hesabın var mı? giriş yap

  • edip cansever'in siiri..

    adam yaşama sevinci içinde
    masaya anahtarlarını koydu
    bakır kaseye çiçekleri koydu
    sütünü yumurtasını koydu
    pencereden gelen ışığı koydu
    bisiklet sesini çıkrık sesini
    ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    adam masaya
    aklında olup bitenleri koydu
    ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    üç ker üç dokuz ederdi
    adam koydu masaya dokuzu
    pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    uzandı masaya sonsuzu koydu
    bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    masaya biranın dökülüşünü koydu
    uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    tokluğunu açlığını koydu.

    masa da masaymış ha
    bana mısın demedi bu kadar yüke
    bir iki sallandu durdu
    adam ha babam koyuyordu.

  • bu sene 300 milyon dolar daha yatırım alarak değerlemesini 2 milyar dolara çıkarmış.

    vejeteryan ve veganlar için gerçek et tadında bitkisel köfte/kıyma yapıyor, en bilindik ürünü impossible burger ama impossible tacos, chili cheese fries, empanadas, köfte, pizza ve döner, evet döner de var. özetle kıyma kullandığınız her yemekte kullanabiliyorsunuz.

    ürün etten farklı olarak geliştirilebilir bir şey olduğundan 2019 itibarıyla güncel sürümü olan v2.0 satışta. 113 gramlık (4 oz) bir köftesi bir önceki sürümüne göre 50 kalori daha az, 240 kalori. aynı şekilde yağı ve tuzu da azaltılmış.

    içinde ne var da et tadı veriyor derseniz, esasen et tadını veren şey soya leghemoglobini. başka ne var derseniz: su, soya proteini konsantresi, hindistan cevizi yağı, ayçiçek yağı, doğal aromalar. ayrıca %2 veya daha az olmak üzere: patates proteini, metil selüloz, maya özütü, cultured dextrose (kültürlenmiş glikoz/bakteriyle fermente edilmiş şeker), modifiye nişasta, tuz, soya proteini izolatı, karışık tokoferol(e vitamini), çinko glutonat, tiamin hidroklorür (b1 vitamini), sodyum askorbat (c vitamini), niasin, piridoksin hidroklorur (b6 vitamini), ribofilavin (b2 vitamini), b12 vitamini.

    hamburger'i çok yaygınlaştı, şu an umami burger, gott's roadside gibi amerika'da bilindik zincir restoranlarında var, ayrıca lokal mekanlarda da kolaylıkla bulabilirsiniz. bitti mi? bitmedi. burger king de ağustos 2019 itibarıyla impossible whopper servis etmeye başladı. impossible burger'ın yaygınlaşma hızı o kadar yüksek ki, talebi karşılamakta zorluk çekiyorlarmış.

    her ne kadar impossible foods'un ürünü vegan olsa da, restoranların tercihine göre hamburgere koydukları yumurta, bacon, mayonez gibi ürünler nedeniyle menüdeki hali vegan ve hatta vejeteryan olmayabiliyor, bazı restoranlarda bunun için menüde uyarılar bulunmakta.

    ben şu ana kadar sadece hamburger ve döner denedim.

    umami burger'ın impossible burger'ını beğendim, gerçek etten ayırt edemedim lezzeti. yetmezmiş gibi, umami burger'ın normal hamburger köftesinden daha güzel geldi tadı.

    dönerini de wursthall'da deneme fırsatı buldum, vasattı ama vejeteryan/vegan olsam yeterli bulurdum.

  • hastalığından dolayı farklılığa sahip bir insana uzaylı diyebilecek kadar küçülebilme potansiyeline sahip bir insanın tespitidir.

    önce insan olmayı becerebilmek lazım. gülmek kolay.

    edit : başlığı açan tuhaf bir insan entry'sini silmiş ya da uçurulmuş, başımıza kalmış. velhasıl silmiyorum, bazı insanların ne kadar çirkinleşebileceğinin göstergesi olsun.

    edit yine : başlık ve resim için (bkz: #33564232)

  • eğer bir plazaya değil de müstakil bir yapıda görüşmeye gidiyorsanız klimaların markasına bakın, çalışanların olduğu bölümde daikin, mitsubishi electric gibi fiyatı yüksek markalar varsa korkmayın,ama airfel rubenis falan gibi bir marka görürseniz görüşmeyin bile.
    alacağı cihazın en ucuzunu alan patrondan çalışana hayır gelmez defalarca test ettim tecrübeyle sabittir.
    3 yıl sonra gelen edit : tespitimi yine denedim yine işe yaradı.

