ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"biri canınızı mı sıktı? o anda insanın %70' inin su olduğunu düşünün. uğruna can sıktığınız şey az daha kassa karpuz olacakmış en nihayetinde"
edit: uzun süredir en beğenilen entry'min bu olmasına valla bozuluyorum
(bkz: sözlük bana bi şey anlatmaya çalışıyor galiba)
nauru
-
ne yazık ki göründüğü gibi cennetten bir parça olmayan küçük ada ülkesi.
2000 yıldır bu cidden küçük adada yaşam var; 2010 itibariyle 9000 kişiden oluşan minyatür bir yaşam olsa da. ada 2006 yılında dramatik bir nüfus azalması da yaşadı; kiribati ve tuvalu yerlisi göçmen işçiler geri çağrılınca 1500 kişilik bir kitle adayı terk etti.
ada fosfat için talan edilmiş durumda, ve bu fosfat da bitmek üzere. şu resimde de görüleceği üzere ada içten dışarı doğru yavaşça ilerleyen maden aramaları sonucunda kendi kendini yok etmeye başlayacak gibi. nauru yerlileri bu fosfatın biteceğini görünce melbourne ve texas'tan araziler aldılar; 9000 kişiye her yatırım yeterli olabilir sonuçta. bir ülkenin temel gelirinin ülke dışındaki arazilerden gelmesi garip ama, yazık lan 9000 kişiler.
son olarak liechtenstein vatandaşlığına geçsem milli takımda oynar mıyım diyenlere; nauru'nun amatör bir futbol federasyonu var. bu federasyonu adam etmek için harcayacağınız para ile bambaşka bir sermaye sağlanabilir, kim bilir.
neyse, gitmek istemeyeceğiniz ülke. palau, tokelau; u ile biten bir çok ülke varken niye nauru?
türkiye'deki büyücülerin yaptığı katliam
-
başlığı açan arkadaşa sonsuz teşekkürler. çok büyük gündem olması gereken bir konuya dikkat çekmiş, düzenli bir şekilde linkler vs vererek durumu anlatmış.
biz de bir kaç hayvan sever arkadaşımızla birlikte bu olayları konuşuyor ve nasıl gündeme getirsek diye düşünüyorduk.
bir an önce haber kanallarına, sosyal medyanın gündemine sokulması gereken bir konu.
bu ülkede büyü yaptığını sanan ve bu büyülere inanan iğrenç cahil ruh hastaları o kadar fazla ki, hayvanları uygulanan şiddetin belki %80'i bunu kapsıyor. biz hala komşunun köpeğini vuran adam, köpeğe tecavüz eden adam şeklinde algılıyoruz hayvana şiddet olayını. bunların sayısı da az olduğu için "hayvana şiddet" yasası bir türlü gündeme gelmiyor.
ama büyü adı altında yapılan bu şiddet o kadar fazla ki, inanılmaz boyutlarda. bu durum gündeme yerleştiğinde, "hayvana şiddet" yasası da daha güçlü bir şekilde gündeme gelebilir.
lütfen mümkün olduğunca, elinizden geldiği kadar bu durumu gündemde tutmaya çalışalım. gerekirse hashtaglar ile twitter'da trend yapmaya çalışalım.
gizli kapalı bir şekilde, büyü denilen saçmalık altında hayvanlara çok büyük şiddet ve işkence yapılıyor, canları ellerinden alınıyor. herkes bundan emin olabilir, tamamen gerçek!
okunası nörobilim kitapları
-
nörobilime ilgisi olan veya aktif olarak nörobilimle ilgilenen kişilerin okuması gereken kitaplardır.
bu kitapları okuyan kişinin ufku genişler. bu kitapları okuyan kişi yeni bakış açısı kazanır.
v. s. ramachandran - öykücü beyin
david eagleman - beynin gizli hayatı
stanislas dehaene - beyin nasıl okur ?
christian keysers - empatik beyin
andrew koob - düşüncenin kökeni
robert winston - insan beyni
nancy c. andreasen - yaratıcı beyin
sevilen şiirin en vurucu cümlesi
-
''ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..''
