hesabın var mı? giriş yap

  • birkaç ay kahve içmeyin, alkol almayın falan tamam ama en önemlisi büyük markete alışverişe gitmeyin derim ben. sigara içseydim şu kadar para harcamış olcaktım diye diye saçma sapan şeylere acımadan para veriyor insan.

    -güney dakota mantarı... hmm.. şekli de ne değişikmiş. köftenin yanına koysam... oha kilosu 60 lira yuh!
    (iç ses: 200 gr alsan iki paket sigara parası eder. sigaraya olunca acımadan veriyodun ama?)

    -bu neymiş pekin inciri.. hmm. hiç yemedim. tadı nası acaba... tanesi 7 lira aherey delimiskiyo be!
    (iç ses: bi paket sigara parası hepi topu. sigarayı bıraktığıma göre...)

    uzatmayayım sonuçta karfurun normalde yanından geçmeyeceğin yok avrupa mutfağı, yok uzak doğu bişeysi raflarında ne kadar pahalı değişik abur cubur varsa, sebze meyve reyonunda ne kadar abidik gubidik ekvator meyvesi varsa, sigara paketi açısından ederini hesaplayıp "e sigarayı bıraktım nasolsa" diyerek alıp dolduruyorsun, bilincin yerine geldiğinde de için yanıyor o verdiğin paralara. bu yüzden ilk birkaç ay şekilli büyük markete sakın girmeyin, mümkün mertebe bakkala, mini markete gidin derim ben, domates, kabak, tat salçadan başka bir şey görmeyin rafta.

  • belki küçüklükten beri herşeyini herkese göstermek hevesinde değildir, gittiği her yerin ve yaptığı herşeyin de aslında çok kimsenin umrunda olmadığını biliyordur.

  • ilginç bir oyun, ilginçliğinin kaynağı, bir çok detayı, farklı stilleri ve ince ayarları olmasına rağmen, sokaktan birini çağrıp "at bakim lan" dediğinizde yüksek skor yapma olasılığı hayli fazla. yine de istikrar sağlaması çok düşük bir ihtimal ama sonuçta insanı çıldırtıyor, hiç bir teknik detaya hakim olmadan çötenk diye koyuyor strike'ı...
    hazır yazmaya başlamışken biraz ayrıntılarından söz edeyim,
    dikkat edilmesi en gerekli nokta diye bir hedef gösteremeyeceğim çünkü nerdeyse, her nokta aynı öneme sahip, birine önem verilmediğinde sonuçlar hiç de cezbedici olmuyor.
    bu önemli noktalardan bir tanesi denge
    denge bir kaç elemanla sağlanıyor, sol kol bu dengeyi sağlarken temeli oluşturuyor. (tabi sağlaksanız) atışa başlarken, sol kol yere paralel ve öndeyken, top line'a salındığında kol yere paralen ve yana açık oluyor. kolla beraber, sağ bacağın, sol bacağın arkasına atılması ve öne doğru eğilmek dengeyi oluşturan elemanlar.

    topu sallamak; atışı yapmadan önce hangi stili kullanırsanız kullanın (ya da hiç kullanmayın) toplu önde ve yukarda tutmak, bunun nedeni topun kendi ağırlından yararlanarak daha hızlı atmak ya da atarken fazladan efor sarf etmemek.

    eğilmek; atışı yaparken, mutlaka ama mutlaka yere yakın olmakta fayda var. bu, topu fırlatmaktan çok yerden lobutlara doğru yuvarlamak adına bir önlem. bunun yanında eğilirken, sağ bacağı, sol bacağın arkasına atmak da, atışı yaparken hem eğilme eylemini hem de topun bacağa çarpmasını önler.

    hiza; atış yapılırken, tam ortadaki lobutu hizalamak yanlış bir düşünce. tek seferde hepsini devirmek için ortadaki lobutla sağındaki ya da solundaki lobutun ortasına atmak doğru olan, bunun yanında eğer falso verip yapılırsa bu, strike olasılığı daha da artar.

    hız; bowlingte sanılanın aksine, eşek gibi hızlı atmak çok da yararlı bir şey değildir. alınan hiza, topun ağırlığı ve lobutların yerine göre hızı seçmek çok önemlidir. bu bağlamda şu anda “aha böyle atacaksınız” diye gösteremediğim için, en fazla şunu söyleyebilirim; güç gösterisi yapmanın akli yolla alakası yok.

