ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nejat işler'in minimalist yaşama geçmesi
-
minimalizmde yeni bir soluk."birşey lazım olursa gider alırım, ne olcak".
biraz da erkekler ölsün
-
çilemin çilesine sıçayım. içim cayır cayır yandı öyküsünü okurken...
kadına sahip çıkmayan, arkasında durmayan ailesine de sıçayım!
yeni evlilik, gebelik, loğusalık, bu dönemlerde insanın kafası karışık olur. bilirim, yaşadım.
gencecik bi kız, evlendiği şerefsizden hamile kalmış. belli ki kafa gitmiş, insiyatif kullanıp ayrılık kararı vermekten; arkasında durmaktan aciz...
şikayetçi oluyor, terkediyor, ama bi şekilde hep geri dönüyor... belli ki ayrılığıyla ilgili aile desteği de görememiş...
"kızım bu şerefsizden adam olmaz, gel dön evine. torunumuzun da senin de başımızın üstünde yeriniz var" deselerdi böyle mi olurdu?
sanmam...
eşinden dayak yiyen arkadaşım oldu benim. eve kitleyip evire çevire dövdü kızı adam... kız karakola gittiğinde "kocanı çağıralım, barışın. evlilikte olur böyle şeyler" cevabını aldı. ısrarla adli tıbba sevkini istediğinde (darp raporu alacaktı) gene aynı cevapla karşılaştı...
eve döndü, ailesi fiske vurmadıkları kızlarının dövülmesinden rahatsız; ama boşanırsa toplum önünde yiyeceği "yollu" damgasından daha bi rahatsızdı.. önce ses etmediler, sonra onlar da başladı goygoya...
bi de izmirli bu aile. olay izmirde oluyor yani, kırsalda bi yerde değil.
çilem'in çilesine sıçayım hasılı. sanki toplum, aileler, kolluk kuvvetleri, yargı filan topluca kadının alehine işbirliği içindeler.. sıçtımının düzeni, hep kadınların ümüğüne çöküyor!
ha bi de aklıma gelmişken;
(bkz: yıkayınca çıkmıyor nevin size bakıyor)
duruşmada ceket giy kız çilem. ceketin düğmesini ilikleyene iyi hal indirimi yapıyolar
4 kasım 2020 yiğit bulut'un covid-19 olması
-
ne güzel şeysin sen
hep covid 19
gel yanıma sar beni
euro 10 dolar 9
sana o parayı veririm seninle de birlikte olurum
-
bu ciddi bir konu. yazar arkadaşın etrafındaki insanlar aynı zamanda sizin de etrafınızda olabilir.
edit: ulan 2 fav alacağız diye yapmadığınız embesillik kalmıyor şu alemde. insandır bu. düşer, kalkar. yarın öbür gün sen düşersin, olmadık bir sebeple bir borcun altına girersin, tanıdığından yardım istersin, veririm ama kız kardeşinle veya karınla bir gece birlikte olurum, al paran hazır derler. o zaman erkeklik yapmaya kalkarsın. ama söz konusu kadın olunca rerere,rörörö. yabancı değil oğlum bu mesajı yazanlar. sizin de çevrenizde var düşmenizi bekleyip, düştüğünüz an arkanızda bitecek olanlar.
bu mesele meriçlik meselesi değil. insanlık meselesi. ekonomik şartlar ortada. insanlar maddi olarak zor dönemler geçirebiliyor. ya destek olursun ya da olmazsın. bu kadar basit!
debe editi: bu başlık altında yazılanlara baktığınız zaman ülkeye olan umudunuzu kaybedebilirsiniz. destek verip debe ye girmesini sağlayanlara baktığınızda ise hala bir şeylerin düzeleceğine dair umudunuz olsun!
bu memlekette namussuzlugun bu kadar prim yapması, namusluların sesinin çıkmamasından kaynaklıdır. lakin biz henüz ölmedik ve hala çok kalabalığız. namussuzlugu normalleştirmenize izin vermeyeceğiz!!! ne kadın, ne erkek, ne çocuk hiçbir şekilde sizin insafınıza bırakmayacağız. ama birgün olurda karşılaşırsak böyle bir durumla çevremizde, annenizin bile tanıyamayacağı hale getireceğiz, bilginize..
siz elalemin kızına 3 kuruş para için bunu söyleme cesareti gösterecek kadar cesursanız, biz de gerekeni yapmak için hazır bekliyoruz! hodri meydan..
