hesabın var mı? giriş yap

  • başlık : başbakan millilere 28 milyon verene kadar

    entry : milli olmayanlara adam başı 30 lira vereydi karaköy ekonomisine de hareketlilik gelir, millet de milli olurdu. türkiye kazanırdı.

    güldükçe düşündüm, düşündükçe yarıldım lan. adam haklı ve özet geçerek güldürmüş amk.

  • gerçek hayatta da etkisinden çıkılmıyor. geçen gün boş çekici gördüm şehir içinde. bi mutlu oldum anlatamam. kocaman böyle heybetli. man. dorse alcak muhtemelen birazdan. korna çalıp selam verecektim de kim lan bu düdük demesin diye çekindim :(

  • boş kağıt vererek 100 almak...
    evet, yanlış duymadınız.
    ahmet cemal'in "basında yaratıcı yazarlık" dersinin sınavında başıma gelmiş, tüm akademik yaşamımda beni en çok etkileyen olaydır.
    yoklama almayan bu hocamızın dersine her hafta 08.30'da gitmiş, not tutmuş ve konuşmuştum.
    sınav başladığında gelip kulağıma eğilerek "sizin yazmanıza gerek yok. ne yazabileceğinizi biliyorum." diyerek kağıdımı alıp, sınavdan yollamıştır.
    her zaman saygı ve sevgi ile anacağım efsane bir entelektüeldir ahmet cemal.
    şimdi bile gözlerim doldu.

  • (bkz: başımıza taş yağacak)

    olm herkes sizin inandığınız ruhlara, hortlaklara inanmak zorunda mı? çocuk lan o çocuk.

    onlarca çocuğa sistemli olarak tecavüz eden vakıflara bir yere çıkarmayan, hatta bunlara sesini bile çıkarmayan örgütlerin son rezilliği.

  • marmara üniversitesi göztepe kampüsü - maltepe arasında 2 yıl boyunca 17 nolu hat ile yaptığım yolculuklarda sinirlerimi sıkça geren hadise.

    bu yolculuklardan birinde:
    teyzenin biri ineceği yere yaklaştığında yakınındaki kızlardan birine seslenip "gel kızım sen otur" deyip "ben de şimdi ineceğim vs." cevabını aldıktan sonra bir kaç genç kızda daha şansını deneyip olumsuz yanıt almıştı. ayaktaki genç erkeklerden birisinin "teyze sen indikten sonra koltuğun ne olacak onu dert etme, orasını bırak da biz düşünelim" demişti de yüreğimize tercüman olmuştu.

    sözün kısası millet olarak her boku çok sahiplenip kendimize mal etme huyumuzdan kaynaklanıyor bu koltukoğulları hanedanı meselesi.

  • yaşanmış hikayedir. telefonların lisede yaygınlaşmaya başlamasının ardından bu çağrı atma olayı meşhur olmuştu. bir akşam tüm aile yemek yerken montumun cebindeki telefonum çaldı ve sustu. annem ''telefonun çalıyo'' dedi, ben de ''çağrıdır'' dedim.annemden gelen soru mavi ekranlara sebep oldu.

    sinirli bir şekilde ''çağrı kim?''

    bu da böyle bi anı işte.

  • bir nevi problem of evil'dir. ikisinde de tanrı'nın klasik üç özelliği olan omniscience(sonsuz bilgi sahibi olma),omnibenevolence(sonsuz iyilik sahibi olma) ve omnipotence(sonsuz güce sahip olma)'e diss atılır.

    sokrates ile euthyphro adliyenin önünde karşılaşırlar. sokrates malum davası için ordayken euthyphro ise babasına karşı cinayet suçlaması getirmek için oradadır. sokrates buna çok şaşırıp neden kendi babasını mahkum ettirdiğini sorduğunda eutyhphro bunun tanrıların emrettiği doğru davranış olduğunu söyler. bunun üzerine sokrates soruyu sorar: bir şey tanrı(lar) onu emrettiği için mi iyidir, yoksa o şey iyi olduğu için mi tanrı(lar) onu emretmiştir?

    eğer bir davranış tanrı onu emrettiği için iyiyse iyi kavramının içi boştur, zira bir şeyin iyi olup olmaması tanrının iki dudağının arasındadır. bunu kabul etmek tanrının tecavüze veya cinayete iyi bir davranış demesi sonucu bunun iyi olabileceğini kabul etmek anlamına gelir. eğer bir davranış iyi olduğu için tanrı tarafından emrediliyorsa da o zaman tanrıdan bağımsız, hatta tanrının bağımlı olduğu bir güç bu iyiliği belirlemektedir. o zaman aynı soruyu bu tanrının üzerindeki güç için sormak gerekir ve bu sonsuza kadar gider.

    bu ikileme tatmin edici bir cevap, 2018 yılında en azından benim bildiğim kadarıyla hala verilebilmiş değildir, verilebilecek gibi de gözükmemektedir. ateistler neden adam öldürmüyor ki allah'a inanmıyorlar nasılsa ehehue diyen arkadaşların kafasında vura vura anlatılmalıdır.