hesabın var mı? giriş yap

  • genelde kült şarkıların veya büyük sanatçıların eserlerinin yeniden yorumlanmasını sevmem. kulağım tırmalanır, aslını ararım.

    ama bu adam öyle bi adam ki, yeniden yorumladığı şarkıları dinlerken o arayışı hissetmiyorum. yok yani, olmuyor, hissettirmiyor. hatta kendi versiyonunu daha çok sevdirecek gibi yapıp suçlu bile hissettiriyor.

    bu bahsettiğim olayın en bilindik örneği düşler sokağı olsa gerek; ki hüsnü arkan'ın sesi, ülke sınırları içindeki en güzel seslerden biri bence. ona rağmen "feridun bey napıyorsunuz?" dedirtiyor.

    sonra mesela kavak yelleri'nin nilüfer'siz de bir kaydı olsun isterdim; çünkü bir şarkı bir insanın sesine ancak bu kadar yakışır, bir şarkının derdini bir insan ancak bu kadar güzel anlatabilir.

    okul yolunda var sonra; nostaljik şarkıları nostaljik aranjeleri yüzünden çok seven ben, bu şarkıyı bu adamın sesinden dinlemeyi daha çok seviyorum.

    yakın zamanlardan yine mirkelam'ın erenköy'ü var. ben mirkelam'ın yerinde olsam bundan sonra o şarkıyı kendim söylemeye utanırdım, repertuarımdan sonsuza dek çıkarırdım.

    kardeşin duymaz'a da çok acayip bi şey yapmış. bu şarkının da zülfü livaneli'den başkası tarafından yorumlanması beni rahatsız ederdi hep. ama sanırım bundan sonra zülfü bey'den 1 dinliyorsam feridun bey'den 5 dinleyeceğim.

    beni vur ki, ahmet kaya'nın imzası sayılacak eserlerden; ama onda da bu insanüstü insanın yorumundan rahatsız olmuyorum, olamıyorum.

    bütüüüün bu yorumların muhteşemliğinin yanında, bu adam öyle bi adam ki, kendi sesinden tanıdığımız şarkıları da başkaları seslendirdiğinde dinleyemiyorum. iyilik güzellik spor'u çıkar çıkmaz almıştım ama bilmiyorum, 1-2 şarkı hariç benim için büyük hayal kırıklığıydı o albüm. doğan duru bile üzmüştü.

    özetle; kendisi de 8.10 vapuru gözlerinin içine bakılarak okunması gereken adamlardan biri. ama şöyle bir değişiklik şart:

    "sesinde ne var biliyor musun?
    valla ben de bilmiyorum."

    edit: sen var ben olmak hatırlattı, tek başına 'yı unutmuşum. kendime laflar hazırlamaya gidiyorum.

    yıllar sonra bjblazkowicz hatırlattı: ne ola yar ola’yı da unutmuşum.

  • burada konuşan çoğu kişi olayın aslını bilmiyor. sadece bahsedilen videodaki başlığı okuyup yorum yapıyorsunuz.

    bu site yöneticisi köpeğini şiddetle eğitiyor ve köpeğin gece boyunca havlamasına hiç engel olmuyordu. ayrıca köpeğe site içerisinde site sakinlerinin onayını ve rızasını almadan demirden büyük bir kulübe yapıyor ve orada besliyor. sosyal medyada da verdiği pozların %90'ı silahlı pozlar. daha sonra öldürülen damat ve kayınbaba kendisine durumu güzel bir dille izah ediyorlar. ortada hiçbir sorun yokken yönetici kendilerine sert bir şekilde karşılık veriyor. ardından olan olaylar kameraya yansıdığı gibi.

    burada hayvanseverlik adı altında yitip giden iki cana acımamanız gerçekten çok acı bir durum. böylesine şiddete eğilimli bir insanı savunmanız da çok acı. bakın insan haklarını ihlal eden bu katil ve siz bunu savunuyorsunuz. düşüncelerinizi tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum.

  • bizim gibi eğitim seviyesi düşük toplumlarda fanatizm olmayan sporlar tutmaz. adam fener cimbom kavgası gibi kavga vermeyecek, uğrunda içinde çoluk çocuk olan metrobüsü ateşe vermeyecekse o spora spor demez. ne zaman ki bu spor için öfkeli bir mclaren taraftarı sokakta gördüğü bir ferrariyi ateşe verir, o gün tutar bu spor.

  • gruptan lider çıkıp hırvatistan ile eşleşmeyelim diye japonya'ya bilerek yatıp, almanya'yı kupanın dışına iten ve kendini fas ile eşleştiren ileri zeka ispanyollara fas şoku. * o omurgasızlığı yaptığınız gün çok ileri gidemeyeceğiniz belli olmuştu, beter olun.