hesabın var mı? giriş yap

  • dogru bir dusunce, biraz eksik açiklanmis.

    oncelikle konu hakkinda donen bazi yanlislari duzeltelim :
    - eger çok feci bir sezon geçirmezse galatasaray'in sampiyon olamamasinin salt super lig gelirlerine etkisi çok sinirli. sampiyonluk payi dediginiz sey sampiyona verilen ekstra miktar degil, sampiyonluk yasamis 5 takimin havuzun bir bolumunden aldiklari paydir. galatasaray ornegin geçen sezon 69 milyon alirken, fenerbahçe 62 milyon almistir ve bu, uzun bir sampiyon olamama serisi ihtimali disinda hemen hemen stabil bir kalemdir.
    - super lig performans primi uç asagi bes yukari ayni sekilde, puan basi belirlendigi için çok buyuk bir puan farki yemedikçe butçede buyuk açik yaratacak bir fark olusmaz. ornegin fenerbahçe burada dahi buyuk bir zarara ugramadi, hepi topu 19 milyon tl az aldi fenerbahçe galatasaray'dan. (3 milyon euro). besiktas ve basaksehir ise benzer bir performans primi aldilar. sezon sonunda 3-5 puanla sampiyonluk kaçirsan da 65 milyon civari alacaksin.
    - siralama primi keza, basaksehir ile galatasaray arasindaki gelir farki 7, bjk il gs arasindaki gelir farki 15 milyon lira civarinda. fenerbahçe buradan darbe yedi zira son siralama kalemi (6. sira) ile sampiyon arasinda 32 milyon tl (kabaca 5 milyon euro) fark var. ama bu bile sampiyonlar ligi gelirinden olmak gibi darbe vurmuyor. galatasaray ilk 3'te olursa bunu minimize eder.
    - toplam gelirlere bakarsaniz fenerbahçe tum sorunlarina ragmen 153 milyon lira almis (gs 212), çunku sampiyonluk payi belli bir kemik olusturuyor. toplam euro bazinda fark 10 milyon euro bile degil.
    - sampiyon olamamanin tek ve gerçek mali kulfeti kesinlikle sampiyonlar ligi geliridir. baska bir sey degil. digerleri amorti edilir zararlardir.

    simdi gelelim konuya : besiktas biraz ekstrem bir durumdu. sadece yuksek maasli oyunculari elden çikarma geregi degil, sadece kiralik futbolcular degil, genel olarak kadro kalitesinin kotuye gitmesi sorun yaratti. ustune ustluk yonetimin teknik direktoruyle, tribunlerle olan gerginlikleri salt yonetimsel açidan sorun yaratti. fikret orman gerçekten olumcul hatalar yapti.

    galatasaray'in lehte bir farki var : toplam maas duzeyi 2017 besiktas'i kadar yuksek degil, 50 milyon civarinda ki kendi geçmis standartlarina gore olmasi gerektigi oranda dusmus. falcao istisnasini kenara koyarsak muslera, belhanda ve feghouli haricinde eskisi gibi 3 milyon kemik maas arti bonus tarzi kontratlari kalmadi. yine sampiyonlar ligine kalinamadigi durumda kiraliklari salmak takimin maas yukunu azaltmaya yetecektir. (edit: surada bir vatandas açiklamis, yaklasik 49 milyon euro net maas + yaklasik 3.100.000 eur imza parasi + puan basi verilecek ekstralar derken 56 milyon euro gibi bir gider olacak, geçmis sezona gore sadece 7 milyon fazla var).

