hesabın var mı? giriş yap

  • burada konuşan çoğu kişi olayın aslını bilmiyor. sadece bahsedilen videodaki başlığı okuyup yorum yapıyorsunuz.

    bu site yöneticisi köpeğini şiddetle eğitiyor ve köpeğin gece boyunca havlamasına hiç engel olmuyordu. ayrıca köpeğe site içerisinde site sakinlerinin onayını ve rızasını almadan demirden büyük bir kulübe yapıyor ve orada besliyor. sosyal medyada da verdiği pozların %90'ı silahlı pozlar. daha sonra öldürülen damat ve kayınbaba kendisine durumu güzel bir dille izah ediyorlar. ortada hiçbir sorun yokken yönetici kendilerine sert bir şekilde karşılık veriyor. ardından olan olaylar kameraya yansıdığı gibi.

    burada hayvanseverlik adı altında yitip giden iki cana acımamanız gerçekten çok acı bir durum. böylesine şiddete eğilimli bir insanı savunmanız da çok acı. bakın insan haklarını ihlal eden bu katil ve siz bunu savunuyorsunuz. düşüncelerinizi tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum.

  • almanya'nın bizi kıskandığını falan düşünmüyorum ve türkiye görselinin ağır şerefsizlik olduğunu bilinçli seçildiğini düşünüyorum.

  • şuna bizzat acemiliğimin 2.gününde şahit oldum

    komutan: aranızda kitap okumayı seven ve sigara içmeyen var mı?
    sazanlar: ben, ben, ben komutanım.
    komutan: gelin öne doğru.
    sazanlar: emredersiniz komutanım.

    sazanlar oltaya geldikten 10 saniye sonra komutan: 2 kamyon kitap gelmiş kolilerle, onları içerideki kütüphaneye taşıyın.

    o gün bana askere gelmeden 3 gün önce konuşurken sakın iyi ya da kötü ne olursa olsun şahsına bir şey söylenmedikten sonra el kaldırma, öne çıkma diyen kuzenime dua etmiştim. o sazanlar tam 2 saat koli taşıdılar. siz siz olun atlamayın o soruya.

  • şirin ünal şey değil mi bu arada..
    evinde çalışan nadira kadirova'ya tecavüz edip öldürdüğü iddia edilen milletvekili değil miydi? yumurta yarışılrı falan.. rumeysa gümbürtüye gitme bak.. aman diyim

  • bilişsel davranışçı terapi üzerine inşa edilmiş yenilikçi ve bütünleştirici terapi yöntemi.

    nedir peki bu bilişsel davranışçı terapi? en basit ifadeyle duygularınızı bilişlerinizin oluşturduğunu söyler ve çarpıtılmış bilişlerinizin yerine daha sağlıklı ve işlevsel olanları koymayı amaçlar. bir bilisin carpitilmis olup olmadigina karar vermek biraz pratik gerektiren bir mesele. bu yuzden uzerinde calismayi surekli sorgulama yapmayi gerektirir. bilişsel davranışçı terapi durum odakli bir terapidir. size kendinizi kötu hissettiren bir durumda eger carpitilmis dusuncelerinizin etkisi yoksa o duygu saglikli bir duygudur. duygudurum degerlendirmelerinin yapilmasinin sonrasinda her şeyin kökenine inilir. yani yukarıdan aşağıya doğru bir işleyiş vardır. ancak burda bir takim kabullenilmesi zor iddialar mevcut. bdt genellikle insanlari siz ask bagimlisisiniz, siz iste onay bagimlisisiniz diye ikna etmeye calisir ve bu bagimliliklardan kurtulmayi telkin eder. daha dogrusu onay olmadan da mutlu bir hayat surebilirsin der ki bence bunda kismen haklidir. ama bu bagimlilik iddiasi genelde insanlari -beni de - pek ikna etmez. sema terapi iste bu noktada yeni bir bakis acisi sunar. bu insanlar bagimli degil arkadas ihtiyac halinde. tam o sirada depresyon hastalari alkis kiyamet aaron beck adli guzide bilim insanina tekme tokat dalarlar. jeffrey young, aaron beck in doktora ogrencisidir(yanlis biliyorsam psikiyatristler beni linc edebilir). olanlari dehsetle izleyen jeffrey young kivirir ve sema terapiyi gelistirir. tabii benim doğrularım bana senin dogrularin sana söyleminde inatçı olup var olan ve sizi rahatsız eden ruh haline devam etmek kisinin kendi bilecegi is. bu tarz düzeltilmesi bdt ile mümkün görünmeyen veya düzeltildikten sonra tekrar eden, oldukca inatci bir seyir gösteren bozukluklar için ortaya konmuş yeni bir yöntemdir şema terapi.

