hesabın var mı? giriş yap

  • zamaninda tam tersini yasamistim. hatunun biri benimle muhabbet acma yoluna girmisti.

    -selam:)
    -s ss selamm
    -muzik cok iyi degil mi?(ayni zamanda hafiften oynuyo)
    -evet. burasi her yonuyle iyidir:)
    -sana katiliyorum:)
    -evet
    -ya yanlis anlamazsan bir sey diyecem sana
    -niye yanlis anlayayim ya soyle soyle :)
    -ya biz 6 kisiyiz sen teksin. rica etsem masalari degistirebilir miyiz?
    -taam. olur. ok. peki.
    -tesekkurr:)

    dosdogru eve gitmistim amk.

  • rüştü'nün günlük hayatında kullandığı kelime sayısını ti'ye alan adamın konuşurken karşısındaki insanı kanser eden biri olması ironik. köşeyi başkalarının yazdığını ima eden bu mektubun da kendisinin elinden çıkmadığı oldukça aşikar, bu da ironinin katmerlisi.
    alttan alta edilen tehditler, seni biliyoruzlar mektubu yazan kişinin terim'i iyi tanıdığının ve işini iyi yaptığının göstergesi.
    yasal yollara başvuracakmış, birini istifaya çağırmak hangi yasada suçtur acep?

  • ne kadar güzel mühendislik örneği olduğunun anlatıldığı entryler var. alt küresel kısımın ısının muhafazasında etkili olduğu gibi üst geniş kısımın ise içimini kolaylaştırmaktadır. ayrıca soğuk kış günlerinde ince belli olması hem avuca sığmasında olduğu gibi üst bölgeyi de hızlı ısı değişimine imkan vermesinden -soğuttuğunda- dolayı elde tutmayı da kolaylaştırmaktır. üstelik hızlıca içip ağzın yanmasını da bir miktar engellemektedir. içine çay kaşığı girdiğinde de harika ses vermektedir.

    gelelim işin başka bir boyutuna viskileriyle ünlü irlandalı bir grup viski tadımcı -çay bardağıyla rakı içenlere afra tafra yapan içimizdeki irlandalılara inat * - en iyi viski bardağı icat etmek için çeşitli viski bardaklarını denemişler ve en iyi sonucun - bingo- türk usulü çay bardağıyla olduğunu tespit etmişler. ve eşsiz viski bardağı için uzun uğraşlar sonucunda türk çay bardağı tipini kullanarak şu görseldeki bardağı meydana getirmişler.

    türk tipi çay bardağı hakkında ise uçuculuğu yüksek olan etanolu hapsederek burunlarına sıfır alkol kokusu geldiğini ve viski aromasının daha güzel gelmesiyle içiminin en güzel hale geldiğini belirtmişler.

    kaynaklar youtube 1 ve 2

    bonus: (bkz: tek oturuşta 12 bira içtim yalanı/@maksim valerus)

  • 63 yaşındayım, sabah güneşi selamladıktan sonra kahvaltımı yapar kahve içerim. akşamları genelde 4-5 gibi yemek yerim. emekli ikramiyasiyle kendime çok güzel bir kompüter dizdirttim. internetini, spotify'sını, netflix'ini, ne lazımsa bağlattım. arada iki dizi atıyorum, biraz sözlüğe takılıyorum. face'e girmedim, sarmadı. gençliğimde biraz çapkındım herkes orada şimdi, yüzlerini göresim yok. 20-25 senedir takip ettiğim rss feed'ler var onları okuyorum ara ara. akıllı telefon almadım, gözüm seçmiyor, hem parmaklarım da kalın dar geliyor. gözlük modeli çıkarsa alrım. arada hayrına nude atan arkadaşlar var burada, gelişmeler yaşanıyor falan. yani tüm bunlara rağmen sözlüğe girdiğim için neden utanmam gerektiğini anlayamadım. gençler bi garip.

