hesabın var mı? giriş yap

  • 6. yüzyılda inşaa edildiği vakit en büyük kilise olan yapı. kubbesi o kadar geniştir ki, birkaç kere çökmüştür. ayasofya’nın kendisi ise 3 kere inşa edilmiştir. antik dönemden kalan en iyi kalan büyük yapılardan biridir( inşaası 537 yılında bitmiştir).

    1453’te camiye dönüştürüldüğünde, kuşkusuzki tarihin en güzel camilerinden biri olmuştur. zaten bunu osmanlı mimarisindeki etkisinden de anlayabilirsiniz. klasik osmanlı mimarisinin temelinde ayasofya vardır: küçük kubbelerin büyük devasa bir kubbeyi desteklediği camiler.

    camiye dönüştürüldüğünde içindeki mozaiklere dokunulmamıştır bile. mozaiklerin üstü 18.inci yüzyıldan sonra kapatılmıştır.

    ayasofya herhangi bir dine ait olmak için fazla güzel bir yapı. istanbul, “city of world’s desire” olarak bilinir. ayasofya da istanbul’un kalbidir. ayasofya’nın müzeye çevrilmesi olabilecek en doğru karardı. böylece sembolik gücü bu kadar yüksek olan bir yapı sadece müslümanların veya ortodoksların mirası değil bütün insanlığın mirası haline geldi.

    ama ben bunları neden anlatıyorum ki ? tarihin, sanatın bir değeri mi kaldı ki ? ahh...

  • misal, 10-15 yıl önce öyle olsaydı ben üniversite okuyamayacaktım.
    çünkü maddi imkanım yoktu.
    kredi mi?.. üç kuruş öğrenim kredisi bile vermemişlerdi o zaman.

    sonuçta, üniversitede okuyamayacaktım.
    şu anda yaptığım mesleği yapamayacaktım.
    tanıdığım benim gibi onlarca arkadaşım gibi...
    çok muhtemeldir ki, çocuğuma da üniversitede okuma şansını, yani parayı sağlayamayacaktım.
    işçi çocuğuydum.
    işçi olarak kalacaktım.
    çocuğum da öyle kalacaktı..

    ama aldığım her nefes için vergi ödemeye devam edecektim.
    peki her bir boku devletten parayla satın alabileceksem, ben neden bu kadar çok vergi ödüyorum anasını satayım? bir tek polisin copu mu bedava kamu hizmeti olacak bu ülkede?

  • kanunun ne açık ceza evine geçişine izin verdiği, ne de izinli olarak dışarı salınmasına izin verdiği bir pisliğin ifadesidir.

    13 sene önce çocuk öldürmüş birinin açık ceza evinde ne işi var allahaşkına bilen bir hukukçu kardeşimiz şu hukukçu kardeşine açıklasın mevzuyu. cinayet lan bu cinayet. nasıl oluyor da daha senesi dolmadan adamı açık ceza evine koyuyorsun? anlamadığım esas nokta 2018 yılında yakaladığın adamı tutuklayıp yargılamaya başladın, hangi ara işlediği onca suçla ilgili açılan davalar kesinleşti de bu adamın tutukluluk durumu sona erip mahkum statüsünü kazandı, sonra da açık ceza evine geçiş hakkına sahip oldu?

    bu adamın dışarıda olması nedeniyle kimler hakkında soruşturma açıldı öğrenmek istiyorum.

    ordu valisi katilin yakalanması sebebiyle hafifleyen acısının yüzünde yarattığı tebessümü bir kenara koyabilirse bir zahmet şu işle de ilgilense...

  • - çekirdeklerin kavrulma tarihi yerine "best before" yazan paketlerdeki kahvelerden uzak durunuz. kahveniz en fazla 1 ay önce kavrulmuş olmalıdır. (ideal olarak 7-20 gün aralığı verilmektedir.) ancak 'best before' sizin bu süreyi öğrenmenizi engeller. kuvvetle muhtemel olarak aylar önce kavrulmuştur.

    - taze çekilmiş kahve ideal bir sıcaklıkta demlenmelidir. bu nedenle kahve makinesi + değirmen alacaksanız ve kısıtlı bir bütçeniz varsa, esas olarak değirmene para verin. iyi bir değirmen vasat bir kahve makinesiyle alacağınız sonuç, vasat bir değirmen iyi bir kahve makinesinden daha iyidir.

    - kahvenizi hep içeceğiniz kadar çekin, kalan çekirdekleri ağzını sıkıca kapatıp buzdolabında saklarsanız daha uzun süre taze kalacaklardır.

    - değirmen alacakların blendır tipli, bıçaklılardan uzak durması tavsiye edilir. bunlar kahveyi parçaladıkları için tadını tam olarak almanızı engellerler. değirmen tiplilerde (bkz: baratza) fiyat/performansta oldukça iyidir.

    - kahveniz ölçüsünde konulduğu halde, acı veya çok zayıf geliyorsa, kahve veya su miktarıyla oynamadan, öğütme ayarlarınızı gözden geçirin. eğer kahveniz acıysa bir derece daha kaba çekin, eğer suluysa bir derece daha ince çekin. böyle böyle deneyerek, o çekirdek için ideal öğütme ayarını yakalayabilirsiniz.

    - kahveyi demleme sıcaklığı 93 derecedir. alacağınız makinenin bu değere ne kadar yakınsadığını öğrenmeye çalışıp buna göre alın. ev tipinde, (bkz: moccamaster) üzerine tanımam.

