ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
the queen's gambit
-
şu an 2. bölümünü izlediğim dizi. aman allah'ım!
başroldeki merve boluğur'un satranç turnuvasındaki o halleri... turnuvalara katılanlar iyi bilirler ki bu satranç zıkkımı kazandıkça zehirler insanı. tam bir ego yükselticidir. kaybedince de hele hele ezilerek kaybedince de tam bir gurur kırıcı.
gözümü ekrandan alamıyorum oyun sahnelerinde.
ilerleyen bölümlerde keyiften öleceğim herhâlde. atmosferi çok güzel dizinin ve görüyoruz ki rakibi küçümseme mevzuları hep varmış!
katıldığım bir öğretmenler arası satranç turnuvasında ilk rakibim gelmemiş, ikinci rakibim de öylesine gelmişti.
üçüncüsü beden eğitimi öğretmeni idi ve vallahi turnuvadaki tek hâtundu o da. yanında da erkek arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim bir zibidi. oyun başladı, baktım hocamız o kadar basite alınacak gibi değil dikkat kesildim oyuna. derken tek bir hatasıyla oyunu kaybetme yoluna girdi.
zibidi başladı, " hocam bu maç berabere bitsin yenisine başlayın " falan demeye. ben maalesef falan dedikçe bu oyuna müdahale etmeye başladı ve ağzından şu sözler döküldü:
" hayatım atı çapraz sür, atın gidecek " *
lan bir kahkaha atmaya başladım az kalsın diskalifiye edilecektim.
o ana kadar erkekine ses çıkarmayan hocamız da " ya saçmalama ozan çık dışarıda bekle beni allah'ını seversen " falan diye isyan etti.
çocukluğumdan beri yüzlerce belki de binlerce karşılaşmaya çıkmış; rakibin atını, filini, kalesini, vezirini vs. oyun dışına itmişimdir, o vakit ilk defa bir satranç karşılaşmasında rakibin eşeğini saf dışı bırakmıştım.
bu da böyle bir anımdır.
1988 yılındaki orta-3 eğitim seviyesi
-
nostalji güzellemesi sevmiyorum ancak şu kısmı vurgulamak istiyorum; o zamanlarda hatta 90'larda da orta halli anadolu lisesinde okuyan bir öğrencinin geleceğe dair umudu vardı. eğer çalışır ise başarılı olabileceğini istediği mesleği yapabileceğini biliyordu. temel motivasyon da buradan kaynaklanıyordu aslında.
şimdi orta okulundan üniversiteye kadar bakın kimsenin bir umudu yok. en iyi liseyi en iyi üniversiteleri okusan ne olacak ki? sen 5000 tl maaş için kıvranırken, o parayı 15 saniyede burnuna pudra şekeri olarak çekenler var.
bu ülkenin şuanda en yoksul ve yoksun kesimi eğitimli kesim sanıyorum. eğitime yapılan yatırımın(elbette başkaca çok artıları olmakla birlikte) ekonomik anlamda neredeyse hiç karşılığı yok. yani mesele o yıllarda iyi eğitim vardı bu yıllardaki eğitim kötü değil sadece. bu çocukların güzel bir geleceğe inanmalarını sağlayamadıktan sonra vereceğiniz eğitimin içeriğinin pek bir önemi yok maalesef.
sosyal medya
-
bünyesinde yapılmaması gereken 3 şey: aşk yaşamak, vatan kurtarmak, din/inanç anlatmak.
yüzyüze iken beceremediğimiz şeyleri bu mecraya taşıyınca hepten elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. şahdık, şahbaz oluyoruz.
prospect theory
-
1970'li yıllarda iki psikolog tarafından (daniel kahneman ve amos tversky) ortaya atılan ve türkçeye ümit teorisi veya beklenti teorisi olarak çevrilen teori. teorini çıkıç noktası insanların beklenen faydayı maksimize edememeleri gözlemine dayanmıştır. günümüzde ağırlıklı olarak finans çalışmalarında kullanılır.
dolar artarken işyerlerinin son durumu
-
sektör: lojistik
türkiye’nin en büyük süpermarket zincirinin lojistik desteğini veriyoruz. yakıtlara henüz yansımasa da yakın zamanda lojistik faaliyetlerinin nicel olarak azalacağını biliyoruz. hali hazırda müşterimiz mağazalarından işçi çıkarmak ve depo sayısını azaltmak suretiyle tasarrufa gitmeye başladı.
bütün tc kimlik no'larının çift sayı olması
-
sebebi, bu şekilde ikiye bölünebilmesidir. batı'nın oyunudur. bizi bölmek istiyorlar...
yıllar sonra başa gelen editi: avrupa'da bir akrabamız, türkiye'den etnik sebeplerle (kürt) avrupa'ya sığınma talebinde bulunan bir adamcağızla karşılaşıyor. adam, "abi biz, türkiye'de ikinci sınıf vatandaşız, kimliğimizde öyle yazıyor." deyince, akrabamız "nasıl yani? o kadar da belli etmemişlerdir" diyor. adam da, "çıkar kimliğini bak göstereyim" diyerek el büyütüyor. neyse kimlikler çıkıyor. adam, kürtlere hep sonu çift sayıyla biten kimlik verdiklerini, diğer herkesin tc. kimlik no'sunun tek sayıyla bittiğini zannediyormuş. hayat işte...
not: kürtlere yapılanlar ortada. mevzumuz olayları tahfif etmek değildir... adamcağızın durumu trajikomik.
hayattaki küçük mutluluklar
-
sabahları, burnunuzun dibine kadar sokulduktan sonra gözlerinizin içine bakarak "baba uyandık mı? " diye soran üç buçuk yaşında sarı kafalı bir oğlan çocuğu.
ardından "henüz uyanmadık oğlum" deyip, yarım saat daha sarılarak uyumak; hayattaki küçük mutlulukların en değerli bonusu.
ben yandım bari siz yanmayın tavsiyeleri
-
cok iyi olmayin kirilirsiniz.
cok comert olmayin batarsiniz kimse sizi dusunmez.
cok duyarli olmayin kullanilirsiniz.
cok acik sozlu olmayin yalniz kalirsiniz
cok durust davranmayin aldatilirsiniz.
cok gulmeyin ciddiye alinmazsiniz.
buyukler size bir sey diyorsa ilerde mutlaka o olacaktir. aklinizin bir kosesine koyun.
simdi yakmadan kendinizi usulca yasamaya bakin.
türk lirası aşırı değersiz bir noktada
-
merkez bankası başkanı uysal'ın az önce yaptığı ''döviz kurlarıyla ilgili hedefimiz yok, türk lirası aşırı değersiz bir noktada.'' açıklaması. yani dolar yükselmiyor tl eriyor demiş. link
(bkz: tebrikler kovuldunuz)