hesabın var mı? giriş yap

  • oldu yav fil falan besleyelim evleri yıka yıka yürüsün madem. fil yani sonuçta bu, doğasında yürümek var niye önüne ev diktiyseniz artık.

    edit: tanım yapıldı
    tanım : bir hayvanın diğer bir hayvanı bir insanın evinde yemesi olayı

  • spiderman için "taktiksizdir bodoslama dalar" diyenler olmuş, yazıktır günahtır. spiderman de en az batman kadar taktisyendir. hatta rakibini ürkütmez korkutmaz, planını yapar ceylanı ürkütmeden avlar. batman ise korku saçmaya çalışır.

    spidermanin empati gücü vardır. rakibini konuşarak ikna etmeye çalışır. pek çok can düşmanını konuşarak ikna etmiştir. batman de ise empati sıfırdır, zerre duygulardan anlamaz. yardımcısı robin'i bile çileden çıkartmıştır.

    batman "dünyanın en iyi detektifi benim" diyecek kadar kaba biri iken, spiderman "ben sizin komşunuzum" diyecek kadar alçakgönüllüdür.

    batman, esasında ait olduğu üst sınıfı korur. bütün çabaları fakirlerin isyan etmemesi içindir. joker, herhangi bir alt sınıf birisidir. penguen, uzun yıllar boyunca uğraşarak siyasi güç elde etmiş fakir çocuğudur. harvey ikiyüz, hukuk ve adalet sağlamaya çalışırken hukuksuzluğun ve adaletsizliğin kaynağının zengin sınıf olduğunu fark ederek delirmiştir. victor zsasz, üstün nişancılık yetenekleri sayesinde zengin sınıfın sistemini tehdit edebilen bir alt sınıf üyesidir.

    spiderman'in rakipleri ise, siyasi sistemi kontrol eden çok uluslu holdinglerin birbirleriyle ve halka karşı savaşırken ürettiği kişilerdir. doktor oktopus, zengin holdinge çalışırken kaza geçirmiştir. goblinler zaten zengin bebesidir. kum-adam, bir deney esnasında o hale gelmiştir. kingpin, şehrin en büyük mafyasıdır, kodamandır ensesi kalındır. hem rakibi hem sevgilisi olan gwen stacy zengin bebesidir. mary jane bir çok hikayede ünlü bir oyuncu olarak ifade edilir (tamam rakibi değil ama işin özünü anlatabildim sanırım).

    yani batman, sistemi halktan korurken; spiderman, halkı sistemden korur.

    batman bk yesin. özellikle nolan'ın filmleri, ikinci bush'un politikalarını destekleyici şekilde hazırlanmıştır.

  • san francisco’da dilensen 2000 dolardan fazla kazanır ancak sürünürsün. north dakota’da 2000 dolara geçinirsin. nasıl ki romanya piteşti’de kazanacağın 2000 euro ile londra’da kazanacağın 2000 euro aynı değilse, abd’de de bir şehirde yaşam bir diğerinden 4 kat pahalı olabiliyor.

    bu aralar ev almayı düşünüyoruz. san francisco’dan ayrılmak istemiyoruz, ama şöyle ufacık, hemen taşınılabilir evler 1 milyon dolardan başlıyor. 200 bin dolar peşin verip sonra vergisi, sigortası, mortgage ödemesi derken 30 yıllığına ayda 5500 dolar borç altına girmek tek çözüm. diğer seçenek ise iki saat uzakta sierra nevada dağlarının eteklerinde orman ve göl manzaralı, havuzlu, geniş arazili bir eve taşınmak. 500-600 bin dolar aralığında bir fiyata malikane alabiliyorsunuz. tabi burada başka şeyler devreye giriyor. çocuğunu taşrada mı büyütmek istersin, san francisco’da mı? sokağa çıktığında dünya vatandaşlarını mı görmek istersin, sadece beyaz amerikalıları mı? kafana estiğinde operaya, baleye, tiyatroya gidebilmek mi istersin, sinema, avm, olive garden üçlüsüyle sınırlı kalmak mı?

    biz taşrada üst sınıf yaşamı sürmektense san francisco’da orta sınıf olmayı tercih ettik. başkası diğerini seçecektir. abd’de 2000 dolar vs avrupa’da 2000 euro tartışmasına dönersek, rahatlıkla söyleyebilirim ki avrupa’da 2000 euro’ya geçinebileceğiniz yerler abd’de 2000 dolara geçinebileceğiniz yerlere beş basarlar.

    diğer yandan, abd’de aynı seviyedeki bir metropolde aynı seviyedeki bir işte avrupa’da kazanacağınızdan daha fazla kazanmanız da neredeyse garantidir. bu durumda daha doğru bir karşılaştırma, berlin’de 2000 euro mu, new york city’de 4000 dolar mı olacaktır.

