hesabın var mı? giriş yap

  • namı değer kurtarıcı. şimdiye kadar yapılmış ateşli silahlar içerisinde sıra dışı sayılabilecek bir silahtır kendisi.

    ikinci dünya savaşında psikolojik harp diye tabir ettiğimiz etki yaratması açısından kökenleri abd ordusu ortak psikoloji komitesi'ne dayanıyordu ve 1942'de dayton, ohio'daki general motors corporation'ın iç kılavuz lamba üretim bölümü tarafından amerika birleşik devletleri ordusu için tasarlandı. fikir ise naziler tarafından işgal altındaki avrupa çok sayıda direniş savaşçısını düşük bir maliyetle silahlandırabilecek basit bir silah geliştirmekti. bu sayede direniş unsurları küçük nazi birliklerini tahrip edecek ve onların silahlarına el koyacaklardı.

    üretilen milyon tabancanın yalnızca bir kısmı fiilen konuşlandırıldı. mayıs 1942'de özelikle reinhard heydrich'in ( anthropoid operasyonu ) öldürülmesinin ardından sivil direniş eylemine karşı naziler şiddetini arttırdı fakat bu durum direnişi kıramadı. fransız direnişine yaklaşık 25.000 kurtarıcı teslim edildiği biliniyor.

    silah basit bir tasarım içeriyordu orijinal mühendislik çizimleri namluyu "boru", tetiği "çatal", ateşleme pimini "kontrol çubuğu" ve tetik koruyucusunu "anahtar" olarak isimlendirdigörsel . yapısı o kadar basitti ki her 7,5 bir bir kurtarıcı üretilebiliyordu maliyeti ise 2,10 dolardı. her silah, 10 mermi ve kullanım kılavuzuyla birlikte kutulanıyordu. atışına gelecek olursak manuel bir şekilde kurulup her seferde bir 45 kalibrelik bir mermi atabiliyordu.

    kimi kaynağa göre o kadar dağıtım yapılmadığı söylense de alman askeri polis gücünün, fp-45 ile suikastlar yapıldığına dair söylemleri mevcut bu durumda bize şu savı veriyor; kurtarıcının direniş kuvvetlerinin elini güçlendirdiği yadsınamaz bir gerçek.

  • sabah sabah ağzımı kötü kötü sözlerle açmama sebep olan müthiş açıklama.

    http://tvarsivi.com/…php?y=11&z=2011-10-28 08:25:00

    kalktım, birşeyler atıştırdım, açtım televizyonu. hazırlanıyorum bir yandan işe gitmek için, bir yandan da göz ucuyla sabah haberlerini takip ediyorum. neyse, milli eğitim bakanımız ömer dinçer paris'te açıklama yapıyordu.

    "atanamamış öğretmenler diye uyduruk bir sorun çıkardılar, her cuma gelip bizim bakanlığın önünde toplanıyorlar, geliyorlar bizi öğretmen olarak alın diyorlar"

    bizim ülkede hiç atanamayan öğretmen mi olurmuş.

  • kullanılan 80x120 euro palet 20 tl civarında, tekerlek takılmış, tahta araları sıklaştırılarak ve altı doldurularak modifiye edilmiş. zımpara ve cila da cabası. maliyeti 40-50 tl olmuştur. işçilik, lojistik, depolama hariç.

    10 lira maliyetli tişörtü 100 tl'ye satanlara göre bence fiyatı uygun. tarz duruyor.
    almam ama alana da avanak demem.

  • ankaranın en güzel yerinin dönüş yolu olduğuyla ilgili şaka yapmak. zira bu şakayı yapanların hepsi sanki istanbulda yalıda oturduklarından ankara onlara çok gri ve denizsiz gelir.

  • beyaz show devam ediyor olsaydı hepsini aynı tişörtlerle bu hafta konuk olarak görürdük.

  • bana bir anımı hatırlattı. zamanın birinde bir restoranta gittik. menüde fiyat yazmıyor. ben de o ne kadar bu ne kadar soruyorum. garson bir süre sonra;
    "beyefendi burası tahtakale değil ama" dedi :)

    ben de sen kimsin terbiyesiz herif ben senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum. sen buraya fiyatları yazmayınca ben sormaktan mı çekineceğim? ya buraya fiyatları yazacaksın ya da tek tek tek cevap vereceksin sorduklarıma dedim.

    adam gitti sonra müdürü geldi. kusura bakmayın hatalı davranmışlar, ben yardımcı olayım dedi. ben de gerek yok menünün fotoğrafıyla birlikte yarın sizi şikayet ediyorum. ürünlerinin fiyatını görülebilir şekilde belirtmek yasal zorunluluktur dedim ve gittim. sonra üşenmedim gerçekten şikayet de ettim.

    demem o ki gençler hangi mekana giderseniz gidin. sipariş vermeden önce menü isteyin. yoksa fiyatları tek tek saydırın. bu ayıp değildir. eziklik hiç değildir.

    rahat olun.

    edit: arkadaslar yukarıdaki hikayede geçen kelimeleri birebir aktardım. ne garip insan sürekli değişiyor, olgunlaşıyor ve kendine kızabiliyor. ibareyi değiştirmek istedim o yüzden editliyorum.

    bana o lafı eden garson arkadaşa "senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum" demem tamamen görgüsüzlüktür ve ayıptır. şu an aynı olayı yaşasam bu kelimeleri kullanmazdım. bilmenizi isterim.

  • kimlik numarasını biliyorsak istediğimiz herkesinkine bakabiliyor muyuz?
    bi'şey deneyeceğim de.

    tanım: akla üniversite diploması olmadığı halde çok yetkili makamları işgal ettikleri iddia edilen bir takım şahısları getirmiştir.