hesabın var mı? giriş yap

  • kendimde gözlemlediğim korkunç bir dönüşüm. en tıfıl, en beybi çağlarımda bile deli gibi sıcak suyla banyo yapardım. hala da öyle... şimdi şöyle bir durum var: insan sıcak suyla banyo yaptıktan sonra hayata bakışı değişiyor aslında. daha bir sakin, daha bir mülayim oluyor. misal sıcak banyo öncesi kapıma aidat artışını haber vermek için kapıcı (aka apartman görevlisi) geldi... ne oluyor? üzülüyorum, geriliyorum, neyin zammı lan bu şimdi diyorum, içim içimi yiyor, sinirden titreme geliyor. oysa aynı adam, ben sıcak bir duş aldıktan sonra karşıma geldiğinde ona kurtlar vadisi'ndeki ömer baba gibi davranıyorum:

    - abi iyi akşamlar, yönetim kurulu karar aldı... aidatlara 50 ytl zam yapıldı.

    - olur evladım...

    - bu ay bir de bakım masrafı var 50 ytl... yönetici "kat maliklerinden ikisini birden tahsil edin" dedi...

    - hay hay... yönetici oğluma da çok selam söyle... ona de ki zamanında bir derviş ormanda gezerken yaralı bir ceylan görmüş... ceylanı acı çekmesin diye öldürmüş... o gece rüyasında ceylan dile gelmiş, demiş ki...

    - benim işim var, başka katlara gidecem... eyi akşamlar...

    - hayırlı akşamlar evladım... güle güle git...

  • ulan barış hersek bu dünyaya gelmiş en şanslı oyuncudur aq.adam toplasan 2 senede 50 dk oynamadan 2 euroleague finali bir euroleague şampiyonluğu 1 türkiye ligi şampiyonluğu kazandı.onlarda winner spanoulis vardı ama barış hersek in winner lığının farkında değildi dünya.büyük ihtimalle hala tanımıyorlardır ama gerçek mvp barış hersek!:ddad

  • insan sevgisiyle dolu bi' hoca, cemaatini de bu şekilde yönlendiriyor. hümanist. evet.

  • konum olarak gözlerle aynı düzlemde ve beynin arka alt kısmında bulunan “efsanevi” salgı bezi...

    aslında vazifesi seratonin ve melatonin hormonlarını salgılamak olan bu doku parçası hakkında, kökeni antik dönemlere, decartes’a ve gizembilime (okültizm) kadar uzanan sayısız hikaye anlatılır...

    “üçüncü göz” ya da “aklın ışığı / light in the head” olarak da adlandırılan pineal gland’in, meditasyon yoluyla astral seyahat deneyimi yaşamak isteyen insanın fiziksel ve doğaüstü-spiritüel dünyaları arasındaki geçiş kapısı olduğuna inanılır... decartes insan ruhunun bu salgı bezinde “oturduğunu” iddia etmiştir...

    bulunduğumuz ortamın karanlık ve aydınlık seviyesi değiştiğinde, vücut saatimizin gündüz/gece ritmini ayarlamakla sorumlu olan pineal gland’in salgıladığı hormon miktarı da değişir... ayrıca gözümüzün beynimize aktardığı her görüntü sinyalinin bir tür haritası, tıpkı bilgisayardaki “cache memory” mantığıyla, geçici olarak pineal gland’de saklanır...

    kör insanların ve binlerce kilometre uçan göçmen kuşların yol bulma kabiliyeti de pineal gland’in marifetlerinden biridir...

  • açıklaması basittir. büyük teknolojik ilerlemeler hep savaş zamanlarında ve askeri teknolojilerle olmuştur. bugün kullandığımız birçok önemli teknolojinin 2. dünya savaşı sırasında olgunlaştığına dikkat ediniz. şu entry'i okuduğunuz bilgisayar/mobil cihazdan tutun da haberleşmenizin şifrelenmesinde kullanılmış enigma'ya kadar hepsi o günlerin eseridir.

    bir savaş esnasında uçarak düşmana bombardımanla stratejik üstünlük sağlamak çok daha acil bir ihtiyaçtır. oysa savaş anında haberleşme için radyo dalgaları ve telsiz de kullanılabilir. televizyon acil ihtiyaç değildir.

    19 yy. sonları/20.yy başlarında uçmamızı sağlayacak bir araç bulunması için, radyo ya da televizyona kıyasla çok daha fazla yatırım yapılmıştır, dünyanın çeşitli yerlerinde çok daha fazla insan bu konuda kafa yormuştur, para akıtılmıştır. aynı ampulün icadında olduğu gibi.

    barınma, aydınlanma, güvenlik ve seyahat sırasıyla öncelikli ihtiyaçlardır. entertainment bunlardan sonra gelir.

  • erasmus'la yurtdışına çıkan sevgilisi için bir arkadaş ayrılık konulu bir şiir paylaşmıştır. şiir;

    "...esyalar toplanmis seninle birlikte
    anilar saçilmis odaya her yere
    sevdigim o koku yok artik bu evde... " şeklinde devam etmektedir. hemen altındaki yorum; "olum sen babanlarla yaşamıyor muydun?".

  • bir bilişim öğretmeni arkadaşımın anlattığına göre okullarda ciddi hareketlenmelere sebebiyet veren durum. fizik ve kimya başta olmak üzere bir çok branştan öğretmen neden bu dersi biz vermiyoruz da bilişim öğretmenleri veriyor diye söylenmeye şimdiden başlanmışlar. sonradan kodlamanın optik kağıtları işaretleme olayı değil de programlama olduğunu öğrenince geri adım atmışlar.

    çocuk ölü doğdu beyler. dağılın.

  • istanbul gibi bir şehirde asla eleştiremeyeceğim ailedir. sahile uzak bir yerde oturuyorlarsa bahsettiğiniz o açık hava, deniz kenarı, park gibi alanlara ulaşmak saatlerini alır. arabayla gezseler ayrı dert, toplu taşımayı kullansalar ayrı dert. her hafta her hafta balkonda oturmak da biraz sıkar. dolayısıyla geriye tek bir alternatif kalıyor, o da avm'ler.
    azıcık kafayı çalıştırırsanız, bu aileleri değil bu ailelerin mahkum edildiği alternatifsizliği garip bulursunuz. herkes aptal bir siz akıllı değilsiniz.