    adımlar; genelde farklılık gösterse de, 2 ya da 3 adım sonunda atış yapılmış olmalıdır, fazlası zarar... buna göre, atışa başlarken top önde ve göğüs hizanızda durur, ilk adımın sonunda top aşağı ve geriye doğru düşmektedir, ikinci adımın başında top yukarda ve arkadadır, bu noktadan sonra oyuncu yere daha yakın olmalı ve dizlerini kırmaya başlamış olmalıdır. üçüncü adım başlarken top artık geri gelmektedir ve tekrar önünüze geçecektir, burada üçüncü adım atıldığında ayağınız önde değil, sol bacağınızın arkasında bitecektir ve top yere bırakılmış değil ileri doğru salınmış olacaktır.

    bu kurallardan sonra, birkaç şeyden daha bahsetmek gerekiyor sanırım,
    oyun oynanırken, uygun kıyafet erkekler için kumaş pantolon, kadınlar için ise yine pantolon ya da şort etek oluyor. bu kıyafet kuralı çok önemlidir ve turnuvalarda dikkat edilen bir husustur. bunun yanında her ne kadar yazılı olarak olmasa da atış sırasında sol ve sağ line da oyuncu atış yapmakta ya da atış hazırlığı yapmakta ise oyuncunun atışının sonu beklenir, bu hem bir saygı hem de line dan topun fırlaması sonucu yan linedaki oyuncunun strike ına katkıda bulunmamak adına yapılır. bowling centilmen oyunlarındandır, itiraz yapılırken, yüksek bir skor yapıldıktan sonra, yapan olduktan sonra, oyun kazandıktan sonra her zaman mütevazı olmak yazılı olmasa da beklenen bir davranıştır.

    puanlama; bu oyunu yönlendirme konusunda çok etkili. atışın bir sonraki atışı ve dolayısıyla sonraki skoru nasıl etkileyeceği puanlamadan takip edilip, oyuncunun oyundaki konumunu anlamada etkili bir eleman. puanlamada strike ve spare farklı ekstra puanlar getirir. strike bir sonraki atışın ilk ve ikinci bölümünde alınan toplam puanı ikiyle çarparak ekler, spare ise sonraki oyunda ilk bölümde alınan puanı ikiyle çarpar.

  • woody allen'in hannah and her sisters, annie hall ve crimes and misdemeanors ile birlikte en bilinen, kendisi sonradan pek beğenmediğini söylese de en önemli filmlerinden biridir.

    modern yaşamın başkenti diyebileceğimiz new york'un manhattan'ında bir grubun karmaşık duygusal ilişkilerini konu edinir. allen yüksek ihtimalle kendisini oynamakta, diyaloglarda kendi korkularından, saplantılarından, vesveselerinden bahsetmektedir ve aslında bu cesareti için takdiri haketmektedir. çünkü allen filmde aslında bir çoğumuzun kendine itiraf edemediği duyguları ve yaşamaya cesaret edemediği şeyleri yaşamış biri olarak tüm bunları dürüst bir şekilde eğrisiyle/doğrusuyla aktarmıştır.

    filmin en güzel kadını tabii ki ernest hemingway'in torunu olduğunu öğrendiğim mariel hemingway idi. ilginç bir not: manhattan'daki rolü ile oscar'a aday olan hemingway yıllar sonra nedense sermiyan midyat'ın ay lav yusunda rol almış.

  • akbank'ın ekrana sığmayan logosunu gördüğünde; bankanın işlem genişliğini, hizmet kalitesinin büyüklüğünü, uzun ömürlü kullanımını anlayan varsa gelsin beni siksin diyorum.

  • ulan, "reklam, pr" denilecek korkusundan insanlar iyilik de yapamaz oldular. monster'ı tebrik ediyorum. ne çocuğun kim olduğunu biliyoruz, ne yüzünü gördük, ne de bi video bişey çıktı ortaya. normalde bu gibi durumlarda nasıl olduğunu biliyoruz. firma laptopu verir vermeyi ama, çocuğun 7 ceddini ifşa ederler, milyon tane fotoğraf, acıklı müzikli video falan düşer ortaya.

    monster ise sadece olayın mutlulukla sonuçlandığını gösteren bir fotoğraf ve kısa bir tweet attı. fotoğrafta da çocuğun sadece elleri görünüyor. daha ne yapsın adamlar. eğer laptopu hediye edip, hiç kimseye haber vermeselerdi bu sefer de haksız yere "umarsamadılar, koskoca firmasınız nolurdu bi laptop verseniz" denilecekti.

    daha naapsınlar abi bi deyiverin hele ya.

