hesabın var mı? giriş yap

  • bu eyleme engel olamıyorum ben. televizyonda ne olduğu mühim değil. o an japon televizyonu olsa kitlenirim.

    siparişimi veririm sonra bakkal amca siparişimi yerine getirmek için hareketlenir. o, büyük plastik kaşığıyla 100 gram fıstığımı koyarken ben ekrana kitlenirim. ki genelde televizyon, tezgahın tam karşısında tepede durduğu için boynumu geri geri giden şöför gibi yapıp öyle bakarım. bakkal isteğimi verdikten sonra ben televizyona bakarak parayı uzatırım, bakkal da parayı alırken bir yandan televizyona bakar. ikimizin de dünya umrunda değildir.. öyle televizyona bakarız. hatta bakkalda yancı bir üçüncü var ise bu eylem üç kişilik bir şenliğe dönüşür. bakkalın dışından gören üç tane adamın yukarıdaki bir noktaya mal mal baktığını görüp adımlarını hızlandırır. çünkü nöbet onundur. o da alışverişini yapana dek tvye kitlenecek ve bu ulvi görevi diğer arkadaşına devredecektir.

  • yeri bende ayridir. hayatimi borclu oldugum futbolcu. trafik kazasindan sonra 6 aylik komadaydim. tum ailem perisan haldeydi. bir turlu uyanmiyordum. ailem nasil
    bir galatasaray sevdalisi oldugumu bilirdi. bir gun mac varken televizyonu acmislar, ilk onbirler sayiliyorken umut bulut'da varmis. hemen kalkip kapatmisim televizyonu... kendisine tesekkur ediyorum...

  • *(bkz: aa bu benim lan)

    hatta bu durumu biraz abartmış da olabilirim. keza en geç 1 yıla üniversite bitiyor ve bahsi geçen konuda hala bir ilerleme yok*

    edit: ve üniversite de bitti. hala bir ilerleme yok*

    gelen mesajlar üzerine güncelleme editi: 2 yıldır çalışıyorum (hatta şu anda ilk yıllık iznimdeyim) ve hala bir ilerleme yok*

    çok beklenen final editi: https://www.youtube.com/watch?v=p4egdn90wye (edit: ölü link düzeltildi)

    beklenmedik after credits editi: bitti ya la*

    çok beklenen devam filminin kısa özeti edit: ilk filmin finalinden* 1 yıl bile geçmeden başka bir güzel hanımla bir birlikteliğe başladık. arasını çok anlatmayacağım burada ama şu anda 8 aylık evliliğimizde ikimiz de işimize gücümüze bakarken artık birbirimize yoldaşlık da yapıyoruz bu hayatta **

  • ilk üretildiği zamanlardan beri süregelen headstock kırılma sorunu vardır bu gitarın. çünkü mühendislik olarak hatalı tasarlanmış. gitar yapımından veya ağaç işlerinden doğal anlamayan çalgıcı kitlenin "orjinal isteriz abüüü" diretmesiyle ve bunun zamanla gibson'un da politikası olması nedeniyle 2019 yılında çıkan bir gibson les paul'a dikkat etmezseniz, hafif bir darbeyle sapı headstock'a giden yerden çat diye kırılır.

    stres altına girecek bir parçayı tahtadan yapıyorsanız ağacı damarlarına paralel kesip stresi damarlara dik açıyla vermeniz gerekir. bunu yapmazsanız yükü damarlara verirsiniz ve tahta damar hizalarından kolayca kırılır. çizdiğim görselde alttaki tahta koyu renkli olan damar yerlerinden kırılırken üstteki yükü taşır.

    gitarda teller sapı çekip yamultmak isterler, sapın buna dayanması gerekir. üst eşikten sonra gitar sapı genelde geriye doğru biraz açı yaptığı için (stratocaster gibi bazı gitarlarda açı yok) tam o kısımda teller damara dik değil paralele yakın kuvvet uygular. kemanlarda sap kısa ve kalın olduğu için bu sorun olmuyor ama mandolinde ve gitarda üst eşik kısmı ince olduğu için bu sorun olabiliyor. carvin ve prs 10-11 derece, jackson 13 derece, epiphone 14 derece açılı headstock kullanırken gibson 17 derece kullanıyor. çok fazla.

