hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'nin en fırlama futbolcusuydu, şimdi ise en fırlama yorumcusu.

    - hiç bir golü kız arkadaşına hediye ettiğin oldu mu?
    + aynı golü iki farklı kıza hediye ettiğim bile oldu.

  • (bkz: üst komşu tolganin eşi)

    tolga ismi bizim apartman için sanki bir ahmet bir mehmet. hem alt hem üst komşumun adı tolga. alt komsularimla samimiyim eşini çok severim sıkıntı yok. ama üst kat tolganin eşi ile ilk kez geçenlerde muhabbet ettik hep sadece selamlasiyorduk. kadınla 2 sene önce -o zaman taşıdılar evi- tanıştık adını söyledi ama ben unuttum. renk vermemek için kadına sürekli "ahaha canim" falan dedim muhabbet ederken. sonra numarasini aldım kaydederken de böyle kaydettim. şimdi bir punduna getirip adını öğrenecegim. stres oldum ya

  • yav adamın biri geçen gün çıkmış sözümona mecaz yaparak müslümanlarla dalga geçiyor. sen kimsin be? gladyatör filminde türlü entrikalarla ayak iken nasıl baş olduğunu biz iyi biliriz. sevgili kardeşlerim, bakın çok enteresan, dönemin imparatoru commodus, milli iradeye dayalı gücünü halktan alan bir imparator iken bu russell, halkın arasına saklanıp, halkı galeyana getirip, insanları sokaklara dökme düşüncesiyle darbeye teşebbüs edip, imparatoru koltuğundan edip, ülkenin istikrarlı yapısını bozmayı hedeflemiştir.

    (yuhhlamalar, ıslıklar)

    eyyyy russell, bu millet bu oyunu yemeeğğğz yemez. sevgili kardeşlerimm, russell'a buradan sesleniyorum. eğer yüreğin varsa sandıkta görüşelim. sana dersi bu millet sandıkta verecek. russell'a sandıkta ders verecek miyiğğğzzz?

    (alkışlar, evetler, hüloğğlar)

  • benim. işim de var ünvanım da. evet mesaide orda burda çok ciddiyim.
    ne yapak be oturup soba başında kestane mi pişirelim.
    bırakta biz de soytaralım, kendimizi ifade edelim ergen liseli.

    edit: başlık başa kalmış.

    edit2: hala yaşayıp yaşamadığımı merak edenler var :)

    edt3 yaşıyorum. merak edenlerin gözlerinden öperim. yaş 51

  • anime / manga dünyası one piece, bleach ve naruto ile altın bir döneme giriş yapmıştı. bu dönemin ürünleri yer yer duygusal anlar yaşatsa da genel olarak olumlu, dostluk yoldaşlık gibi kavramları ön plana çıkaran, azim ve mücadele ile işlerin düzeltilebileceğine inanan bir yapıya sahipti. ancak bu hikayelerin başlangıcından itibaren dünya pek burada anlatılan şekilde ilerlemedi. biz daha depresif, daha nihilist bir hale geldik. özellikle 90’ların bitiminden itibaren pek çok insan dünya hakkındaki umutlarını da yitirdi. bu durumun yansıması haliyle animelere de geldi. çünkü mesela hollywood, her zaman seyirciye oynamayı hedeflediği için bu tür olumsuz durumlara karşı tepkisi de yavaş oluyor. animeler ise daha deneysel bir tarza sahip oldukları için yeni dünyaya adapte olma konusunda daha hızlı. şimdi yeni dönem nihilist animelerin en önemli örneklerinden biri olan attack on titan’a ve depresif atmosferine bir göz atalım.

    --- spoiler ---

    attack on titan ilk bakışta mecha shounen’lere çok benziyor. ortaya bir tehdit çıkar, ana karakter bir kayıp yaşar, daha sonra azimle eğitime başlar ve şans eseri tehdide kafa tutacak gizli bir gücü olduğunu keşfeder. standart bir hikayede bu keşif yaşandıktan sonra ana karakterin kolay bir galibiyet alması, bu sırada sezon finalinde yeneceği rakiple karşılaşıp bir kere yenilmesi ve bir flash-back / eğitim sonrası finalde galibiyete uzanması gerekiyor. ancak attack on titan’ın dünyası böyle olumlu değil. öncelikle birinci sezon ana karaktere eziyet etmekle geçiyor. elinde muazzam bir güç olmasına rağmen eren 24 bölüm boyunca üstünlüğü asla ele geçiremiyor. kazandıkları ufak tefek galibiyetlerde bile takımın çoğunu kaybetmiş oluyorlar. yani durum tam olarak pirus zaferi her zaman.

    bunu da sırf izleyiciyi yormuş olmak için yapmıyorlar. her şeyin dayandığı bir mantık var. anime mücadele konusunda çok gerçekçi. eren’in ilk sezon boyunca karşısına çıkan tüm rakipleri titan’lık konusunda hem daha eğitimli hem daha bilgili. bu nedenle ana karakter daha çok bağırıyor diye rakiplerini yenecek diye bir kural geçerli değil. ayrıca anime kahramanlık hikayelerini de sevmiyor. hatta işin oraya döneceğini düşünen izleyiciyi de sık sık cezalandırıyor. mesela birinci sezondaki sert eğitimin ardından ekibin gelen titan’ları çerez gibi çitleyeceğini umuyorsunuz ama baya kabuslarınıza girecek görüntüler eşliğinde karakterlerin ölüşünü izletiyorlar. hatta bir ara ekip tekrar toparlanıyor. hadi yapabiliriz falan diyor. bu sefer daha beter yeniliyorlar.

