hesabın var mı? giriş yap

  • bu sabah itibariyle bana düşen 12000 dolar hesabıma yatmış.
    artık geleceğe daha umutlu bakıyorum. çok yaşa akp çok yaşa rte.

  • kuyumcuda bekleyen güvenlik görevlisi kadar kıymetli bir sorumluluğu vardır maddi olarak normal. çoğunda alarm var ama pipet sokup gizli gizli bir kaç fırt çekip kaçan bile olabilir. öyle kıymetli. öyle pahalı.

  • bölgeye, kente göre değişen bir kavram.kimi 2 süper film olur, kimi süper olmasa da 3 film olur.bunları bir başlık altında toplamak anılarımıza zarar verir.ayrıca show tv starlarından emanuelle ayrı justine ayrı değil mi?neyse mevzumuz bu değil elbette.çok saçma çünki.
    uzatmadan mevzuyu anlatıyim.biz ortaokuldayken bizim şehirde de var idi bu sinemadan.hem de şehrin göbeğinde.uzaktan uzaktan afişleri keserdik anca.bazen türk filmleri olurdu hasan değil basan alır, kartal pendik gittik geldik, bu kutu başka kutu gibi yaratıcılık sınırlarını zorlayan film isimleri.biz çok tartıştık bi gün arkadaşla ve arkadaşa: 'olum kentin göbeği, girerken çıkarken bi tanıdık görür, rezil oluruz!' dedim.kerhanacı da nerden öğrendiyse: 'olm ergenlik bu, anlayışla karşılarlar, bunlar bizim ihtiyacımız!' gibi, felsefik bi kalıba sokmaa çalışıyor kendini.bi gün cesaretimizi toplayıp gittik.girdik içeriye, on kişi var yok.bi amca vardı en arkada, kasketli, bi elinde tesbih, bi eli zikinde, töbe töbe..bi zikine, bi yüzüne baktık, başımızla hafif selamladık hörmeten.neyse ortalara oturduk.eski bi salon, oturaklar tahtadan, döşemeler ahşap.içeride kesif bi koku..ilk film soft, biz ilk filmde fena olduki tuvalete kaçtık.ikinci ve üçüncü film şiddet içeren sahneler vardı.neye uğradığımızı şaşırdık tabi.salondan gıcırtılar ve kemer sesleri ve düğmeli kot pantolonlardan düğme sesleri yükselmeye başladı.biz de işe giriştik utana sıkıla.ulen daha ne olduğunu anlamadan önümüzdeki bir genç delükanlı bize döndü ve:' 31 mi çekiyonuz leeen!çekin çekin!' dedi.ve önüne dönüp, söylemini eyleme döktü.şaşırdık tabi.ama ilginç filmler oluyordu.anlatırsam büyüsü kaçar mı,kaçmaz.bi tanesinde mesela, atv motorun üstünde samanlıkta..zihinlerimiz açıldı tabi..vay be ne düşünceler, fantaziler, dedik.neyse ne.bir rivayete göre bizim havasını teneffüs ettiğimiz salonda garip bi olay vuku bulmuş.arkadaşlar gitmişler bigün, birisini arkaya oturtmuşlar.gerekçesi ise: 'birader sen çok attırıyon, üstümüze başımıza gelmesin!'.çocuk kabul etmiş arkaya oturmuş.ama arkada başka şeyler olmuş tabi..çok amiyane oluyor farkındayım.ama mühim mesele.uzadı da.toparlarsak, arkaya oturtulan arkadaş, yani tanımlamamıza tıpatıp uyuyor, arkadaş olmanın, arkada olmanın hakkını, öndeki arkadaşının kafasına bir güzel vangogh sarısı, sarı mercedesi, ne bileyim balkız..değişiyor işler işte.ama yakın tarihte önemli bir şeysi var bu sinemaların.

  • bir fenerbahçeli olarak açılışına gittim, yerinde inceledim. gözlemlerimi sıralıyorum efendim ;

    - öncelikle stat cillop gibi. bok atan, kusur bulan komplekslidir.

    - ilk maç olmasından dolayı heralde, hiç bir güvenlik görevlisi ya da sorumlu giriş çıkışlar ve park yerleri hakkında bilgi sahibi değil.

    - stadın akustiği harika. 20 kişi bağırsa bile bütün stat inliyormuş gibi oluyor ancak kullanılan ses sistemi çok kötü.

    - playback yapan kenan doğulu çok itici.

    - başbakan'ı yuhalayan o galatasaraylı kardeşlerim ne güzel insanlardır, ne can insanlardır. maç içinde ilk defa taraftarla bir olabildim bu sayede.

