ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
doların bir küsur lira olduğu dönemden anılar
-
toplam 1000 lira bütçe ile 2 hafta balkan turu yapmıştım, 4 ülke gezmiştim. 140 lirası gidiş geliş uçak bileti parasıydı*. ayda 3-4 bin lira civarında kazanıyordum....
bir başka güzel anım ise malta da 3 ay dil kursuna gitmiştim, konaklama dahil 2k euro 4 bin tl civarında bir ödeme yapmıştım, 2k euro da orda harcamıştım, toplam 8-9 bin liraya ingilizce'yi hallletmiştim...
ne güzel günlermiş o günler amk ya.
bak düşündükçe aklıma geliyor hüzünleniyorum ya, 3 arkadaş roma dan araba kiralayıp tüm kuzey italya'yı gezmiştik, sonra slovenya, macaristan, slovakya, avusturya sonra tekrar italyaya dönmüştük, 15 gün yemiş içmiş gezmiştik, yanlış hatırlamıyorsam toplam 2 bin tl civarında bir para harcamıştık adam başı. hey gidi günler.
eli kolu tutan kadının onursuzca nafaka istemesi
-
(bkz: söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil)
ve hatta;
(bkz: buyrun benim)
bu basligi acildigi gunden beri takip ediyorum. neticede o onursuzlardan(!) biri oldugum icin.
evlendigimde yaklasik 23 yasindaydim. ve evet benim de pembe hayallerim vardi. mutlu bir yuva, saglikli cocuklar, iyi ve sevgi dolu bir es. sicak bir yuva vs vs vs. uzar gider.
ex esimle gorucu sayilabilecek bir sekilde evlendim. eli yuzu duzgun, iyi bir isi olan, insana benzeyen biriydi.
nisanliyken bir iki davranisi tuhaf gelmisti ama, cok genc ve cok toydum. dunyayi ve insanlari tanimiyordum.
dahasi bir isim, bir meslegim olabilecegi, hayatimi kazanabilecegim bir bilincle yetistirilmemistim.
derken 3. gun yuzume yedigim bir tokatla sendeledim ama ayilmadim henuz.
baslayan seylerin devam etme gibi bir hali vardi. tokatlar tekme yumruklarla yer degistirdi zamanla.
ugradigim seyleri sindirmeye calisiyordum cunku her seyin cok guzel olabilecegine dair umudum hic degismiyordu.
sozlu, fiziki siddet gun gectikce agirlasti. cocuklarim dogdu. buyudu ama ben yaratilan cehennemde yaniyor ama olmuyordum.
defalarca yazdigim entrylerimde her turlu ayrinti var zaten. kafa sisirmeyeyim.
bosanmaya karar vereli cok olmustu ama uygulamaya gectigimde 43 yasindaydim. isim, param, evim hicbir seyim yoktu.
evimden elimde icinde 20 lira olan bir cuzdan, esofman ve bir kot ceketle ciktim.
20 senelik evlilikten geriye kalanlar buydu.
eski esimin ailesinden gelen ilk haber suydu;
-evden zirnik alamazsin.
istemedim zaten.
dava su bu vs derken is guc sahibi adamin 3.000 lira geliri cikti.
tabi nafaka o gelir uzerinden bicimlendigi icin, avukati ve o komik nafaka bedelleri teklif ettiler.
ustumde kot ceketim ve esofmanimla 20 senemin bedeli etmeyecek bir nafaka ve cuzzi miktarda bir tazminat ile kurtuldum.
nafakam ile sadece ev kirami verebiliyorum.
evden sadece ustumu basimi ve cok sevdigim duduklu tenceremi aldim.
simdi asgari ucretle bir arkadasimin yaninda calisiyorum. 5 gun sonra 45 yasima giricem.
cok sukur, buna da sukur.
yani ne yapsaydim. ne tavsiye ederdiniz ?
onurlu olmak icin nafakayi reddedip, nerede kalsaydim ?
20 senelik emeklerimi yok mu saysaydim ?
yoksa onursuzca o adamla sirf rahat, konforlu bir hayat icin yasamaya devam mi etseydim ?
baskalarinin ne dusundugu umurumda degil cennetinden;
sevgiler, saygilar...
eski sevgiliden öğrenilenler
-
pes' te arapas tuşu
1 temmuz 2004 karnımın acıkması
fatih terim
-
'eve geldim iş bitmiş.usta mutlu,ben mutlu..' diyor boya reklaminda.
e sen türk aile kurumunu yıktın be fatihim.derinden sarstın.
sayısal loto'daki inanılmaz tesadüf
-
yıldırımcığım bu kadar yapma çok dikkat çekiyor.
yabancıların türkçe konuşurken yaptığı hatalar
-
ispiyoncu yerine işportacı diyen bir avrupalı buna en güzel örnektir. bi de gözleri kısıp hırsla söylediğini düşünün
yaran facebook durum güncellemeleri
ekşi itiraf
-
az önce, çamaşır makinesini izlemekten sıkıldığımı fark edip, biraz da download izleyeyim diyerek çamaşır makinesinin önünden kalkıp bilgisayarın başına oturdum. son bi kaç haftadır çok tembelleştim diye hayıflanıyordum. iyi geldi hareketlilik.