  • homeros’un ilyada destanı’nda adı geçen troya antik kenti’ni keşfetmek için çok sayıda amatör arkeolog bölgeye gitmiştir. ilk olarak 1822 yılında yer tespiti için çalışan kişi iskoç charles maclaren olmuştur. sonrasında bölgede bulunan ilk höyüğü bulan ise calvert kardeşler olmuştur.

    yıl 1870'e geldiğinde ise hem tüccar hem de amatör bir arkeolog olan heinrich schliemann bölgeye gelmiştir. olayların ana karakteri de schliemann oluyor maalesef. troya için ilk resmi kazıları o gerçekleştirmiştir. resmi kazıya nasıl başlandığını anlatmadan önce o dönem osmanlı'da "asar-ı atika nizamnamesi" yani " eski eser kanunu" mevcuttu. osman hamdi bey tarafından 1869 yılında ilk hukuki düzenlemesi yapılmıştı ve osmanlı topraklarında bulunan keşfedilmiş olsun ya da olmasın bütün tarihi eserlerin devlete ait olduğu vurgulanmıştı. lakin kanunda bir takım eksiklikler yer alıyordu ve tarihi eserler eşya olarak nitelendirilmişti ve sikkelerin yurt dışına çıkışında bir engel yoktu. bunun üzerine schliemann bölgede izinsiz çalışmalar yaparken bölgedeki köylüler tarafından şikayet edilmiştir. bunun üzerine kazılar durdurulmuştur ve schliemann saffet paşa ile görüşerek, burayı satın almak istediğini söylemiştir. ancak saffet paşa kazı yapmayı planladığı tüm alanları kamulaştırmıştır. sonrasında schliemann'a kazı için izin vermiştir. ama schliemann'ın asıl amacı buradaki şehri ortaya çıkarmak değil priamos’un hazinesini bulmak olduğundan ve ilk başta belirttiğimiz gibi amatör olduğundan yaptığı kazılar ile troya antik kenti'nde günümüzde hala tahribatın giderilemediği ve hiçbir kazı şekline uymayan yarık da schliemann yarığı ile literatüre girmiştir. schliemann ancak sonunda aradığını yani hazineyi bulmuştur. ama çok sonra bulduklarının priamos’un hazinesi olmadığı ortaya çıkmıştır.

    1871 ve 1874 yılları arasında yaptığı kazılar sonrasında schliemann hazineyi önce yunanistan’a kaçırmıştır. schliemann'ın eserleri kaçırdığını anlayan osmanlı, izzettin efendi'yi çanakkale'ye soruşturma için göndermiştir. sonrasında tarihte bir ilk olan eski eser davası atina'ya açılmıştır. ilk davayı kaybedilmiştir. davayı kaybettikten sonra gazetelerde bir protesto yayınlanmıştır. ‘bu eserler benim, her kim alır ve satarsa peşine düşerim’ diye yayınlanmıştır. ikinci dava hazırlığı yapan osmanlı devleti, eserlerin yerlerinin bulunması için de iki tane hafiye tutmuş ve ikinci davayı kazanmıştır. ancak schliemann'ın sakladıkları hiçbir kimse tarafından bulunamamıştır. eserleri ardından ülkesi almanya’ya kaçırmıştır. almanya’da sergilenen hazine, ikinci dünya savaşı sırasında ruslar tarafından alınmıştır. sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği dağılana kadar nerede olduğu bilinmeyen hazine günümüzde moskova’da bulunan puşkin müzesi’nde sergilenmektedir. ve hala bizden çalınan eserler için hukuki süreç devam etmektedir.

    bu sürecin belgelerine ve detaylarına ilişkin en net bilgi ve belgeleri "150. yılında osmanlı belgeleri ışığında troya kazıları" sergisinde troya müzesi'nde bulabilirsiniz. sergi kasım ayına kadar devam edecektir.

