hesabın var mı? giriş yap

  • belit: bi dakka anne şu filmlere bi bakıyım...
    anne: korsan diil mi kızım bunlar?
    belit: evet ööle, bi dakka bişeye bakmaya çalışıyorum...
    anne: (satıcıya döner) hmm, demek korsan bööle oluyomuş.
    satıcı: biz diiliz hanımefendi cd'ler korsan...
    anne: haa...

  • küçük çocukların parmaklarının burunlarına doğru kaydığını, burunlarını karıştırıp çıkanları ağzına attığını hepimiz tatsız bir şekilde izlemişizdir. bizler tabii ki bunu asla yapmayız.*

    sümük yemenin bilimsel adı mucophagy'dir ve burun karıştırmanın saplantılı bir alışkanlık haline geldiği durum da rinotillexomania olarak bilinir.

    sümük burnunuzdaki küçük tüyler tarafından yakalanan bakteri, virüs ve kirden oluşur. peki mucophagy ve rinotillexomania gibi davranışlar güvenli midir?

    bazı kişiler sümük yemenin bizler için iyi olabileceğini iddia ediyor. "hijyen hipotezi" mikroplara ve belirli enfeksiyonlara erken maruz kalmanın bağışıklık sisteminin gelişimini artırabileceğine dair bir teoridir.

    ancak sümük yemek konusunda faydalı olup olmadığını kanıtlamak oldukça zordur. tahmin edebileceğiniz gibi sümük yemek konusunda yapılacak bir çalışma için yeterli sayıda gönüllüyü bulmak oldukça zor olacaktır.

    bilimsel olarak faydasını kanıtlayamadığımıza göre bunun iyi bir fikir olmadığını söylemekte sakınca yoktur. ellerimiz bakteri veya virüs taşıyor olabilir ve burnumuzu karıştırırken bunları da burnumuza sokuyor olmak hastalıklara sebep açabilir. burnunuzu karıştırdıktan sonra ellerinizi uygun şekilde temizlemezseniz de bu bakteri virüsleri başkalarına da bulaştırma ihtimaliniz artar.

    bu nedenle bir dahaki sefere siz (yapmazsınız ya...) veya küçük çocuğunuz burnu burnunu karıştırma gereği hissettiğinizde bunu yapmak yerine peçete kullanmaya çalışmalısınız. büyük ihtimalle verebileceği fayda alacağınız riske değmeyecektir.

    kaynak

    dokunduğumuz birçok yerin dışkıyla kaplı olduğu gerçeği

  • bir fabrikada, büyük bir makine aniden durmuş. tamirciler geliyor, bir türlü çalıştıramıyor.

    sonunda, yaşlı bir tamirci bulmuşlar. tamirci, makinenin etrafında dolaşarak, dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. sonra, kendini izleyenlere dönerek;

    "bana bir çekiç getirir misiniz?" demiş.

    çekiç gelmiş. çekici eline alan tamirci, makineye yaklaşmış ve tespit ettiği bir yere çekici "tık" diye vurmuş. o da ne? makine, başlamış çalışmaya...

    patron, son derece memnun. sormuş;

    - borcumuz ne kadar?

    - 1000 dolar.

    - neee... çekiçle makineye şöyle bir vurdun, o kadar. bunun için mi 1000 dolar istiyorsun?

    - evet.

    - peki... o zaman bana ayrıntılı bir fatura düzenle. istediğin 1000 doların ayrıntılarını görmek istiyorum.

    bunun üzerine yaşlı tamirci, faturayı düzenleyip, patrona uzatmış. patron, faturayı almış ve dikkatle okumaya başlamış;

    çekiçle, makineye vurmanın bedeli: 1 dolar.

    çekici nereye vuracağını bilmenin bedeli: 999 dolar.

    toplam: 1000 dolar.

  • ''oruç sayesinde fakirlerin halini az çok anladım. umarım zenginleri de anlayabileceğimiz bir organizasyon vardır.''

    gecenin bu vakti iyi geldi.

  • kız desen dalgınlıktan uçmuş kaptırmış gidiyor, yanındaki gözetmen ne kendi tarafındaki frene basıyor ne el frenini çekiyor ne de direksiyona müdahale ediyor. kaza oluyor ona rağmen kıza sağa çek diyor. * toros desen ayrı bir değişik, yolun ortasında naptığı belli değil.

    kısaca nerden tutsan elinde kalıyor.

  • kitap okumaya dalıp 1 saattir beklenen ucagi kacirmak !

    bunun uzerine henuz daha evla bir salaklik duymadim.

    not: tam bir entry-nick uyumu vakasi