hesabın var mı? giriş yap

  • ara ara oluyor bu. hayali bir sesin bana yönelttiği sorulara karşılık veriyorum. kendimle ilgili bazı yanlış bilinen şeylere açıklık getirmeye çalışıyorum. kendimle ilgili merak ettiğim bazı gerçekleri, kendimi de incitmeden yanıtlamaya çalışıyorum. yanıtlamaktan kaçındığım, bazı hassas kitleleri kıracağını düşündüğüm sorulardan espriler yaparak kaçıyorum. karşılıklı gülüyoruz. röportajın sonunda teşekkür ediyorum. havlumu alıp çıkıyorum. ayna karşısında saç kuruturken verdiğim yanıtlardan bazılarını beğenmiyorum. şöyle ya da böyle diyebilirdim, daha şık olurdu diyorum. ama yine de güzel bir röportaj oldu diyerek banyoyu terk ediyorum.

  • reis sarayda kahvaltı yapmaktadır, först leydimiz ise esra erol izlemektedir, reis ise ntv spor'da mehmet demirkol'u izlemek ister. hanımı kıramaz, bir şey demez, sonra sülo'yu çağırır der ki "şu evlilik programlarını kaldırın"

    olay bundan ibarettir.

  • tam bir tombiktir. dünyadaki uçamayan tek papağan türü olduğu gibi dünyanın en tombik papağanı da kendisi olur. nesilleri tükenmek üzere olsa da son yıllarda gönüllülerin ve devlet destekli programların sayesinde bol bol üremektedir.

    discovery channel belgeseli

    2015'de 138 adet olan popülasyonu 2019'da 213'e ulaşmıştır. günümüzde ölen yaşlı kakapolar nedeniyle nüfusları 201'e düşse de üreme yaş grubunda bulunan 57 dişi gelecek için umut olmaktadır. nisan 2022 itibarıyla bu 57 dişinin 46 tanesi toplamda 139 yumurta yumurtlamıştır. görsel

    stephen fry ve mark carwardine'ın kakapo ile görüldüğü eğlenceli görüntüler: video

    bu tombik kuşlar hakkında bazı bilgiler:

    kakapolar, yeni zelanda adalarına özgü bir kuş türüdür. latince isimleri strigops habroptilus'tur. benzersiz görünüşlerine uygun bir şekilde anlamı "baykuş yüzlü yumuşak tüy"dür. baykuş papağanı olarak da anılırlar.

    kakapolar gececi bir papağan türüdür. bu nedenle bir diğer takma adları "gece papağanı"dır.

    1.5 ila 4 kilo arasındaki ortalama ağırlıklarıyla dünyadaki açık ara en ağır papağan türüdür.

    tohum, kabuklu yemişler, meyveler ve çiçeklerle beslenirler ancak en sevdikleri yiyecek, büyümeleri için gerekli bir besin olan, yüksek konsantrasyonlarda d vitamini içeren rimu meyvesidir. görsel

    *bu twitter hesabından sayısız videosuna ulaşabilirsiniz.

    kakapolar uçamaz, bu da onları dünyanın en büyük uçamayan kuş türlerinden biri yapar. zayıf kanatlarını telafi etmek için kakapoların, hızlı hareket etmelerini ve ağaçlara tırmanmalarını sağlayan güçlü bacakları vardır. tırmandıkları ağaçlardan inmek için minik kanatlarını paraşüt işlevi görecek şekilde açar ve aşağı atlarlar.

    yaklaşık 90 yıl ömürleri vardır ve dünyadaki en uzun ömürlü kuşlarından biridir. erkekler 4, dişiler 6 yaşında üremeye başlar.

    koca cüsselerine rağmen, kakapolar oldukça dost canlısı hayvanlardır. yerli maori halkı ve erken dönemde adalara yerleşenlerce evcil hayvan olarak kabul edilmişlerdir.

    tür ilk kez 1845 yılında yazdığı günlüğünde tanımlayan ingiliz kuşbilimci george edward grey, bir kuştan çok köpeğe benzediklerini belirtmiştir. barışçıl doğalarının neslinin tükenme aşamasına gelmesine kısmen katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

    hiçbir yırtıcı tehdidi görmemiş bir tür olan kakapolar, 13. yüzyılda adalara gelenlerle beraber, kediler, köpekler, fareler ve bazı yarasa türleri gibi tehditlerle karşılaşmışlardır. kendilerini savunma gereği olmadığı ve bu konuda evrimleşmedikleri için tehdit anında donup kalmaktan başka bir savunma taktikleri bulunmaz.*

    ayrıca bu dönemde insanlar tarafından avlanarak yenmeye, tüylerinden kıyafetler yapılmaya ve kemikleri olta malzemeleri olarak kullanılmaya başlandığı için adeta soykırıma uğramışlardır.

