hesabın var mı? giriş yap

  • gülermisin ağlarmısın. yarışmacı * opera mezunu ve zonguldakta aile lokantasında çorba yemek servisine yardım ediyormuş. başka bir ülkede olsak kültür bakanı böyle bi şeyi duyduğu an istifa eder. başka bir ülkede olsak dedim di mi.

  • yeter ya, bıktık. her yerde varlar. yalan yanlış yazıp çizmekten utanmıyorlar. buna bir çare bul sözlük. olmamış şeyleri olmuş gibi servis ediyorlar.

  • ata binip yukarlara çıkma, uyduları ikiye bölme gibi şeylere muhtemelen kimse inanmayacaktı.

    vaazlar kayıt altında olacağından bazı sonradan gelen hikayeler olmayacaktı. elimizde pür-i pak bozulmamış bir kitap olacaktı.

    konuyu üstü kapalı bu kadar anlatabildim. akit kızıyor.

  • ben yas olarak bu hastalik karsisinda bagisiklik sistemimin yeterli olacagini dusunuyorum ve kendim icin cekinmiyorum ancak bana bulasirsa bulastirabilecegim yaslilar,bagisiklik olarak zayif durumda olan insanlar,kanser tedavisi sonrasi korunmasiz bir halde olan hastalar ya da kronik rahatsizliklari olan insanlari dusundugum icin ciddiye aliyorum. siz de ciddiye alin amina koyduklarim.

  • eminim birçok kişinin bu insan tipiyle ilgili bir hikayesi vardır ; ama amerika'nın tennessee eyaleti columbia şehrinde yakın zamanda bu insan tipinin belkide en orjinali olmaya aday bir doktor var:suellen lee .. öyle bir doktor düşünün ki aldığı 300.000 $ borcu ödememek için borç aldığı kişiye ve hatta genetik diyerek kızına demans tanısı koyan ..(bilindiği üzere demans; bunama olarak adlandırılır ve zihinsel becerilerin zayıflaması durumudur...)

    ----------
    her şey 2018 eylül ayında tennessee department of health 'in 100'den fazla disiplin cezası içeren disiplin raporunun halka açıklanmasıyla gün yüzüne çıktı..kayıtlarda ismi verilmeyen ama "e.w." olarak geçen bir hasta var..
    e.w.'nin iddiasına göre 25 senedir hastası olduğu doktor suellen lee'nin kliniği mali açıdan zor bir dönemden geçerken; suellen lee kendisinden 300 bin dolar borç aldı ve artık ödemesini istediğinde kendisinin varlık kayıtlarına erişmesine engel olacak "demans" tanısı koyduğunu söyledi; hatta lee'nin e.w'nin kızının da erişmesini engellemek için hastalığı kızına da aktardığını belirten bir teşhis koyduğundan da bahsetti...

    sonunda durum, tennessee tıp fakültesi heyet kurulu'na geldi ve lee herhangi bir tıbbi muayene ya da ikinci tıbbi görüş bildirmeden teşhis ettiğini itiraf etti ve işinden davanın sonucunu beklemeden gönüllü olarak emekli oldu...olay halk bazında yayıldıktan sonra kendisiyle bir röportaj gerçekleştirilen lee " olayın e.w.'nin bir tuzağı olduğunu ve kendisine demans olduğunu düşündüğünü söylediği için e.w'nin kendisinden intikam almak için tüm bu olayları kurduğunu iddia etti...ayrıca lee, emekli olmanın şartlarını kabul etmesinin tek nedenini; devlet avukatlarının, davada sunulan olgulara itiraz etmesi halinde asla kazanamayacağını söylediği için olduğunu iddia etti.."
    fakat tennessee tıp heyeti kurulu daha sonra teşhis konan e.w ve kızına yapılan incelemelerde demans tanısına rastlanmadığını ve lee'nin "orantısız veya uygun olmayan büyüklükteki hediyeleri reddetmesi gerektiği yönündeki hükümleri" ihlal ederek profesyonel olmayan, onursuz ve etik olmayan davranışlar yürüterek devlet kurallarını ihlal ettiğini belirtti ve bu kararın tennessee eyaleti halkının sağlığını, güvenliğini ve refahını korumak ve kamuoyunun tıp mesleğinin bütünlüğüne olan güveninin korunmasını sağlamak için alındığını bildirdi..

    ayrıca devlet kayıtları, lee'nin, hastanın mali temsilcisi olan edward jones bank'a hastaya demans tanısı konduğunu belirten ve hastanın hesap kayıtlarını donduran mektubu yolladığını doğruluyordu..
    ---------
    dava henüz sonuçlanmasa da tüm kanıtlar ve taraflara bakıldığında borcunu ödememek için borç aldığı bir insana ,hastasına bunama teşhisi koyan bir doktorun olması borcunu ödemeyen insan tipinin nirvanası sanırım...

    kaynaklar ;
    tennessean
    columbiadailyherald

  • durağan bir film olabilir ama bir o kadar da gerçek. iki adam.. farklı kültürler... farklı yaşam standartları.. ama temelde aynı sorun; yalnızlık ve bunun yarattığı bunalımlar... diyaloglar o kadar gerçekçi ki sanki evinde oturup konuşan iki insanın özel alanına girmişsiniz de gizlice izliyormuşsunuz duygusunu yaşatıyor. kimse rol yapmamış, filmin güzelliği buradan geliyor olabilir.

  • geçen yine metrobüs bekliyorum hiç boş gelmiyor. neyse bir tane geldi tek kişilik bir boşluk vardı lego gibi girdim oraya. tetriste çubuğu bekler gibi beni bekliyormuş meğer. neyse gidiyoruz çok şükür binebildim falan diyorum.

    metrobüsle durak arasındaki sınırı benim, yanımdaki dayının, en uçtaki şişman abla ve diğer kapının yanındaki zayıf bir abinin ayakları çiziyor. akıncı beyi gibi en uçtayız. 300 spartalı gibi elimizde mızraklar adam girmesi imkansız. sonraki durakta kapılar açıldı. inen yok. duraktakiler kedinin ciğer bakışı gibi büyük bir beklentiyle bir bize bir ayaklarımıza bakıyor. girecek ufacık bir boşluk bir aralık arıyor.

    sonra kalabalığın içinden bıyıklı bir dayı geldi. şöyle bir baktı. 4'ümüz adama bakıyoruz. benim gözüm zayıf abide. içimde dayanın aslanlarım dayanın diyorum. sonra duraktaki bıyıklı dayı tahmin ettiğim gibi zayıf abinin oraya sıçradı. ama orada boşluk yok. girmesi imkansız. sıçradı geri düştü. sonra bir daha atladı. bu sefer tutundu. zayıf abi bildiğin jilet gibi kapıya yabıştı. o yabıştıkça biz zip gibi rarlanıyoruz. ama durmuyor bıyıklı dayı. adam sığ havuzda yüzmeye çalışır gibi körüğe kadar imkansız bir şekilde ilerledi. zayıf abi artık kapıyla bütünleştiği için büyük bir gedik oluştu kapıda. sonra umutla bekleyen insanlar walkind dead'deki zombiler gibi hurraa kapıya yüklendiler, açılan o delikten abartmıyorum bi 8 9 kişi girmiştir.

    bu sırada ben oluşan tsunamilerle kendimi nefes nefese tekerlek üstü koltukların orada buldum. gözlerim bizim ekibi aradı ama hepimiz metrobüsün farklı noktalarına savrulmuştuk artık. zayıf abi ise metrobüs şehidi olarak kutsal şehadet şerbetini içmişti. seni unutmayacağım zayıf abi.