hesabın var mı? giriş yap

  • böyle açıklamalara sinir oluyorum çünkü satır aralarında bu şekilde ölmüş veya yaralanmış herkesi suçlamış oluyorlar.

    siz beş hafta önce "korunmadığınız" için değil, aracınız sağlam olduğu için kurtuldunuz.

  • bilimsel olarak akademik tanım ve yönergelerce altının doldurulmasını bekleyen bir garip reel kuramdır.

    bakınız bir iş üzerindesiniz başka sonuçlanana kadar başkalarına bahsetmediğiniz taktirde kanımca şöyle bir kaç olumlu faydaya sahip olursunuz.

    1- gereksiz enerji harcayacağınız yorum ve görüşlere maruz kalmazsınız.
    2- 2. şahıslarca dikkatinizin dağılması olanağı sıfırlanır ve konuya daha iyi odaklanırsınız.
    3- özgüveniniz sarsılmaz, bilirsiniz ki olumlu da olsa, olumsuz da olsa sonuç sizin eseriniz olacaktır.
    4- düşmanın istihbarat radarlarına yakalanmazsınız. bu büyük bir avantaj sağlar.
    5- olumsuz sonuçlanırsa kimseni başarısızlığını duymaz ve prestijiniz sarsılmaz.
    6- olumlu olursa dostu sevindirir düşmanı üzersin.

    sözün özü o çeneni tut!

  • ah canım ya, eskiden gazetesi zaman'da tutuklanacak ergenekoncu listesi yayınlardı, savcı açıklamadan iddianameler belirirdi manşetlerinde, şimdi saksı gibi gazetesinde oturmuş kendisini tutuklmaya gelecek polisleri bekliyor, ne diyeyim bir keser gerçeği yok değil, ama bu kadar hızlı gireceğini, mukoza, epitel dağıtacağını da tahmin etmezdim.

  • az önce sonuçlanan olay.
    özellikle bu başlık altına gelip "burayı şikayet sitesine çevirdiniz" minvalinde laflar eden suserlerin bu sonucu iyi okuması, çıktısını alıp saklaması ve günde iki kez tekrar etmesi lazım.
    başlığın açılmasından 2 gün sonra ford otosan tarafından arandım ve genel merkezden bir teknisyenin bulunduğum şehre gelip arabayı tekrar inceleyeceği söylendi. hukuki sürece başvurmama gerek kalmadan meseleyi çözeceklerini ifade ettiler. (sosyal medya yüzünden olduğu ne belli denilebilir ancak ne olduysa bu yazılanlardan sonra oldu zaten).
    bugün gelen telefonla da paramın iade edileceği söylendi.
    bu entry öncesinde yazan ve destekleyen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum, uygun zamanda her birine işkembe çorbası ısmarlayacağımı da belirtmek istiyorum.
    sosyal medyanın bir yaptırım gücü olduğuna gerçekten inandım. zaten olması gereken de budur, firmaların sosyal medyadan çekinmesi hem tüketici hem de firmanın yararınadır.
    bir kez daha teşekkürler ekşi sözlük, teşekkürler sedet.

  • elinde altı adet plastik sandalyeyle halk otobüsüne binen adamın bunları ayaktaki ihtiyaç sahibi yolculara dağıtması, ve böylece otobüs içinde çay bahçesi ambiyansının yakalanması. hayır merak ediyorum acaba adam kendine böyle bir misyon mu yükledi. ayakta yolcu kalmayacak!