    peki anime’de hiç mi kazandıkları an olmuyor derseniz oluyor. ancak onların da sonuçları var. bir karakter istediği yöne gitmeye başladığında ya büyük bir yıkıma sebep oluyor ya da etik anlamda gri ya da siyah alana geçmeye başlıyor. hatta çoğu durumda bunların ikisi birlikte yaşanıyor.

    animenin yenilikçi bir diğer yönü de ana karakterin ekipteki en güçlü insan olmaması. mesela dünyanın kaderini kime emanet edersin diye sorsanız 1) armin, 2) erwin 3) mikasa 4) levi 5) hange 6) historia 7) pixis falan diye giderdim ben. eren ilk 10’da yer alır mıydı ondan bile emin değilim. elemanın motivasyonu bile insanları kurtarayım değil dünyada ne kadar titan varsa hepsini öldüreyim üzerineydi. normalde ana karakterin birini bile isteye öldürmesi animelerde bile tabu olacak bir noktayken burada eren sürekli tekrar ediyor aynı şeyi.

    hele hikayenin finali yüzyıl arasanız bulamayacağınız türden. ana karakterimiz ülkesini kurtarma peşinde. işin içinde biraz da intikam duygusu var. bunun için de işlerin kaynağına gitmeye çalışıyor ki attack on titan, lore açıklama konusunda çok başarılı. eren yine gözü kara hareket ediyor ama hadi buraya kadar kabul. peki halkı kurtarmak için uyguladığı yöntem ne? tüm dünyaya savaş açmak. bunun için de kendi ülkesindeki insanlar dahil herkesi riske atmak. hatta bir tanesinin kendi hayatını alt üst ettiği colossal titan’ları çoluk çocuk demeden tüm dünyanın üzerine göndermek. yani etik anlamda bu artık siyah bile değil. ancak animenin zaten kimseyi kahraman olarak yansıtmak gibi bir derdi yok. eren’i de dünyayı kurtarmak isteyen bir çocuk olarak değil, travmatik şekilde belli bir fikre kapılan biri olarak anlatıyorlar sürekli.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak attack on titan başladığı tarihten itibaren çok farklı bir hikaye anlattı bize. düşündüğümüz hiçbir kalıba uymadan, aman izleyici / okuyucu ana karakter hakkında ne düşünür diye kendisini kısıtlamadan, yer yer stres olmanıza neden olarak hikayesini tamamladı. bu nedenle üzerine kafa yormaya değer bir anime / manga olduğunu düşünüyorum. ancak yine de hikayeye kapılıp binge watch yapmayın bence. çünkü bir saatten sonra gözünüzü kapattığınızda insan yiyen titan’lar görmeye başlıyorsunuz. kimsenin de uyumadan önce rod reiss’in titan haliyle karşılamak isteyeceğini sanmıyorum o nedenle.

  • google görsellere emekli yazdığınızda çıkan görseller ile retired (emeklinin ingilizcesi) yazdığınızda çıkan görsellerin karşılaştırması...

    emekli

    retired

    retired yazıldığında çıkan görsellere bakınca insanın emekli olası gelirken, emekli yazıldığında çıkan sonuçlara bakınca maaş kuyruklarındaki mutsuz yaşlılar ve sürekli para görselleri ile mücadele içinde bir emeklilik gözde canlanmakta. çalışırken çile, emekliyken çile. toplumumuza küçük bir ayna.

  • "bill gates'in eşi olmak da zordur be.
    - hayatım eve ne zaman geliyorsun?
    - 9 dakika kaldı, 10 dakika kaldı, 22 dakika kaldı, 3 dakika kaldı..."

  • ülkeyi komple arapların üstüne yapın da bu iş huzur icinde çözülsün.

    ekonomik çıkmazda olan türkiye cumhuriyeti'nin başındaki zatın gerçekleştirdiği aktivite.

    https://mobile.twitter.com/…|twcamp^serp|twgr^tweet

    edit: https://mobile.twitter.com/…tus/1331958084495953921

    edit 2: ilgili haber
    https://www.dunya.com/…ula-ortak-oldu-haberi-601558

    edit 3: bazı mesajlar aldım bunun zararlarının ne oldugu ile alakalı, belirtmem istendi. olası bir hükümet değişiminde ülke borsasının %10'luk kısmının katardan manipüle edilmeyeceginin garantisini kim verebilir ? türkiye cumhuriyeti'nin katar'ın arkasında bulunan, londra'daki spekülatörün emrine amade edilmiştir. çok net.

    ayrıca arada kaynayan "çerezlik" imzalanan anlaşmalar da şunlar:

    "istinye park hisselerinin devrine dair anlaşma",
    "istanbul haliç altın boynuz projesi'ne yapılacak potansiyel ortak yatırıma ilişkin mutabakat zaptı" ile;
    "global liman işletmeleri ve qterminals w.l.l arasında ortadoğu antalya liman işletmeleri aş'nin hisse devrine ve satın alımına dair anlaşma" da bulunuyor.

  • site ismi bile gelinin kafa yapısını ele veriyor. yani sadece seherin düğün var. eşi olacak adamın düğünü yok. yani ata denilen eleman sadece küççük prensesimizin düğün sponsoru. onun için site adında anılmasına gerek yok. çünkü seher evleniyor. seher ulan işte.. gelin evlensin yeter, gerisi teferruat zaten.