ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kemal sunal'ın iyi bir insan olmaması
-
o zamanlar tığ gibi delikanlı, cepte para çok. oyuncu bir de. mavi boncuk filmini çekiyoruz. bir gün setten çıktık, eve gidiyoruz. ben laleli’de oturuyorum, kemal benden önce çıktı. herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden de gitti. ben baktım ki kemal yürüyerek gidiyor. üç kilometre var gideceği yere. her gün yürüyerek gidip geliyor, merak ettim nereye gidiyor bu adam böyle diye.
uzun süre yürüdü. sonra bir bankta bir adam yatıyordu, kaldırdı adamı bir şeyler konuştular. cebinden para çıkarıp verdi. şaşırmıştım, sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi. bir şey yemeden çıktı. oraya da para verdiğini görmüştüm...
bıraktım takibi. banktaki adama yaklaştım, "tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?" dedim. "adını bilmem, sormam da her gün para verir bana..."dedi. teşekkür ettim. daha sonra az ilerideki lokantaya gittim, "az önce gelen beyin borcu mu var size?" dedim. tanımadılar beni. "kemal abi’nin mi? yok hayır, bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağ olsun onların yemek masrafını öder." dedi.
ertesi gün kemal’in yanına gittim.
"sen ne güzel bir adamsın ya..." dedim. ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım... "ölme sen benden önce." dedim.
dinletemedim...
emel sayın.
zirvelere kız bulmak için gelen mühendis
-
okulda bulama, iş yerinde bulama, zirvede bulama. nereye gitsin bu adamlar?
(bkz: nereye sıçacağız)
saniyelik salaklıklar
do not disturb
-
cem yilmaz'in insanoglundan her gecen gun biraz daha nefret etmesinin disa vurumu olan film.
adam nasil nefret ettiyse cevresindeki cahilinden de, okumusundan da, sosyetesinden de, koylusunden de...
yardirmis.
inanilmaz bir hikaye anlatimi var bayiliyorum ya.
--- spoiler ---
kendini merkeze koy, kendini merkeze koy...kimim ben ? belki gotun tekiyim, niye merkeze koyuyorum?
--- spoiler ---
ahahah tek cumlede butun yasam koclari ve sosyal medya psikologlarinin icinden gecmis abimiz.
osmanlı harp madalyalı naziler
-
birinci dünya savaşında çanakkale'de ve sina ve filistin cephesinde bizzatihi gelip türklerle yanyana omuz omuza savaşmış olan alman asienkorps birliğine mensup askerlerine osmanlı ordusu tarafından savaşta gösterdikleri yararlılıklardan ötürü harp madalyası veriliyordu. yavuz ve midilli zırhlılarındaki denizci personel ve osmanlı hava kuvvetlerinde gelip uçan alman pilotlar da bu madalyayı almaya türk askeri gibi hak kazanmıştır.
ilginç olan bu almanlar evlerine döndükten 21 yıl sonra ikinci dünya savaşı patlayacak ve çoğu tekrar asker olmayı seçen bu birinci dünya savaşı gazileri harp madalyalarını bu ikinci savaşta nazi üniformalarında da taşımayı seçeceklerdir. şunlar benim interneti 20 dakika tarayıp bulduğum kimliklerini teyit edebildiğim kişiler, kimbilir daha gün ışığına çıkmayan kimler kimler vardır.
generalfeldmarschall gerd von rundstedt soldaki.
jakob grimminger hitler'in şahsi sancaktarı
rudolf höss auschwitz kamp komutanı
oskar von niedermayer
vizeadmiral karl kauffmann sms breslau/midilli güverte subayı
generalleutnant ludwif wolff
generalmajor erwin osswald
theodor croneiss willy messerchmitt ile birlikte.
ludwig schröder generalarbeitsführer
otto hartmann
leopold von münchow budapeşte kuşatma komutanı
walter von unruh kırmızı beyaz kordonunu takıyor
ss obergruppenführer hans jüttner
general ludwig keiper
ss gruppenführer fürst josias zu waldeck bkz. theres nothing like this teşhis etti.
generaloberst ludwig beck beren and luithen teşhis etti.
teşhis edemediklerim
kriegsmarine subayı
ss gruppenführer
luftwaffe generalleutnant
wehrmacht oberleutnant
wehrmacht .. hauptmann?
wehrmacht hauptmann
wehrmacht hauptmann
luftwaffe major
wehrmacht generalmajor
ikinci dünya savaşı alman üniformalarında mesela avusturya macaristan nişanlarına da izin var. ama avusturya nihayetinde almanya'nın o devirde ilhak ettiği kendi sınırları içinde olan bir yer. naziler avusturya ordusunu da anschluss sonrası kendi ordusuna dahil etmiş ve nişanlarını kullanmalarına da izin vermiş. bu yüzden osmanlı harp madalyasına izin olması avusturya nişanlarından bir tık ileride bir şey. zira o nazilerin direkt olarak karışmadığı selefi olan imparatorluk almanyasının geçmişteki cephelerine ait bir mevzu. aynı şekilde nazi üniformalarına alman olmasına rağmen bazı imparatorluk alman kraliyet (mesela hohenzollern) madalyaları da takılmaz. o yüzden türk madalyasına sanki özel bir iltimas varmış gibi bir durum da var.
