hesabın var mı? giriş yap

  • ülkedeki en üst seviye, en elit, en donanımlı isimleri hatırlamaya çalışın. misal, benim aklıma ilber ortaylı geliyor. ya da ikna edip isviçre'den getirip gazi yaşargil'i urfa'dan aday yaptığınızı düşünün. ya da deyin ki yöre halkı bağnazdır, islamcı olmadıkça oy vermez. gidin getirin ekmeleddin hoca'yı. sizce urfa'dan seçilme şansları var mı?

    ama koy oraya bir aşiret reisini ya da yakınını; en azından şansını zorlamış olursun. bu ülkede liyakata niteliğe değil adayın "bizden" olup olmadığına bakılır. chp bunu geç de olsa öğrendi. millet de bunu eleştiriyor, sanki urfa halkı çok kaliteli adaylar olsun istiyordu da..ulan ibrahim tatlıses'in bir takla atmadığı kaldı adaylık için. akape onu aday gösterse muhtemelen türkiye rekoru kıracaktı, enayi islamcıları kerizlemesiyle meşhur fadıl akgündüz siirt'ten milletvekili seçildi. daha ne olsun?

    edit: düzeltme

  • ingiliz yetkililerin "çok uzağa gitmeye gerek yok bakın 2015 yılının başlarında türkiye'de de bir teyze hastaneye sıçmıştı. sıçmak insanın fıtratında var." diye açıklama yapacağı olay. yola gelin, batı bizden örnek almaya başladı. medeniyet anadolu'dan doğuyor.

  • hogwarts'a çağrılsaydım eğer (ki hala umudum var, okumanın yaşı yoktur) girmeyi en çok isteyeceğim bina olurdu. ne hangi sınıf olursa olsun birbirleriyle liseli gibi çekişen gryffindor ve slytherin ikilisi ne de hiç etliye sütlüye bulaşmayan hufflepuff... safkan takıntısı yapmadan, gereksiz ve anlamsız cesaret gösterilerine de girmeden efendi gibi büyülerimi, iksirlerimi öğrenir mezun olurdum. hem ismin zeka ile özdeşleşiyor yahu buraya kabul edilince, daha ne olsun? j.k. rowling'e de bu binanın hakkını doğru düzgün veremediği için teessüflerimi bildiriyorum ayrıca.

  • 6 mart 2005 malatyaspor fenerbahce maci...
    ilk yarı golsuz bitmiş.
    uzun süredir deplasman galibiyeti alamamanın baskısı üzerine kilidi açılamayan malatya savunmasının yaydığı bunaltı...
    luciano devre arası oyundan alınmış.
    duşunu almış, takım elbisesini giymiş.
    gelmiş yedek kulubesine oturmuş.
    ama oturamıyor..
    sicim gibi yağan yağmurun altında durmuş.
    ıslanan yüzünde 79. dakikada anelka'nın attığı golun ve 1-0'ın sakat duruşunun verdiği mutlu telaş...

    yedek kulubesinin önünde, yağmurun altında, takım elbisesiyle hoplayıp zıplayan futbolcu.
    fabio luciano...
    en az benim kadar fenerli...

    onu hep ekrandaki bu acayip görüntüsüyle,
    ve başka güzel,
    gördükçe,
    "sahada da benim gibi hisseden biri var ya yeter bu bize" diye düşünmemizi sağlayan halleri ile
    hatırlayacağım.
    ismini sıkı tutacağım ve hiç unutmayacağım.

    yolu açık, yüzü hep mutlu, başı hep dik olsun..
    çok hata yapmış, çok goller yedirmiş diyorlar... canı sağ olsun...
    bu toprağın ekmeğini yedi, suyunu içti.. helal olsun...
    gittiği yerlerde seveni çok, alkışlayanı bol olsun..

    edit: fenerbahce spor kulubu resmi internet sitesi, luciano'nun 1 yıl daha takımda kalacağını duyurdu.
    oysa sezon ortasında luciano'nun bonservisini elinde bulunduran corintians kulubu başkanı, fenerbahce ile yapılan kiralama anlaşmasının yenilenmeyeceğini, bu sezon sonunda luciano'yu takıma geri alacağını söylemişti.
    gene de kalsın bu entry.

  • acı bir toplum gerçeği. bende silinmez izler bırkamış bu okul müdürü türü, pazartesi ve cuma günü yaptığı konuşmalarda düzeni sağlamak ve kendini dinletmek için ısrarla iklim koşullarına vurgu yapar. kış mı?

    - arkadaşım bak sıraya girin, düzgün durun artık!!!! kımıl kımıl kımıldanma be!!! (işte tam burada müdür böyle sanki bizi kıskandırır gibi konuşacak) ben dururum burada. benim yerim iyi... siz de soğukta öyle dikelirsiniz. benim yerim güzel, siz de soğukta bekleyin... benim için proplem (okul müdürlerinin "eğemenlik" sözcüğüyle birlikte yanlış söylemeye meyilli olduğu bir sözcük) yok. beklerim ben. siz de soğukta dikelin...

    ya da çok mu sıcak?

    - susun artık evladım be! susun! hizana bak! bak hizana! hizana bak! (başlıyoruz) bu sıcakta bekletirim sizi. gidemezseniz evinize. benim yerim güzel, rahatım ben. bana gölge... olan size olur. pişerseniz bu sıcakta. oğlum hizana gir artık be saygısız adam!

    bir gün x-men'e türk bir karakter dahil olursa bu olsun istiyorum. "magneto bak o sıcakta öyle kalırsın... ben iyiyim serin yerdeyim magneto. senin için kötü olur... öyle dikelirsin orda". bence bu müdür türünün asıl gücü soğuğa ya da sıcağa vurgu yaptığında o iklim koşulunu ekstradan hissetmeniz. "donduk lan yeter" söylentileri bu noktada zirveye çıkar zaten. rahatsız edici bir başka mesele de şu: müdürün kendi yeri de o kadar rahat değildir aslında. o da nihayetinde yüksekçe bir yerden, okulun girişlerinden birinin tepesinden hitap ediyor bize. sanki tahtta oturuyor. "benim yerim güzel, bana göre hava hoş". e sen de ayaktasın, sana da 38 derece. ne bu tavırlar müdür?

  • sonunda, faturasını kesen esnafı ayrı tutarak söylüyorum, vergiden kaçmak için türlü dansözlükler yapıp zarar gösteren esnaf gerekirse batacak ama o borcu ödeyecek.
    lafa gelince memura maaşını vergilerimizle ödüyoruz demeyi, ahkam kesmeyi biliyorlar.

  • ''belki de şimdi gökte 3 elmacı (steve jobs, newton ve adem) oturmuş, hangi elmanın insan hayatını ne kadar değiştirdiğini konuşuyorlardır.''