    - çok kaba kaçacak ama kahve çekirdekleri şöyle özetlenebilir:

    + kolombiya: çikolatamsı tadı vardır. dark roast'da çok iyi sonuç verir. aromatiktir ve orta asitliği vardır. (içtiğim en iyi kahve, kolombiya'ydı, hastasıyız)
    + endonezya: kahveleri çok ama çok lezizdir ve genellikle dark roast'tur. baharatlıdır ve asitliği yüksektir. (hatta en yüksek bu diye biliyorum) mide hassasiyeti olanlar uzak durmalı..
    + etiyopya: kahve gurmeleri genelde en çok etiyopya çekirdeklerini beğeniyor. haklılık payları da var. medium roast etiyopya çekirdekleri gerçekten çok aromatik, yumuşak içimli ve düşük asitliği nedeniyle mide dostu. çok kahve içmekten şikayetçiyseniz, en azından etiyopya ile yolunuza devam edebilirsiniz.
    + kenya: topraksı ve sert kahve... ancak genelde endonezya çekirdekleri kadar aromatik, baharatlı bir tadı yok. daha fazla toprak tadı var. sigaraya iyi arkadaş oluyor bu yüzden ama asitliği yüksek. genelde piyasada dark roast bulunuyor..

    edit: tokmakcinintokmagi'nin uyarısıyla kahve için ideal su sıcaklığını revize ettim.

  • bir insana çirkin demenin mantığı nedir? kadına demiyorum bak, insana diyorum. güzel bulmayabilirsin, çekici bulmayabilirsin ama "sen çirkinsin" i doğrudan veya dolaylı olarak söylediğinizde ne geçecek elinize cidden merak ediyorum.

    16-17 yaşlarındaydım mesela ben. gittiğim dersanenin karşısındaki ayakkabıcıda bir çocuk çalışıyordu. yemyeşil gözleri vardı, acayip beğeniyordum. şansıma bir ortak arkadaşımız aracılığıyla tanıştırıldık, bir gün kafede oturup sohbet ettik. ayrılırken "seni bir daha görecek miyim" falan dedi bana. oh çektim içimden demek ki beğendi beni diye. sonra günlerce aradım, telefonu açmadı, ortak arkadaşımıza da "yakından o kadar güzel değil ya" demiş.

    günlerce ağladım lan. şiştim ağlamaktan ben çirkinim diye. bak bir kadın ancak ergenlik dönemindeyse bu kadar ağlayabilir çirkinim diye, çünkü elinde olan tek şey dış görünüşündür o yaşlarda. bana sorarsan, bir erkek "çirkinsin yeaaaa" tepkisi veriyorsa ama ergenlik dönemini çoktan geride bıraktıysa, orada büyük bir sorun vardır, kimse kusura bakmasın.

    herkes birilerinin dünya güzeli şu hayatta. sen kimsin de birinin karşısına geçip "çirkinsin" i ima edeceksin?

  • bim'in internet sitesinde yazana göre ibrahim halit çizmeci adlı vatandaş. bir yerden de giriş yapmak lazım tabii yatırımcı olarak ama ileride bir toplantı oldu mu adamı yerin dibine sokuverirler valla.

    - bence şirketin politikasında değişmesi gereken şeyler var.
    + ibrahimcim şimdi boş ver politikayı da çayları tazelesen diyorum.
    - ayıp oluyor ama mustafa bey yine konuyu 10 tl. ye getireceksiniz değil mi?
    + abi valla o kadar sempatiksin ki, payını verip yollamıyorum hususi, toplantılara neşe getiriyorsun allahıma.

    http://www.bim.com.tr/…skileri/ortaklik-yapisi.html

  • tüm ısrarlara, baskılara, dayatmalara rağmen banyo yapmayı reddedip koğuşu tek başına ahır gibi kokutan "arkadaş"ı elbirliğiyle soyup, kafasından aşağı sıvı sabun döktükten sonra araba yıkar gibi hortum ve fırçayla yıkamak.

    yaz sıcağında iyi gelmiş olacak ki, bi on gün sonra gelip "beni tekrar öyle yıkasanıza" demişti ayının evladı.

  • elbistan mitingi'nin sonunda akp'nin yılmaz savunucusu bir şahsın kendisine böğürerek bağırması sonucu meral akşener'in megri megri'den tutup, oslo'ya kadar döşediği ve de aynı şahsı doğduğuna pişman ettiği an. allah'tan uyardı da adamı linç etmediler orada.

    edit: bulanlardan allah razı olsun...

    akşener'in çıldırması

    edit 2: başka bir açıdan video. siradan cinko karbon pil'e teşekkürler.

    adamın aşağı indirilmesi

    ayrıca mitingte bulunan @agospas24 arkadaşımız da bana yazdı detaylar aşağıda, teşekkürler.

    --- spoiler ---

    olay şöyle oldu, sayın akşener " bu arada üzücü bir şehit haberi aldım. elbistan'dan şehidimiz varmış. allah rahmet eylesin" dedi. sonra bi adam çıktı birden yüksek bir alana - ki bu alan kameraların konulduğu yer - " saray meselesini çözeceğine terör sorununu çöz sen diye bağırdı. tam önümdeydi zaten. akşener buna cevap verirken yaklaşık 1 dakika dövdüler adamı ajdjdjsjsjhaah. akşener göz ucuyla adama baktı ki adam güzel dayak yiyor. konuşmaya devam etti. sonra akşener de bizim gibi rahatlayınca " bir şey yapmayın tamam " dedi. adam hastanelik oldu, ölümden aldı resmen adamı.
    --- spoiler ---