öte yandan biz onların madalyalarını almış olsak da nedense takmayız. en tepedeki örnek olarak atatürk birinci dünya savaşında alman birinci ve ikinci sınıf demir haç nişanlarını almasına rağmen bunu türkiye cumhuriyeti mareşal üniformasında takmamayı seçmiştir. geçmişi silmiş olarak anlamamak lazım zira aynı üniformada osmanlı altın imtiyaz madalyası da bulunuyor. başka bildiğimiz cumhuriyet üniformalarında da yabancı nişanlar legion d’honneurlar falan pek görülmez. ancak almanlar için bu türk harp madalyaları takma zorunlulukları olmamasına rağmen göründüğü kadarıyla severek taktıkları nişanlar. zira filistin cephemiz onların da savaşıp öldüğü, şehitliklerinin olduğu geride bir sürü evlat bıraktıkları bir yer idi.
sarıyer tırmata plajının arapları içeriye almaması
-
gidip görmek lazım. uzun zamandır ortak bir yerde kendi ırkımla eğlenemedim.
blade runner
-
"deckard bir replicant mıydı değil miydi?" sualini sonsuza gömecek muhteşem bir film.
1. deckard bir insansa eğer, onun unicorn hayalinden kimin nasıl haberi olabilir? en son sahnede, yerdeki unicorn deckard bir replicanttı diyor.
2. roy niye deckard'a insanların görmediği şeyleri gördüğüne ve ne gördüğünü bilse nasıl şaşıracağına dair bir belagatta bulunuyor? demek ki kendi türünden olmayana yabancı bir dünyayı anlatıyor. deckard bir replicant değil!
3. altı replicant kaçtı, diğer beşini gördük. bir tanesi nerede? deckard bir replicant!
4. deckard bir replicantsa eğer, niye diğerleri kadar güçlü değil. ve ayrıca düşmemek için tutunduğu sırada roy ona korkunun içinde yaşayan bir insan olmanın bir köle olmaktan farksız olduğunu söylüyor. demek ki deckard bir replicant değil.
5. piyanonun üzerindeki resimler ve racheal'in piyano karşısında resimdeki kadına benzer bir vaziyete bürünmesi, diğer replicantlara benzer bir fotoğraf anıştırması yapıyor. demek ki deckard replicant!
6. deckard'ın bütün hareketleri insani. koşarken, korkarken, kavga ederken, ateş ederken*... kavga sahnelerinden sonra acı çekiyor, vücudundaki yaralarla ıstırap içinde kıvranıyor. diğer replicantlarla mukayese edildiğinde, hepsinden fiziksel olarak daha güçsüz ve çelimsiz bir karakter. deckard replicant değil!
sevgili dostlar bu böyle gider ve zaten bu böyle gitsin diye de yapılmış bir filmdir blade runner. çelişkileri, bilhassa filmin içinde kuvvetlendirilmiş ve seyircinin beyninde muğlak taraflara taşınmak istenmiş. beynimizde varoluşçu sualler uyandırmış ve çelişkinin doğasına surreal göndermelerde bulunulmuş. deckard hem replicant, hem değil. hepimiz gibi yani! son sahnede bryant'ın yankılı sesi açıklıyor: "yaşamayacak olması çok yazık! hem hangimiz yaşıyoruz ki!?"
filmin aşkın güzelliğine birkaç göndermede daha bulunacak olursak: müzikler yarmış, renk inanılmaz yerinde..çekimler muhteşem, kamera açıları beni izle dedirtiyor. ama bunların ötesinde filme dair beni etkileyen/vuran en mühim şey: şehir tasviri! cisimleştirilmiş bir mimarinin içinde, konuşan eşyaların arasında, sanki yaşamayan insanları izliyoruz. şöyle ki; insanların konuşturduğu ve sade fon teşkil ettiği bir yaşayan, kokan, sınırlanan* şehir imajı bir başyapıt ortaya çıkarmış. çekenin de, yazanın da oynayanın da eline, gözüne, dizine sağlık! tüm zamanların en iyi filmlerinden.
saatlerin gmt+3'de sabitlenmesinin sebebi
-
(bkz: kaynak gtm)
üniversite kampüslerinin halka açılması
-
üniversiteli kızların vay haline.
edit: aklıma şimdi geldi, odtü'de o ormanın içinde on numara mangal keyfi olur.
8 temmuz 2014 brezilya almanya maçı
-
alman disiplininin tum dunyaya naklen yayinlandigi mac.
almanya milli futbol takimi oyuncularina bakiyoruz; hepsi trasli, efendi, isinde gucunde cocuklar.
brezilya milli futbol takimi oyuncularina bakiyoruz; abuk subuk-karman corman sac modelleri, vucut gelistirmeye bulasip orantisiz kas yapmis, lakayit, karaktersiz, nereden geldigi belli olmayan bir ozguvene sahip, hemen hepsi ustun yetenek(!) pic kurulari.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: beyler 31'e osmanlıca isim önerin
1. malafat-ül şakşakiye
10. çavuş-u şamariye
16. el haydar-ül çekçekiye