hesabın var mı? giriş yap

  • aziz sancar gittigi icin aziz sancar oldu.

    gidenler garson degil aziz sancar, ugur sahin olmaya baksin. insanliga sunduklari katkilardan illa ki nasibimizi aliriz.

  • sadece annelerin misyonudur.
    kardeşim olana kadar kullandığım kalıptır.
    -anneee bittiiiiie
    -geldim canım

    işte bu kadar.
    ne zaman ki anne kardeşi doğurmak için hastaneye yattı, biz babayla kaldık.

    baba da dayadı yumurtayı; sabah haşlanmış, öğlen sucuklu akşam soğanlı yumurta..

    -babaaa bittiiieee
    -aferin, gel de kestane ye.
    -??????
    -baba?
    -efendiim?
    -bittiiiii?????
    -aferin kızıma, hadi ellerini yıka gel.
    -aha?

    çözdük olayı baba sayesinde. teoriyi pratiğe aktarabildik.

  • aslında bana zararı olmamasına rağmen ağzının ortasına ayağımın altıyla yapıştırmak istediğim arkadaşdır bu insan. nedenini anlayamadığım bir şekilde bulunduğu yeri insanlara duyurma merakıyla yanıp tutuşur. gerçi nedeni konusunda bazı fikirler yok değil tabii. misal twitter ve facebook'un nasıl insanların hayatına bu kadar adapte olduğuyla ilgili bir şeyler okumuştum. kilit cümle, bu ortamların insanlara kendilerini "önemliymiş gibi" hissettirmeleriydi. bir nevi özgüven pompası yani. ama çok gerizekalı değilsen insanların senin "herkeşlere ne kadar sosyal olduğumu göstermem lazım" triplerinden sıkıldığını da biliyor olman lazım artık. hele ki bir de "ne ekşınlı hayatım var be" tadında yorumlarını da eksik etmiyorsan..

    misal bir yere eğlenmeye mi gitti arkadaşlarıyla bu, çaaaaat "kopmacaaa - tuğçe is @bilmemneresi w/43 others". vay anam vay.. biz evde arka sokaklar izlerken tuğçe kopuyor, seratoninin dibine vuruyor.. onu da geçtim, yemin ediyorum facebook'da kendisiyle birlikte 23-24 kişiyi tagleyeni gördüm. iş için bir mail istesen 3 gün sonra cevap döner ama...

    daha acayibiyle metrobüste karşılaştım. 200 kişi yekpare halde yolculuk ediyoruz, ben orada nefes almak için son çırpınışlarımı yaparken, köprüye geldiğimiz an 3-4 kişinin birden telefonlarına saldırıp check-in yaptıklarına şahit oldum. zannedersin köprünün üstünde parti veriyoruz anasını satayım. ulan metrobüstesin be kıçımın kenarı, millet dayıyor sana o esnada, sen gidip "kıtalar arası yolculuk eki eki - buğracan is @boğaziçi köprüsü w/299 others"

  • bana yapılanları anlatayım:

    + 3-4 yaşlarındayken, gazoz ile gelen ablanın çiş diyerek zorla içirmesi.
    + yüksek bir duvardan kafa aşağı ablaca düşürülmek.
    + ailenin, japonluk derecesinde çekik gözlü tek ferdi olduğumdan, seni japonya'dan getirttik diyerek ablaca ağlatılmak.
    + yüklüğe çıkarıp üzerime yorganları yığmak.

  • iki farkli meslegin az bilinen farklaridir.simdi oncelikle psikologlar hasta kabul edemezler dolayısıyla yaptıklari isin adi tedavi degil gorusmedir. psikiyatristler hekimdir ve tedavi etmekle yukumludurler. dolayısıyla psikiyatrik hastalığı olanlar psikiyatriste giderlerse olmayanlar ise psikoloğa giderlerse daha çok fayda görürler. ne yazıkki toplumda psikiyatrik rahatsizliklarin tedavi edilmedigi gibi bir inanis vardir. psikiyatrik hastaliklar kronik hastaliklardir ve tedavileri diger kronik hastaliklarla kiyaslanmalidir.

    ornegin gunumuzde sizofreni yeni tani kondugunda tama yakin tedavi edilebilen bir hastaliktir. bunun yaninda diabet (seker hst.) sadece kontrol edilebilen ve tedavisi genellikle basarisiz olan bir hastalktir.

    bipolar affektif bozukluk (manik depresif) tama yakin tedavi edilebiliyor ve kisinin ataksiz (free of disease) zamani 10-20 yillara yukseltiliyor bunun yaninda örneğin kalp yetmezligi tedavi edilemiyor sadece ilerlemesi durdurulabiliyor.

    obsesif kompulsif bozukluk (eskiden beyin kanseri diye bilinirmis) tedaviye en az cevap veren psikiyatrik hastaliklardandir. (cevap oranı % 40-45 civarıdır) ayn oran akciger kanserinde % 10 u gecmez.

    major depresif bozukluk ilacsız 6 ayda ilacla 1 ayda gecer ve ilac kullanımının devamıyla nuksu % 80 lere varan oranlarla engellenmektedir bunu kıyaslayabilecegimiz ornegin sinuzit cok daha sık nuks etmekte ve antibiyotik tedavisine ragmen gecmeyebilmektedir.

    anksiyete bozuklukları (panik bozuklugu, jeneralize anksiyete vs.) ilac tedavisine ilk donemde %80 e yakin cevap verirler terapi + ilaçla uzun zamanda gidisleri de yine benzer oranlarda kontrol altina alinabilmektedir. tedavi basarisi orani kronik bronsit, anfizem gibi kronik akciger hastaliklarindan daha yuksektir.

    psikiyatri kliniklerinin basarisi sifa/basvuran vaka orani , hematoloji, endokrinoloji, noroloji, kardiyoloji, gogus hastaliklari, onkoloji kliniklerinden daha yuksektir. dogal olarak ortopedi, kbb gibi branşlardan da daha dusuktur.

    simdi bu durumda psikiyatrik hastaliklarin iyilesmedigi ya da psikiyatrik tedavilerin basarisiz oldugu inanısı ne derece dogrudur? psikiyatriste basvurma nedeni kiz arkadastan ayrilma ise psikiyatristten kiz arkadasi geri getirmesi mi beklenmektedir? psikiyatriste gitmenin sebebi icindeki varolussal catismalara felsefi bir son vermekse psikiyatrist ne derece bunu yapabilir? cevresinde kisilik ozellikleri sebebiyle hic sevilmeyen bir insani psikiyatrist sevilen bir insan haline ne derece getirebilir. sonuc olarak psikiyatriste gitmeden once iyice dusunulmeli, gidilen kisinin super felsefeden anlayan, hayatimizi degistirecek ak sacli super kahraman olmadigi (her ne kadar buna özenen psikiyatristler olsa da), hastaliklari tedavi eden bir hekim oldugu akilda tutulmalidir.

  • bu suriyelilerin hakkından gelse gelse urfa toplumu gelir. adamlar zamanında peygamber yakmaya çalışmış amk.

  • bu salak siyasal islamcıların 31'i bitmedi, oğlum bu kadar aşıksanız gidin yalayın hakan fidan'ı baştan aşağı amk beyinsizleri. adamlar bize sizin bu salaklığınız yüzünden milyarlarca dolarlık f-35 kazığı soktu, bugün eski kasa şahin gibi kalmış f-16'lar için bile yalvarıyoruz, sizin övündüğünüz şeye bak.

    keşke elimde olsa da size şöyle okkalı bir şamar yapıştırıp kendinize getirebilsem.