hatay'da asker görmüyorum diyen şerefsizdir
-
başladı yine nefret kusmaya.
enkaz altında yardım bekleyenlere de bir şeyler söylerse şaşırmayacağız. enkaz altına bilerek girip provokasyon yapıyorlar bile diyebilir.
aliexpress
-
fark ettiğim üzere çok ucuz ürünlerin gönderim ücreti 28-40 tl’ye çıkmış.
lakin 137 tl ye bir kalem vardı sepetimde o hala ücretsiz.
gümrüğe de çaktırmadan 50 kuruş koymuşlardı en son.
biz niçin diğer ülke vatandaşları gibi paramızı hakkıyla harcayamıyoruz?
suluboya yapmak istiyorum kağıtlar olmuş 200 lira
fotoğraf makinesi almayı düşünüyordum o da 6-7 binlere uçmuş
bisikletler zaten uçtu
bir de hayale kapılıp acaba teleskop mu alsam diye aklımdan geçirdim 10 saniye kadar.
150 liraya fırça mı olur ulan, boyalara hiç girmiyorum.
bunlar lüks ihtiyaçlar farkındayım, bunlar olmasa da yaşanır lakin canımı sıkan bu yazdıklarımın maliyetini karşılayıp vergisini karşılayamıyorum.
ben böyle sanat ruhlu bir devlet görmedim, her istediğimden kendine de alıyor birer ikişer tane..
benim aliexpress rekorum 8 gün arkadaşlar.
8 günde aras kargoyla geldi, gümrük ödememiştim.
kendimi bir an fransada hissetmiştim.
fazla mutlu olduysam demek ki..
çember daralıyor.
veyis ateş
-
https://www.youtube.com/watch?v=d2unbqhoxkc
serzgin baran korkmaz'dan 10 milyon euro rüşvet istemiş ocak 2021'de. korkmaz ses kaydı almış. "blokeli çek olur mu?" demiş korkmaz. "olur" demiş veyis bey. rüşvet karşılığı yapacağını vaadettiği şey "sezgin baran korkmaz hakkındaki soruşturmaları kapattırmak ve ülkeye dönüşünü sağlamak" imiş.
"gazeteci" geçinen, aslen "din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni" olan, ilahiyat fakültesi mezunu "ahlaksızın" tekidir.
covid-19'dan kaçan istanbul halkı
-
bence en iyisi 80 milyon sokağa çıkıp birbirimizin yüzüne tükürelim toptan kurtulalım. bu ne amk.
kız yurtlarının 112 acil'i gereksiz meşgul etmesi
-
o kadar çok karşılaştım ki bunlarla. artık görünce ben sinir krizi geçirmek üzere duruma geliyordum.
klasik olay şu şekilde olur. gece 12-1 arasıdır aşağı yukarı. o saate kadar 200-300 arası hasta bakmissindir. içeri 112 ekibi sedye üzerinde genç bir kızla girer. yanında çok telaşlı olmayan 1-2 tiki arkadaşı da eksik olmaz.
yaklaşırsin sedyeye doğru. bir yandan ekipler acil servisin yatağına alırken 'hastayi' bir yandan durumu sorarsın getiren ekibe. hocam konversif sanırım cümlesi o saatte en son duymak istediğiniz cümleler arasındadır ama nafile.
yinede muayeneyi yapar gelen yakınlarından ne olduğuna dair bilgi alırsınız. olayın gereksizce 112 acili meşgul etmek olduğu anlaşılınca o sedyede 'ölü' gibi yatan genç kızımızın yanına yaklaşılır. büyükçe bir pamuğa alkol boca edilir ve ağız burun bununla kapatılır. derin derin nefes alması istenir hastanın.
pa pam! bir mucize olur ve az önce 'ölü' gibi yatan hiçbir şeye cevap vermeyen hastamız dirilir adeta! kendine gelir. olanları anlatır.
bizde müşahedeye alırız hanım kızımızı sakince iyice açılsın diye. yarım saat sonra tıpış tıpış gelir yanimiza ambulansla gelen gençler. noldu? deriz. biz iyiyiz gidebilir miyiz? derler. bakarsın duruma tamam dersin. çıkabilirsiniz.
ve o an gelir. ama bizim yurt buraya geldigimize dair bir kağıt istiyor verebilir misiniz? derler.
hay hay ne demek.(iç ses: şimdi laciverde boyadım sizi)
muayene fişi bastırılır. üzerine büyük büyük tam acilden taburcu oldukları saati yazıp ciddi bir sorunun olmadığı not edilir. kaşe-paraf yapılır. gençlerin yüzü düşer. somurtur küfreder gibi çıkarlar acilden.
peki niye? çünkü saat 1de taburcu olan bu gençlerin asıl amacı gece 3-4e kadar sokakta gezip tozmak. sonra yurda dönüp yeni taburcu olmuş gibi davranmaktır.
canlarım benim memlekette bı akıllı siz misiniz?
bunlar daha benim acilde gördüklerim. daha acil servise getirilmeden ambulansta 'tedavisi' yapılanları ambulans ekiplerimiz görüyor. allah sabır versin.