  • piyasa manipülasyonun belgesidir. yapılan suçtur. böyle müdahaleler gizlice ayarlanmış, yandaşlar tarafından voliyi vurma fırsatı olarak değil, devlet politikası olarak çook önceden duyurularak yapılması gerekirdi normal bir ülkede.

  • üniversitelerimizin kürek takımlarının yeterli olmamaları ve çimenlerde laptop kullanan öğrenci sayısındaki azlıkla beraber, muasır medeniyetler seviyesine erişememizin nedenlerinden biri.

    batının ahlaksızlığını alıyorsak bence sincabını da almalıyız. gerek abd'de, gerekse birleşik krallık'ta sincabı olmayan okul yoktur. adamlar bilim geliştiriyorlar, bizler ise sadece kullanıyoruz. bak mesela otomativ endüstrisine, ancak parça birleştiriyoruz. (ki bunu new york'un arka sokaklarındaki herhangi bir oto sanayici de yapıyor, hem de özbeöz kendi kapitasıyla)

    liselerin spor takımlarına özel ceketler tahsis edip dolaplarının önünde konuşmalarını sağladıktan sonra bu probleme de eğileceğim.

    benzer bir sorunumuz için:
    (bkz: türkiye'de yeterince seri katil olmaması)

  • bu saçmalığa tiyatro bile denmez aslında. okuyun da aydınlanın bari:

    1-darbeyi siyasal islamcı bir grup, illegal bir tarikat yapılanması gerçekleştirdi. bu özelliğiyle darbenin belirleyici yanı, şeriatçı karakteriydi. bu anlamda 15 temmuz, aydınlanma, laiklik ve demokrasi karşıtıydı. böylece, bir yan sonuç olarak sadece kemalistlerin darbeci olduğu şeklindeki gerici-liberal ezber de yıkılmıştı.

    2-darbe, akp’nin yaratmaya çalıştığı efsanenin tersine, sokağa çıkan ve sayıları 10-15 bin kişiyi geçmeyen siviller tarafından değil, cumhuriyetçi ve yurtsever askerler / subaylar tarafından bastırıldı. yüksek ateş yeteneğine sahip askerleri bir avuç silahsız sivilin durdurması mümkün değildi. kaldı ki, gazete ve televizyonlarda yayınlanan tankların üzerine çıkmış yurttaş görüntüleri darbe bastırıldıktan sonra, gece 24.00-02.00 saatleri arasında sokağa çıkan insanlardı. o tanklar ise darbeyi bastırmak üzere gelen zırhlı birliklere aitti.

    3-erdoğan-akp yönetimi, darbenin bastırılmasını siyasal bir fırsata çevirerek –erdoğan ‘allah’ın lütfu’ demişti- 20 temmuz’da olağanüstü hal (ohal) ilan etti ve kendi darbesini yaptı. demokratik hak ve özgürlükler askıya alındı. adım adım cumhuriyetin kurumlarının tasfiyesine gidildi

    4-türkiye, fiilen başkanlık rejimine geçirildi. ardından 16 nisan 2017’de hileli bir referandumla her darbeden sonra yapıldığı gibi, yeni rejime uygun bir anayasa yapıldı. böylece totaliter bir rejimine geçişin sözde hukuksal zemini yaratıldı. yeni darbe anayasası ile meclis’in yetkileri sembolik hale getirilerek, parlamenter demokrasiye son verildi. tbmm, 1908 hürriyet devrimi ile ikici kez açılan meclis-i mebusan’dan daha geriye savruldu.

    5-ülkeyi yüzde 8 ila 12 arasında olduğu tahmin edilen toplumsal desteğe sahip küçük bir şeriatçı azınlık teslim aldı. cumhuriyet’ten geriye kalan her şeyin tasfiyesine girişildi. tsk dağıtıldı. aydınlanmacı ve modernist bir geleneğe sahip olan askeri okullar kapatıldı. laik kurumlar dağıtıldı. devlet, ortaçağ anlayışı ve emevi gericiliğine yaslanan bir ideolojik anlayışla yeniden yapılandırılmak istendi. ancak başarılı olunamadı, ülke hala içinde yaşadığımız yeni bir krize sürüklendi.

    debe editi: okuyan, beğenen, favlayan herkese çok teşekkür ederim. bu kadar dikkat çekince kaynak belirtme ihtiyacı duydum, bu saptamalar merdan yanardağ'a ait: kaynak