hesabın var mı? giriş yap

  • yer konya. gıda ürünleri üreten bir şirkette pazarlama müdürüyüm. konya bayimizi ziyaret için bayinin deposuna gittim. işten güçten fiyatlardan filan konuşuyoruz.adamın 15,16 elemanı var. öğlen zamanı geldi iki tencere yemek geldi. masaya koydular tabldot yemeğine benzemiyor sordum.

    - lokanta yemeği değil galiba .
    +yok benim hanım yapıyor gidip evden getiriyoruz.
    - zor olmuyor mu her gün, hergün yengeye eziyet filan .yemek şirketiyle anlaşsaydın ya.
    + olmaz içine domuz eti filan koyarlar.
    - konya'da domuz ne gezer.
    +bulurlar onlar.
    çakal, hem hemşerilerine güvenmiyor. hem de işi ucuza getiriyor. bu arada söyleyeyim yemek berbattı.

  • insanlarin cocuguna hic gofret alamamasinin ne demek oldugunu bilmeyen, tahmin edemeyenlerin; onlarin neden bim'den alisveris yaptigini(zorunda oldugunu) anlayamacagi asikar. bim reklam yapmaz; bim isikli, albenisi cok yuksel olan market raflari, urunler kullanmaz. bim sadece urettirir ve satar. bu yuzden de ucuz. ve bu yuzden de, gelir seviyesi dusuk insanlar tarafindan tercih edilir. kusura bakmayin ama, gucumuz buna yetiyor. midemiz de.

  • ayakkabı sektöründeyim, avm’lerde gördüğünüz başarılı 2 tane zincir mağazanın iflas ertelediği, bankaların uzun süredir kredi vermediğini öğrendik ve bu zincir mağazalar allah korusun batarsa, onlarla birlikte bir sürü atölye,malzemeci de onlarla birlikte gidecek. bu adamlar 12-16 aylık çeklerle çalışıyorlar ve sezonluk sadece bir atölyeden yaptığı alım 3-5 milyon tl arası.

    ayakkabı dediğiniz şeyin de her bir malzemesi dolarla alınıyor. en basit ilaç bile dolarla.

  • eldivenle cm oynatmıştır adama.

    maçı takip ederken karlı bir kış günü elazığ deplasmanından 3 puan çıkartan mancini gibi sevinirsin. ambiyans yaratır mis gibi.

  • suratlarina baktiginiz anda ne mal olduklarini belli eden tiplerdir. arka koltugun sag tarafina oturdugunuz takdirde ve gideceginiz mesafe de yakinsa taksimetre acmaz bu serefsiz insanimsi topluluk. 9-10 lira tutacak bir yol katedersiniz ve ineceginiz yere gelirsiniz ve diyalog baslar
    + ne kadar (taksimetreye bakilir)
    - 20 lira.
    + e taksimetrede yazmiyor birsey. neden acik degil?
    - kardes valla yorgunum unutmusum ama senden once birini getirdim buraya inan 20 tuttu.
    + ya git hasta misin? ne 20 si 10 bilemedin 12 lira yazar.
    - inanmazsan terminale geri gidip tekrar taksimetreyi acalim bakalim ne kadar tutcak
    + tamam olur hadi gidelim. taksimetre ne yazarsa onu vercem. nasil olsa zamanim bol.
    - e ama simdi gidip gelcez taksimetrenin 2 katini vermen gerekir. bosuna mi benzin yakiyom ben.
    + acsaydin o zaman taksimetreyi. hem bu lpg.
    - tamam o zaman sen 18 ver. ugrastirmayalim birbirimizi.
    + ben bu tur seylerden keyif aliyorum. ya 10 lira veririm yoluna devam edersin ya da asti ye gidip tekrar taksimetreyi acariz ne tutarsa onu veririm.
    - ya ver lanet olsun ya 15 ver git hayret bisi ya!
    + (bu sirada canta yavas yavas omza alinir taksiden inilir) astiye gitmiyorsak al bu 10 lirayi benzin at arabaya ( on camdan para koltuga firlatilir ve arkaya bakmadan seri bir sekilde yurunmeye baslanir)

    en son gittigimde havas duraginin oraya asilan tabelada "guvenliginiz icin asti logolu taksilere bininiz" yaziyordu. belki bir duzenleme yapmislardir. ama orada akbaba gibi bekleyen kisiliksiz, serefsiz canlilarin bu duzenlemeye uyuyor gibi bir hali yoktu musteri kapma diyaloglarinda.

  • rezil olmaya doymuyorum.

    bugün yeni aldığım kulaklığı telefonuma takıp, 45 dakikalık otobüs yolculuğum boyunca müzik dinledim. dinlediğim şarkılarla moda girdim, kendimi klipte gibi hayal ettim, sesimi çıkarmadan mırıldanarak eşlik ettim, arada bir camdaki yansımamdan kendimi izledim, pek karizmatik buldum kendimi. ta ki ineceğim durağa yaklaşırken kulaklığın tekini kulağımdan çıkarana dek...

    kulaklığı çıkardığımda ve müziğin hala oldukça yüksek bir şekilde çalmaya devam ettiğini fark ettim. her ne kadar hala inanmak istemesem de aptal telefonum kulaklığı takmamı umursamamış ve sesi dışarı vermeye devam etmiş. bense yol boyunca bağırta bağırta birbirinden tuhaf şarkılar dinleyen, herkese dinleten, dahası bunu yaparken de kulaklığı kulağında olan ve sallana sallana şarkıya eşlik eden bir embesil tablosu çizmişim.

    ölmek istiyorum...

  • hükümetin bizi mafyadan kurtarması gerekirken, mafya bizi hükümetten kurtarıyor; gazeteciler tetikçilik yaparken, tetikçiler gazetecilik yapıyor.

  • üstteki yazar bahsetmiş, biz abd'de polise sesimizi yükseltsek belki silahla bizi yaralayacak insanlar gelmiş burada vatandaşı dövebiliyor?
    elin oğlu gelip kendi ülkemde bizi darpedebiliyor öyle mi?
    bitmişiz!

  • etgar keret'in aynı adlı kitabında bulunan bir öykü. sade ve ironik dili kullanarak yazılmış keyifli bir hikaye. aslında bu bütün öyküleri için geçerli. keret olağan olaylara farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak okuru etkilemeyi başarıyor. tek bir öykü ilerlerken biraz da cem yılmaz'ın standup şovlarına benzer bir şekilde hikayeyi çatallandırıp finale doğru toplarken, genelde etkili bir son cümleyle okuru afallatabiliyor.