  • sene 1994 aylardan temmuz veya ağustos. hava hayvan gibi sıcak. mahallede top oynadıktan sonra caminin abdesthanesinde su içiyoruz. recep tayyip erdoğan o vakitler istanbul belediye başkanı. mahallemizde bir kuran kursunun açılışına gelmiş. kursta henüz öğrenci olmadığından açılış ve medya için görüntü yapsın diye mahallenin bütün bacaksızlarını toplamışlar. bizde suyumuzu içtikten sonra bedava yemek ve tatlı hevesiyle doluştuk kuran kursuna. yanımdaki arkadaşla ikimizi hemen girişte bir sınıfa soktular. girişte pamuk helva ve elma şekeri satanları görmüştük. acaba tatlı olarak elma şekeri mi verecekler demeye kalmadan sınıfa rte ve bir sürü adam doluştu. bir de o kadar sıra arasından geldi bizimkine oturdu. adam uzun aga. tartsan 40 kilo çekmeyecek iki tane velediz ama sığışamadı mini boy sıraya. çözümü, beni kucağa arkadaşı da koltuğunun altına almakta buldu. sonra beş dakika tayyibin kucağında bir sağa bir sola bakarak patlayan flaşlara poz verdik.

    itiraf ediyorum. bugünkü durumun suçlularından birisi benim arkadaşlar. daha o vakitlerden yaklaşan tehlikeyi herkese anlatmam lazımdı. adam şimdi koca ülkeyi kucağına aldı poz veriyor. bize en azından elma şekeri ısmarlamıştı, size o da yok...

    edit: arkadaşlar olay güneşli semtinde geçti. ikitelli'ye yakın bir mahallesinde ufak bir kurs. istanbul'un çeşitli semtlerini sayan bir sürü mesaj geldi. başından benzer olaylar geçen yazar arkadaşlar varmış. bence hepimiz bir araya toplanıp "anonim rte mağdurları" adında bir topluluk kuralım. arada yüksek tavanlı bir yerde toplanır, terapist eşlinde sandalyeleri çember yapar bir birimize yaşadığımız trajedileri anlatırız.

    hatta şöyle diyaloglar döner.

    ben: merhaba, benim adım shinigami.
    topluluk: merhabaa.
    ben: ... işte şöyle böyle oldu, sonra bi baktım beni kucağına almış ühühühü.
    terapist: acını anlıyor ve hepimiz yüreğimizin derinliklerinde paylaşıyoruz kardeşim.

    gerçi şimdi düşündüm de durup dururken kaç yıldır büyüdüğü yerden söküp taşıttığı ağaçtan tut, şemsiye ile dürttüğü güvercine kadar çok geniş bir kitle var. bırak kazlıçeşme'yi avrupa yakasına sığamayabiliriz. her hangi bir şehit yakını bize güneş altında konuşacak söz bırakmayacağı için o iş yatar genşler. vazgeçtim.

  • 6. yüzyılda inşaa edildiği vakit en büyük kilise olan yapı. kubbesi o kadar geniştir ki, birkaç kere çökmüştür. ayasofya’nın kendisi ise 3 kere inşa edilmiştir. antik dönemden kalan en iyi kalan büyük yapılardan biridir( inşaası 537 yılında bitmiştir).

    1453’te camiye dönüştürüldüğünde, kuşkusuzki tarihin en güzel camilerinden biri olmuştur. zaten bunu osmanlı mimarisindeki etkisinden de anlayabilirsiniz. klasik osmanlı mimarisinin temelinde ayasofya vardır: küçük kubbelerin büyük devasa bir kubbeyi desteklediği camiler.

    camiye dönüştürüldüğünde içindeki mozaiklere dokunulmamıştır bile. mozaiklerin üstü 18.inci yüzyıldan sonra kapatılmıştır.

    ayasofya herhangi bir dine ait olmak için fazla güzel bir yapı. istanbul, “city of world’s desire” olarak bilinir. ayasofya da istanbul’un kalbidir. ayasofya’nın müzeye çevrilmesi olabilecek en doğru karardı. böylece sembolik gücü bu kadar yüksek olan bir yapı sadece müslümanların veya ortodoksların mirası değil bütün insanlığın mirası haline geldi.

    ama ben bunları neden anlatıyorum ki ? tarihin, sanatın bir değeri mi kaldı ki ? ahh...

