahat nefes alamadığını söylüyor. çaktırmadan, deniz görmeden çiçeği terasa koymak için hızlıca çiçeği kapıp terasa çıkıyor. çiçeği masanın üzerine koyuyor. sonra da ne alakaysa çiçeği sulamaya kalkıyor. (çiçeği koy içeri gir, çiçek sulamak da neyin nesi) derken deniz'in sesi duyuluyor. panik yapan emir elindeki suyu nereye koyacağını bilemezken su yere dökülüyor ve koşarak içeri giriyor.

    hee, yere su döküldüğüne göre biri bu suya basıp düşecek.

    bi'şeyler bi'şeyler oluyor, diş ağrısı çeken bora terasa çıkıyor. "heh! suya basıp, kayıp düşecek kişi de geldi" diyoruz hepimiz.

    neden bora? çünkü tüm uğraşlara rağmen dişi çekilemedi, ayağı kayıp düşsün ki, diş kendiliğinden çıksın.

    eee yanıldık mı, hayır!

    çünkü gülse birsel, bir sonraki sahnede ne olacağını şıp diye çözmemizi sağlayacak basit oyunlar kurguluyor. ve bu da bildiğimiz, sevdiğimiz gülse birsel'e hiç yakışmıyor. kendisinden daha yaratıcı kurgular bekleyen bizleri hayal kırıklığına uğratıyor.

    şahsen ben uğruyorum.

  • ya her şey iyi hoş da internet sitesi devlet malzeme ofisi gibi, bayındırlık bakanlığı gibi. nasıl desem doğu bloku gibi.

  • yegenim mine, 3 yasinda, seftali yerken:

    - bu seftalinin cekirdegi mi?
    - evet
    - yenmez degil mi?
    - yenmez evet
    - tabaga atmak icin degil mi?
    - evet, tabaga atmak icin yaratilmis

  • bir ortamda, mekanda tek başına takılmaktan daha kötü olan bir şey varsa o da aşırı sosyalin masasına denk gelmektir. o masada öyle dramlar yaşanır ki bunu dışarıdan bakan gözler anlamaz. onlar o masanın eğlendiğini, geleninin gideninin bitmediğini düşünürler, hatta yeri gelir imrenirler. ancak olayın iç yüzü hiç de öyle değildir.

    o masada aşırı sosyalin tahakkümü vardır, kati bir sahiplenmesi vardır. gelen giden trafiğini yönetir, masadaki kimsenin tanımadığı tipleri sürekli olarak masaya çağırır, sadece kendilerinin anladığı bir muhabbet yaparlar, bütün konuşmalara dahil olur, bütün konuşmaları böler ve kendine yönlendirir, her şeyin iyisini, güzelini o bilir, ona sürekli katılmanızı, destek vermenizi bekler, vermezseniz alana kadar masayı gerer. konudan konuya atlar, bir konudaki görüşlerinizi anlatırken bir bakmışsınız “o değil de…” diyerek başka konuya zıplamış olur.

    aşırı sosyalin masasında büyük dramlar yaşanır, dışarıdan bakanların görmediği. tüm geceyi, masayı ele geçirir, sizi yönlendirir, mekan trafiğinin o masa üzerinden akmasını sağlar. sürekli bir “ne haber abi görüşemiyoruz” muhabbeti döner durur ortalıkta. bir daha asla görmeyeceğiniz tonla insanla karşılaşır, tanışırsınız. hani günün birinde, birini görürsünüz de “ulan ben bu adamı tanıyorum galiba” dersiniz ya, işte o adam aşırı sosyalin arkadaşlarından biridir, illaki tanıştırmıştır size de ama unutmuşsunuzdur.

    allah aşırı sosyalin masasından uzak tutsun.

  • "üst veri" olarak türkçeleştirilen "meta veri" olarak yarım yamalak çevirisinin de yaygın olarak kullanıldığı "verilerin verisi" olarak ifade edilen veri çeşidi.

    üstverileri genelde büyük verilerin çoğunluğunu oluşturan yapısal olmayan verileri sınıflandırma ve incelemede kullanırız. üstveriler aracılığı ile elimizdeki sınıflandırdığımız veriler daha çok anlam kazanır ve incelemesi kolaylaşır. örnek olarak twitter hashtagleri, facebook fotoğraf taglemeleri verilebilir.

    kurumsal hayattan örnek verecek olursak içerik yönetmeye çalıştığınızda bir satış operasyonun dokümanları için "müşteri adı" ifadesi üstveri olmakla beraber "abc co., xyz ltd." gibi şirketler de bu üstveriye ait veriler olur.

