hesabın var mı? giriş yap

  • bu kadındaki özgüven uğur ışılak'ta yok yemin ederim. bu kadındaki ben bilirimcilik rte'de yok. bu kadındaki "ben dünyanın en mühim garısıyam" tribi angela merkel'de yok şerefsiz evladıyım. abla sen napıyon ya?

    abla bilindik, abla tanıdık. görüyoruz bu ablayı sürekli. iş yerinde, okulda, bir metrobüs durağında, bir vapur merdiveninde, semt pazarında, avm burger king'inde. her yerdeler. çoklar.

    "yha inanabiliyor musun, bana o kadar yazdıktan sonra şimdi gidip beril'le yakınlaşıyormuş!! .ss"

    halla halla. kusura bakmayın ağzımı bozmak istemiyorum. yani burayı büyük harflerle yazdığımı düşünün lütfen; ya ne olacağıdı abla!!!

    ( haftada ortalama 9 kıza yavşayan berksanları devre dışı bırakarak konuşuyorum tabii ki. )

    ne istiyorsun tuğrul'dan? nasıl davranmasını bekliyorsun? 2331654 sene peşinden koşmasını mı? 534645 sene sana yazmaya devam etmesini mi? 3241545 sene sana yürümesini mi istiyorsun? ne istiyorsun allahın cezası ne!???!

    ne yapsın bu çocuk. tuğrul yorgun, tuğrul bıkkın. tuğrul'un tüm çabasına rağmen onu hep yedekte tuttun, ona hep semih şentürk muamelesi yaptın. artık senden umudu kesti tuğrul. onu rahat bırak. suçlu tuğrul değil. suçlu sen de değilsin gamze. suçlu kader, suçlu hayat gamze.... şaka lan şaka hemen inanıyon ya. suçlu sensin tabii ki şımarık şırfıntı!! bu arada tuğrul ne sikko isimmiş ya. iyi ki tuğrul diye arkadaşım yok. düşünsene kısaltamıyorsun da ismi. tuğ! ıyyy. iyi sözlükler.

  • iki yıl veya daha fazla süre boyunca donmuş olarak kalan topraklara verilen isimdir. kuzey yarım küredeki arazinin neredeyse dörtte biri permafrost'tur. en derin kısımları 1.5 kilometre yüksekliğinde ve en eski kısımları ise 600.000'dan daha uzun süredir donmuş haldedir.

    dünya ısındıkça, kanada, alaska ve sibirya da dahil olmak üzere birçok yerde permafrost'un kalıcılığı zayıflamaktadır. bilim insanları 2100 yılına kadar, kuzey kutbu'nun yüzeye yakın permafrost'unun 3'te 2'sinin kaybolacağını düşünmektedir. permafrost teknik olarak erimez, çözülür ve küresel ısınma ile birlikte hızlanan bu çözülme, on binlerce yıldır tecrit edilmiş halde duran virüs ve bakterilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.

    2016 yılında, sibirya'nın 70 yılı aşkın süredir salgın görmeyen bir bölgesinde 12 yaşında bir çocuk öldü ve yaklaşık 100 kişi şarbon zehirlenmesi yaşadı. bilim insanları, salgının, permafrost'un çözülmesiyle ortaya çıkan onlarca yıllık bir ren geyiği dışkısından salınan şarbon sporları kaynaklı başladığını düşünmektedir.

    tek bir gram permafrost binlerce uyuyan mikrop türünü içerebilir. bilim insanları, çözülmenin sadece üstesinden geldiğimizi düşündüğümüz hastalıkları ortaya çıkarmakla kalmayıp (çiçek hastalığı ve hıyarcıklı veba vb.) aynı zamanda şu anda doğal bağışıklığımızın ve etkili antibiyotik veya aşıların olmadığı eski patojenleri de serbest bırakmasından korkmaktadır.

    içimizi biraz da olsun rahatlatan durum, insanların ortaya çıkan bu tehditlerle şimdilik çok fazla temas kurmamasıdır. bugün, kuzey permafrost bölgelerinde beş milyondan az insan yaşamaktadır. ancak dünya ısındıkça, yeni nakliye yolları uygulanabilir hale geldikçe ve kuzey kutbu'nda kaynak çıkarma, ticaret ve turizm arttıkça, insanların eski patojenlerle karşılaşma ve bunları dünyaya yayma riski de aynı ölçüde artmaktadır.

    önümüzdeki dönemde salgın hastalıkları görme sıklığımız artacak gibi gözüküyor. bizler görür müyüz bilemiyorum ancak torunlarımızın "kötü günleri atlattık sırada daha kötü günler var" deme ihtimali oldukça yüksek...

    kaynak: science focus

  • zırtlan ete gelmiş*, avurtları çökük halinden eser kalmamış*. tv'ye çıkacak diye traş da olmuş ha benim zırtlanıma. ya kesin yarışmamıştır mk artizi diye düşünürken programa misafir olarak gittiği söyleniyor, yine arazi reis. hasan can kaya'nın 40 milyona ev aldığı yerde bu adamı mercekle arıyoruz. adam millete küfrede küfrede ev yaptırdı kendine*, senin tespitlerinle beylikdüzü satın alınırdı aah ah*
    .. dön şu ramadan'da dualarımız kabul olsun artık*..

    debedit: referans karikatürler eklendi :m

  • mutluluğuna imrendiğim ve krallığının devamını dilediğim adamdır.
    bu başlığa da hemen damlayan, para için ruhunu satabilecek, başkasının mutluluğunu küçümsemeyi marifet sayan dallamaları kale almamasını dilerim.

  • ulan bir uygulama bir programciya "how to delete songs from iphone" diye google'da arama yaptirir mi? gebersin bu program acilar cekerek ölsün. sonra tekrar diriltilip kizgin yaglarda falan kavrulsun. allah ilgilensin.