    ama galatasaray'in asil sorunu burada basliyor : ffp girdabina girmis tum takimlar gibi toplam gelir gider dengesini kurmak için yerine gore maas ve fesih bedeli (bonservis yanlis bir terim artik) uzerinden ayarlama yapip, kiralik kontratlarla isini kotariyor. ffp donemi hasarsiz atlatilsa dahi iki sezon sonra elde para edecek oyuncu kalmayacak, kiraliklar da gidince ya bugun oldugu gibi bedavalara yonelecek ya da ekonomik durumu iyiyse yine fesih bedeli odeyecek. iki senaryonun da sorunlu taraflari var : ilkinde kadro kalitesi dusup kuçuleceksin (bu, besiktas'in yasadigi sportif buhranin benzerine yol açar), ikincisinde geçmisteki kisir dongulere tekrar gireceksin çunku fesih bedeli, kontrat gibi futbolcu gonderilince zarardan kâr edebilecegin bir sey degil, net zarar. ffp'nin, her ne kadar genel hatlariyla mantikli bir uygulama olsa da boyle yan zararlari oluyor ve denetime girmis her takim bunu tadiyor.

    tek bir çikar yolu var : eldeki gorece mutevazi oyuncularin bir sekilde parlatilmasi. ozan kabak, eljif, cenk tosun, cengiz under,... az yatirimli 10 oyuncudan bir veya ikisini onemli bir miktara elden çikarmak bile donguyu pozitife çevirebiliyor. ozellikle yerli oyuncularin parlamasi, uzun suren yabanci sinirinin 14'e kadar genislemesinin etkisiyle patlama yapti, simdi kisa vadede tekrar durulacaktir çunku gidebilecek yetenekler gitti, gelecek 2-3 sene boyunca galatasaray'in da diger kuluplerin de bu tarz oyunculardan onemli meblaglar kazanmasini beklemiyorum. mesele orta vadede tekrar duzenli sekilde bazi futbolcularin ihraç edilmesi için yeni jenerasyonlara yatirim yapmak. yabanci siniri gibi abuk tartismalarin dondugu ortamda bu da muallak.

    asil onemli olan, konsolide borçlari bir sekilde eritmek ve surekli yapilandirma gerektiren, finansman gideri yukleyen, ust uste uzun yillarin gelirlerini kismi olsa bile yiyen bu geçmis borçlari sifirlamak. bu her kulup için geçerli. yoksa bir donem kâr bir donem zarar edersin, donem tablolari su an borçlu halde olundugu için onem tasiyor ama konsolide borç-alacak farki çok daha onemli. ve bu konuda hiçbir buyuk kulubun kisa vadede borcunu onemli oranda eritebilecegi bir ortam yok.

    kisacasi kanimca besiktas ornegi tam geçerli olmamakla birlikte benzer riskler var ve galatasaray babaniz diyerek geçistirilemeyecek seyler. sonuçta ulkenin ekonomik yapisi belli.

  • sağlam irade, güçlü ekonomi masallarıyla insanları uyutan iktidarın zamanında gerçekleşmiştir. tabi kitlesi "ben hep 3 aldığım için beni etkilemiyor ehue ehue"cular olanın ekonomisi de aynen böyle olur. daha da artması öngörülen, yıl sonu 3.45'i göreceği düşünülen değerle karşı merkez matematik kurulu acil kararlar almalı. aksi takdirde ne kadar biyoloji alanı etkilenmeyecek olsa da fizik ve matematik alanlarında kartlar yeniden dağıtılacak gibi duruyor.

  • jagger'ın, insanın karanlık yüzünü anlattığını (satanizme övgü olmadığını) söylediği şarkı aynı zamanda rolling stones'a -temiz çoçuklar the beatles'ın aksine - kötü çocuklar imajını sağlayan şarkıdır.

    parçanın orijinal ismi the devil is my name'dir. jagger şöyle anlatır:

    "şarkılar değişim geçirebilir. sympathy for the devil de bu şekilde başlayıp yazıldı ancak sonra ritmi değiştirmeye karar verdik. ardından tamamen farklı bir hale geldi. çok heyecan vericiydi. bir folk şarkısı olarak başladı ve ardından bir sambaya dönüştü. iyi bir şarkı her şey olabilir. hele ki içinde pek çok tarihi gönderme ve şiir varsa."