  • keşke'nin, eğer'in ve meğer'in nefes almasıdır.

    hayatımızda öyle ya da böyle yer etmiş bütün isimlerin, o fotoğraf karelerindeki saf halinin neden devam edemediğini, yine o fotoğraf karelerindeki saadetin neden saklı bir gerçekmişçesine uzaklaştırıldığını hiç kimse cevaplandıramaz.

    ben eski fotoğraflara bakarken, geçmişe dair hiç bir şeyi ama hiç bir şeyi telafi edemeyeceğimi çakozladığım için büyük bir kaybolmuşluk duygusu yaşar, üşümeye başlarım.

  • dc comics’in altın çocuğu, günümüzün süper kahraman konseptininin temelini atan çizgi roman ikonu. geçtiğimiz yetmiş yılda yaratılan birçok süper kahramanın ilham kaynağı. stan lee’nin yarattığı marvel evreni büyük öneme sahiptir belki ancak bugünkü çizgi roman sektörünü ortaya çıkaran en önemli unsur superman karakteri ve dolayısıyla siegel & shuster ortaklığıdır.

    yazar jerry siegel ve çizer joe shuster ikilisi efsaneyi yarattıklarında henüz 18 yaşındaydılar. 2 haziran 1932’de yarattıkları superman şimdiki halinden çok farklıydı. şeytani bir telepat olan "super-man" fiziksel olarak lex luthor’u andırmaktaydı. kendisine sadece siegel tarafından çıkarılan bir fanzinde yer bulabilen super-man 1933 yılında bugün bilinen superman’e dönüştürüldü. superman’in kendini gizlemek için kullandığı clark kent kimliği ise o zamanların ünlü aktörleri clark gable ve kent taylor’ın isimlerinin birleştirilmesiyle oluşturuldu. siegel ve shuster ikilisi bu karakteri yayınlatabilmek zorlu bir serüvene girişti. o yıllarda kimse superman’in değerini anlayamadı. nihayet 1938’de action comics’in ilk sayısında superman kendisine yer bulabildi. dc comics 130 dolar gibi cuzi bir ücret karşılığında çizgi roman tarihinin en popüler karakterinin haklarını sonsuza kadar eline geçirmişti. jerry siegel ve joe shuster sefalet içinde bir hayat sürerken superman’in popüleritesi artmakta, dc comics milyon dolarlar kazanmaktaydı. daha sonra açılan davalardan da istenilen sonuç alınamadı, 70’lerde jerry siegel yıllık 7000 dolar maaşla çalışan bir posta memuruyken çizer joe shuster neredeyse kör olmak üzereydi. 1975’de düzenlenen kampanyaların da etkisiyle dc comics ikiliye ömürlerinin sonuna kadar yıllık 20.000 dolar maaş ödemeyi, sağlık giderlerini üstlenmeyi ve bastıkları tüm superman eserlerine “superman created by jerry siegel and joe shuster” ibaresi eklemeyi kabul etti. yasal mücadele daha sonra da devam etti, fakat joe shuster 1992’de, jerry siegel 1996’da hayatını kaybetti. ömürlerini zar zor yayınlatabildikleri karakterlerinin getirdiği servetten pay sahibi olamadan tamamlasalar da mücadeleleri torunları tarafından devam ettirilmekte. siegel ailesi geçtiğimiz aylarda superman’in yayın haklarının yarısını elde etti.