    dolayısıyla ağaç işçiliğinde scarf joint denilen tekniğin kullanılması gerekiyor açılı headstocklarda. mandolinde ve naylon telli gitarda bu ciddi bir sorun değil ama elektro gitarda yük daha fazla, dolayısıyla neredeyse mecburi. bunu yapmıyorsanız o zayıf noktayı güçlendirmek için sap ile headstock arasına sırt verdirmeniz gerekiyor. neck volute denir buna.

    düz hali.
    kırık
    neck volute

    gibson les paul'da açılı headstock olmasına rağmen hem scarf joint yok, hem de neck volute yok. 1961'e kadar üretilen les paul'lerde scarf joint'i akıl etmemişler (eski flamenko gitarlarda bile var) sonra gitarın üretimi duruyor zaten, tutmuyor pek.

    60'ların ortasında ünlenmeye başlayınca 68'de yeniden üretmeye karar veriyorlar. bir sene sonra firma norlin'e satılınca bir çok şey değişiyor üretimi ucuzlaştırmak uğruna. farklı denemeler de yapılıyor, sap maple oluyor falan ses karakteri değişiyor. headstock kırılması şikayeti hep devam ettiği için 70'lerde sapa neck volute ekleniyor (yanlış ekliyorlar gerçi) ama kötü kalitede gitarlar yaptıkları için iyi gitaristler 50-60'larda üretilen les paul'leri tercih ediyorlar. 90'ların ortasına kadar üretim kalitesi oldukça kötü gitmeye devam ediyor. nadiren iyi serilere denk geliniyor.

    90'lardan itibaren ise özümüze dönüyoruz diyip, değişikliklerin çoğunu giderip 50-60'lardaki hali gibi olan traditional modelleri üretmeye başlıyorlar.

    epiphone'da kırılmaz. butik les paul'lerde de kırılmaz, onlar zaten gibson'dan çok daha kaliteli üretiyorlar.

  • - hangisinden kullanayım abi? head&shoulders, clear men, pantene filan var
    + amk hepsinin içine doldurduğun ipek şampuan değil mi?

  • burak topal isimli arkadaşın yorumlarda konuyu özetlediği yobaz zırvası.

    hadi bunu da açıklayın yobazlar.

    "bir toma 5.650 litre su almakta.
    gezi olayları kapsamında sadece taksim'de 14 adet tomayı ben gördüm. bu ülkede 77 şehirde eylem yapıldı ve neredeyse hepsinde tomalı müdahale oldu. çok düz bir şekilde 200 adet toma eylemlerde müdahalede bulundu diyelim.
    200*5650= 1130000 litre su yapar.
    bu miktar neredeyse günlük tomalarımızın yapmış olduğu müdahalede harcanan su miktarıdır.
    bunu sadece 1 hafta devam ettirmek 7910000 litre suya tekabül eder.
    mininmum hesapla ülkemizdeki tomaların tükettiği su ile:

    tanesi 10 litre su alan kovalardan 791.000 kova su dökülebilir.
    internette o kadar ıcebucketchallenge videosu maalesef yok.

    ki bu müslüman dostlarımız maalesef suyun buharlaşıp yağmur olarak geri yağdığını da bilmiyorlar."

  • "gusül abdestini bilmeyenler bize hayvan sevgisini öğretemez" yazılı pankartın acı acı güldürdüğü halk.
    cehalet, cehalet, cehalet.

  • battaniyenin altina girmis elde nutella en sevilen dizi beklenirken elektrigin kesilmesi, karanlikta gozyaslariyla beraber kalakalmak. saka lan saka ayi gibi sacli sakalli adamim yemisim elektrigini de dizisini de.