    - yiyecek içecek çok büyük sıkıntı. içinde sadece kaşar olan sandviçe 10 lira ödedim ağlaya ağlaya. küçük sayılabilecek bir döner dürüm ise 16 lira. astronomik derece pahalı fiyatlar.

    - toki'nin başkanı sanırım, hayatımda gördüğüm en troll insan açık ara. yahu kitle başbakan diyince yuhalıyor. en az 11 kere başbakan dedi. onu geçtim, fenerbahçe'nin yapılan yeni salonundan bahsediyor. beni her ne kadar güldürdüyse de oradaki 30-40 bin kişi fena kıl oldu adama.

    - trafik sorunuyla karşılaşmadım. maçın bitiminden 5-6 dakika önce çıkıp, arabayla bostancıya tam 15-20 dakika civarında ulaştım.

    - böyle karlı havalarda falan korkunç üşür orada insanlar. bugün bile buz kestik.

    - cem yılmaz'ın reklamı kusturdu resmen. en son saydığımda 18. kez izliyordum.

    - galatasaray'ın şarkıları çok kötü. marşlardan bahsetmiyorum, stat hoparlöründen çalan şarkılar var ya. hah işte onlar. bir de türk telekom'un şarkısı var ki çok daha fena.

    benim yorumlamam bu kadar. hadi hayırlı işler.

  • surada yazilanlara bakiyorum da bu basliga yapanlar nasil yapmis, bize bi faydasi olur mu diye gelenlerin haline aciyorum. böyle bir derde düsmüs insana yapmayin, ayrilin, olmuyor biz yapamadik diyorsunuz. ayrilin nasil bir tavsiyedir? aldatilacaksiniz zaten, aldatin nasil bir tavsiyedir?

    sevmeyen adam böyle deli isine kalkisir mi? seviyor ki uzak mesafe iliskisi denen ömür törpüsüne bulasmis. ayni sehirde olunca cok asikken diyor musunuz; "ya biz bununla yapamayiz zaten, cok da asigim ama ayrilalim en iyisi"? ya da zannediyor musunuz ki aldatilmak sadece aldatilanla, yalnizca mesafeyle ilgili? aldatacak adam ayni sehirdeyken de yapiyor, firsatini bulunca da yapiyor. kendi karaktersizligi.

    belki hic uzak mesafe iliskisi yasamamis adam gelmis tavsiye veriyor, ayrilin gitsin diye. oldu cicim. demesi kadar kolaydi cünkü yapmasi. aldatin diyor, cok güzel bir seymis gibi.

    onun bunun dediklerine bakmayin, ölcün tartin kendinizi. yürümüyorsa belki gercekten bitmesi gerekiyordur, mesafeler yüzünden degil belki baska sebeplerden. yürüyorsa da ne mutlu size, mesafelerin bile araniza giremedigi bir insana asik olmussunuz; sabredin, sükredin.
    sabir iliskiye cok sey katar benim gözümde. sadece iliskiye degil, size de cok sey katar.

    bes yil ayri ülkelerden yürüttük biz iliskimizi. olmuyor degil, oluyor. evet zor, yanindan gecip giden ciftlere bakinca icin aciyor, telefon faturasi evden telekoma yol oluyor, bolca zamaniniz internette geciyor. ama sabrediyorsunuz, hepsi gecip gidiyor. sonu baslarken görünmese de o son geliyor, bir gün kavusuyorsunuz. bes yildir evliyiz, bir de her gün varligina sükrettigim bir tombik katildi aramiza. geriye dönüp baktigimda o uzun hasretlikleri degil, birlikte gecirdigimiz kisacik güzel zamanlari hatirliyorum simdi.

    istisnalar kaideyi bozmaz evet, ama sizin de o istisnalardan olamayacaginizi kim söylemis?

    2024 editi: bu yil 15. evlilik yildönümümüzü kutlayacagiz.
    tombigin kendinden 2 yas kücük bir kizkardesi oldu. kendisi de artik tombik degil, boyuma erismis bir delikanli :)

  • olayın devamı; hekimi polis zoruyla adliyeye almak isteyen savcı karşı yöneticiler ve diğer hekimler hep birlikte karşı çıkmışlar. adliyeye de toplu halde gitmişler. hepsine helal olsun.

    haddini bilmeyen bu şahsa hsk haddini bildirmelidir. hastaneler sizin at koşturacağınız yerler değildir savcı efendi!!!

    edit: uyarılar üzerine hsyk—>hsk

  • bendim bu ama siz böyle yazınca utandım. bundan sonra reklam tabelası gibi gezmek için gap yazılı sarı, abercrombie'den at kadar büyük geyikli pembe tişört alıcam.