    superman en çok değişime uğrayan çizgi roman karakterlerinden biridir. abd’deki çizgi roman çağları ya da dc comics’in kriz serüvenleri bu değişiklikler için altyapı hazırlar. amerikan çizgi romanının ilk çağı sayılan altın çağda superman kal-l adını taşımaktadır. babası jor-l krypton gezegeninin havaya uçacağı konusunda diğer kriptonluları uyarır fakat ciddiye alınmaz. bunun sonucunda oğlu kal-l'i bir uzay mekiği ile beraber dünya gezegenine yollar ve kendisi eşi lora ile beraber krypton’da kalır. kal-l birinci dünya savaşı sırasında dünyaya ulaşır ve john ile mary kent çifti tarafından bulunup yetiştirilir. kent çifti bu mucizevi bebeğe clark kent adını verir. clark dünyalı annesi ve babası öldükten sonra süper güçlerini insanlara yardım etmek için kullanmaya karar verir. metropolis’e taşınır ve clark kent olarak daily star’da muhabir olarak çalışırken superman olarak insanların yardımına koşar.

    altın çağ sona yaklaşırken dc yeni döneme ayak uydurmak amacıyla geçmişi silerek baştan başlama kararı alır ve karakterleri modernize etme yoluna gider. bunun sonucunda ileride “kriz” hikayelerinin ana unsuru olacak olan multiverse ortaya çıkar. yeni karakterler ve yeni versiyonlar earth one adı altında dc’nin ana evrenini oluştururken eski, silinen karakterler ve eski versiyonlar bir paralel evren olan earth two’da yaşamaya devam ederler. superman’de bu doğrultuda iki karaktere ayrılır; kal-el ve kal-l. earth-2 altın çağdaki hikayeye sadık kalır, aradaki farkı belli etmek için kal-l’in saçına da biraz beyaz atılır. superman’in olgun hali olarak göze çarpmaktadır. daha sonra 50’li yıllarda kal-l lois’e gizli kimliğini açıklar ve evlenirler. kal-el’in (ana evrendeki superman) ise lois’e gizli kimliğini açıklaması 90’lara denk gelmektedir.

    bu değişikliklerle beraber gümüş çağ başlar. supergirl, brainiac, bizarro gibi superman mitolojisinin önemli bazı karakterleri bu dönemde ortaya çıkar. ayrıca superman'in kurucu üyelerinden biri olduğu justice league of america'da bu çağda kurulur. 60'larda superman'in yenilenen köken hikayesi yayımlanır. superman, yani kal-el, kriptonlu jor-el ve lara var-von'un tek oğludur. yine altın çağda anlatıldığı üzere gezegen yok olmak üzeredir ve yine jor-el'in uyarıları ciddiye alınmaz. bunun sonucunda kripton'dan ailesiyle beraber kaçmak için bir uzay mekiği yapmaya başlar fakat yeterli zamanı bulamaz ve mekik ancak kal-el ve lara'yı alacak yeterlilikte kalır. lara oğlunun kurtulma şansını arttırmak için kendisini feda eder. mekik dünyaya ulaştığında jonathan ve martha kent tarafından bulunur. kal-el'e clark adını veren çift onu kendi oğulları gibi büyütür. güçlerini keşfetmeye başlayınca martha kent onun için bir kostüm hazırlar. clark kent, superboy adını alır ve daha sonra legion of super-heroes'a katılır. jonathan ve martha kent öldükten sonra metropolis üniversitesinde gazetecilik okur ve ardından daily planet'ta çalışmaya başlar. bu dönemin bir başka özelliği de marvel’ın güç kazanması ve rekabetin artmasıdır.