çiğ köftenin dünyada tutmamasının nedenleri
-
acı olmasıyla falan alakası yok. dünyada ne acılar yeniyor, aklınız uçar gider.
asıl sebep, dünyanın birçok yerinde hayvansal besinler ucuz olduğundan, salçalı bulguru, yufkanın içine koyup yemekle uğraşmazlar.
pizzanın, hamburgerin, sandviçin, makarnanın, dürümün, içine, basarlar eti, peyniri, şarküteriyi, aslanlar gibi yerler.
bir kadına söylenebilecek en güzel şey
-
"saçınız, kaşınız ve kirpikleriniz haricindeki bütün kıl kökleriniz kurudu."
tanju özcan'ın meclis toplantısında çay fırlatması
-
o değil de, çayı gören akplilerin sesleri anında nasıl da kesiliyor ama! assgasfsgshsfshsjs.
27 mart 2018 kemal kılıçdaroğlu açıklaması
-
edit: başlık, fetö'nün 1 nolu siyasi ayağı tayyip erdoğan'dır şeklindeydi, ama bu şekilde değiştirilmiş. sözlük'te durum böyleyken, biz ne hakla çıkıp 'kılıçdar muhalefet yapamıyor' deriz?
kemal kılıçdaroğlu'nun an itibariyle üzerine basa basa söylediği, chp grup toplantısı salonundaki insanların gaza gelerek ayakta alkışlar kopardığı, efsane bir konuşmanın başlangıcı olan cümle. 'beni mahkemeye ver, fetö'nün siyasi ayağı sensin, her şeyi verdin' dedi.
sanırım bu konuşma ile chp için 2019 seçimleri başlamıştır.
4 dakikalık efsane konuşma için buyrun:
https://youtu.be/lrxfulqpzni?t=2785
edit 2: (bkz: 27 mart 2018 ekşi sözlük sansür rezaleti)
socrates dergi
-
socrates dergi ile ilgili ilginç noktalardan biri de, kadrosundaki isimlerin yıllar evvel ekşi sözlükte birbirlerinin nick altlarına yazdıkları mesajlardır.
1) raul gonzalez nickname'i ile erman yaşar daha 2005 yılında parma maniac emre özcan için şu entriyi girmiş: (bkz: #6925082) olaya bakar mısınız, birisi spiker diğeri yorumcu ve şu an ikisi s sport'ta beraber premier lig maçları anlatıyorlar. yıllarca beraber ev arkadaşı olduklarını da unutmayalım.
2) bu kez emre özcan, orkun çolakoğlu için 2004'te şunları yazıyor: (bkz: #4191565) 2007'de ise şunu: (bkz: #10557910) erman yaşar'ın 2011'de orkun çolakoğlu için yazdığı entri ise şöyle: (bkz: #26562437) özellikle içinizden erman yaşar'ın ses tonuyla okuyun. *
edit: emre özcan'ın 2008'de caner eler için girdiği şu entri de varmış: (bkz: #13783518)
katkısı için walnutbreaker'a teşekkürler.
turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması
-
muhabbete sonradan dahil olan üçüncü şahıslardan kadir kardeşimizin 6 ekim tarihinde girdiği beyitlerle noktayı koyduğu tartışmadır; yahu bu ne allahaşkına hayatımda görmedim ben böyle bir tartışma retoriği bakınız:
"bu sayfada ki yazilarin hepsini okudum ve mahmut, sen
haksizsin ibne. seni kiniyorum, ve sana laflar
hazirladim.
o lalflari benden belledin
dedemin sikini elledin
dedem seni sikince nohut gibi terledin."
bilhassa şu "sana laflar hazırladım" bölümünün hastasıyım ben, adam gercekten oturmuş hazırlamış şöyle güzel bir madalyayı haketmiyor desek yalan olur o derece...
yaşamaya dair
-
nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
1
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...