  • q dergisi tarafından bir gitar compilation cd'si yaratması istenince şu şarkıları seçmiş:

    01. jimi hendrix - machine gun
    02. led zeppelin - no quarter
    03. aerosmith - nobody's fault
    04. aerosmith/run dmc - walk this way
    05. jeff beck - cause we've ended as lovers
    06. jeff beck - i ain't superstitious
    07. jeff beck - rock my plimsoul
    08. jimi hendrix - purple haze
    09. jimi hendrix - all along the watchtower
    10. van halen - runnin' with the devil
    11. cheap trick - gonna raise hell
    12. eric clapton - cocaine
    13. derek & the dominoes - layla
    14. gary moore - shapes of things
    15. ufo - rock bottom (live)
    16. scorpions - fly to the rainbow
    17. bb king - the thrill is gone
    18. chuck berry - johnny b goode
    19. deep purple - burn
    20. rory gallagher - wheels within wheels

  • neredeyse tamamının nedeni çocukluk yaşantılarıdır ama burada asıl söz etmek istediğim konu psikiyatrik hastalıkların hikayeleri.

    bir çocuk düşünün, 3 yaşında olsun. annesi temel bakım ihtiyaçlarını karşılayan, yani yediren, içiren, giydiren ancak soğuk, mesafeli bir kadın. çocuk annesinin yanına gidip kucağına çıkmak istediğinde onu kucağına almıyor mesela. öpmek istediğinde bunu sırnaşıklık olarak görüyor. çocuğun babasının öfke kontrol sorunları var. çocuk bir yaramazlık yaptığında bağırıyor, tokat atıyor. bu sevgisizlik ve şiddet sürerken çocuğun ruhsal zedelenmesini onarmak için yardım alabileceği bir yetişkin figür yok. çocuk içine dönüyor. fanteziler kurmaya başlıyor. fantezilerde çok güçlü, çok güzel, çok sevilen bir çocuk olarak hayal ediyor kendisini. ebeveynlerinin onu uğrattığı hayalkırıklığı süreğen hale geldikçe bu çocuğun fantezi dünyası daha da yerleşik hale geliyor, bilinçdışında bu büyüklenmeci, fanusun oluşturduğu narsistik bir fanus oluşuyor.

    duygusal yoksunlukla başa çıkmak için kurgulanmış bu büyüklenmeci hayal o zaman için çocuğu dağılmaktan korur. yani çocuğun hayatın getirdiklerine karşı defansıdır. ama kendini bir bütün olara tutabilmek için oluşturduğu bu zırh, bu narsistik yapı yetişkinlikte işlevsiz ve hatta zararlı hale gelir. dünyayla gerçek ve özgün bir bağ kurmasını, sevgi ilişkisi kurmasını imkansızlaştırır.

    bir başka çocuk düşünelim. annesiyle babası sık sık şiddetli kavgalar eden. çocuk her gün acaba bugün kavga ederler mi endişesi yaşıyor. kavga etmesinler diye uslu çocuk olmaya, sessiz durmaya çalışıyor. kavga başlayınca kaçıp saklandığı birkaç yeri var evde. oraya ses az gidiyor çünkü, kavga sesi az gelince daha az korkuyor. sonra çocuk büyüdükçe anlamlandıramadığı ama onu korkutan bazı şeyler yaşıyor. mesela aynı zamanda komşusu olan bir yakını, bir amca onu yalnız buldukça onun vücudunun bazı yerlerine dokunuyor, annesinin babasının öptüğü gibi değil de dudağından öpüyor. kötü hissediyor ama annesine babasına söyleyemiyor. yine kavga ederler diye korkuyor. annesi babası da onun ne kadar ürkek, ne kadar korkak davrandığını, neden hep o amcadan kaçtığını fark edemiyor, kendi çatışmalarında kaybolmuş anneyle baba. bu çocuk sürekli kötü bir şey olacak endişesi yaşıyor, gardını alıyor dünyaya karşı. çünkü onu kendinden başka koruyacak kimse olmadığını ve insanların ve dünyanın tehlikeli bir yer olduğunu düşünüyor. ve yaşadığı ortam düşünülünce pek haksız da değil aslında. kendini koruması gerek, o zaman gardı yüksek olmalı.

    bu çocuk büyürken kendini dış dünyadan korumasını sağlayan kaygısı onunla birlikte kalır. büyüyüp yetişkin olduğunda omuzları hep gergin ve yukarıda, hep kötü bir şeyler olacağından endişelenen bir kadın haline gelir. kaygısı hem içsel huzurunu hem de dünyayla kurduğu ilişkiyi bozar, bir zamanlar onu koruyan zırh onun ağırlığı haline gelmiştir artık.

    bir psikiyatrik hastalık, bir semptom kümesi bir erişkinin hikayesinin içindeyken çok anlamsız, gereksiz ve sorun yaratan bir olgu olarak karşımıza çıkar ama şunu hatırlamak gerekir, gördüğümüz o 'şey' bir zamanlar bir şeyin devası olarak bulunmuş bir stratejidir, bir defanstır, bir çözümdür.

    psikiyatrik hastalıkların 'esas sebebi' nedir sorusunun cevabı işte bu nedenle özgündür. her semptomun ve her hastalığın bir hikayesi vardır, insana dair hiçbir şey köksüz değildir. ve bir hastalık, bir semptom, ardında koskocaman bir hayat hikayesi barındırabilir.

  • nasıl bir korkaklıktır, nasıl bir ödlekliktir bu karşısında kimse yokken atıp tutuyor ama kimsenin karşısını çıkmaya cesareti yok.