    bronz çağda superman ve kökeni üstünde çok oynama yapılmaz fakat spin-off’lar ve uyarlamalara ağırlık verilir. christopher reeve'li superman filmleri bu dönemde çekilmeye başlanır. ayrıca superman bilindik muhabirlik kariyerinden ayrılarak lana lang ile beraber haber sunucusu olarak televizyonda çalışmaya başlar. earth-two'da ise kal-l lois lane ile evlenip daily star'da baş editör olur ve kara zor-l (power girl) ortaya çıkar. bronz çağ fazla gelişmeye sahne olmaz ama sonlarına doğru gelen crisis of infinite earths başta multiverse olmak üzere birçok şeyi kökünden değiştirir. crisis of infinite earths serisinin temel amacı multiverse düzenini yok etmektir. paralel evrenler ve karakterlerin paralel evrenlerdeki versiyonları (örnek; kal-el & kal-l) karmaşaya yol açtığı için dc bundan kurtulmaya karar verir. anti-monitor adlı bir villain hemen hemen tüm alternatif evrenlerin yok olmasına yol açar. kalan alternatif evrenler ise earth one’da birleşir. kal-el'i tek superman ve tek kriptonlu yapmak isteyen dc ana evrendeki supergirl'ü ve earth two'daki superman'i (kal-l) yeni dünyanın tarihinden siler. evrenleri yok olmasına rağmen kal-l ve lois hayatta kalmayı başarır. lex luthor'un earth-3'teki iyi versiyonu olan alexander luthor jr. sayesinde evreni yok olduğu sanılan superboy prime’ı da yanlarına alarak bir cennet boyutunda yaşamaya devam ederler.

    crisis on infinite earths'un ardından post-crisis diye tabir edilen dönem başlar. dc yine birçok karakterini silmiş, birçoğunun da köken hikayesini değiştirmiştir. bunların arasında tahmin edilebileceği üzere superman de vardır. altın çağ sonrası olduğu gibi modern çağda superman tekrar baştan yazılır. gümüş çağdaki superman yeni dünyadan silinir. alan moore imzalı “whatever happened to the man of tomorrow?” hikayesi gümüş çağdaki superman’in emekliye ayrılış macerası olarak görülmekte. modern çağdaki superman’in en büyük farkı güçlerinin büyük ölçüde azaltılmış olmasıdır. altın çağ sonrası superman'i yeniden yazarken güçlerini arttırma yoluna giden dc comics, modern çağda aksini tercih eder. bunun başlıca sebebi aşırı güçlü bir superman'e hikaye yazmanın zor olmasıdır. köken hikayesi ise bu sefer fazla değişime uğramaz. yine jor-el tarafından yok olmakta olan kripton gezegeninden dünyaya gönderilen ve jonathan & martha kent çifti tarafından yetiştirilen kriptonun son oğludur, fakat bu sefer gençliğinde superboy kimliğine sahip değildir. dc bu sayede superboy hikayelerini de evrenden siler. ayrıca kent çifti önceki dönemlerin aksine yaşamlarını sürdürürler (ancak aralık 2008 tarihli brainiac serisi finalinde jonathan kent hayatını kaybetti). başka büyük bir değişiklik lex luthor üstünde yapılır. önceleri bilimadamı olan lex luthor milyarder bir iş adamına dönüştürülür. yeni köken hikayesinde clark kent liseden sonra smallville'den ayrılarak daily planet’ta çalışmaya başlar. lois’e ilk görüşte aşık olmuştur fakat lois superman’e hayrandır. uzun süre clark’ı görmezden gelen lois daha sonra ona aşık olduğunu anlar. superman’in lois’e gizli kimliğini açıklaması da bundan sonraya denk gelir. crisis on infinite earth sonrası yapılan değişikliklerin mimarı büyük oranda john byrne'dır ve bazı fanlarca değişikliklerin aşırı bulunması nedeniyle eleştirilirken bazı fanlarca da en iyi superman köken hikayesinin yazarı kabul edilir. yine bu dönemde alternatif bir evrende (matrix'in evreni) kriptonlu suçlularla karşılaşır. superman onları öldürmek zorunda kalır ve duyduğu suçluluk duygusundan dolayı kendisini uzayda sürgüne yollar. geri döndüğünde ise lois’e gizli kimliğini açıklar ve evlenme teklif eder.