    sözlerde, mikhail bulgakov'un the master and margarita isimli kitabından esinlenildi (kaktus yukarıda bahsetmiş: (bkz: #11993620)). ingiliz şarkıcı marianne faithfull o sırada jagger'ın kız arkadaşıydı ve kitabı jagger'a o vermişti (üst sınıf bir aileden gelen faithfull, jagger'a kariyerinde pek çok başarılı fikir verdi). kitapta şeytan; üst düzey, sofistike, servet ve zevk sahibi bir karakter olarak anlatılıyordu.

    açılış cümlesi "please allow me to introduce myself i'm a man of wealth and taste," the toxic avenger part iii* isimli filmde rick collins'in canlandırdığı şeytan karakteri tarafından dile getirilir. aynı satır ayrıca 10 bölümlük resimli roman v for vendetta'nın 2. bölümünde de kullanılır.

    sözlerin bir bölümü,kasım 1998'de microsoft'un kartelleşme davasında intel başkanı steve mcgeady'nin ifadesinde de kullanılır. mcgeady, microsoft hakkında sympathy for the devil başlıklı bir yazı yazmıştır.

    "troubadours who got killed before they reached bombay" satırı bir görüşe göre hipi güzergahında (istanbul - yeni delhi) seyahat eden hipileri işaret ederken (birçoğu afganistan ve pakistan'da uyuşturucu satıcıları tarafından öldürüldü), başka bir görüşe göre de soygunlar ve katliamlarla ünlü thuggee isimli hint tarikatından bahseder (suffocated yukarıda bahsetmiş: (bkz: #27289765)). ölüm tanrıçası kali'ye tapan thug'lar, hindistan'a seyahat eden grupları topluca öldürerek değerli mallarına el koyarlardı. gelmiş geçmiş en ölümcül topluluklardan biri olarak kabul edilen thuggee tarikatı (2 milyon insan öldürdükleri söylenir) ingiltere'de de oldukça iyi biliniyordu. bu tarikata son veren de sömürgeleşme döneminde ingiliz ordusu olmuştu.

    "whoo - whoo" şeklinde ilerleyen arka vokaller, richard'ın kız arkadaşı anita pallenberg'in fikridir. pallenberg, kayıtlar sırasında kendi kendine bu şekilde mırıldanırken, bu vokal grubun hoşuna gider. parçada pallenberg, keith richards, brian jones, bill wyman (marakas), marianne faithfull ve jimmy miller arka vokalleri yaparlar.

    parçada samba ritmi esas alınmıştır. richards şöyle anlatır:

    "sympathy for the devil akustik bir folk şarkısı olarak başladı ve benim bass çaldığım bir çeşit çılgın samba olarak son buldu. işte bu yüzden bütün şarkılar önceden çalışılmış ve planlanmış olarak stüdyoya girmeyi sevmiyorum."

  • john coltrane’in bilinen ve 1957’de long play’e, blue note tarafından kaydedilen ilk albümüdür.
    albümün bu ilk kaydında bu müzik dehasının "blue train", "moment's notice", "locomotion", "i'm old fashioned", "lazy bird" olarak bilinen 5 parçası yer almıştır. bu albüm (1997'deki coverinde ise) bulunan master kayıtlarında yer alan, ilk kayıttaki iki parçanın farklı yorumları da ilave edilerek "blue train (alternate take)" ve "lazy bird (alternate take)" ile birlikte yayınlanmıştır.

  • 1- yaparız hayatım.
    2- gideriz hayatım.
    3- çıkarız hayatım.
    4- alırız hayatım.
    5- olur hayatım.
    6- nasıl istersen hayatım.
    7- sen daha iyi bilirsin hayatım.
    8- aaa çok iyi hayatım.
    9- özür dilerim hayatım.
    10- tabi ki hayatım.