hesabın var mı? giriş yap

  • ilginç bir gelişme. kesin teknik bir hata olmuştur. yoksa bilen bilir ki yurtiçi kargo'nun ticari stratejisi müşterilerini evde bulamama üzerine kurulmuştur.

  • fi tarihinden aklımda kalanlarından:

    beyler boyum çok kısa

    - beyler boyum 1.63, kızlar hiç beğenmiyor, ne yapabilirim?

    - kestir ve orta boylu bir kadın olarak hayatına devam et.

  • woodcastle : tahtakale
    darktown : karaköy
    mt. belt : kayışdağı
    newtown : yeniköy
    medalstone : nişantaşı
    midtown : ortaköy
    topfield : tarlabaşı

    gibi örneklerle desteklenen, ingiltere'de yaşıyormuş izlenimi veren düşünce...

    edit: ...yi destekleyen örneklerdir.
    başlığım taşınınca tanımım babasız gibi ortada kalmış.

  • adam torbayi 3 milyar yil sallamayi unuttugu icin bilimsel olarak dikkate alinmayacak bir deneydir.

  • üç yaşına girmek üzere olan oğluma uyuması için masal anlatıyoruz. birkaç gündür de ihale bende. ışıkları kapattığımız için aç masal kitabını oku durumu olmuyor. haliyle, kaba tabirle uydurup uydurup anlatıyorum bir şeyler. aklıma da köyden başka bir şey gelmiyor. zihin ne dolu köyle. neyse masalı anlatırken bizimki her cümlede araya giriyor. misal "selim ve babası sabah uyandığında inekleri sağmak için ağıla gittiler" diyorum ve hemen "baba peki kuzular yok mu?" diyor. var oğlum olmaz mı diyorum. bu sefer "baba peki tavuklar yok mu?" diyor. var arkadaşım onlar da var az bekle :) işte sonra ineklere yemek olarak saman verdiler diyorum. hemen ardından "baba peki su verdiler mi?" diyor. ya hayır masal mı anlatıyoruz, soru-cevap etkinliği mi belli değil. madem hayal gücün iyi, sen anlat diyorum. bu sefer de "bir varmış bir yokmuş baba" diyor ve kalıyor orada. devamı yok. yaklaşık 20 dakika süren bu mücadelemiz sonrası anne olaya müdahil oluyor ve nasıl oluyorsa uyuyor bizimki hemen. işin özü ben çok kötü masal anlatıyorum, kabul.

  • yillar once bir gun, pek adetim olmadigi uzere ogle uykusuna yatmistim. kisa surede dalinabilecek en derin uykuya dalip, gunes ufukta el sallarken uyanmistim. gunun en guzel, sen sevdigim anlariydi bu anlar. bu guzelligi daha da guzellestiren, pek aliskin olmadigim bir sey daha vardi: uyandigimda, zeki muren caliyordu evin icinde.

    zeki muren ile uykuya dalmis, kadeh tokusturmus, meramimi dokmus, havaya karisan sigara dumanini izlemistim bos gozlerle ama hayatimda ilk kez zeki muren ile uyaniyordum.

    askin icimde ruya diyordu zeki muren. bildigim, dinledigim bir sarkisiydi ama sanki ilk kez dinliyordum. hatta sanki ilk kez zeki muren dinliyordum. daha once yasamadigim, tatmadigim bir duyguydu bu.

    gozlerimi acmamla birlikte kulagima carpan ''...gostermiyor aynalar beni artik ben diye...'' nagmeleri, batmaya yuz tutmus bir gunes, zeki muren sanki icerde bir yerlerde, mutfakta yahut salonda gezinerek sarki soyluyor hissi...

    dinledim buyulenmis gibi. hic hareket etmedim. sanki ben odanin kapisini acsam, zeki muren kaybolacakti. sanki uzandigim kanepede dogrulsam, tum bu buyu bozulacakti. bekledim. ama bekledigim sarkinin bitmesi degil, bitmemesiydi. bitmemesini bekledim sarkinin. hic bitmesin istedim. cunku boyle sihirli anlarin, insanin hayati boyunca pek nadir yasacagini biliyordum.

    sarki bitti. zeki muren sustu. bos evi dinledim bir muddet. neden bilmiyorum, gozlerim de kapidaydi. o an, yani sanki tam o an, kapi acilacak ve iceri tum isiltisi ile zeki muren girecekti sanki. kendimi zeki muren'e hic bu kadar yakin hissettigim olmamisti.

    o gun, o anlarda hissettigim ve yasadigim salt, puruzsuz, tamamiyle seffaf huzur duygusunu, ben omrum boyunca bir daha hic yasayamadim.

  • biz de eşimle, doğacak çocuğumuza uygun fiyatlı beşik arayıp durmaktayız. ama yine de benim çocuğum onun çocuğundan bin kat daha şanslı. dürüst ve şerefli bir babası var.