    satışların istenen düzeyde gitmemesi nedeniyle dc piyasaya dikkatleri çekecek bir hikaye sürmek zorunda kalır. 1992’de yayımlanan the death of superman adlı epik macera superman'in doomsday ile savaşırken ölmesini konu alır. superman’in ölümü tüm dünyayı etkiler, görkemli bir cenaze düzenlenir. ölüm hikayesinin satışları arttırmasından memnun olan dc dört yeni “superman” çıkarır ortaya. bunlar; superboy, steel, hank henshaw* ve eradicator*'dur. superboy, superman'in ile lex luthor'un dna’sı birleştirilerek ortaya çıkan bir klondur ve çıkanlar arasından en büyük popüleriteye o ulaşır. cyborg superman ise çok güçlü bir villain'a dönüşür. beklendiği üzere gerçek superman bir süre sonra ölümden döner ve nihayet 1996'da lois ile clark evlenir. hayata dönüşünden sonra superman elektromanyetik enerjiye dönüşmeye başlar ve gücünü kontrol altına almak için özel bir kostüm giymek zorunda kalır. cyborg superman tarafından iki bedene ayrılan superman bir süre sonra eski kostümüne ve güçlerine kavuşur. 2004'te superman için superman: birthright adlı yeni bir köken hikayesi daha yazılır. smallville'i andıran bu köken hikayesi de infinite crisis’ten sonra silinir.

    infinite crisis sırasında kal-l (earth-2 superman) kendisi için bir hapse dönüşen ve lois’in (earth-2) hastalanmasına yol açan cennet boyutundan kurtulur. alexander luthor jr. kal-l'i lois'i kurtarmanın tek yolunun earth-2'yu geri getirmek olduğuna ikna eder. çaresiz kalan kal-l bunu kabul eder. luthor jr.’ın fortress of solitude'da inşa ettiği bir makine sayesinde earth-2 geri gelir ve kal-l ile lois'i oraya gönderir. lois başlarla iyileşmiş gibi gözükse de kal-l'in kollarında ölür. öfkeden çılgına dönen kal-l, kal-el'e (modern superman) saldırır ve wonder woman müdahale edene kadar iki superman çarpışır. multiverse'u geri getirmenin milyarların hayatına mal olacağını öğrenen superman(ler), luthor jr. ve superboy prime ile karşı karşıya gelir. superboy prime, superman'in silver age'deki güç seviyesinde olduğu için iki superman onun karşısında zorlanır fakat superboy prime’ı kızıl güneşe sürükleyerek yenmeyi başarırlar. ağır yaralanan kal-l kuzeni power girl’ün kollarında can verir. böylece çizgi roman altın çağının superman'i ve lois'i son vedalarını ederler.

    infinite crisis sonrası superman güçlerini tamamen kaybeder. bu dönemde gazetecilik kariyerine ağırlık veren clark kent bu yolla lex luthor’a büyük zarar verir. up up and away’in dördüncü bölümünde güçleri geri döner ve zamanla artar. hiçbir zaman gümüş çağdaki seviyesine yükselmese de yine dc evreninin en güçlü karakterlerinden biridir. halen devam etmekte olan superman serilerinde de infinite crisis sonrası superman yer alır. daha önce yazılan birthright adlı köken hikayesi silindiği için şu sıralar yeni bir köken hikayesi üstünde çalışılıyor. 2009’da piyasaya çıkacak olan superman secret origin, infinite crisis sonrası superman’i anlatacak ve superman'in kesin köken hikayesi olacak. infinite crisis öncesine göre en önemli fark clark kent’in superboy kimliğinin geri getirilmesi gibi gözüküyor. infinite crisis sonrası gerçekleşen bir başka önemli olay ise brainiac serisi sonrasındadır. superman ilk defa gerçek brainiac ile karşılaşır ve ondan kandor’u geri alır. kandor dünya üzerinde, kuzey kutbu'nda büyür ve bunun sonucunda dünyada yüz bin civarı superman ile aynı güçleri paylaşan kriptonlu yaşamaya başlar.

