hesabın var mı? giriş yap

  • 1. sismik izolator un sahtesi kalitesizi hatta fake i cikmasi ne kadar surer?
    2. nasilsa izolator var diye gerisini koyvermeleri ne kadar surer.?
    3. daire fiyatlari , kanun daha cikmadan biz izolator koyacagiz denilipte yuzde kac artar?
    4. yerli uretimi olmaz ise veya olsada , ithalati kim yapar kaymagini kim yer ? veya imalat yetkisi kime verilir?

    edit ; duzeltme

  • kum barajları.

    avrupa ve amerika'dan bazı sivil toplum kuruluşlarının afrika'da geliştirdiği büyük yararları olan bir projeye konu olmuş küçük barajlar.

    hep duyarız haberlerde; afrika'da insanlar temiz suya ulaşamıyor, yiyecek bulamadığından açlıktan ölüyorlar, temizlik imkanları da çok çok kısıtlı olduğundan salgın hastalıklar kol geziyor, çocuk ölümleri korkunç boyutlarda vs.
    işte tüm bu sorunların temelinde temiz su yoksunluğunun yattığını fark eden bilim insanları ve gönüllüler, afrika ülkelerinde değişik çalışmalar yapmışlar ve çok çok yararlı da olmuş.

    afrika ülkelerinin çoğunda kış yaşanmıyor, yağmurlu sezon ve kurak sezon olarak iki mevsim var. yağmurlu sezonda her taraftan akan sular ağaç yoksunluğundan sele dönüşüp arazileri mahvediyor. kurak sezonda da susuzluktan ölüyor insanlar. yani iki sezon da ölüm getiriyor, yokluk getiriyor, kıtlık getiriyor.
    bunu önlemek için yapılabilecek en güzel şey de elbette baraj.

    bu vakıflar, yerel yönetimlerin de desteğiyle kurak sezonda halkı örgütlüyor ve kurumuş dere yataklarında uygun yerlere taş ve harç karışımıyla 2-3 metre yüksekliğinde barajlar kuruyor. barajın yakınına da bahçeler. yağmurlu sezon geldiğinde bu barajlar doluyor ve bir iki ay boyunca su sağlıyor. baraj kuruduğunda da asıl işlevi ortaya çıkıyor. yüzeyi kurumuş görünen barajın üstündeki kum katmanının altında, buharlaşma etkisinden korunmuş büyük bir su rezervi kalıyor. kurak sezonun kalan kısmında da bu su tulumbalar yoluyla çıkartılıyor. insanlar eskisine oranla çok daha iyi koşullara sahipler çünkü içmek ve temizlenmek için yeterince suları var. ayrıca bu suyla baraj yanındaki bahçelerinde de şimdiye kadar hiç tatmadıkları sebzeler yetiştirip fazlasını satıyorlar.

    buna benzer çok basit ama işlevsel pek çok yöntem geliştirilmiş. biri de çöl benzeri arazilerde taş setler oluşturmak. şöyle ki, normalde yağışlı sezonda oluşan sel toprağın en üstündeki çok ince ekilebilir tabakayı okyanusa sürüklüyor ve kurak sezonda da toza bulanıyor ortalık. bunu önlemek için halkı örgütleyip çöldeki taşları yan yana dizerek şeritler oluşturmuşlar. düz zemindeki taraçalar gibi. yağmur suları önce bu taşların oluşturduğu ilk sete geliyor, onun üstünden taşıp ikinciye, sonra üçüncüye... böylece akış hızı kırılmış olduğundan her setin içinde değerli alüvyon toprağı birikiyor. yağmurlar dindikten sonra da bu taşların arasında gür otlardan oluşan bir çayır oluşuyor. sanırım zamanla da tarım yapmaya başlıyorlar buralarda.

    bir de ekilemeyecek dağ yamaçlarını taraçalandırmak var. sanırım çinlilerden öğrenilmiş bir metot. normalde hiçbir işe yaramayan, erozyonla tüm verimini kaybetmiş kuru tepeleri taraçalandırıp bu taraça kenarlarına meyve ağaçları dikiyorlar; mango, avokado, muz vs bölgeye uygun şeyler. ardından taraçanın iç kısmına da sebze bahçeleri. eskiden ot bitmeyen tepeler meyve ormanı haline geliyor. şöyle bi' gezeyim desen fruktoz krizine sokacak kadar bereketli meyve ormanları oluşmuş.

    dünyayı bu tip işlere kafa yoran güzel insanlar kurtaracak.

    sand dams,

    kum barajları ve bahçeler,

    taş şeritler,

    taraçalar ve daha fazlası.

  • kulak çınlamalarının* verdiği rahatsızlığı azaltmak için önerilen perdeleme yöntemlerinden biri, bu "gürültü"den yararlanmaktır. kulaktaki çınlama, yüksekliği iyi ayarlanmış bu türden bir sesin içinde etkisini yitirir. örneğin, geceleri başucunuzdaki radyoda iki istasyonun arasında bir yerlerde yakalanabilecek bir beyaz gürültü işe yarayabilir - ya da am dalgası başlı başına bir beyaz gürültüdür. ancak bir süre sonra bu gürültünün kendisi yorucu olmaya başlar (tüm gürültüler gibi). o zaman radyo, radyo 3'e ya da başka bir istasyona ayarlanıp denge sağlanabilir. kişi kendine göre bir uygulamayı geliştirir artık.

  • bizim buradaki bakkal amcanın "eğer biri gelir de daha önce hiç duymadığım bir sigara almak isterse hemen bunu veriyorum. şimdiye kadar %100'le tutturdum." diyerek çözdüğü sorunsal.

  • halbuki erkeklerin karaktere ne kadar değer verdiğini bilince gerçekten iç burkuyor.

  • egosunu değil dünya üzerindeki tıp literatürünü takip eden doktorlarımıza teşekkür ederek ve tenzih ederek söylüyorum ki çoğu için özel muayenehanesindeki para kasası egosundan daha önemli ve büyüktür.

    parayı bastırıp özel muayenehanelerinde karşılarına çıktığınızda kırmızı halıyla karşılarlar sizi. ne egoları kalır ne de havaları.

    daimi müşterileri ( hasta demedim bak) olabilmeniz için gülücükler, gülücükler. en bilmiş hasta da olsanız dinlenir ve kabul görürsünüz.
    asla ''sen'' olmaz ''siz''lerin havada uçuştuğu durumlar yaşarsınız.

    öyle...bazı doktorlar tüccar.

  • dünyada eşi benzeri görülmemiş bir toplumsal deneyin ortasındayız. hakikaten üzerine hukuki tez yazılacak cinsten bir durum bu. ortada bir mevzuat yok (varsa söyleyin avukat olarak ben bulamadım) , yetkililerin "doğrudan" alkol yasağı olduğuna dair bir söylemi yok ; sadece toplumsal olarak böyle bir söylem var ve toplumun neredeyse tamamı bunu kabul ederek bu yasağa uyuyor ya da varlığını kabul ediyor. kitlesel histeri yoluyla kanun uydurup buna uyan dünyanın ilk toplumu olarak tarihe geçtik sanırım.