  • başlık: mordor'a da gittik beraber

    1- sorun ortadünyada değildi biz tam yalandık

    2- orkların olmadığı bi yerde savaşmak isterdim

    3- elflerin olmadığı ülkelerde yaşamak isterdim

    5- bana mordora, vize verecek kişi çok çok çok çok
    kıymetlimisi, dağa atacak kişi çok çok çok çok

    6- cigara da içtik beraaabeeer

    7- kafaları daaa yaşadıık

    8- sorun nazgüllerde değildi

    10- biz tam yayandık.... frodoyla ben, buçukluk adamdık

  • sabah, dersin sonunda öğrencilerle popüler kültürle karışık edebiyat/ tarih muhabbeti yaparken aklıma geldi bu konu. onlara anlattım, size de anlatayım.

    ikinci abdülhamid ve sherlock holmes isimlerini yan yana görmek tuhaf ve güzel bir duygu yaşatıyor insana. sanki iki farklı dünyadan iki farklı varlık bir araya gelmiş gibi. aslında öyle de sayılır.
    osmanlı devleti eski dünyaya aittir her yönüyle lâkin uzaklarda yeni bir dünya kurulmaktadır. bu yeni dünyanın en güçlü imparatorluklarından biri olan büyük britanya'da ise hem devlet hem de halk kadim tarihlerini modernleştirebilmişlerdir.

    işte bu modernleşen toplumda iskoçya doğumlu arthur conan doyle adında bir yazar, 1887 yılında yayımladığı kızıl dosya adlı hikâye ile sherlock holmes karakterini dünyaya tanıtır.

    mâlumunuz, polisiye olaylar zincirinin ana karakteridir holmes ve çok zeki bir dedektiftir. bir de yardımcısı ve en iyi dostu dr. watson bulunur.
    bir anda inanılmaz bir ilgi görür sherlock holmes hikâyeleri.

    bu tarafa gelecek olursak... kendi şehzadeliği döneminde padişah olan amcası sultan abdülaziz ile birlikte bir osmanlı padişahının tarihimizde ilk ve tek kez gerçekleştirdiği avrupa seyahatinde bulunuyor abdülhamid. gelişen dünyayı görüyor, opera ile tanışıyor. kadınların da sahne aldığı tiyatro
    oyunlarını izliyor hatta bunu padişah olunca istanbul'a da taşıyor.
    amcası abdülaziz'in tahttan indirilip öldürüldüğüne şahit olan, ağabeyi beşinci murad'ın hâl edilişine şahit olan ikinci abdülhamid bu sebeplerle müthiş bir polis/istihbarat teşkilatı kuruyor.
    öyle ki kendisi aynı zamanda polisiye hikâyeleri okumayı da çok seviyor.
    yıldız sarayı'ndaki on bin kitaplık kütüphanesinde üç bin civarı polisiye eser varmış.
    işte bu dönemde sherlock holmes hikâyelerinden haberdar oluyor.
    nasıl haberdar oluyor derseniz, şöyle ki;

    bir mütercim o ay ingiliz gazetesinde sultan abdülhamid ile ilgili yayımlanan bir makaleyi çevirirken gazetededeki polisiye hikâyeyi, sherlock holmes'u da görüyor ve padişahın hoşuna gider diyerek onu da çeviriyor. gerçekten de ikinci abdülhamid, o günden sonra sherlock holmes müptelası oluyor.
    yeni hikâyeleri, kitapları çıkar çıkmaz türkçe'ye çevirtiyor ve kütüphanesine ekliyor.

    daha sonra ise sherlock holmes karakterinin yaratıcısı sir arthur ve eşini istanbul'a davet ediyor. yazara mecidiye nişanı, eşine de şefkat nişanı vermiştir ikinci abdülhamid.

    1911 yılında ise ermeni yazar yervant odyan, " abdülhamid ve sherlock holmes " adlı bir roman yazarak bu iki ismi bir araya getiriyor. kitapta sultan abdülhamid, üç hafiyenin ölümü üzerine olayı aydınlatması için sherlock holmes'tan yardım istiyor ve holmes, istanbul sokaklarında ve osmanlı sarayında iz sürüyor.

    işte yeni dünya ile eski dünya arasında pek bilinmeyen köprülerden biri de budur.

  • ulan sırf hüloğcuların kulağına "eski" geliyor diye şurası hakkında külliye demiyorlar mı...

    okullara da medrese deyin anasını satayım.

    16. yy. daki osmanlı'yı özlüyorsunuz anladık da, o iş böyle olmaz. millet 21. yy'da, uyanın artık. (uyanamadı)