    superman’in en büyük başarısı zamanın süzgecinden başarıyla geçmiş olmasıdır şüphesiz. 30’lu yıllarda yaratılmış olmasına rağmen 2000’li yıllarda popüler kültürün en önemli parçalarından biri olmayı sürdürmektedir. nesillerin ve ortaya çıkardıkları trendlerin farklılığı göz önünde bulundurulduğunda bu gerçekten çok büyük bir başarıdır. mesela superman üstünden espiri yapmak peşinde koşan insanlar onun kostümünden dem vurur, fakat günümüze kadar yaratılan binlerce çizgi roman kahramanında o kostümden ilham alınmıştır. özellikle kıyafetin, kurgusal evrenlerde ya da gerçek hayatta, ne kadar hızlı moda değiştirdiği düşünülürse superman kostümünün 70 yıldır super kahraman tasvirini karşılaması karşısında saygı duyulmalıdır.

    bazı çizgi roman okurları ve superman'i sadece uyarlamalardan takip edenler tarafından yapılan bir eleştiri superman'in fazla "kusursuz" olmasıdır. superman’e dışarıdan, gerçek dünyadan bakmak yerine onu içinde bulunduğu kurgusal evren çerçevesinde değerlendirmek daha mantıklı olur. kal-el ailesini, ırkını ve gezegenini kaybetmiş bir karakterdir. kent ailesi tarafından şefkat görüp bir dünyalı gibi yetiştirilse de daima onlardan ayrı bir yeri olduğunun farkındadır. superman’i diğer birçok çizgi roman kahramanından ayıran en belirgin özelliklerden biri maskesini gizli sivil kimliği üzerinde taşımasıdır. diğer kahramanlar "insan" olarak doğup daha sonra "insan üstüne" dönüşürken o insan üstü olarak doğmuştur ve kendisini insana dönüştürmek uğraşındadır. clark kent kimliği de bu uğraşın bir yansımasıdır. çok güçlü olduğu için de eleştirilir, fakat güçleri onun için bir avantaj olduğu kadar dezavantaj da sayılır. spider-man'den aşina olduğumuz "büyük güç büyük sorumluluk getirir" sözü superman için de fazlasıyla geçerlidir çünkü dc dünyasının en güçlü karakteri olarak sayılabilir, dc evreninin ise en güçlü karakterlerinden biridir. işte bu sebeple superman'i batman gibi sorunlu bir karakter olarak tasvir edemezsiniz. (öyle tasvir edildiğinde ortaya nasıl bir sonuç çıkacağını merak edenler superman: speeding bullets adlı elseworld sayısına göz atabilirler) hayatı kusur sahibi olmaktan çok uzaktır fakat bu kusurların karakterini etkilemesine izin vermek gibi insani bir lüksü yoktur ve bu şikayet etmeksizin taşımak zorunda birçok yükten sadece biridir. en büyük korkusu ise bilinen zayıflıkları olan kriptonit ya da büyü değil, sahip olduğu güçler veya dünya dışı kökenleri nedeniyle insanların kendisinden korkması ve kendisini dışlamasıdır. bunun yanı sıra tanrısal boyutlardaki güçlerine rağmen insanlara yardım etmek için elinden bir şey gelmediği durumlarda daima kendisini suçlar. düşmanları da birçok kez onun bu korkularının üstüne odaklanmışlardır.

    kısacası sanıldığı kadar boş bir karakter değildir superman, derinliğini yansıtabilecek iyi bir yazar tarafından yazıldığında okuması daima keyiflidir. son dönemde geoff johns & gary frank ikilisi çok güzel işler çıkarmaktalar, takip edilmeliler. geçmiş hikayelerden özellikle superman: for tomorrow, superman: for all seasons ile alternatif gerçekliklerde geçiyor olsalar da all star superman ve kingdom come serileri superman'i anlamak açısından yararlı olabilir. ayrıca peace on earth, for the man who has everything, whatever happened to the man of tomorrow ve what's so funny about truth, justice and the american way sayıları da tavsiyemdir.