hesabın var mı? giriş yap

  • "kocamın yanındaki yerimi alıcam yarın, çok güzel olucam, yüzümde en sahici gülümsememle onların mutluluğunu alkışlicam

    anne nasıl dayanıcam? "

  • kadınlar her dönemde bu işin çıtasını yüksekte tutmuştur. geçmişte ise bu işin boku çıkmıştır. kadınların eskiden güzelleşmek uğruna ciltlerine sürdükleri şeyler bugün bize abartı gelen bazı şeylerin masum kalmasına sebep oluyor.

    güzelleşmek için neler kullanmamışlar ki?
    arsenik, radyum, cıva, kantaridin , petrol hatta x-ray ışınları...

    agatha christie'nin en sevdiği cinayet silahı arseniğin nasıl güzellik malzemesi haline geldiğine bakalım:

    1851 yılında kaşif ve doktor johann jakob von tschudi, viyana merkezli bir tıp dergisinde bir makale yazdı. makalesinde avusturya'nın steiermark bölgesi sakinlerinden bahsetti. okuyucuları, dağlık alanda, geleneksel ve zorlu koşullarda yaşayan bu insanların diğer insanlardan bir farkı olduğunu öğrendiler: arsenik yemeye düşkün olduklarını.

    bu dönemde arsenik içeren bileşikler hem ilaç hem de korkulan bir zehir olarak yaygın olarak kullanılmaktaydı.

    arsenik bazlı terapötiklerden en ünlülerinden biri 1780'lerde kullanılan ve potasyum arsenit içeren fowler çözeltisi'dir. başlangıçta sırma tedavisi için kullanılan çözelti kısa sürede genel bir tonik ve egzema gibi cilt hastalıkları için tedavi amaçlı kullanılmaya başlandı.

    avusturya'da arsenik yiyenlerin varlığı, arseniğin "faydalı" etkilerine yeniden ilgi uyandırdı. özellikle, steiermark'lıların artan dayanıklılık ve enerji haricinde parıldayan gözleri ve pembe yanakları ile daha iyi bir tene sahip olduklarını anlatan hikayeler büyük bir heyecana neden oldu ve arseniğin insanları güzelleştirebileceği ortaya çıktı.

    aşırı ve sürekli arsenik kullanımının en hafif ihtimalle tahriş edici ve en kötü ihtimalle ölümcül sorunlar yaratabileceği rutin olarak duyurulsa da popülaritesi gün geçtikçe artmıştır.

    arsenik, kılcal damarları genişletip yanaklarda geçici bir sifon etkisi yarattığı için gerçekten de kullananların ciltlerinde kısa süreli faydalar göstermekteydi.

    yaygınlaşan trendin farkına varan birkaç şirket kısa süre içinde arsenik içeren kozmetikler satmaya başladılar. 1890'ların ortalarında tüketiciler "dr james p campbell's safe arsenic complexion wafers" gibi ürünler ve az miktarda arsenik içeren karamelli şekerleri satın alabiliyorlardı. görsel

    görsel
    bu ürünlerin popülaritesi birinci dünya savaşı'ndan hemen sonra azaldı ancak arsenik içeren sabunlar 1930'lu yıllarda halen satıştaydı.

    kaynak: history extra

  • liseden bi kız arkadaşım var, yıllardır duruyor arkadaş listemde ama tek bir kelam etmedik. bugün bi baktım şort atlet bi fotoğrafını koymuş oraya, kucağında da çocuğu. lan dedim amma bozulmuş ya kız, erkek gibi olmuş amk. yüzünü hatırlayamadım zaten, sonra biraz daha dikkat ettim, kocasıymış lan resimdeki. nerden bulduysa o karı suratlı herifi.

  • annem üçlük kaçıran millilere 'biraz yaklaşıp atsanıza oğlum.' diye bağırıyor.

  • istanbul erkek lisesi'nde bir almanca sınavı: kağıdın bir yüzünde bir hikaye, diğer yüzünde "hikayenin içeriğini özetleyiniz" şeklimde bir soru (inhaltsangabe). kağıdın hikaye olan yüzüne bakmak zahmetine katlanmayan bir arkadaşım, kafasından hayali bir hikayenin özetini yazıp, sonra da bize "yaa siz nasıl bir hikaye uydurup yazdınız" diye sormuştur. sonuç: içerik notu:1, gramer notu:2 (10 üzerinden)

    (edit: entry kötülenmiş. serdar? sözlükte misin lan, sen mi kötüledin oğlum, ne kızıyorsun lan komikti işte yazmayalım mı?)

  • bildiğiniz gibi bir haftadır ferit şahenk'e ve sahibi olduğu şirketlere karşı yürütülen bir boykot var. garanti bankası'nı boykot etmek isteyenler kredi kartlarını, mevduat hesaplarını iptal ediyor. nusr-et'i protesto etmek isteyenler ise lokantanın karşısında mangal yapıp insanlara ücretsiz et dağıtıyor.
    benim çözümüm boykottan öte lokantayı direk batırmaya, iflasa sürüklemeye yönelik olacak. planımı açıklıyorum.

    öncelikle ferit şahenk'in sesini taklit edebilecek bir arkadaşa lokantayı aratıp "bülent hanım'dan kesinlikle hesap almayın arkadaşlar" dedirteceğiz.
    ardından bülent ersoy'u arayıp nusr-et'e yemeğe davet edeceğiz. ilk iki ziyaretten ağır hasarla çıkacak lokanta, bülent hanım'ın üçüncü ziyaretine dayanamayacak ve kesinlikle iflas edecektir.

    lütfen paylaşalım.

  • aklını allah'a ibadetleriyle, iyi bir insan olmakla bozacakları yerde; üstlerine hiç vazife olmayan ateistlerle bozmuş kamera görünce 'kraldan çok kralcı olan'ları barındıran video. merak ettim acaba bu yorumları yapanlardan kaçı beş vakit namaz kılıyor?

  • teyzem antakya'da yaşıyordu. dün benzine ulaşınca antalya'ya doğru kaçtılar. dün bana dedi ki:

    deprem olalı etrafta tek bir güvenlik gücü görmedim. güvenlik sıfır. suriyeliler tarafından her yer yağmalanıyor. biz de her şeyimizi yağmacılara terk edip kaçıyoruz” dedi. çok üzüldüm ama canları sağ olduğu için de binlerce kez şükrediyorum.

    devlet orada piramidin en alt basamağını karşılamıyor şu anda. o zaman devlet neden var? devlet ne işe yarar? biz insanlar neden kendimizi devlete ait hissedelim? ben şu anda doğu anadolu ve güneydoğu anadolu bölgesinde doğup büyüyen insanları artık çok daha iyi anlayabiliyorum. bir karadenizlinin devletiyle olan bağını koparmak gerçekten güçtür ama bunu başardı devletimiz, sağ olsun.