hesabın var mı? giriş yap

  • çok ilginç bir deneyim. elinize takilmis seruma "tamam; basliyorum." tarzi bir komuttan sonra siringadan gerekli ilaci vermeye baslarlar. genel anestezi alan bircok insan gibi ilk birkac saniye "hayir beni uyutamazsiniz" dersiniz, sonra siringa takili eliniz yavas, yavas karincalanmaya baslar. akabinde duyumsadiginiz sesin kalitesi giderek azalmaya baslar(böyle cızırtılı duymaya baslarsınız, belli bir süre sonra ses de azalmaya baslar). ve görüntü kalitesi.. o da giderek azalir, ve bu olurken etraf kararmaya başlar ve bilincinizin kalitesi* de giderek düşer, sonra farkinda olmadan uyursunuz.

    [bu sırada ameliyatinizi yaparlar, hiçbir şey hissetmezsiniz.]

    sonra ayılma faslı.. iste burasi biraz kötü. çünkü ayılırken, her sabah uyandiginiz gibi kendinize geleceginizi zannetmeyin. ameliyathanenin yeterince soguk ortami, anestezide kullanilan maddenin vücüdunuza etkisi, vs.. gibi etkenlerden ötürü boğazlarınız ağrıyor bir şekilde kalkarsınız bir kere. tabi tekrar "online" olan beyninizin, adaptasyon sürecinde yaşadığı kasılmaları atlamamak gerek. bir kere ilk birkaç saniye aşırı sarhoş bir haliniz oluyor, öyle doğru düzgün pek birsey algilayamiyorsunuz. yavas yavas kendinize geliyorsunuz(işte boğaz ağrısı burada hissedilebiliyor.). sonra ameliyatli yerinizin acı ve ağrısını hissetmeye başlıyorsunuz. tabi hala iğrenç bir şekilde sarhoşsunuz..

    daha önce genel anestezi almis kisilerden duydugunuz "olm, 3 ay kendime gelemedim, cos30 nedir düşünmem gerekti" tarzı laflar yalan değildir. fakat bu kesin olacak diye birşey de yok.. şahsen bu tür birşey oldugunu önceden bildiğim için, ayıldıktan sonra bir-iki dakika icinde, ameliyat öncesi süreci kafamda kronolojik olarak canlandirabiliyor muyum, bazi basit matematik işlemlerini hizlica yapabiliyor muyum, hastaneye yatmadan önceki yaşantım hakkında yaptigim genel kültür yarismasinda basarili olabiliyor muyum, vs.. tarzı testleri yaptim; çok şükür bir değişiklik yoktu.

    genel anestezi ayrıca bana çok önemli bir gerçeği de yaşatmış oldu: the matrix, total recall gibi filmlerden "yaşam" dediğimiz şeyin, tamamen beyinde yaşanan algılar bütünü olduğunu biliyordum. fakat bunun nasıl olduğunu deneysel olarak da görmek istiyordum. işte g.a. bu açıdan benim için çok önemli bir deneyimdi. serumdan gelen ilacın birkaç saniye içinde kolunuzdaki sinirler vasitasiyla beyninize etki etmesiyle, yaşam dediğiniz algılarınızı teker-teker ve yavaş-yavaş kalitesizleşmeye, azalmaya başladı. bir süre sonra tamamen "offline" oldunuz. sonra beyninizi tekrar uyardılar, bu sefer aradan sanki hiçbir süre geçmemiş gibi yaşantınıza ameliyat olmus bir sekilde algiladiginiz bedeninizle devam ediyordunuz.. çok ilginç..

  • anlaşmazlık halinde takındığı tutum.

    biriyle tanıştın görüştün, mizah anlayışın uyuştu güldün eğlendin, film ve müzik zevkleriniz uyuştu festivale gittin, hayata bakışınız ortak çıktı evlendin diye her mevzuda ömür boyu anlaşabilecek değilsin nihayetinde... mühim olan anlaşmazlık halinde anlaşabilmek. mühim olan çıkar çatışmasında orta yolu bulabilmek. özetle geçinmeye gönüllü olmak.

    başa dönecek olursak bir insanla anlaşabileceğinin işaretini veren şey => anlaşmazlık halinde takındığı tutumda gizlidir.

    - anlaşmazlığa düşülen konuya, daha doğrusu çözüme odaklanabiliyorsa, yıkıcı değil yapıcı konuşuyor ve dinliyorsa => aklı başında biridir => anlaşırsın.

    - konuyu saptırıyorsa => laf ebesidir => uğraşmak istiyorsan uğraşırsın.

    - anlaşmazlığa düşülen konuya, daha doğrusu çözüme değil de kendini haklı ve üstün göstermeye odaklanıyorsa; seni sorunlu ilan ediyor, psikolojik teşhisler koyuyor*, sesini yükseltiyor ve hiç susmuyorsa => kaçarsın

  • usain bolt'un 9.58'lik rekorunu kırmaktır. askerde keyif verici madde kullananları ortaya çıkarmıştır.