    şema terapi ile bdt arasındaki temel fark görünenle değil temelde yatan çekirdek bilişlerle ilgilenmesi. yani sizin direkt şemalarınıza odaklanır. semalar temelde bir bilistir ve dunyanin ne olduguna dair beyinin kisa yoludur. bu şemalar erken çocukluk döneminde oluşmuş olup değiştirilmesi oldukça zor düşünce kalıpları ve bilişlerdir. değiştirilmesi ciddi anlamda çok zordur çünkü bu artık kişinin kimliği haline gelmiştir. bir şema ne kadar acı verse de tanıdık olduğu için güvenli ve rahatlatıcı görünür.ders calismamak icin yapilan anlamsiz isler basarisizlik semasinin bir etkisi mesela. mesela duygusal yoksunluk şeması olan bir kişi kendisine duygusal olarak tatmin etmeyecek insanlari cekici bulmasi veya asik olmasi. çünkü sadece o kişiler şemaları tetikleyebilir. bu 3 uyumsuz baş etme biçiminden biridir. şema teslimi. eger bir semaya teslim olursaniz semayi beslersiniz. semaya teslim olmak cok aci verici olasa da bundan asla vazgecmezsiniz. isin kotu tarafi bir sema terapistine gitseniz sizi surekli semaniz ile baglantida tutmaya ihtiyaci vardir. yani dusunsene aci cekiyorsun psikologa gidiyorsun ve o bu acinin bir sure daha devam etmesini saglayacak. bu yuzden de baslangicta hastalarin terapiyi birakma riski oldukca yuksek. tabii bu konuda uzman kisiler cok daha iyi bilirler. bugüne kadar aşkın ne olduğuna dair bence en bilimsel cevabı bu şema terapisi veriyor. şema kimyası. sözlükte başlığının bile olmaması enteresan.oda ayrı bir entry konusu olur artık.

    şema terapi hastayı şemalar konusunda eğitmekle ve farkındalığı arttırmakla başlar. terapist hastanin hayatı yeniden keşfedin kitabını okumasını sağlar ve danışan kişi şemalarını ve bas etme biçimlerini keşfeder. dediğim gibi şemaların değişmesi iyileşmesi o kadar zor ki zaman zaman şemaya teslim olup umutsuzluğa kapılabilir insan. bir semayi degistirirken kesinlikle ve kesinlikle kucuk adimlarla ilerlemeniz gerekir. hatta mehteran takimi gibi bir ileri bir geri gittiginizi dusunursunuz. ama kararlılığı sürdürürseniz emin olun bir sure sonra kontrol sizde olacaktir. soyle soylemek daha dogru olur. amigdalaya kodlanmis olan semalar uzerinde on beyniniz yardimiyla kontrolunuzu arttiracaksiniz. tedavinin amaci kabaca budur benim anladigim kadariyla. tabii bunlar hep teori hep kuram henüz yasaya dönüsmedi. zaten yok sosyal ogrenme kurami yok iste efendime soyleyeyim kisilik kurami varsa yoksa kuram.( yazar burda bir ironi yapiyor) ne olacak bu psikolojinin hali.

    sema terapi o derece etkili olmuş ki ileri derecede kişilik bozuklukları için bile uygulanabilir hale gelmiş. borderline icin en etkili tedavilerden biridir mesela. terapiye ek olarak borderline kişilik bozukluğu olan hastalar için geliştirilmiş bir de sema mod calismasi vardir. bu pek kendi kendinize uygulayabileceginiz bir yontem gibi gorunmuyor. zaten hayati yeniden kesfedin de olabildigince basit bir bicimde anlatmaya calismislar. sema terapi adli kitapta bu konuda derinlemesine bilgiler edinebilirsiniz.