  • yılmaz özdil tarafından yazılıp 1881 tane basılan ve 2500 liradan bugün tamamının satılıp tükentiği mustafa kemal kitabının maliyetidir.

    yılmaz özdil 1881 isimli köşe yazısında kitapta kullanılan malzemelerin isimlerini verdi:
    --- spoiler ---
    cildinde ve kutusunda shantung-s cilt bezi kullanıldı, japonya'da sırf bu iş için üretildi.
    isveç'ten munken pure kağıt getirildi.
    almanya'dan gmund color glatt kağıt getirildi.
    sırf bu iş için özel olarak renklendirilmiş deri kullanıldı.
    tamamı elle ciltlendi.
    hat sanatıyla 1'den 1881'e kadar numaralandırıldı.
    kitap 20.5x28 ölçeklerinde.
    1.8 kilogram ağırılığında.
    özel muhafaza kutusu var.

    yazının tamamı: https://www.sozcu.com.tr/…maz-ozdil/1881-2-3214285/
    --- spoiler ---

    hesaplayan adamlardan birisi olarak "bu saydığı malzemeler kaç paraymış lan?" diye bir bakayım dedim. belirteyim, bu fiyatlar perakende fiyatları. toptan aldığınızda daha da ucuza gelecektir.

    1- shantung-s kumaş:
    kitap 500 sayfa kalınlığında. kabaca bir top a4 kağıdı yüksekliğinde diyebiliriz. bu da ortalama 4 santim yapar. 3'er santim de alt ve üst kapağa doğru katlanarak yapıştırıldı diyelim, toplam uzunluk 10 santim yapar. kitabın yüksekliği 28 santim. yani ölçümüz 10x28 cm'lik bir kumaş. bundan bize 1881 tane lazım.
    hemen kumaş kaç paraymış bakalım:
    https://www.fabricwholesaledirect.com/…ntung-fabric
    buradaki hesaba göre kumaşın boyutları 91x137 santim.(1 yard = 91,77 santimdir. 54 inç 137,16 santimdir)
    10x28 santim 0.028 metrekaredir. 91x137 santim de 1.2467 metrekaredir. bir kumaştan da 44 tane cilt bezi çıkar. bize 1881 tane lazım olduğu için de 43 tane bez alırsak ciltleme işi tamam.
    bezin tanesi 40 ve üzeri alımlarda 14,95 dolar.
    toplam cilt bezi maliyeti: 642,85 dolar. bugünkü kurla: 3407,10 lira.

    2- munken pure kağıt
    yılmaz özdil kağıdı isveç'ten getirtmiş ama ben türkiye'de satışını yapan bir yer buldum. 120 gramlık 72x102 santimlik 250'lik paketinin fiyatı 235,93 lira
    link: https://www.kordashop.com/…-pure-120-gr-072-102-cm-

    kitabın boyutu 20,5x28 santim. yani 0,0574 metrekare.
    kağıdın boyutu 72x102 santim. yani 0.918 metrekare.
    bir kağıttan 15 sayfa(aslında 15.99 ama küsuratı hep aşağı yuvarlıyorum) çıkıyor. kitap toplamda 520 sayfa. yani 260 yaprak. bir pakette 250 kağıt olduğuna göre bir paketten 7500 yaprak basabiliriz.
    bu da bize 978.120 sayfa lazım demek.
    haliyle linkteki üründen 131 tane almamız gerekiyor.
    bunun da toplam maliyeti: 30.906,83 lira
    düzeltme: 520 sayfa 260 yaprak yapar dendi, rakamlar revize edildi.

    3- gmund color glatt:
    firmanın kendi sitesinden baktığımızda en kaliteli(300 gr) 70x100'lük kağıdın paketi 160 euro. bir paketten 100 sayfa çıkıyor.
    bu malzemeyi kapakta kullandıkları için kitabın boyutlarını 1'er santim genişletip 21,5x29 santim olarak alıyorum. bu da 0.06235 metrekare yapar.
    70x100 santim 0.7 metrekaredir.
    1 kağıttan da kapak için 11 sayfa elde ederiz. bir toptan(100 adet) da 1100 sayfa elde ederiz. bize toplamda 1881x2 = 3762 sayfa lazım. kitabın köşesi için de bize lazım olacağından düz hesap 4 tane sipariş edip 4400 sayfa elimizde olsun.
    4 paket için ödememiz gereken toplam tutar: 640 euro. yani bugünkü kurla 3859,20 lira.

    bu haliyle bakarsak 1881 tane kitap için toplam maliyet: 38.173,13 lira.
    adet maliyeti: 20,29 lira.*

    özel tasarım yazı tipi vs de deniyor. hadi taş çatlasın bunun için de 3000 dolar ödesinler.
    deri kullanmışlar. bunun için de hadi 5.000 dolar ödemiş olsunlar.
    tüm bu özel tasarımlar için 8.000 dolar ödeseler(ki bu kadar bile tutacağını sanmıyorum), bugünkü kurla 42.320 lira yapar.

    fazla fazla eklediğimiz bu tutarı da toplam maliyete eklediğimizde 1881 adet için 80,493,13 liralık maliyet ortaya çıkar.
    adet maliyeti: 42,79 lira.

    adamlar kitabı bildiğin normal matbaacılık giderleri hariç saydıkları malzemelere baktığımızda 25-50 lira arası bir fiyata mal edip 2500 liradan sattılar.*
    o çok övünerek söylediği "atatürk'ün adına layık bir kalite" dediği maliyet bu işte arkadaşlar. 100 lira bile değil.

  • ben bunların kafasını anlamıyorum. eğer bim, şok, a101 fiyat şişiriyorsa olması gereken fiyata ürün satan marketler hangileri?
    bu marketlerden ucuzu yok ki amk. en ucuz marketleri enflasyonun sebebi olarak görüyorlar.