    18. yüzyılda kolonileşme başlayınca durum daha da vahim hale gelmiştir. kolonistler yanlarında iki yeni sıçan türü, gelincikler, sıçanlar getirmiş ve bu istilacı türlerin nüfusu artarken, kakapo nüfusu azalmıştır.

    yeni zelanda kakapo da dahil olmak üzere oldukça nadir olan yerel kuş türleri için koruma programı başlatmıştır. 2020 yılında yapılan çalışmaya göre insanlığın, bölgedeki 50 milyon yıllık evrimi yok etmesi sadece birkaç yüzyıllarını almıştır.

    kaynak: 1, 2, 3

  • havadaki su buharı(nem) miktarının artması nedeniyle ortaya çıkar.

    şöyle ki; güneş ışınlarının dünyaya dik olarak gelmeye başlamasıyla denizlerde buharlaşma miktarı artar, bu da havadaki nemi artırır. yazın da kimi zaman nemin yüksek olması nedeniyle bunaltıcı bir hava olduğunu farkederiz ama baharın ilk zamanlarında bu yorgunluğu hissetmemizin asıl nedeni, mevsimsel geçiş nedeniyle vücudun buna ayak uyduramamasıdır. çünkü havadaki yüksek neme bağlı olarak vücuttaki nem miktarı da artar, ama havalar yazın olduğu gibi sıcak olmadığı için de biz bu nemi terleyerek atamayız, bu durumda vücut kendisini korumak için damarlara büzer ve kan akışı düşer. kanın düşmesi ile vücuda daha az oksijen gittiği için de bir yorgunluk ve halsizlik hissiyatı oluşur. bu durumdan en az etkilenmenin yolu sabahları sağlam bir egzersiz ile terleyip güzelce bir duş alarak güne başlamaktır.

  • ben galatasaraylıyım. hatta çok iyi galatasaraylıyım. çok büyük futbolcular gördüm kendi takımımda, hepsiyle övündüm. kopanhag (bkz: hacı) gördüm, berlin gördüm, bursa gördüm, 120 liraya kasımpaşa bile gördüm.

    -ahanda burası da tanım olsun- ha bu alex dedikleri ne güzel topçudur, onu izlemek ne büyük keyiftir... futbol ayıların güreştiği bir fizik mücadelesine dönme evrimindeyken, esasında nasıl sudokudan ziyade bir akıl oyunudur onu gösterendir. ensesinde de gözü olandır, hiçbir zaman aşırıya kaçmadan futbolla ilgili güzel her şeyi yapandır... futbol fizik oyunu mudur; o zaman da bir inceleyin bakalım, düşmek istemediği zaman düşmeyendir, türkiye ligi tarihinde en zor kafa gollerini muhteşem zamanlaması ve pozisyon bilgisi sayesinde atandır, koşmuyor diyenlere inat maçın 70+. dakikasında 60 metre topsuz koşu yapıp "kolay" bir gol atandır. ezeli rakibimde de olsa iyi ki türkiye'ye gelmiştir, iyi ki vardır, iyi ki hala -allah vermesin- minimum sakatlıkla oynamaktadır.

    avrupa'ya gitmişmiş oynayamamışmış, anca fenerbahçe ve türkiye liginde oynayabilirmişmiş, hikaye. alex avrupa'da oynar. alex madrid'de, juventus'da, bayern munich'de, ingiltere ligi hariç (oyun yapısından dolayı) heryerde oynar. alex parma'ya gittiği için oynayamamıştır, çünkü parma küçük bir takımdır, alex büyük takım topçusudur, küçük takımın büyük oyunucusu oyun karakterli bir adam değildir, onun için parma'da oynayamamıştır. türkiye liginde fenerbahçe (allah'ım affet) büyük takımdır ve alex de büyük takım futbolcusu olduğu için iyi oynamaktadır.

    hiçbir zaman bir hagi olamayacaktır gözümde doğal olarak, ve hatta giydiği formadan ötürü kendisine sempati beslemem mümkün değildir. alex'in takımı kaybettikçe ben sevineceğimdir. fakaaat spor yazarı olsundur, klüp başkanı olsundur, galtasaray taraftarı olsundur, niye eleştirdiklerini hiç anlamadığım bazı fenerbahçe taraftarı olsundur, çatladıkapıspor (bkz: hıncal uluç) taraftarı olsundur, kendisini eleştirene kafam girsindir.

    budur.

  • az önce cnn 'de çıkan haberler üzerine babam her zamanki gibi gel tercüme et diye çağırdı beni. dinlemeye başladım ama anlayamadım malesef. sonrasında gelicek olan bu kadar sene boşuna mı okudun bıdı bıdıları duymamak için sallamaya başladım. ama ne sallama, aman yarabbi ya. bunu gerçekten yaptım ve şu an hiç utanmıyorum.