  • çok doğru demesidir.
    insanın da çöp olanı vardır, mesela aktroller.
    parası neyse verelim biz de bu çöpleri afganistan'a dökelim.
    afganistan'da aşık oldukları afganlar bunları sabahtan akşama kadar badelerler, tam bir win-win siçueyşın olur.

  • `1976 yılı haziran ayında cumhuriyet savcılığından hakimliğe geçmiştim. çaycuma'ya tayin olmuştum. adli tatilden önce göreve başlamıştım. her yeni atananlar gibi adli tatilde nöbetçi kalacaktım. hukuk hakimi arkadaş tatile çıkacaktı. adli tatilde asliye hukuk davalarına çok az bakılır. kadastro davaları adli tatilde görülürdü. bana " iki dava var,ikisi de kararlık." dedi. kadastro davalarını hiç bilmiyorum.ne yapacağım dedim. "davanın kabulüne karar ver,ben tatilden dönünce gerekçesini yazarım" dedi.o kadar süre karar bekler mi,taraflar kararı temyiz edecekler diye itiraz edecek oldum. "bizim mahkemelerde temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren başlar,merak etme " diyerek yatıştırdı beni.
    derken günü geldi ,o iki davanın duruşmasını yapıp " davanın kabülüne" karar verdim.adli tatil bitti. hukuk hakimi arkadaşa " kararları verdim gerekçelerini yaz" dediğimde "kararı sen verdin arkadaş,sorumluluk senin kararları gerekçeleri ile senin yazman gerekir" deyip kestirip attı. kadastro davaları uzmanlık işi.ben savcılıktan yeni geçmişim hakimliğe .ceza davası olsa kolay. ama bu davalar öyle değil. meğer arkadaşım bana şaka yapıyormuş. kararları gerekçesi ile yazdı. kararlar temyiz edildi.
    aradan epey bir zaman geçti. çevreye,arkadaşlara,davalara alıştım. asliye ceza mahkemesi duruşmalarını bitirmiş çay içiyordum odamda.hukuk hakimi arkadaşım uğradı. "gözün aydın" dedi. ne için dedim." kararların tasdik geldi" dedi. hangi kararlar dedim." kadastro kararların" deyince hatırladım.kararları yazan o idi ama ben imzaladığım için kararlar benim oluyordu.
    "yalnız nasıl oluyor 9 kiloluk bir dosyayı 14 ayda inceleyip karar verebiliyor yargıtay anlamadım " dedi. bu defa şaşıran ben oldum ; karar sırasında normal dosyalar vardı.aşırı hacimli dosya görmemiştim. ben o kadar kalın bir dosya filan görmedim dedim. "dosyanın büyük kısmı bir çuvalda duruyor,sadece duruşma tutanaklarını ayrı bir dosyaya koymuştuk,taraflar ve vekilleri durumu biliyor" diye cevapladı. merak ettim.yargıtaydan dönen dosyayı gördüm.gerçekten bir çuval dolusu evrak vardı içinde. yargıtayın onama kararını gösterdi arkadaş. o arada eski yazı (arapça harfler) ile yazılmış bir takrir notu düştü.demek ki dosyayı yaşlı bir yargıtay üyesi incelemiş. medeni kanunun kabulünden (1926) önce ölenlerin mirası eski yasaya göre çözüldüğünden (o tarihte bu tür davalar vardı elimizde) eski yazıyı bilen bilirkişimize (müftü) müracaat gerekti. bilirkişi eski harfle yazılmış notu okudu : "dosya çok hacimli,tasdikten başka çare yoktur"

  • hanımın gallinari'ye;

    "aaa ne güzel yüzlü çocukmuş, türk mü bu?"

    demesinden sonra evde küçük çaplı bir kriz yaşandığını söyleyebilirim.

    tribimi yaptım hemen, şeftali soymuş getirmiş, yemiyorum.

    öyle bir maç.