  • istanbul'da otel odasında hakkın rahmetine kavuşmuş kişi. gerçek ismi nihat özpolat'dır.

    hayır, istanbul'da evin var, "evlerin" var, mekanın var şeklin var acaba neden otel odasındaydın? yapmayacaktın sefa, o son cigarayı içmeyecektin, o son kokoyu çekmeyecektin. kuruyu suluyu karıştırınca olmadı sefa.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin aşık sana sefa reis." o arkadan bağıran kardeşler, ibrahim'in, sahibi cezaevinden çıkınca kaçıp bıraktığı otoparkında bedava bilet alanlar değil mi? geçmiş zamanın parası, ceplerine 20 milyon koyup yanlarına da birer tane roj* verip ellerinde döner bıçakları ile doğubank'a yolladıkların değil mi?

    maç çıkışlarında, altıyoldaki lokalin arkasına çektirdiğin adamları dövenler değil mi kardeşlerin? tribünde davul tokmağı ile karısının, kızının, manitasının yanında dövdüğün çocuklar sana ne yapıyorsun dediğinde ağzını yüzünü dağıtanlar değil mi kardeşlerin?

    iş bilmez gün görmez çoluk çombalağın kalkıp da, karşı tribünden bile severlerdi, herkes saygı duyardı, adamdı reisti fenerbahçenin başı sağolsun dediği kişidir.

    sefa, beşiktaş inönü stadında, açık tribünde amigo yancılığı yapardı. bizim tribünlerdeki amigo adnan'ın yanındaki erkan gibi. daha sonra adı nam-ı diğer arap erkan olur. sonra arap erkan'ın yanındaki yücel gibi. sonra yücel geçti tribünün başına. işte sefa da yol yordam bilmeden beşiktaş tribününde daha yancıyken başa geçmeye çalıştı. bunu tribünden döve döve döve atıp kovdular.

    sonra, sefa'nın babası fenerbahçe'de kulüp üyesidir. bu sebeple sefa bir şekilde kapağı fenerbahçe tribünlerine atar. babadan sebep yönetimi destekler ve bu sebeple yönetim tarafından da semirilir.

    kendisi efsane, lider, tribünlerin saygı duyduğu, büyük amigo falan değildir. kendisi falandır filandır.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin" bestesi bile çalıntıdır. ama sefa reis diyen yeni yetmeler bilmezler. kayda geçsin yazıyorum orjinalini ki öğrensin gençler de.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin / aşık sana pepe metin"

    efsane tribün liderleri arıyorsan fenerbahçe'de; pepe metin, arap erkan, caymaz, menderes. bunların pislik işleri yokmuydu? vardı. sadece arap erkan hariç. arap en son taksimde kağıt topluyordu. temizdi çünkü. on numara adamdı. zaten tribünden uzaklaştırmışlardı onu.

    velhasılı kelam, çocuk çocuğa göre efsane, gerçek tribüne göre hikaye.

  • dün gültan kışanak'ı konuk ettiği programında yüzünde güller açmaktaydı. karşılıklı acaba yarınki nevruz mesajı ne olacak? ayy çok heyecanlı diye konuştular (izlediğim 10- 15 dakika boyunca). gültan hanım'ın yüzündeki gurur ve nereden nereye geldik duygusu hakkında bişey yazmak lazım mı bilmiyorum. ben şirin hanıma yoğunlaştım.
    hani insan hayvan kesilmesine dayanamaz ama et yemeğe bayılır. mesela ben balık tutmaya kıyamam ama çinekop çok severim. bu kentleşmenin sanayileşmenin falan bize kazandırdığı bir riya olsun. ya da özümüzden koptuk mu diyelim. ağız tadıyla bir tavuk bile kesemiyoruz. o dehşeti yaşayıp, şükredip allah ne verdiyse yiyip hayatımıza geri dönemiyoruz.
    kendisinde bu tarz bir kopukluk var bence kürt siyasi hareketini demokratik, özgürlükçü ve heyecan verici bulmasından kaynaklanıyor. heyecanla mesajını bekledikleri kişi gültan hanım için belli ki önder. ama o kişi aynı zamanda türk ordusuna düşman diyen, türkiye devletini düşman olarak gören, bunu da saklamayan bir kişi. öcalan'ın şimdiki barış güvercini halleri pek çaktırmıyor olabilir ama eski görüntülerinde açık ve net düşman diye bahsediliyor türkiye devletinden. böyleyken böyle yani. şirin hanım devleti pek sevmiyor diyeceğim. evet devletin bayılacak bir tarafı yok ama başka devlet de yok.
    kendi budunuzun kesilmesine dayanamıyorsunuz, bakamıyorsunuz. zaten siz şiddete militarizme falan da karşısınız. sonra biri o budu size demokrasi sosu ile pişirip getiriyor. ne kadar hoş, adamlar bunu otuz yılda pişirdi, helal olsun diyorsunuz. karşılıklı heyecanla bakalım menüde daha neler var falan diye konuşuyorsunuz. bence olayın kendisi böyle bir çarpıklık, anlamıyorum.

    edit: imla