hesabın var mı? giriş yap

  • paul auster ve chuck palahniuk'in sağlam bir polemiğe girdiğini biliyor muydunuz? hem de biricik ülkemiz türkiye yüzünden!

    paul auster amerika'nın en prestijli edebiyat dergilerinden columbia magazine'e “tutuklu gazeteciler olduğu için türkiye'ye gelmeyeceği” yönünde bir açıklama yapar. demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmeme kararını türkiye üzerinden örnekleyerek veren auster'a, türkiye'den bir cevap gelmesi doğal karşılanabilir. nitekim recep tayyip erdoğan her zamanki üslubuyla auster'a “gelmezsen gelme” diyerek o imza cevaplarından birini vermişti. auster hükümet düzeyinde gelen bu cevaba şaşırmıştı. auster bu çıkışa karşılık “hoş karşılanmayacak bir açıklama yaptığımı biliyordum. ama hükümetin benim gibi insanları, özellikle türkiye'nin günlük meseleleriyle iç içe olmayan yabancı bir yazarı dikkate alacağı konusunda en ufak bir fikrim yoktu.” demişti.

    ancak paul auster'e bu konuda cevap hiç akla gelmeyecek bir kişiden, 1996'dan beri satirik ve cesur kalemiyle okuyucu kitlesini büyütmeye devam eden chuck palahniuk'tan gelir. romanlarındaki tavır isyan gibi görünse de, aslında varoluşumuza özlem duymamıza neden olan, yarattığı değer yargıları, para, şöhret, saygınlık, güzellik gibi tüm önemli şeylerin anlamsız yalanlar olduğunu söyleyen yeraltı edebiyatı ustası chuck palahniuk, auster'ın bu açıklamasına “paul auster reklam yapıyor" şeklinde cevap verir. verdiği röportajda paul auster'in türkiye'yi diline dolamasını bir reklam ve medya çalışması olarak gördüğünü belirtir. yazdığı eserleri sattırmak için her kitap öncesinde bu tür polemiklere girmesini ahmaklık olarak değerlendirir. paul auster'in yazdığı eserlerden çok polemiklerle öne çıkmasını eleştiren palahniuk'un türkiye'yi hedef almasını değerlendirdiği açıklamalar ise oldukça ilginç: “türkiye islam ülkeleri arasında parlayan bir yıldız halini aldı. bunda ülke liderinin etkisi çok büyük. recep tayyip erdoğan'ın popülaritesini kullanması bilinçsiz değil. lulu on the bridge kitabını filme çekerken ettiği zararı bir şekilde çıkartması gerekiyordu. edebi metinlerindeki başarısızlığı siyaset yoluyla çözmek istemesi en az eserlerindeki bayağılık kadar çirkin.”

    palahniuk'un bu çıkışı amerikan edebiyat çevrelerinde şaşkınlıkla karşılanır. uzun süredir dost olan bu iki ünlü yazarın türkiye yüzünden aralarına kara kedi girer. türkiye'den binlerce kilometre uzakta yaşadıkları için burada neler olup bittiğinden habersiz, belki de ilgisiz, ama bu ülkede iyi okuyucuları olduğunu bilen, muhtemelen editörleri tarafından yönlendirilen bu iki amerikalı yazarın dertleri, aslında türkiye üzerinden polemiklerle gündemde kalmak ve kitaplarının propagandasını yapmak gibi de duruyor. hele hele palahniuk'un a haber yorumcusu gibi erdoğan güzellemesi yapması davulun sesinin uzaktan hoş geldiğinin en büyük örneklerinden.

  • uyanıklıktır. bunu yapan insan öylesine açıkgözlü ve zekidir ki inenleri bekleyenleri kaptığı boş yerden alaycı bakışlarla izler. ben de beklemem. salak mıyım? niye izdiham yaratmak dururken medeni davranayım? ne diye hepinizden üç saniye önce binip on dakika fazla oturma fırsatını tepeyim? metro yanaşırken sarı çizgiyi de geçerim. çünkü cin gibiyim. herkes akıl edemez.

  • valla türkiye'ye gelmeyen avrupalı turiste hayret ediyorum. herhalde daha önce sık geldiği için bıkıp da gelmiyor demektir .

    1. ucuz
    2. çok ucuz
    3. hizmet sektörü gelişmiş ve turistik bölgelerde ingilizce bilen çalışan yaygın
    4. vize derdi falan yok. kapıda kimliği göster gir.
    5. tur operatörü sistemi oturmuş. otel uçak her şeyi düşünmeden hallet geç
    6. güzel yemekler
    7. şahane doğa. dağcılık için ortam müsait, kapadokya'sı pamukkalesi atraksiyonu bol. paran fransız rivierasına yetmiyor mu gel buyur göcek datça hattına. cangıl mı göreceksin buyur geç karadeniz sınırına.
    8. göbeklitepe, hititler, iyonlar, antik yunan, roma, bizans, selçuklu ve osmanlı'yı içeren etkileyici bir tarih. ya antik şehirde 3000 yıllık mermere oturup denizi izleme lüksü nerede var?
    9. dini seyahat için de biçilmiş kaftan. ayasofya'dan, meryem ana'ya oradan kapadokya'daki ilk kiliselere. la ilk tapınak urfa'da zaten
    10.ya adamların keyfini kaçırmasınlar diye yerli halkı eve kapatıyorlar. böyle bir lüks var mı?

  • ben bunların kafasını anlamıyorum. eğer bim, şok, a101 fiyat şişiriyorsa olması gereken fiyata ürün satan marketler hangileri?
    bu marketlerden ucuzu yok ki amk. en ucuz marketleri enflasyonun sebebi olarak görüyorlar.

  • dün gece tekrar aradılar. artık eskisi gibi meşgule atmıyor ya da açıp suratlarına kapatmıyorum.

    çünkü bunu yapınca illaki hemen başkalarına yöneliyorlar.

    açtım telefonu. evet yeni dükkan açtım internet bağlatacağım dedim. il sordu. farklı bir il söyledim. cadde sordu. google'la hemen girip o ilden bir cadde söyledim. numara sordu. salladım tuttu. isim sordu kemal muktedir dedim.

    o sırada tabi en az 20 dakika sesiniz gelmiyor, kesik kesik geliyor dedim. orada bir şeylerle sürekli uğraştı. şimdi geliyor mu dedi evet dedim. tam paketi anlattı fiyat diyecekken sesiniz gelmiyor paketi duyamadım dedim. tekrar anlattı.

    neredeyse tüm paketleri tekrar tekrar saydırdım. şu paket kaç cikaboyttu sordum. modem sordu. modem olmadan internete bağlanamıyor muyum ? dedim. olmayan kişilere seslendim. onlarla konuşur gibi yaptım ve onu hatta beklettim. tekrar ona dönüp kaldığı paketten tekrar sordum. 50tl'lik paket hangisiydi sordum. 1500 cikaboytlu paketiniz var mı diye sordum.

    sonra neyse vazgeçtim dedim kapattım. tekrar arasınlar yine işi gücü, yemeği, cenazeyi ortada bırakıp yine açacağım. bütün cikaboytları burunlarından fitil fitil getireceğim.

    ben kemal. geliyorum.

  • o kaybedip ağladığın kırmızı trenin var ya... vitrinin arkasına düşmüş. büyümeden çıkarttır da oyna.