  • hobimdir. 1.geleneksel ilişkinin bittiğini anlamama şenlikleri kapsamında, hislerim kuvvetli olsa da aklım inatla bastırır; salağa yatar. reddeder çünkü. o yüzden, muhakkak karşılıklı oturup "olmuyor; bitti" diye konuşmamız ve kapanışı yapmamız lazım. sonrası depresyon ve istiklal marşı.

  • dövmelerin sansürlenmesinin değiştirebileceği hiçbirşey yoktur. televizyonda görmeyen sokakta da görecektir dövmeli insanı. sigara için de aynı şey geçerli.

    sigara sansürlenirken, dövme sansürlendirilmek istenirken neden kimse silahlar sansürlensin demiyor?

    silah; sigaradan ve dövmeden daha öldürücü ve kötü örnek değil mi?

  • bi keresinde,3-4 yaslarindayken,mutfaga girmistim ve omrumde ilk defa kadayıfla karsılasmıstım:annem kadayıf yapmıstı ve ben de kadayıfı babam zannettim cunku babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdügünü sonrada yemek yaptıgını dusunmustum,babamın pistikten sonra kıllarının o hale geldigini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup aglamıstım,annemin cok kızdıgını hatırlıyorum.

  • ilk defa david bach tarafından kullanılan ifade. tasarruf yaparak biriktirmekten bahseder. yani gelirinizi artırmasanız da küçük giderlerinizi kısarak veya tamamen ortadan kaldırarak birikim yapılabileceğinizi söyler. latte faktörünü kullanarak birikim yapmak için harcamalarınızı mutlaka takip etmeniz gerekiyor. bu şekilde neye, ne sıklıkta, ne kadar harcadığınızı görüp ona göre bir harita çizersiniz kendinize. bu harcama kalemi latte olur, sigara olur, kuruyemiş olur... küçük, sürekli para harcadığınız ama satın almadığınızda hayatınızda büyük değişiklik yaratmayacak şeyler.

    dikkat edilmesi gereken şey şu; bu parayı o küçük şeye harcamadığınız gibi hiçbir şey için de kullanmayacaksınız. miktar direkt olarak vadeli bir birikim hesabına gitmeli. sigarayı bıraktım, 400 tl cepte demeyeceksiniz, hala sigara alır gibi o parayı vadeli bir hesaba yatırıp unutacaksınız.

  • bunu söyleyen kabe meydanı genişletme güzelleştirme projesini üstlenen bin ladin grup adlı inşaat firması. kaza göz göre göre geliyorum demiş 500 tonluk dengeleme ağırlıklarını koymayı ihmal etmiş bu gerizekalılar. tabi takdir-i ilahı koyduklarım, zaten bu işlerin fıtratında da bu var. sizin bu fıtratlarınız olduğu sürece 10 sene sonra aklı başında olan hiç kimse islamda kalmayacak.

    edit: imla

  • beni şaşırtmamış, ve şaşırtmadığı için gelecek adına korkutmuştur.

    kimse kusura bakmasın hayatta bi halt olamamış daha sakalı bıyığı terlememiş, eline silahı verilmiş, her yaptığı yanlışta sırtını sıvazlanan gençlerin olduğu bi kurum artık emniyet.

    geçen piknikte bi tanesi de ailesiyle gelmiş. belli genç, kara kuru, aptal bişey. silahı takmış beline. t-shirt ten görünsün diye takla atıyo. karşı masada kızların olduğu bi grup var. bi ara seslenecektim kızlara, gördük diye bağırsınlar da bu salak kendini vurmasın yanlışlıkla diye. ya dedim biz başımıza bişey gelince polis diye aslında bunu mu çağırıyoruz? bi karete figürleri falan yapıyo. bak mahalle arası kurslarda bile sarı kuşak vermezler o kadar berbat. o kadar saçma, anlamsız, gereksiz. baştan ayağa cehalet bi genç.

    sivilde değil eline silah, ağaç dalı vermeyeceğimiz bi çok genç işsize emanet edildik. mini mini seçim yatırımlarımız canımızı ve malımızı koruyor, bu da beni korkutuyor.

    son bir şey daha berkin elvan hala uyuyor.