hesabın var mı? giriş yap

  • bu boktan satış stratejisi ayrı tartışılır ama şok market çalışanlarına üzülüyorum gerçekten.

    bugün sigara almak için şok'a gittim. kasada bir tane kızcağız önümdekilere yalvar yakar “bir tane piko alır mısınız” diyor. istemeyenlere lütfen, prim alamayacağım yoksa, bir tane alın falan diye kendini acındırıyor.

    sıra bana gelince kıza sordum. o bölgede 13 tane şok market varmış. aralarında piko satmak için yarışıyorlarmış. en çok satan markete de prim veriyormuş merkez. her hafta sanırım başka ucuz bir ürün sattırıyorlar böyle yalvar yakar, dilencilik yaptırarak.

    yazık değil mi lan insanları bu hale getirmek. ne vicdansız iğrenç insanlarsınız siz. yok bir de başka şok markete gitsem, orada da başka biri böyle yalvaracak. ondan alsam bu kez önceki kız prim alamayacak. yapacağınız işe sıçam.

  • “zavallı” diyorum çünkü müşteriden paket iptali için fax istemek için baya düşmüş olmak lazım.

    bir paketi iptal edeceğim. telefon ettim digiturk’e. kimliğimin fotokopisiyle dilekçeyi faxlamam gerektiğini söylediler. email olmuyormuş. hayır, memlekette fax diye bir şey kalmadı. işi yokuşa sürüp zaman kazanacaklar akılları sıra. 3 saattir fax makinesi arıyorum.

    her zaman yavşak bir işletmeydiniz. hiç de bir şey değişmedi.

    edit: hellofax.com digiturk’un numarasını kara listeye almış. gönderemiyorsunuz. digiturk hellofax’ı satın almışsa şaşırmam.

  • yıl 2007, istanbul üniversitesi avcılar kampüsü' nde açıköğretim vize sınavına yetişmem gerekiyor, lakin sınava çok az bir süre kalmış ve yan yolda trafik felç. öğrenciler sınav telaşıyla otobüslerden, otomobillerden inip koşmaya başlıyorlar. baktım olacak gibi değil, ben de indim ve koşmaya başladım. kızlı erkekli birçok kişi kampüse doğru koşarken önümde bir çocuk görüyorum. koşan insanlara bakıyor, yavaş yavaş hızlanıyor ve o da koşmaya başlıyor. koşarken bana yaklaşıp soruyor: "abi kavga nerde?"

  • var böyle bir şey. hangi diziyi açarsanız açın (izlemeniz şart değil) kesinlikle abartılı bir zenginlik mevcut. her dizide en az bir (havuzlu) villa, bir iş merkezi/holding, birkaç iş adamı/kadını, lüks otomobiller, lüks hayatlar...

    abi, biz sıdıka, mahallenin muhtarları, bizimkiler, perihan abla, çiçek taksi gibi gündelik hayatta sıkça görebileceğimiz yaşamları ele alan dizilerle büyüdük ama son yıllarda belki de 2000'lerden sonra lüks hayat sürekli bilinçaltımıza itelenir oldu. bu dizilerde yoksul bir iki karakteri o yaşamın ortasına bırakıp hikâyeyi buna göre yürütüyorlar. genelde bu tipler de tüm zengin hayat önündeki engelleri alt eder, onlardan biriyle evlenip, kendisi de o zenginliğin bir parçası olur. doğu'da töreden kaçıp istanbul'da zengin iş adamlarının kucağına düşerler, batı'da kızın biri tam da bu zenginliğin içindeki adamın oğluna vurulur, üniversitede bitirmiş biri hemen bu holdinglerde iş bulur ve ne hikmetse patrona aşık olur... apartmanda yaşayan kimse mi yok aranızda amk ya! bi' biz miyiz fakir?

    lan, sıdıka'da evin içinde bir odun sobası vardı ve sıdıka annesiyle karşılıklı çamaşırları katlarken muhabbet ederdi; odasında bir ütü masası yer alırdı; kanepelerinin üstüne serili danteller mevcuttu. şimdiki diziler halkın yaşamından bu kadar uzakken bu kadar popüler olup reyting alabilmeleri tamamen fakir halkın o yaşama özentisinden başka bir şey olmasa gerek. neredeyse orta ya da alt tabakanın yaşamını ele alan dizi mevcut değil. sırlar dünyası filan vardı gerçi.*

  • gezi'nin yıl dönümünde bu fotoğrafı paylaşmış. emri vereni zaten biliyorduk, destekleyenleri de teker teker not ediyoruz. gezi üç yaşında arda, gezi büyüyecek; ali ismail hep on dokuzunda, berkin hep on dördünde kalacak. ve sen hangi takımda oynarsan oyna büyüyemeyip küçüleceksin.

  • sarımsak, zeytunyağı, limon.

    gerçi bu üçlüyü ayakkabının üstüne döksen, o bile yenilebilir hale gelir.

  • başlık: dün sayın başbakanımız bana el salladı lan

    1. evinden meclise gidiyordu
    subayevlerinde oturuyo bende aöf kaydı için aydınlıkevlerdeydim
    arabadan el salladı bana caddede kimse yoktu
    geçen hafta da melih gökçek pursaklarda top dağıttı bi tane top kaptım
    yavaş yavaş siyasete giriyorum ipneler
    (martibiyik ?, 22.10.2013 10:23)