ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iş görüşmesinde let's continue in english denen an
-
- let's continue in english!
+ olur, siz devam edin.
başlıklarını engelle
-
neredeyse 1999 yılından beri konuşulagelen "başlık engelleme" fasilitesi nihayet hayata geçirildi. mr. kanzuk daha iki gün öncesi talimat verdi coderlara, şak diye yaptı adamlar. ufacık bi buton için bunca yıl yalvartmanın alemi var mı ya? sanki her şeyi sil baştan kodlayacaklarmış gibi...
yazarın yanı sıra, açtığı tüm başlıkları da engellemiş oluyorsunuz böylelikle. sanki moderatörsünüz de herifi sözlükten uçurmuşsunuz gibi.
şimdi lord eddard stark düşünsün.
inşaat mühendisi
-
bu mesleğin en acı tarafı şu: çok güzel bir gökdelenin, konser salonunun, stadyumun önünden geçerken insanlar "binaya bak ne kadar güzel, mimarı kim acaba?" diye sorar. kimse inşaat mühendisi kim diye sormaz.
kendi kendine duruyor o bina ayakta çünkü.
katı meyve sıkacağı alacaklara tavsiyeler
-
hiç bir zaman almayın, iki kere kullanıp kenara kaldıracaksınız çünkü.
bitter sweet symphony
-
the verve aslında tavuğun suyunun suyuna çorba yapmıştır. "en" orijinal parça the last time; rolling stones'un bok gibi bir parçasıdır. sonra rolling stones manajeri andrew loog oldham'ın yan projesi andrew oldham orchestra için bu parçaya david whitaker orkestral düzenleme yapar. david parçayı bambaşka bir hale getirmiş, the verve de parçanın bu halinden hacılamış. the last time, the david whitaker songbook isimli şahane albümün ilk parçasıdır aynı zamanda:
http://www.hbdirect.com/…lbum_detail.php?pid=519639
yoğun bakımda yatan hastalarla dalga geçen hemşire
-
hayır bunun sosyal medyada beğeni almak istemekle hiç ilgisi yok. bu daha önce de belirtildiği gibi kişinin etik değerlerindeki problemden kaynaklanan bir şey.
sene 2012, babam konya'da onkoloji hastanesinde yatıyor. artık son günleri biliyoruz. tam bir ay orada hastane koridorlarında, sandalye tepelerinde yattık. bir ay boyunca o servisten her gün bir, iki belki üç cenaze çıktı. geceleri inlemeleri duymamak için kulaklık taktık, camdan çıkarttık kafamızı.
ne oluyordu biliyor musunuz? hemşireler ve doktorlar aralarında iddiaya giriyorlardı. atıyorum "102 numaraya iki gün veriyorum" "106 bu gece kesin" diye kahkahalar atıp, üstelik kolasına, pizzasına iddiaya giriyorlardı.
o odada yatan hasta vefat ettiğinde insanlar ağlarken, bütün odalardaki hasta yakınları "acaba sıra bize ne zaman gelecek" derken ve teselli etmeye uğraşırken bunlar "ehehe kazandım, akşama dominos" gibi salak saçma şeyler söylüyordu insanların yanında.
vefat eden biri olduğunda kapıyı kapatıp, kefenlerken sizi içeri almıyorlar. ama kapının arkasından gelen gülüşmeleri duyabiliyorsun hala.
evet alışmış olabilirsiniz, evet sizin için sıradan bir olay olabilir ölümler ama bizim için değil. hastalar için de değil. ben o koridorda, o odada babamı kaybettim. siz babamı kefenlerken gülüp, şakalaşırken biz çökmüş yere ağlıyorduk.
sizin için hiçbir şey belki ama bizim için büyük bir olay. biraz saygı, en azından mış gibi yapmak. biraz empati. çok mu zor?
bütün sağlık personelleri böyle mi yani? hepsi aynı düşüncelerde, aynı nasırlaşmış kalplerle mi hizmet veriyorlar insanlara? bir tanesi bile mi vicdana sahip değil? midem bulandı.
edit: elbette ki vicdan sahibi, hastalarla ve yakınlarıyla empati yapabilen, işini büyük özveriyle yapan, emek sarf eden insanlar var. bunun farkındayım. amacım kimseyi suçlamak ya da genelleme yapmak değildi. insan böyle bir paylaşım karşısında sinirlerine hakim olamıyor ve aynı şeyleri yapan, insanları en hassas dönemlerinde kıran kişileri görünce sitem ediyor. umarım sonuçlarına katlanır bu kişi, en azından delil var ortada.
mühendis mühendis evliliği
kaynananın sabah 4'te gelmesi
-
bir kere uyuyakalmışım deyip ayazda bıraksan bir daha gelmez aslında.
1 milyon euro verseler bu elbiseyi giyer misiniz
-
hürriyet'in anket sorusudur. messi'nin giydiği bordo renkli smokin hakkında.
http://www.hurriyet.com.tr/…por/futbol/25569644.asp
işin ilginç tarafı 529 kişi hayır giymem demiş. nerede lan bu 529 kişi? oğlum manyak mısınız lan ?
3 milyon tl'ye o elbise ile ömür boyu gezerim amk. yıkanırken bile çıkartmam.
beşiktaş
-
hayat çok acayip lan.
koyu fenerbahçe taraftarıyım ve şu anda izmir alsancak'taki kartal yuvası'nın önünde yarın oynanacak bucaspor-beşiktaş maçının bilet satışı için sıra bekliyorum. neden peki burda bekliyorum, anlatayım:
ailem izmir'e çok uzak küçük bir kentte yaşıyor ve geçen hafta izmir'e ziyaretime geldiler. salı günü de dönecekler. tam da pazar günü. beşiktaşlı babama gelirken dedim ki "baba biraları alıyorum, akşam trabzon maçını evde izleriz." adam çok sevindi, yani sesinden anladım lan telefonda ne kadar sevindiğini. onlar yoldayken maç tatil oldu, üzüldük ama biraları da içtik.* tesadüf bu ya yarın beşiktaş izmir'e geliyor ve 56 yaşında, beşiktaş'ını çok sevse de canlı bir maçını izlemek kendisine kısmet olmayan babamla beraber maç izleyeceğiz. elimde hediye kaşkolla bekliyorum.
entrime "hayat çok acayip lan" diye başlamamın sebebi bu diyeceksiniz ama değil; acayip olan benim gece heyecandan uyuyamamış olmam.
tanım: babamın tuttuğu takım.
24 mayıs 2014 real madrid atletico madrid maçı
-
ekşi sözlük yazarlarının maç hakkındaki sikimsonik tahminlerini kimsenin sallamadığı maç.
amk varsa sağda solda okuduğunuz ilginç bir bilgi, bir anektod, bir foto, bir video yazın şuraya.
atletico alır.
madrid alır.
final maçı haliyle 2 takımdan biri kazanacak aynı şeyleri daha ne kadar tekrar edeceksiniz amk.
gol dakikası veren var, bunun çocukluğuna inmek lazım. bu ne ilgi budalalığı.