(bkz: nazım hikmet ran) (bkz: sen)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
" kiz babasi olarak sunu soylerim. askerlik yapana kiz yok cunku fakirdir buyuk ihtimal. "
(bkz: adam haklı beyler)
star tv'de 1994'e girerken çıkan üstsüz kadın
-
üşüyoruz cem uzan reyis
çok istenen bir şeyin olmaması
-
bazen olmaz ama o kadar güzel olmaz ki...
"ancak bu kadar güzel olmayabilirdi" dersiniz.
kürtler olmasaydı türkler anadolu'ya giremezdi
-
olabilir aslında. o zaman himayesinde oldukları devleti satmışlardır.
telefonla uyanıp çoktan uyanmış rolü yapmak
-
düpedüz yalanciliktir lakin bir diger açidan da karsi taraf yutarsa, çok kere karizma kurtaran bir harekettir. bu sebepten, bu eylemimize bir tür beyaz yalan da diyebiliriz. mesela, misil misil uyurken, aniden fürülü fürülü telefon çalar. elbette, ya is yerine ya da baska bir seye geç kalinmistir. karsi taraf "oha! gunaydin! oha! uyandirdim mi? oha! oha?" diye sorar. rol yapicisi da "ay hiç olur mu canim? çoktan uyanmistim! çikiyorum birazdan!" der. iste bu "çoktan uyanmistim" bölümünün inandirici olmasi için, dikkat edilmesi gereken hassas hususlar sunlardir:
- telefonu açmadan önce, 3 kere öhö demek. (bu hareket, bogazi temizlemeye, uyku sesinden kurtulmaya ve sesin çatalli çikmasini engellemeye yarar.)
- telefonu açinca söylenecek "alooo?" kelimesini, sonsuz bir enerji ve hiperaktiviteyle söylemek. (bu hareket, "en az bir saattir ayaktayim. dusumu yaptim, tostumu yedim seni bekliyorum" imaji yaratmaya yarar.)
- konusma boyunca, bu enerji ve hiperaktiviteyi artirarak devam ettirmek. (bu hareket, inandiriciliga atilan adimlari hizlandirmaya yarar.)
- konusma esnasinda yataktan firlayip, çaktirmadan mutfaga ya da banyoya gitmek ve fonda gürültü yaratmak. (bu hareket, "kahvaltim bile bitti, ortaligi topluyorum yahut banyoda saçlarima son bir kez bakiyorum" imajiyla, inandiriciligi perçinlemeye yarar.)
- telefonu kapatmaya yakin, sokak kapisini gürültüyle açip, gürültüyle kapatmak. (bu hareket, "evden çiktim bile!" mesaji vermeye yarar.)
- konusmanin sonunda pencereyi açarak, kafayi disari uzatmak ve fonda sokak gürültüsü yaratmak. (bu hareket, "su anda sokaktayim, emin adimlarla ilerliyorum!" mesaji vermeye ve basarili bir rolle oscar'a aday olmaya yarar.)
tabii, telefonu kapattiktan sonra, isik hiziyla giyinmek, hazirlanmak, kosmak lazimdir. öyle miyir miyir hareket edilirse, karsi taraf süphelenebilir. "hani çoktan uyanmistin ulan?" diyebilir. sitemkar taslamalarla kalbinizi kirabilir.
bir erkeğe en çok yakışan şey
-
(bkz: sakinlik)
sadece sevgili değil yakın olduğum normal erkek arkadaşlarımın bile bu yapıda olan kişilerden oluştuğunu farkettim. bir ortamda küs/kavgalı olduğunuzu belli eden, laf sokan, durduk yere internette ona buna çatan, tabir-i caizse b.kuyla kavga eden, sinirlerine hakim olamayan, ortamda dikkat çekmek için abartılı hareketler yapan erkeklerden ömrümün sonuna kadar hoşlanmayacağımın farkındayım.
nihat hatipoğlu'nun isyanı
-
- “düşmanının hastalığına, üzüntüsüne sevinmeyi bilmeyen bir kültürümüz vardı”
çok doğru hepsini sikip attılar. :)
nihat hoca'ya da cevabım: herkes ölecek hocam, ne sandınız siz yaşayacak biz ölecek miyiz :)
trt 1'de sürekli yayınlanan imparatorlu dizi
-
(bkz: ulusa sesleniş)