  • mucizevî kahve demleme ekipmanı. dünya üzerinde verdiğiniz paranın her kuruşunu sonuna kadar hak eden ender şeylerden bir tanesi.

    kolay kolay kırılmaz, çok sağlamdır. polipropileniden yapılmıştır. basınç ile kahve demler. türkiye'de pahalıya satılır ama yurt dışında ucuza bulabilirsiniz.

    aliexpress'ten sipariş vermeyin. hangi maddeden yapıldığı bilinmeyen şeyler orada satılanlar. sağlığa zararlı. gidin, orijinalini alın. zaten orijinal aeropress yurt dışında 25-30 dolara satılıyor. ben almanya'dan 30 euro vererek almıştım.

    fiyatına takılmamanızı öneririm. emin olun ki vereceğiniz paranın hakkını sonuna kadar alacaksınız.

    evimde hario v60, syphon, chemex, mokapot ve tchibo'nun cafissimo kahve makinesi var. tüm bu aletleri topla, bir aeropress etmez, o kadar kullanışlı, çok yönlü bir şey yani bu.

    öncelikle bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim, aeropress ile espresso *yapılmaz*. aeropress ile espresso'ya yakın bir içecek elde edebilirsiniz fakat buna espresso diyemezsiniz. zira espresso makineleri 8-9 bar basınç ile kahve demlerken aeropress ile maksimum 2-3 bar basınç oluşturabilirsiniz.

    şimdi gelelim birkaç tarife. öncelikle şunu diyeyim ki, gelmiş geçmiş en iyi aeropress tarifinin şu olduğunu düşünüyorum. zaten 2016 dünya aeropress şampiyonasını kazanan tarif.

    bunun dışında yapımı sadece 1 dk süren başka bir kolay tarif daha mevcut. sadece 16 gram kahve kullanılmakta. onu da şuradan görebilirsiniz.

    bana kalırsa aeropress'in en iyi iki tarifi bunlar. fakat 35 gram kahve kullanılan inanılmaz bir sonuç çıkartıyor ortaya (eğer doğru demlerseniz).

    şimdi bir de kendi keşfettiğim bir şeyden bahsetmem lazım: aeropress ile cold brew kahve hazırlamak.

    şu yukarıda dünya şampiyonu olan tarifi izleyin. göreceğiniz üzere 150 ml'lik bir kahve konsantresi hazırlanıp üzerine 100 ilâ 120 ml su ekleniyor.

    150 ml'lik kahve konsantresini o tarife göre hazırladıktan sonra üzerine 80-90 ml soğuk su ekliyoruz, birkaç tane de buz atıyoruz.

    alın size harika bir cold brew. daha güzelini zor bulursunuz. nedeni ise şu: sıcak su kahvedeki asitleri çözer. dolayısıyla kahveyi soğuk su ile 20-24 saatte full-infusion metoduyla demlemektense veya cold drip ile soğuk su damlatarak demlemektense sıcak olarak demleyip içerisine buz katmak, yani *japon metodu ile demlemek* daha mantıklı. gerçi zevk meselesi. bazı kahveseverler cold drip metoduyla demlenmiş kahveleri daha fazla sever.

    bu benim verdiğim tarif ile cold brew hazırlarsanız kahvenin tüm aromalarını alabileceğiniz süper bir kahve olur elinizde.

    bu arada bir not: cold brew ile cold drip aynı şeyler değildir. kafelerde gördüğünüz "cold brew" diye satılan kahveler cold drip metoduyla demlenmiş olur çoğunlukla.

    şimdi de kahve tavsiyesi verelim. aeropress ile hazırlayıp en beğendiğim kahveleri ve kavurucularını yazıyorum;

    1) coffee department - colombia - finca veracruz (i-n-a-n-ı-l-m-a-z-!)
    2) coffee department - el salvardor - peña redonda
    3) coffee department - etiyopya - chelchele (muhakkak denenmeli)
    4) petra roasting co - kenya - kamwangi (asidik kahve sevenler kaçırmasın)
    5) petra roasting co - etiyopya - hunkute
    6) probador colectiva - kenya - kiunyu

  • flört aşamasında herkes kendini belli ediyor aslında ama o duyguların en yoğun olduğu an farkedilmiyor herhalde. örnek veriyorum; illaki bilmem nerede bilmem ne yüzükle evlenme teklif edilecek diye sanki allah’ın emriymiş gibi olmazsa evlilik yürümeyecekmiş gibi tutturan kızla evleniyor adam. düğün günü gelin arabasındaki çiçek yolda uçmuş aynısı bulunup takılmazsa evlenmem diye tutturup o çiçeği taktıran gelin tanıyorum. hala vazgeçme şansı olan damada hayret etmiştim. bunlar hep bu kişilerle bir ömür geçmez işaretleri.
    erkekler için de aynı durum. sevgiliyken iki çift sohbet edemediğin erkek evlenince de aynı erkek. daha sevgiliyken giyimine, arkadaşına karışıp asker arkadaşıyla konuşur gibi kız arkadaşıyla konuşan erkek evlenebiliyor yani düşünün. her şeye karışan erkek sahiplenen erkek gibi görünüyor herhalde.
    sonra evlilik tü kaka oluyor.
    eşimle baktık sohbete, geyiğe doyum olmuyor. birlikte geçirdiğimiz saatler yetmiyor. ben onun sevdiği yemekleri pişiriyorum, o benim sırtımı kaşıyor. sohbet ede ede kilometrelerce yol yürüyüp farketmiyoruz. e ozaman biz evlensek ya dedik. evlenirken de saçma isteklerle birbirimizi üzmedik. her şeyimizi kendimiz halledip kimseyi müdahil etmedik. 10 senedir evliyiz bir kızımız var. doğru kişiyi bulup onun için doğru kişi olduğunuzda bu iş tamam.